Paylaş
* D vitamininin eksikliği kadar fazlalığı da sorun... D vitamini noksanlığının kalp damar hastalıklarının gelişimini hızlandırdığı biliniyordu. Kopenhag Üniversitesi’nde Prof. Peter Schwarch ve arkadaşları tarafından yürütülen yeni bir çalışma ise D vitamini yüksekliğinin tıpkı eksikliği gibi kalp damar hastalıklarına yakalanma riskini artırabileceğini gösterdi. Güvenli seviye 50-100 aralığı.
* Çinko eksikliği, bağışıklığı zayıflatıyor. Yetersiz çinko seviyelerinin cinsel hormonların üretimini, tırnak ve saçların gelişimini olumsuz yönde etkilediği biliniyor. Oregon State (ABD) Üniversitesi’nde yapılan yeni bir çalışma, çinkonun başka bir marifetini daha ortaya çıkardı: Düzenli çinko kazanımı ve çinko seviyelerinin korunması, inflamasyon/iltihapla ilişkili kronik sağlık sorunlarından korunmada da işe yarıyor.
* Probiyotik eksikliği önemli bir problem. Yaşadığımız sağlık sorunlarının çoğu sindirim sistemimizdeki probiyotik bakterilerin eksikliği ya da dengesizliğinden kaynaklanıyor. Yeni çalışmalar, otizmden bellek bozukluklarına, kalp damarlarında plak oluşumundan kemik erimesine pek çok sorunun arka planında probiyotik eksikliğinin bulunabileceğini gösteriyor.
Yeni bir çalışma probiyotik eksikliği ile nezle ve grip yoğunluğu arasındaki ilişkiyi de yeniden gözler önüne serdi. Florida Üniversitesi’nde Prof. Bobby Langkamp–Henken ve arkadaşlarının yaptığı yeni bir çalışma, bağırsakta bifido bakteri eksikliğinin nezle veya gribe yakalanma sıklığını artırdığını gösterdi.
Enteresan bir başka çalışma ise bu ay yayınlandı. Söz konusu çalışmanın sonuçlarına bakılırsa, kadınlarda MS (Multipl Skleroz) sıklığı ile probiyotik noksanlığı arasında da muhtemel bir ilişki var. Kısa bir süre önce probiyotik eksikliğinin kilo sorunu ile ilişkili olabileceğini gösteren çalışmaların da yayınlandığını hatırlatalım.
* Omega-3 desteği saçları koruyor. Düzenli Omega-3 desteği kullanmak, kadınlarda da, erkeklerde de saç dökülmesi problemini azaltabiliyor. Omega-3 desteklerinin saçların gücünü ve parlaklığını artırdığı daha önce kanıtlanmıştı.
* “Kafein, ölçülü kullanıldığında düşünüldüğü kadar zararlı olmayabilir!” Bu yeni bir bilgi değil. Günde kilo başına 5-8 mg kafein tüketmenin (75 kg. civarında biriyseniz 400 mg’a yakın kafein anlamına gelir) ciddi bir sağlık sorunu yaratmadığını 10 yıl önce yayınlanan “Yaşasın Hayat” kitabında da yazmıştım.
Yeni çalışmalar gerek çikolatada, gerek kahvede, çayda bulunan kafeinin eğer kişisel bir duyarlılığınız yoksa (duyarlı kişilerde kafein taşikardi ve tansiyon yüksekliğine sebep olabilir) günde 2-3 fincan kahveyi rahatlıkla içebileceğinizi gösteriyor.
Benim önerim özellikle çocuklarınızı kafein bombası enerji içeceklerinden mutlaka ama mutlaka uzak tutmanız ve uyku sorununuz varsa saat 16:00’dan sonra kafein bombası yiyecek ve içeceklere beslenme planınızda yer vermemenizdir.
AKLINIZDA OLSUN
CİNSEL GÜCÜ DESTEKLEYEN ALTI BESİN
1- Sarımsak (içindeki dialil disülfit nedeniyle)
2- Muz (riboflavin ve B vitamini zenginliği nedeniyle)
3- Fındık (E vitamini ve magnezyum zenginliği nedeniyle)
4- Yumurta (mükemmel protein yapısı ve D vitamini zenginliği nedeniyle)
5- Midye (çinkodan zengin yapısıyla)
6- Kabak çekirdeği (argininden zengin yapısı nedeniyle)
DİKKAT
1 DAKİKA YETİYOR
Hareketli yaşam, sağlıklı hayatın olmazsa olmazı ve sağlıklı yaşam için hareketli, aktif biri olmak en az beslenme kadar önemli bir konu... Aktif yaşam denince de aklınıza mutlaka 30-45 dakika yürümek gelmesin. Araştırmacılar bir dakika süren yüksek tempolu egzersizlerin neredeyse 10 dakikalık normal yürüyüşle eşit faydalar sağladığını, beden kitle indeksini düşürmede bile işe yaradığını gösterdiler. Fırsat buldukça bir dakikalık şınav seansları ya da ofis egzersizleri işte bu nedenle çok ama çok önemli...
BİR TÜYO
AÇLIĞI BASKILAYAN ALTI BESİN
1- Kahve (içeriğindeki kafein sayesinde)
2- Yağsız protein; yumurta beyazı, tavuk ya da hindi eti (verdiği tokluk hissi sayesinde)
3- Yeşil çay (epigalokateşinin iştah baskılayıcı gücü ile)
4- Yağlı balıklar (Omega-3 gücüyle)
5- Badem (magnezyum, kalsiyum ve posa zenginliği ile)
6- Baharatlar (iştah baskılayıcı güçleri ile)
NOT ALIN
DAHA ÇOK POSA KAZANMAK İÇİN...
Düzenli posa kazanımı kabızlıktan şeker ve kolesterol kontrolüne, kiloyu dengelemekten tansiyonun ayarına kadar pek çok alanda sağlığa yardımcı oluyor. Bunun için de;
- Daha çok sebze
- Daha bol ve sık bakliyat
- Kabuklu yemişler
- Soğan
- Kepekli bulgur
- Elma
- Kuru kayısı, kuru erik yemenizde fayda var.
BİR ÖNERİ
SUSAMLI, CEVİZLİ ISPANAK SALATASI
Sebze severlere, “ET DEĞİL SEBZE” diyenlere iyi bir haberim var. Ispanağın, lahananın, kırmızı pancar ve kara turpun yeni marifetleri olduğu anlaşılıyor.
“Yeşillik” deyip geçiştirdiğimiz yeşil yapraklı çiğ ve taze tüketilen yapraklı sebzelerle, kara turp, kırmızı turp, kırmızı pancar gibi köklü sebzelerin “nitrat” yüklü oldukları anlaşıldı. Nitrat bu sebzelerin gelişimi için “olması gereken” doğal bir bileşen. Hemen her sebzede az-çok var olsa da özellikle yukarıda yazdıklarım (ıspanak, lahana, marul, dereotu, karnabahar ve kırmızı pancar) nitrat kaynıyor.
Nitrattan zengin beslenenlerse şanslı kişiler. Nitrat zengini besinlerin, nitrat vücutta nitrik okside (NO) dönüştüğünde kan basıncını düşürücü, kalp sağlığını koruyucu ve dolaşımı destekleyici faydaları var. Bunlar düzenli sebze tüketildiğinde (yani bedenin nitrat kazanımı sürekli hale getirildiğinde) daha da belirginleşiyor.
İsterseniz biraz daha detaya girelim, argininden zengin beslenmenin faydalarını daha önce de yazmıştım. Arginin nitrik oksidin etkisini artırdığı için çok önemli sayılan bir besin unsuru, mühim bir protein parçacığı. Yiyeceklerimizde o da bol miktarda bulunuyor. Özellikle yer fıstığı, kabak çekirdeği, susam, fındık, ceviz, badem adeta arginin kaynıyor. Taze ıspanakla yapılmış mükemmel bir salataya azıcık susam, kabak çekirdeği, bir miktar da öğütülmüş ceviz eklemeye ne dersiniz?
Paylaş