Kolesterol sorununun büyümesinde en önemli şey beslenme günahlarınızdır! Sorunu çözmek için beslenmenizde doğru bildiğiniz yanlışlardan vazgeçmek, yanlış bildiğiniz doğruları değiştirmek zorundasınız.
KOLESTEROL yüksekliği ve ciddi kalp krizi riski taşıyan hastalarımızın ilaç kullanmak yerine, beslenme yanlışlarından vazgeçme eğiliminde olmaları iyi bir şanstır. Kanınızdaki toplam kolesterol miktarının yüzde 30’u besinlerle alınan kolesterolden gelir. Karaciğerde üretilen yüzde 70’lik bölümün yapımında da besinler önemli bir rol oynar. Süt ve süt ürünleri, etler ve diğer yağlı hayvansal besinlerde (salam, sosis, pastırma, sucuk, füme etler) bol miktarda bulunan doymuş yağlar kolesterol yapımında kullanılmaktadır. Doymuş yağların neredeyse kolesterol kadar önemli besin unsurları olduklarını bir önceki yazımızda belirtmiştik. Bu bilgilerin, kolesterol sorunu olanları, tam yağlı yoğurt, peynir, ayran ve dondurma tüketmekten, bol yağlı pirzola, sucuk, mangal keyfinden bir ölçüde vazgeçirebileceğini umuyoruz.
Süt ve yoğurt
Bir kez daha hatırlatalım: Doğal süt yaklaşık yüzde 3 oranında yağ içermektedir. Bu oran yoğurt, peynir ve dondurmada daha da yüksektir. İşin kötüsü, süt ve süt ürünlerinde bulunan yağların büyük bir bölümünün doymuş yağ olmasıdır. Kısacası bu besinler, kolesterol yüksekliği ve kalp hastalığı riski taşıyanlar için tehlikelidir. Eğer böyle bir riskiniz varsa yapacağınız şey son derece kolay ve uygulanabilir bir değişimdir: Tam yağlı süt ürünlerini, yağsız veya yüzde 1’den az yağ ihtiva edenlerle değiştirmek ve bu işi birdenbire değil, yavaş yavaş yapmak. Önce yarım yağlı, sonra dörtte bir ve sonra da tam yağsız süt ürünleri. Başlangıçta size direnen lezzet tutkunuzun bir süre sonra ortadan kalkacağından kuşkunuz olmasın.
TRANS YAĞLAR TEHLİKELİ
Besinlerle alınan toplam yağ miktarını azaltmak kolesterol ve doymuş yağ içeriği düşük ürünler tüketmek de yetmiyor. Başarınızı daha çok artırmak istiyorsanız trans yağları da dikkate almalısınız. Amerikan Kalp Birliği 20 Haziran 2006’da yayınladığı yeni koruma kılavuzunda, trans yağların önemini bir kez daha teyid etti. Amerikan Kalp Birliği’ne göre, rakamsal olarak günlük enerji ihtiyacınızın yağlardan gelen kısmı yüzde 30’u, doymuş yağlardan gelen bölümü yüzde 7’yi, trans yağlardan gelen parçası ise yüzde 1’i aşmamalıdır. Trans yağ asitleri ne doğada mevcuttur, ne de vücudumuz tarafından üretilir. Trans yağlar, insan genetiğinin tanımadığı damarların hoşlanmadığı sağlık düşmanlarıdır. Bitkisel yağların hidrojen ile sertleştirilerek margarin haline dönüştürülmesi süresinde yapay olarak oluşurlar. Sentetik kimyasallardır. Yaşamımızın giderek doğallıktan uzaklaşmasının, seçimlerimizin bol yağlı plastik fast food besinlere ve fabrikasyon üretimlere kaymasının sonuçlarıdır.
TRANS YAĞ NELERDE VAR?
Trans yağların en bol bulunduğu besinler yüksek ısıda hazırlanan kızartmalar, fırın, pastane ve fabrika ürünleridir. Hazır aldığınız bisküvi, poğaça, browni, çörek, börek, kurabiye, baklava, gofret, cips ve şekerlemelerin çoğunun yapımında margarin kullanılmaktadır. Toplumlar şehirleştikçe evde yapılan, tarladan, bahçeden toplanıp tüketilen ev-sofra ürünleri, fabrikasyon besinlere fırın - pastane yiyeceklerine dönüştükçe, atıştırma kültürü yerleştikçe, tüketeceğimiz trans yağ miktarı da artacaktır. Önemli olan yanlışları sık tekrarlamamaktır. Yeme - içme keyfinizi sakın bir korku haline getirmeyin ama zevk odaklı, kontrolsüz, dikkatsiz, bedenine saygısız biri de olmayın. İfrat- tefrit dengesini kurmak kolesterol ile savaşta ilk şarttır.
Hiçbir zaman geç değil
Stres kolesterolünüzü artırmaz. Yoğun ve uzun süreli stres belki aşırı ve kontrolsüz gıda tüketimini teşvik ederek ve besin seçimlerinde yağlı - şekerli ürünlere yönelterek kilo almanızı tetikleyebilir. Triglisertinizi yükseltip faydalı kolesterolünüzü düşürebilir. Sonuçta zararlı LDL kolesterolünüz bir miktar yükselecektir ama stresin doğrudan kolesterol yükselttiğine dair bilimsel bir kanıt yoktur.
Birazcık keyfinizi kaçırmış olabiliriz ama kolesterolü yüksek ve kalp krizi riski fazla olan biriyseniz bu bilgileri dikkate almak zorundasınız. Öğrendiklerinizi yavaş yavaş uygulamaya başlamalı yaşamınızın bir parçası yapmalısınız. Başlamak için hiçbir zaman geç değildir ve hiçbir zaman sizin için henüz çok erken olduğunu düşünmemelisiniz. Kaçamaklar, kırmızı ışıkta geçmeler ve tek yönlü yollarda anlamsız sollamalar mutlaka olacaktır.