Tarım ilaçları konusunda vatandaşa bilgi verilsin

Kuş gribi, keneydi derken şimdi de sebze ve meyvelerde bulunan "sağlığa zararlı" tarım ilaçları, böcek öldürücüler, hormonlar konusu çıktı. Milletin kafası zaten karışıktı, şimdi daha da karıştı. Özellikle ihraç ettiğimiz bazı tarım ürünlerinin sağlığa zararlı kimyasallar içerdiği ileri sürülerek iade edilmesi, içimizdeki korkuları artırdı. Ortada ciddi bir durum olup olmadığına bu yazıyı okuyunca daha kolay karar vereceksiniz.

Tarım ilacı ve hormon potansiyel kanserojen

Amerikan Çevre Koruma Ajansı, sebze ve meyve üretiminde kullanılan tarım ilaçlarını incelemek ve bu ilaçlar için izin verilebilecek miktarlarla kabul edilebilir risk sınırlarını belirlemekten sorumlu bir kuruluştur. Bu kurum, tarım ilaçlarının yüzde 60’ını, böcek öldürücü kimyasal ilaçların yüzde 30’unu, mantar ilaçlarının ise yüzde 90’ını "potansiyel kanserojen" kabul ediyor. Özellikle zararlı böcekleri öldürmekte kullanılan tarım ilaçlarının sağlık bakımından çok ciddi riskler taşıdıklarını belirtiyor. Bu ilaçların kalıntıları bulaştığı yiyecek ve içeceklerden kolay kolay ayrılamıyor. Kimyasal maddeler, özenle yıkanmadıktan sonra elmanın, domatesin, salatalığın kabuğundan kolay kolay kopmuyor. Kanserojen kimyasallar yiyeceklere yalnız ilaçlama ile değil, sentetik gübreler ve hormonlarla da yerleşebiliyor.

Bakanlıklara, üniversite ve hekimlere büyük iş düşüyor

Diğer taraftan önce çevre, sonra da insan sağlığını tehdit eden binlerce kalıcı organik kirleticinin hangi üründe, ne kadar bulunduğunu doğru dürüst bilen yok. Çarşıda, pazarda, manavda, markette satılan sebze ve meyveler her yıl büyüyor. Maşallah kirazlar kayısı, elmalar ise karpuz büyüklüğüne ulaştı! Onlar irileştikçe bizim sağlığımız küçülüyor. Sağlık Bakanlığı, Tarım Bakanlığı, üniversiteler ve Hekimler Birliği’nin halkın kafasındaki bu soruları yanıtlayacak bir şeyler söylemesi gerekiyor. Çaydaki radyasyonun yokluğunu çay, sudaki mikrobun mevcudiyetini su içerek kanıtlamaya kalkmak artık işe yaramıyor. Halk diğer ülkelerde olduğu gibi açık, net ve doğru bilgiler istiyor. Bir sorumlu grup oluşturulması, bu grubun tarafsız ve doğru sonuçları halka açıklaması şart! Bir şey varsa önlem alalım, yoksa rahatlayalım.

Bağışıklık sistemini bozup hastalıkları tetikliyorlar

Suları ve yiyecekleri kirleten o kadar çok madde var ki; burada hepsini saymak mümkün değil. Bu maddelerin bağışıklık sistemimizi bozabildiği, çocuk ve gençlerde hormonal ve metabolik hastalıkları tetiklediği biliniyor. Bunları küçük yaşta vücuduna alan çocuklarda gelişme bozuklukları, kısırlık, zeká gerilikleri, erken ergenlik gibi ciddi problemler ortaya çıkabiliyor. Bu maddelerle ilgili tereddütlerin en başında kanser tehdidi geliyor.

BİR BİLGİ

Tarım ilaçları hücre DNA’sını değiştirir

Hindistan’ın Patiala Üniversitesi’nde (Pencap) yapılan çalışmada tarım ilaçları ile kanser arasında ciddi bir bağlantının olabileceğini ileri sürüyor. Tarım ilaçlarının hücre DNA’sında değişime ve sonuçta kansere yol açabileceğini düşündüren önemli deliller olduğunu belirtiyorlar. Hindistan’daki tarım ilaçları üreticileri derneği böyle bir bağlantının kurulamayacağını savunuyor, ama bilimsel bulgular onları pek doğrulamıyor. Bilindiği gibi DNA yapısında meydana gelen değişimler kanseri başlatan en önemli nedenlerin başında geliyor. Uzmanlar son yıllarda kanser vakalarındaki artışın nedeninin üretimde kullanılan hormonlar, gübreler ve tarım ilaçları olduğunda ısrarlılar.

AKLINIZDA OLSUN

Sebze-meyve alırken

ve yerken bunlara dikkat

Şekli bozulmuş, anormal görünümlü sebze ve meyveleri satın almayın.

Sebze meyveleri mümkünse mevsiminde tüketin.

Özellikle küçük çocuklara, anne adaylarına, emziren annelere, genç ve çocuklara, sonbahar-kış döneminde yaz meyveleri yedirmeyin.

Çiğ olarak yediğiniz her şeyi bol suyla, bilinçli bir biçimde iyice yıkayın.

Elma, salatalık, domates, kiraz, kayısı gibi kabuğuyla yenen sebze ve meyveleri dikkatle temizleyin, mümkün olursa fırçayla temizleyin, suyla yıkadıktan sonra yiyin.

Lahana, kıvırcık, marul gibi yapraklı sebzelerin en üstteki yapraklarını kullanmayın.

Sebze ve meyveleri kuşkulu durumlarda soymadan yemeyin, pişirerek yemeyi tercih edin.

BİR BİLGİ

Sudaki arsenikte ölümcül tehlike var

Arseniğin ekolojik sistemde yaygınlaşmasının ve insan vücuduna ulaşmasının en kolay yollarından biri sudur. İçme suyuna karışan su, eğer arsenik oranı yüksekse kısa ve uzun süreli bedensel zararlara yol açıyor. Arseniğin insan vücuduna birçok zararı var. Kansızlık, sinir iltihabı, iştahsızlık, siroz, dermatit ve cilt lekeleri, boğaz ve burun tahrişleri bunların en başında gösteriliyor. Ama en önemlisi arseniğin kanserojen bir madde olması. Diğer taraftan arsenik birikimi uzun dönemde kalp damar sorunlarına, işitme kaybına, psikolojik problemlere neden olabiliyor. Sağlığa olumsuz etkileri nedeniyle içme sularında bulunabilecek arsenik miktarlarına her ülkede belirli sınırlamalar getirilmiş. Dünya sağlık örgütü de bu konuda müsaade edilebilecek değerleri belirlemiş. Ülkemizde de bu sınır 50 Pbp olarak belirlenmiştir.
Yazarın Tüm Yazıları