Paylaş
Fakat su, ödem yapmaz. Bu doğru bir düşünce değildir. Ne vücuda aşırı su almak ne de bedeni susuz bırakmak vücudun su dengesini öyle kolay kolay değiştirir.
'Ne kadar su içeceğiz?’ sorusunun yanıtı net değil. Genel kanaat, yetişkinlerin günde 8-10 bardak kadar suya ihtiyacı olduğu yönünde. Bunun mutlaka “su” şeklinde olması da gerekmiyor. Çayla, çorbayla, meyve veya gazlı mineral sularıyla, ayranla, bol sulu meyvelerle (mesela karpuzla) kazandığınız suları da hesaba dahil etmeniz lazım.
Yine de ihtiyacın kişiden kişiye değiştiği unutulmamalı. Biz sağlık profesyonelleri “bir erişkin günde en az 2 litre su içmeli” desek de uygun miktar vücut boyutlarına, yaşa, cinse, hareket yoğunluğuna, yapılan işe, terleme durumu ve idrar miktarına göre ayarlanmalı.
Bana göre en kolay yol idrar rengini takip etmek. Sabah yapılan ilk idrar haricinde eğer her seferinde çok açık sarı -hatta su gibi- idrar yapabiliyorsanız yeterince su içtiğinizden emin olabilirsiniz.
Başlıktaki sorunun yanıtına gelince... Dokular arasında su birikmesine ödem (şişme) diyoruz. Ödem özellikle kadınlarda sık görülen bir sağlık sorunu. Birçok farklı nedenle ortaya çıkabilen bu sorunun en kolay fark edileni bacaklar ve ayak bileğinde görüleni.
Kalp, karaciğer, böbrek yetmezliği gibi sağlık sorunlarında da oluşur ama genelde hormonal döngü dönemleri (yumurtlama ve periyot zamanları), tuz kaçamakları ödeme yol açıyor.
Ayrıca kilo yönetimi ve beslenme programlarına katılanların çoğu da ödemden şikâyetçidir. “Vücudun su tutması” durumundan yakınır ve kilo yönetimi programında izlediğimiz kişilerin sık sorduğu sorulardan biri de şu olur: “Çok su içiyorum, acaba vücudum o suyu biriktiriyor olabilir mi?”
Hemen belirtelim, bu doğru bir düşünce değildir. Ne vücuda aşırı su almak, ne de bedeni susuz bırakmak vücudun su dengesini öyle kolay kolay değiştirir.
Ayrıca diyet yaparken ödemden kurtulup su miktarını azaltacağım diye vücudu susuz bırakırsanız bedeninizin atık maddelerden kurtulmasını da güçleştirmiş olur, yorgun ve halsiz düşersiniz.
Hangi kolesterol ilacı daha etkili?
Kolesterol düşürücü ilaçların en sık kullanılanları statinler ve fibrik asit türevleridir. En yaygın kullanılanları ise statin grubudur.
Bu moleküller kolesterol üretiminde kullanılan bir enzimin etkisini azaltarak kolesterol seviyelerini düşürüyor. Bunu yaparken de bazı yan etkilere neden oluyor.
Bu ilaçların LDL kolesterolü azaltıcı etkileri esas olarak doza bağlıdır ama bazılarının diğerlerinden şu veya bu oranda biraz daha etkili olduğu söylenebilir.
Bununla birlikte hiçbir zaman bir ilaç diğerine tercih edilirken öbüründen daha etkilidir diye düşünülerek kullanılmaz.
Doktorunuz size kolesterol azaltıcı bir ilaç yazarken muhtemelen kendi tecrübelerini, sizin sağlık durumunuzu, kolesterol ve diğer kan değerlerinizi gözeterek kullanacağı ilaca karar verecektir.
Şu noktayı unutmayın: Yeni çıkan bir ilaç en iyi ilaç anlamına gelmez. Prensip olarak bir ilaç ne kadar çok reçete edilmişse kullanım açısından o kadar güvenlidir. Ben yıllar önce öğrendiğim bu prensibi hala ısrarla uyguluyorum ve herhangi bir ilacı ilk ve son kullanan hekim olmama konusunu asla ihmal etmiyorum.
Şeftali mi kayısı mı?
Kayısı da şeftali de o kadar lezzetli ve faydalı meyveler ki bence bu yanıtlanması çok zor bir soru. Bu maç berabere biter. İlle bir galip olacaksa da oylar kayısıya verilir.
Prensip olarak kabızlık durumunda kayısı, ishal durumunda şeftali tercih edilmeli. Potasyum eksikliği varsa öncelik kayısıya verilmeli.
Kayısının bir diğer avantajı da “likopen” içeriğinin şeftaliden daha fazla olması.
Likopenin antioksidan, antikanser etkileri olduğunu ve cilt yaşlanmasını geciktirdiğini hatırlatalım.
En etkili tansiyon ilacı hangisi?
Hipertansiyon tedavisinde kullanılan pek çok ilaç var. Bazıları damar genişleterek, idrar söktürerek diğerleri kalsiyum kanalarını bloke ederek, bazı enzimlerin etkisini engelleyerek veya kalp atım sayısını düşürüp kalbin kasılmasını hafifleterek görevlerini yerine getirir.
Doktorunuz sizin hangi tansiyon ilacını kullanacağınıza karar verirken pek çok faktörü dikkate alır.
Yaşınız, kilonuz, işiniz, cinsiyetiniz, kan basıncından etkilenen diğer sistemleriniz, varsa başka hastalıklarınız, kullandığınız diğer ilaçlar bunların en önemlileridir.
Şeker hastasıysanız tiazid içeren idrar söktürücüleri, sık hipoglisemi atakları yaşıyorsanız beta bloker’ları, cinsel fonksiyonları zaten sınırda biriyseniz ganglion bloker’larını, akciğer hastası ve sigara içen biriyseniz ACE enzimi baskılayıcılarını kullanmak istemeyecektir.
Kısacası, kan basıncınızın hangi ilaçla kontrol altına alınacağı dikkat, bilgi, beceri ve uzmanlık gerektirmektedir. Bu nedenle doktorunuzun önermediği bir tansiyon ilacını asla kullanmayın.
B12 iştah açar mı?
Vitaminlerin kilo aldıracağı endişesi yeni değil, belki de 50 yıl öncesine dayanan çok eski bir şehir efsanesi. Prensip olarak hiçbir vitamin kilo aldırmaz. İştah konusuna gelince... Eğer ağır bir vitamin eksikliği sebebiyle ciddi bir iştah kaybı söz konusu ise eksiğin yerine konulması durumunda eski sağlıklı durum da, iştah da yerine gelir. Yani “artan” değil, “yeniden kazanılan” bir iştah söz konusu olur.
Gelelim detaylara... Suda eriyen, ısıya dirençli, ışığa duyarlı B12 vitamini karaciğerde depolanır. Sinir kılıfının (miyelin) korunması, kemik iliğinde alyuvar (eritrosit) yapımının artması, demirin depolanması, ağrı eşiğinin düşürülmesi, enerji sağlama, tepkime zamanını kısaltarak beyin etkinliklerine destek olma, toksinlerin atılması, homosistein yapımının engellenerek kalp-damar sistemine destek olma B12’nin başlıca görevleridir.
Bu görevleri folik asit desteğiyle başarır. Eksikliğinde; halsizlik-güçsüzlük, denge bozukluğu, ellerde ve ayaklarda uyuşukluk ve karıncalanma, yürüme güçlüğü, unutkanlık, yoğunlaşma yetisinde azalma, ileri dönemlerde bunama belirtileri ve psikiyatrik bulgular ortaya çıkabilir.
Bedenimizin üretemediği bu vitamini öncelikle karaciğer ve böbrek, et, tavuk, balık, kabuklu deniz ürünleri, süt ürünleri ve yumurta sarısından alırız.
B12, midede bulunan bazı hücrelerin salgıladığı bir taşıyıcı protein (intrensek faktör) ile ince barsaklardan kalsiyum varlığında emilir. Kas içine (kalçadan) iğne yapılması ağızdan alımından 50 kez daha fazla etkilidir. Yaşlılar, vejetaryenler, mide operasyonu geçirenler, hamileler, emzirenler, sporcular, yoğun alkol ya da sigara kullanıcıları, uzun süre mide asidini azaltan ilaç kullananlar, emilim sorunu yaratan hastalığı olanlar, karaciğer hastaları B12 eksikliği ile karşılaşabilir.
Erişkinlerde günlük gereksinim 3-4 mcg’dır. B12 seviyeleri kanda analizleri ile kolayca anlaşılabiliyor ve eksiklik halinde tablet, şurup veya enjeksiyonlarla eksiklik gideriliyor.
Paylaş