Paylaş
Şekerleme, öğle sonrasında yapılan kısa süreli uyku tatillerinin bizdeki adı. İspanyollar “siesta” diyor; İtalyanlar ve Yunanlar da pek seviyor.
Kısa süreli şekerlemeler sağlık açısından da bilhassa 50 yaşı geçenler için sağlıklı bulunuyor. Peki ya şekerlenme? O neyin nesi?
Bilimsel adı “glikasyon”. Şeker moleküllerinin proteinlere (aminoasitlere) veya yağlara (yağ asitlerine) bağlanmasının biyolojik adı. Kimyacıların lisanında maillard reaksiyonu deniyor. Şekerlenen proteinin ve yağların yapısı bozuluyor.
Mesela proteinler şekerlenince esnekliklerini kaybediyor. Şekeriniz yüksekse cildinizin daha erken kırışması ve sarkmasının nedeni de bu. Şekerlenen ürünlere “şekerlenmiş son ürün” deyimin kısaltılmış hali ile “AGE”ler deniyor.
Mühim nokta şu: Kötü yaşlanma yani ihtiyarlama (!) sadece iltihaplanmanın (inflamasyon) ve paslanmanın (oksidasyon) neticesinden ibaret değil. Şekerlenme (glikasyon) de yaşlanmanın doğal bir parçası. Bazı cihazlarla glikasyonun yoğunluğunu ölçüp ciltteki biyolojik yaşı tahmin etmek bile mümkün. AGE yani şekerlenme sadece cilt değil, damar yaşlanmasını da hızlandırıyor.
Kan şeker ayarsızlığı nedeniyle hızlı şekerlenenlerin damarlarındaki yaşlanma tahribatları da hızlanıyor. En büyük tehditse LDL’nin yani kötü kolesterolün glikasyona uğraması yani okside olması.
Okside olan LDL, damar duvarında iltihabi süreçleri tetikliyor ve plak yani pıhtı oluşumuna sebep oluyor. Kanınızdaki glikasyona uğramış hemoglobinin -yani HbA1c’nin- artması da şekerleme sürecinin hızını gösteren bir işaret.
Uzun yaşamak mı, iyi yaşamak mı?
Meseleniz “uzun yaşamak” değil, “erken ve lüzumsuz hatalar nedeniyle ölmemek” olsun. Hedefiniz ise ne “100 yıl yaşamak” ne de “120-150 yıllık bir ömre odaklanmak” olsun. İyi, güzel, keyifli, formda ve dinç bir yaşlanmaya odaklanın.
Sağlığınızın kaderinin bir ölçüde sizin de elinizde olduğunu, aklınızı kullanırsanız o kaderin iyi yönde gelişip size iyi ve güzel bir hayat vereceğini aklınızdan hiç çıkarmayın.
Ölümden kurtuluş yok. Tamam ama hiç olmazsa o işin “baş suçlusu” siz olmayın. İyi bir yaşlılık adına, güzel bir yaşlanma yolculuğu adına, kendinize ve başkalarına yük olmadan, son noktaya kadar iyi ve zinde olmak adına sağlığınıza sahip çıkın.
Bilin ki hastalıkların da, erken ölümlerin de büyük bir kısmı bizim yanlışlarımız, kayıtsız kalışlarımız, bilgisizlik ya da saflıklarımızın neticesidir.
Yedikleriniz, yaptıklarınız, düşündükleriniz ve uyku kalitenizde yapacağınız minik değişimler bile hayatınızı iyileştirmek, güzelleştirip kaliteli, keyifli, zinde ve formda hale getirebilecektir.
Egzersizin bir faydası daha var
Egzersiz, düzenli olarak tekrarlandığında kemiklerde “yapımı hızlandırıcı” etkisi iyi bilinen “osteokalsin” üretimini artırıyor. Osteokalsin sayesinde daha güçlü, kalsiyum yapısı daha fazla kemiklere sahip oluyorsunuz. Bitmedi! Osteokalsinin kan şekerini düşürdüğü, insülin üretimini baskıladığı ve yağ kaybını hızlandırdığı yani kilo kontrolüne de destek verdiği gösterilmiş.
Takviye kullananlara 6 mühim tavsiye
◊ Takviye olarak kullanılan yüksek dozda kalsiyum desteği sağlığınızı, özellikle damarlarınızı tehdit edebilir.
◊ Rastgele yutulan demir hapları da ciddi sorunlar yaratabiliyor. Gereksiz demir kullanmanın Alzheimer riskini bile artırabildiği düşünülüyor.
◊ Özellikle ateşli enfeksiyonu olan çocuklara demir takviyesi vermek enfeksiyonu daha da ağırlaştırabiliyor.
◊ Karaciğer ve pankreasta biriken fazla demir her iki organda da yetmezlik yapabiliyor.
◊ Kalsiyum kazanımı arttıkça, kandaki “ferritin” düzeyi azalmakta, demirin eksikliği ve kullanımında sorunlar oluşabilmektedir.
◊ Aşırı kalsiyum yüklemesinin böbreklerde de sorun yapabildiği biliniyor.
Egzersiz meme kanserini önlüyor
Önler! En azından riski azaltır. Düzenli egzersiz yapan kadınlarda meme kanseri daha az görülür.
Bir çalışmada haftada en az 5 saat orta yoğunlukta egzersiz yapan kadınlarda meme kanseri riskinin neredeyse yüzde 40 oranında düştüğü gösterilmiş. Egzersizin bu faydasının insülin üretimini ve IGF-1 azaltmak ile ilgili olduğu düşünülüyor.
Demir zengini bitkisel besinler
Besinlerin 100 gramında bulunan demir miktarı
◊ Susam
10 mg
◊ Çam fıstığı 9.2 mg
◊ Maydanoz 5.5 mg
◊ Badem
4.1 mg
◊ Mercimek 3.0 mg
◊ Buğday
1.5 mg
◊ Yulaf 1.2 mg
◊ Mısır 0.6 mg
◊ Zencefil
0.6 mg
Paylaş