Paylaş
Sorunun cevabı aslında oldukça kısa: Yıllardır sürdürdükleri ağır bedensel faaliyetler, etkili ve yoğun antrenman kesilince, aynı şeyleri aynı miktarlarda yeseler de emekli sporcular için kilo almak kaçınılmaz gibidir ve bu nedenle de pek çok profesyonel sporcu sportif aktivitelerden uzaklaşır uzaklaşmaz kilo almaya başlar, hatta bazıları bir süre sonra obez biri haline bile gelebilir.
Profesyonel sporcuların önemli bir bölümünün emekli olduktan sonra şeker hastası ve göbekli orta yaşlılar haline gelmesinin nedeni de aynıdır.
Gençliklerinde, aktif spor yaptıkları dönemlerde yoğun fiziksel aktivite nedeniyle kontrol altında tutabildikleri insülin direnci problemi, fiziksel aktivitenin durmasıyla birlikte önce filizlenip kök salmaya -göbeklenme-, sonra çiçek açmaya -obezite, hipertansiyon-, sonra da meyve vermeye -şeker hastalığı, kalp damar hastalığı- başlar.
Aynı sorun, gençlik dönemleri veya okul çağlarında yoğun aktivite yapan, okul takımlarında görev alanlar için de söz konusudur. Bunların da önemli bir bölümü egzersizi bırakır bırakmaz kilo almaya başlarlar.
KARIN İÇİ YAĞLANMA TEHLİKELİDİR
İşin kötüsü, her iki durumda da karın içine dolan yağ miktarının özellikle mezenterik yağ kitlesinin artması, iç organların -karaciğerin, pankreas, böbrek çevresinin- tıka basa yağ ile dolması, yani organların yağ içinde yüzmeye başlamasıdır ve zaten problem de buradan çıkmaktadır.
Çünkü artan iç organsal yağ kitlesi ve büyüyen mezenterik yapılanma oluşturduğu yangısal süreçler -enflamasyon- ve hiperinsülinemik süreçler nedeniyle kişiyi tansiyona, şekere, damar sertliğine, felce, kalp krizine eğilimli hale getirmektedir.
Eğer bu kişiler yağlı olmalarına rağmen yoğun ve güçlü antrenmanlarını sürdürür ama karın içi yağ birikimini kontrol altında tutmayı başarabilirlerse insülin direncini ve yangısal süreçleri de kontrol altına alabileceklerinden -örnek fazla kilolu olmalarına rağmen sağlıklı kalabilen ve uzun yaşayan sumo güreşçileridir- daha problemsiz bir hayat sürmeyi hak edebilirler.
Kısacası eğer daha önceden düzenli aktivite yapan biriyseniz ve orta yaşlara gelip de kilo almaya başladıysanız sorunu sadece yeme içme yanlışlarınızda arama yanlışına düşmeyin.
Aktivitenizi artırmadığınız sürece kilo sorununuzu da çözemeyeceğinizi aklınızdan çıkarmayın.
Testosteronun azalması kilo aldırabilir
Günümüzde “erkek göbeklenmesi” sorununun temel nedeninin insülin direnci olduğu doğrudur ama önemli bir nedenin daha var olduğu anlaşılıyor: Testosteron düşüklüğü!
Testosteron düşüklüğü özellikle şehirli erkekler arasında ve bilhassa yoğun stres faaliyetleriyle çalışmak zorunda kalanlarda yaygın bir sorun haline geldi.
Ayrıca şehir tarzı modern beslenmenin de erkekleri bir miktar kadınlaştırdığı (!) anlaşılıyor.
Kısacası şehirde yaşamak erkeklik hormonu testosteronun üretimine engel oluyor!
Ayrıca araştırmalara bakılırsa testosteron yetersizliği sadece cinsel istek/güç kaybına da neden olmuyor.
Düşük testosteron seviyelerinin uzun sürmesi kalp hastalıkları, göbeklenme ve muhtemelen de insülin direnci, hatta orta yaş diyabeti ile de bağlantılı.
Diğer taraftan beller kalınlaşıp göbekler büyüdükçe testosteron üretimi azalıyor, bu azalma da beli kalınlaştıran insülin direncini tahrik ediyor. Yani biraz da “tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan çıkar” gibi bir durum söz konusu ve bazı çalışmalar gösteriyor ki şeker tüketimi arttıkça testosteron üretimi azalıyor.
Tahıl bazlı yiyecekler, özellikle un ve nişasta deposu besinlerin tüketimi arttıkça testosteron yapımı dibe vuruyor.
Gazlı, kolalı, früktoz bazlı içeceklerin tüketimi de testosteron üzerinde baskı kuruyor.
Kısacası şehir hayatı sadece aktiviteyi kısıtladığı, stresi artırdığı için değil, yanlış ve kötü beslenme alışkanlıklarını yoğunlaştırdığı için de erkekleri kadınlaştırma eğilimindedir.
Son olarak aşırı alkol tüketiminin de bu süreçleri tahrik ettiğini hatırlatalım.
Paylaş