Stres günümüzün en önemli sağlık sabotajcısı. Büyükşehir yaşamı ve hızlanmış hayatın doğal sonucu olarak, yoğun bir stres bombardımanıyla karşı karşıyayız.
Stresle mücadele etmek yerine stresi yönetmeyi tercih edenler daha başarılı oluyor. Bu yüzden stresle mücadele etmeyi bırakmalı, onu yönetmeye talip olmalıyız.
Stres bir arz-talep dengesi bozukluğudur. Sizden istenenler, verebileceğinizden daha fazlaysa, stres reaksiyonları göstermeniz kaçınılmazdır. Sizden istenen "daha fazlalar", bazen daha çok zaman, daha fazla para, daha fazla şefkat, hoşgörü, bazen de daha fazla sabır, ilgi veya çalışma gücüdür. Eğer bunları yeteri kadar veremezseniz, ki veremediğinizi düşünmeniz bile yetiyor, "hoş geldin stres" diyebilirsiniz.
Stres sonucu oluşan sağlık sorunlarının nedeni, stresin kendisinden çok bizim verdiğimiz yanıtlardan kaynaklanır. Sağlığınızı bozan stresin kendisi değil, "artan kortisol cevabı" ve "adrenalin banyosu"dur. Strese girince kasılıp kalmanız, solunum hızını arttırıp, çarpıntılarla sarsılmanız ve kendinizi ciddi bir yorgunluk kuyusunda bulmanız bundandır. Ahmet Ümit Bey’in itiraflarını dikkate alarak, onun stres yönetim notunu çok düşük tutuyorum: 5
Eğer stres yönetimi konusunda bir şeyler yapmazsa, bugün şikayetçi olduğu migren ve sabah yorgunluklarına bir süre sonra başka sorunların da ekleneceğinden kuşkusu olmasın. Yavaş yavaş kapısını çalan odaklanma güçlüğü ve bellek zayıflaması, sırada bekleyen bir depresyonun ilk işaretleri bile olabilir.
YAVAŞLAYIN, YOKSA HAYATI ISKALARSINIZ
Hızlı yemek yemek, yaşadığımız dönemin önemli sorunlarından biridir. Gıdaların iyice çiğnenmeden tüketilmesi, sadece kilo almayı kolaylaştırmaz, aynı zamanda hazımsızlık, şişkinlik, gaz gibi sindirim sorunlarını da beraberinde getirir. Doyma sinyallerinin yemeğe başladıktan neredeyse 20-30 dakika sonra beyne ulaştığı bilinmektedir. Hızlı yemek yediğinizde, doyma sinyallerinin oluşmasına zaman bile kalmadan ihtiyacınızdan fazla gıda tüketme riskiniz vardır. Eğer hızlı yaşayan, hızlı düşünen, hızlı uyuyan biriyseniz, stres yönetiminiz iyi değilse, yeme süratinizi fark etmeden artırırsınız. Ahmet Bey’in yemek seçimleri, lezzetli ve genelde sağlıklı. Tuz tüketimindeki hatasının da farkında. Beslenme alışkanlıkları bakımından eleştirilecek pek fazla yanlışı yok. Beslenme notunu bu nedenle, biraz yükseltiyorum: 8
Ahmet Ümit, ortalama bir bedensel aktivite düzeyi tutturmuş, ısrarla sürdürüyor. Eğer haftada 2-4 gün yarım saat kadar sıkı yürüyüş yapıyorsanız ve bunu bisiklete binme veya tenis, golf, voleybol, masa tenisi gibi bir başka sportif aktiviteyle destekliyorsanız yeteri kadar aktif olduğunuzu düşünebilirsiniz. Ahmet Ümit Bey’in aktivite notu iyi: 7
Ahmet Bey eğer notunu daha da yükseltmek istiyorsa evdeki rutin işlere biraz hareket katması gerekiyor. Bunun için aşağıdaki iki tablodan yararlanabilir.
Ahmet Ümit’in gerçekten iyi bir aile mirası var. Ciddi bir genetik hastalık yükünün olmadığı anlaşılıyor. Aile büyükleri ortalamanın üstünde bir yaşam süresini yakalamış. İyi şans! Şansı hep böyle olsun, doğarken eline verilen güçlü genetik zarı doğru kullanmaya ve kendi zarını daha da güçlendirmeye devam etsin. Ahmet Bey’in genetik miras notu da yüksek: 8 Ahmet Ümit’e sağlığı, huzuru, keyfi bol bir yaşam diliyorum.
Ahmet Ümit’in not ortalaması: 7
DEPRESYON MU KEDER Mİ?
Depresyon kederden daha fazlasını, hüzünden daha büyüğü ifade etmektedir. Hepimiz hayatımızda olagelen bazı önemli değişimlerden sonra ciddi ruhsal tehditler yaşarız. Ekonomik kayıplar, iş değiştirmeler, işten çıkarılmalar, sevilen birisinin ölümüne duyulan acılar, ciddi ve ağır hastalıklar ve hatta bazen evimizdeki bir hayvanın ölümü bu "hüzün mevsimlerini" tetikleyebilir. Böyle durumlarda, geçici bir iştah ve/veya uyku kaybı, çevreye karşı ilgisizlik, yalnız kalma isteği ve umutsuzluk duygusu yaşanabilir. Eğer bu durum vaktinde fark edilir, tadında bırakılırsa yani gereğinden uzun sürmesine ve ağır seyretmesine meydan verilmezse, çoğu kez hayatın farklı bir tadı olarak yaşanır ve depresyonla sonuçlanmaz. Adına ister hüzün ister keder deyin, her iki durumda da depresyonda yaşanan "kendini değersiz hissetme duygusu" yaşanmaz. Kısacası depresif kişilerde çok yaygın görülen kendini değersiz hissetme ve önemsizlik duygusu kederde de hüzünde de pek olmaz.
HATIRLATMA
Sağlıklı ve kaliteli bir hayatın ipuçlarını anlattığımız YAŞASIN HAYAT PROGRAMI’nı pazar günü Kanal D’de saat 13.00’de izleyebilirsiniz. Bu haftanın konuğu Zülfü Livaneli’yle iyi yaşlanmanın yolları konusunu tartışacağız.
OTURURKEN FORMA GİRİN
Televizyon izlerken, telefonla konuşurken, kıyafetleri katlarken oturuyorsanız şunları yaparak daha hareketli olabilirsiniz: Kavrama yeteneğimizi artırmak için bir tenis topunu elinize sıkıştırabilirsiniz. Reklam aralarında yürüyerek itme, çömelme, oturma hareketlerini yapabilirsiniz. Kol esnetme hareketleri, konserve kutuları ile kürek çekme hareketi yapabilirsiniz. Ayrıca yürüyebilir, çömelme hareketlerini duvara yaslanarak yapılan oturma hareketini yapabilirsiniz. Ayağa kalkıp sonra çömelme hamlelerinde bulunarak birkaç fazladan hareketle elbiseleri alıp katlayabilirsiniz.
EVDEKİ RUTİN İŞLERE HAREKET KATIN
Hen zaman yapılan dişlerinizi fırçalamak, yatağınızı yapmak, çöpleri dışarı atmak, elektrikli süpürge ile yerleri süpürmek, market alışverişleri, küçük gezintiler, duş almak gibi işlere hareket katın: Dişlerinizi fırçalarken bacaklarınızı esnetin. Duvara yaslanarak oturma hareketini yapabilirsiniz. Yatak etrafındaki yürüyüşünüzü artırın. Hızlı adımlarla yürüyün veya yatağın uzak tarafına uzanmaya çalışın. Çöp poşetlerini sürüklemek veya yuvarlamak yerine taşıyarak dışarı atın. Başkasına taşıtmak yerine kendiniz taşıyın. İki elinizi kullanarak süpürgeyi gerçekten itin ve çekin. Süpürürken baldır hareketlerini de yapın. Market poşetlerini, konserveleri, şişeleri veya kutuları elinizle taşıyın. Alttaki raflara bakmak için dizinizi kırın ve öyle bakın. Yukarıdaki raflar için ise iyice esneyin. Arabadan eve varana kadar yolu biraz daha uzatın. Daha fazla yürümeye bakın. Özellikle de merdivenleri çıkın ve inin. Duştan önce küveti dairesel hareketlerle ovalayın.
(*) Amerikan Kalp Birliği "Aktif Yaşam Rehberi"nden alınmıştır.
NASIL YAŞIYORSUNUZ?
Ahmet Ümit (46)
Polisiye yazarı
Ailem bana iyi bir sağlık mirası bıraktı. Zaten büyük bölümü 80’inden sonra da sağlıklı bir yaşam sürmeyi başardı. Bende de sadece cilt sorunları var. Aslında en büyük sorunum stres. Stresle mücadeleyi tam anlamıyla başaramadım bugüne kadar. Halbuki hayata pozitif yaklaşan, sosyal ilişkileri sağlıklı ve işini severek yapan bir kişiyim. Ama stres nedeniyle migrenim tutuyor, sabah yorgunluğu çekiyorum. Konsantrasyon eksikliği ve hatırlama güçlüğü de cabası. Neyse ki uyku kalitem iyi.
Çok sıkı bir egzersiz programım yok. Arada sırada açık havada yürüyüş yapmakla ve üç günde bir bisiklete binmekle yetiniyorum. Kilom hep belli bir düzeyde. Düzenli öğünlerimin yanında iki ufak hatam var: Birincisi sosyal ortamlarda yemeğin dozunu biraz kaçırmak, ikincisi de yemekleri hızlı yemek. Yemediğim yiyecek neredeyse hiç yok. En sevdiklerime gelince, patlıcan musakka, alinazik ve balık ilk üç sırada. Zaten çoğunlukla kırmızı et yerine balık ve tavuğu tercih ediyorum. Genelde zeytinyağı kullanıyorum. Süt, yoğurt, sebze ve meyve soframdan eksik olmaz. Hamur işi ve tatlıları az yemeye gayret ediyorum. Günde birkaç bardak çay ve bir fincan Türk kahvesi içiyorum. Maalesef tuzu biraz fazla kullanıyorum. Sigara içmiyorum. Birkaç günde bir kadeh alkol kullanıyorum. Düzenli olarak mültivitamin kullanıyorum.