Paylaş
“Yumurta gibi tam yağlı süt de beraat mı etti, yoksa artık bu rejimlerden gına geldi de hepimiz ‘Koy ver gitsin’ mi diyoruz? Söz sizin Osman Hoca.” İşte Ertuğrul Özkök’e yanıtlarım…
Hayat hızla değişiyor. Değişim besin seçimlerimize de yansıyor. Ama hiç değişmeyen bazı seçimlerimiz var. Süt ve süt ürünleri bunların en başında geliyor.
Daha çocukken şu bilinci kazanıyoruz: Süt, yoğurt, peynir, ayran fark etmez, süt ürünleri besleyici, sağlıklı, lezzetli gıdalardır. Bize sadece enerji vermezler, proteinden güçlü, kalsiyumdan zengin, diğer mineral ve vitaminlerden dolgun yapılarıyla da sağlığımızı koruma ve kollamada önemli işlevler üstlenirler.
Ben prensip olarak çocukların sütü süt olarak, ergen ve yetişkinlerinse yoğurt ve peynir olarak tüketmeleri gerektiğini düşünürüm.
ÜÇ SORU/ÜÇ YANIT
Ama yine de yaşı azıcık ilerlemiş olsa da bazıları için güne bir bardak süt ile başlamak ya da yatmadan önce bir bardak sütlü kahve içmek vazgeçilmez bir ritüeldir. Ertuğrul Özkök de bunlardan biridir. Ama son günlerde Ertuğrul Bey’in de kafası biraz karışmış. Nedeni şu…
Ertuğrul Özkök, Fortune Dergisi’nin Aralık 2015 sayısında Amerika’daki süt satış değerlerinin değiştiğini görünce azıcık şaşırmış.
Dergide Amerika’da yağsız ve yarım yağlı süt ürünlerinin satışlarının azaldığı, tam yağlı sütlerin satışlarının ise arttığı yazıyormuş. Sorduğu soru şu:
“Yumurta gibi tam yağlı süt de beraat mı etti, yoksa artık bu rejimlerden gına geldi de hepimiz “koy ver gitsin” mi diyoruz? Söz sizin Osman hoca.”
Ertuğrul Özkök’e yanıtlarım şunlar…
1-SÜT TERTEMİZDİR
Süt ve süt ürünleri her zaman tertemiz sicilli, sağlam yapılı ve çok faydalı gıdalardır. Eğer bir sorundan söz edilecekse sorun süt ürünlerinde değil, “bizim onlara yaptıklarımız”dadır.Sütü, yoğurdu, peyniri, ayranı nasıl ürettiğimiz, işlediğimiz, paketlediğimiz, pişirdiğimizle ilgilidir. Ne şekilde ve ne miktarda tükettiğimizle bağlantılıdır. Hiçbir sağlıkçı sütten, ayrandan, peynirden, yoğurttan –usulüne uygun üretilmeleri, saklanmaları ve tüketilmeleri koşuluyla- kuşku duymamıştır. Bana gelince… Benim favorim sütten çok yoğurt ve ayrandır. Yağsız veya yarım yağlı sütü pek sevmem. Bunlar bana oldum olası yapay birer içecek hissi vermiştir. Sütün tam yağlısını ve sıcağını tercih ederim. Kaynatılmış sıcak süt içmek çocukluğumdan kalma bir lezzettir benim için. Kilosu konusunda son derece dikkatli olan Ertuğrul Bey’e de sütü sıcak içmesini tavsiye ederim: Sıcak süt mideyi daha geç terk ettiği için olsa gerek daha uzun süre tok tutuyor.
2-TAM YAĞLI MI, YARIM YAĞLI MI?
Tam yağlı süt veya süt ürünleri %3.5 gram, yarım yağlılarsa %1.5-2 gram kadar yağ ihtiva ediyorlar. Yağsız sütlerde ise yağ oranı % 0.5’in altına iniyor. Bir gram yağda 9 kalori var. Aynı miktar süt içtiğinizde yağdan kazandığınız kaloriler yarım yağlı sütlerde yarı yarıya azalıyor, yağsız sütlerde ise üçte bire iniyor. Hassas bir kilo takipçisi iseniz, tadı da kafanıza çok takmıyorsanız yarım yağlı süt avantajlı bir durum olabilir. Bir su bardağı tam sütten 160-170, yarım yağlı sütten 110-115 kalori kazanırsınız. Peki, aradaki 50 kalorilik küçücük farkın pratik bir faydası var mı? Bence yok. Yok çünkü bir kilo yağ, fazladan 7500 kalori anlamına geliyor. 50 kalorilik fark ise bir kilo yağ artışı söz konusu olduğunda 150 bardak süt demek. Kısacası attığınız taş ürküttüğünüz kurbağaya değmez. Konu kilo sorunuysa yarım yağlıyı tam yağlıya tercih etmeniz gerekmez. Ayrıca şu bilgi de önemli: Yağı alınan sütün CLA (Canjogated Linoleic Acid) muhtevası azalıyor. Oysa CLA “anti yağlanma gücü” yüksek bir madde. Yani yağdan tasarruf edeyim derken, yağ depolamanız daha da hızlanabiliyor.
3-KALP SAĞLIĞINA ETKİLERİ FARKLI MI?
Eğer tam değil de yarım yağlı süt veya süt ürününü tercih edecek olursanız bedeninizin üreteceği kolesterol rakamlarını azıcık azaltabilirsiniz. Diyelim ki ciddi bir kalp damar hastasısınız, koroner arterleriniz plaklarla daralıp tıkanmış, tedavi için de bypass ya da stend uygulamaları yapılmış. Kanınız kolesterol kaynadığı için anti kolesterol haplar yutuyorsunuz. Peki, bu durumda yağlı ya da yarım yağlı süt kolesterol rakamlarınızı ciddi şekilde etkiler mi? Eğer aşırı süt ve süt ürünü tüketen biri değilseniz ciddi bir avantaj söz konusu olmaz. Sütü yarım yağlı içmek kolesterol rakamlarını etkilemek bakımından da zannedildiği kadar ciddi bir fark oluşturmaz. Ama kalp hastası biri iseniz siz benim değil, kardiyologunuzun tavsiyelerine kulak verin. O size “süt ve süt ürünlerinin yarım yağlı olanlarını tercih et!” demişse onu dinleyin.
Diğer yanıtlar haftaya
Ertuğrul Bey’in iki sorusu daha var: Bir; mutluluk ömrü uzatır, stres kısaltır mı? Yoksa tersi mi doğru?
İki; yıl sonu kiloları nasıl verilecek? Bu soruların cevabını da önümüzdeki hafta vereceğim.
DEPRESYON MÜHİM BİR SORUN
Hüzün hayatımızın bir parçası. Hüzünsüz hayat olmaz! Ne var ki derinleşir ve çok uzarsa hüzünler ruhsal dengemizi bozar. Yalnızca mutsuzluk, keyifsizlik, umutsuzluk da üretmez, beden sağlığını da tehdit etmeye başlar. Uzamış hüzünlerin kanserler, kalp krizleri, felçleri davet etmesi, bağışıklık sisteminin canına okuyup mikrobik hastalıkları sıklaştırması, “otoimmun hastalıklar” gibi belaları başımıza açmaları bundandır.
UZMANINA GİDİN
Azıcık üstüne gidin, sedef (psöriyazis), vitiligo (ciltte renk açılmaları), haşimato (tiroid iltihabı) ve daha pek çok hastalığın arkasında uzamış ve arızaya geçmiş hüznü, tıbbi adı ile “klinik depresyon” illetini bulabilirsiniz. Bitmedi! Sebebini bir türlü bulamadığınız uyku problemleri, kulak çınlamaları, baş dönmeleri ve cinsel isteksizliklerin arka planında da gözden kaçmış (maskelenmiş) bir kaygı ve hüzün hali, depresyon olabilir. Peki nasıl anlaşılacak, nasıl teşhis edilecek bu sorun? Bir ruh sağlığı uzmanından yardım istenecek!
İLAÇ SON ÇARE
Konunun uzmanları onlar. Özellikle tedavi uzmanlık isteyen bir konu. Bu mühim sorundan kurtulmanın yollarına gelince: Farklı tedavileri var. Psikiyatristler (ve psikologlar) konunun uzmanları olarak kimi zaman kişisel görüşmelerle, özel terapi seansları veya daha farklı uygulamalarla, bazen de antidepresan ilaçlarla depresyonluları tedavi ediyorlar. Antidepresan kullanacaklarsa da adeta kılı kırk yarıp süreçleri dikkatle izliyorlar.
Antidepresanlara reçete şart olsun
Türkİye’de satılan/tüketilen antidepresan hapların miktarına baktığımızda önümüze korkunç bir tablo çıkıyor. Antidepresan ilaçların satışı neredeyse her yıl %50 artıyor. Peki, ne oldu? Milletçe depresyona mı girdik? İçimizdeki her üç-beş yetişkin kişiden biri bu hapları mı yutuyor? Doktorlar bu ilaçları yazarken ölçüsüz mü davranıyor? Türkiye bir antidepresan cenneti mi oldu?
MUTLULUK HAPI MI?
Önce kendimizden başlayalım:
Biz doktorların bu ilaçları biraz dikkatsiz kullandığımız, ölçüyü kaçırdığımız kesin. Ama çok daha arızalı başka durumlar da var: Bu hapların konu komşu ziyaretlerinde, arkadaş toplantılarında birer “mutluluk hapı” gibi tavsiye edilip kullanılmaya başlanmaları da tam bir felaket. Antidepresanları herhangi bir eczaneden gidip reçetesiz temin etmenizse hiç de zor değil, ilacın adını söylemeniz yetiyor. Özeti şudur:
CİDDİ BİR TEHDİT
Farklı nedenlerle Türkiye bir antidepresan cenneti olma yolundadır. Halkımız aşırı antidepresan tüketimi tehdidi ile karşı karşıyadır. Başarılı işlere imza atan Sağlık Bakanlığı’nın bu konuya da bir el atması, tıpkı antibiyotikler gibi antidepresanların da reçetesiz satılmalarına ciddi engeller ve kontroller getirmesi şart.
Paylaş