Sağlık taraması için ilk 5 şart

Düzenli sağlık taramaları yaptıran biriyseniz, hastalıklardan korunma ve gelecekte sürpriz bir sağlık soruyla karşılaşmama bakımından daha şanslı olduğunuzu söyleyebilirim.

Bunun nedeni, bu taramalarda her yıl bir yenisi gündeme gelen yüksek teknolojili mükemmel cihazlarla neredeyse hücrelerinize kadar incelenmeniz filan değil!
Bana göre bu taramaların sağladığı birinci ve en büyük yarar, sizin düzenli olarak doktor gözetimi altında kalmanızı sağlamalarıdır.
Çünkü “tedavi edici tıp”ta olduğu gibi “koruyucu ve öngörücü tıp”ta da doktorunuz hâlâ “anahtar” konumundadır. Bu tür taramalarda şu beş şartın mutlaka yerine getirilmesi gerekiyor:

1) TEKNOLOJİ MUTLAKA GEREKLİ
Kim ne derse desin “yeni tıp”, pek çok nedenle eskisinden oldukça farklı. Birincisi, teknolojiyle birlikte çalışma gereğini bize adeta zorla dayatıyor. Bu fena bir gelişme de değil.
Yeni teknolojilerin sağlık riskleri ya da sorunlarını belirlemede olağanüstü avantajları var. Öyle ki, pek çok hastalığı (veya riski) daha tasarım aşamasındayken bile yakalamanız mümkün olabiliyor.
Bütün mesele, bu yeni test ve teknolojilerden en ekonomik ve en doğru biçimde nasıl yararlanacağınızı bilmekte. Bu teknolojilerden doğru faydalanabilirseniz, sağlık sorunlarını atlama ya da yanlış teşhis koyma ihtimaliniz ciddi şekilde azalıyor.

2) TAKIM ÇALIŞMASI ŞART!
İkinci önemli nokta da şu: Sağlık taramaları da tıpkı tedaviler gibi tam bir “takım çalışması” gerektiriyor. Teşhis ve tarama konusunda da (tıpkı tedavi veya sağlık bakımı konusunda olduğu gibi) yönetici hekimin sorumluluğu diğer doktorlar ve de hemşireler, diş hekimleri, psikologlar, diyetisyenler, eczacılarla paylaşması gerekiyor.
Ama ekibin başında sorumlu ve yönetici, daha da önemlisi “karar verici” olarak bir doktorun olması şart. Bunda bir hekim olduğum için ısrarlı değilim. Bu ortak ve genel bir fikir ve aksini savunan da yok zaten.
Her ne olursa olsun sağlık taramalarını da mutlaka bir hekimin planlaması, yönetmesi ve sonuçta değerlendirmenin altını da imzalaması gerekiyor. Kısacası sağlık orkestranızın şefi de anahtar kişisi de doktor olmalı!

3) İLETİŞİMSİZ OLMAZ!
Bana sorarsanız çoğu zaman bu bile yetmiyor, yeterli olmuyor. İşi sadece bir doktora ve onun ekibine havale etmeniz de gerçekçi bir tutum değil.
Sağlık taramalarında da doktor-hasta ilişkisini bir ortaklık halinde yürütmek şart. Böyle bir ortaklığın anahtar ve sihirli kelimesi ise: “İletişim!”
Sağlık taramalarını planlarken de değerlendirirken de en az zaman ayrılan konu ne yazık ki “iletişim konusu” oluyor. Bu maalesef çok ama çok önemli bir yanlış.
Taramaları planlarken iletişime yeteri kadar zaman ayırmazsanız, o kişide hangi sorunları araştıracağınızı da bilemezsiniz. Oysa check-up’ların öncesinde doktorunuzla detaylı bir ikili görüşme yapmanız yani sağlam bir iletişim kurmanız lazım.

4) BU SORULAR YANITLANMALI
Geçmişte yaşadığınız sağlık sorunları neler? Mevcut sağlık problemleriniz hangileri? Genetik mirasınızda neler var? Kullandığınız ilaçlar veya destekler var mı? Varsa hangileri? Yaşam tarzınız nasıl? Alkol, sigara kullanıyor musunuz? Uykunuz, stres seviyeniz ne durumda? Nasıl besleniyorsunuz? Aktiviteniz ne düzeyde?
Bunları siz söylemezseniz ya da doktorunuz size sormazsa doğru yanıtı ikiniz de bulamazsınız!
Bu durumda da yapılan incelemeler ve taramalar “fabrikasyon” veya “paket check-up” dediğimiz sıradan sağlık incelemelerinden farksız hale geliverir. Asla “size özel” olmaz. Tıpkı “hazır dikim bir elbise” gibi sizin üzerinize oturtulmaya çalışılır. Belki bedeninize biraz uyar ama ya kol boyu veya omuzları çok komik görünecek ya da çok geniş veya çok dar olabilecektir!

5) ÇİFT YÖNLÜ OLMALI...
“Doktor-hasta iletişimi”ni tek yönlü de düşünmemeniz gerekir. En tecrübeli doktor bile sizin zihninizin içini okuyamaz çünkü. Korku ve endişelerinizin neler olduğunu, sağlığınıza ilişkin tereddütlerinizi bilemez. Bu yüzden de ne yapın edin, check-up’ta işe siz de ortak olun!
Aktif, talepkâr, dikkatli, ilgili, bilgili bir sağlık hizmeti alıcısı olmaya bakın. Belirli notlar almadan, bir ön hazırlık yapmadan, hele hele doktorunuzu görmeden, onunla konuşup detaylı bir muayeneden geçmeden, sadece kan analizi yaptırarak ve/veya bazı cihazlara girip çıkarak sağlık taramasından geçebileceğinizi düşünmeyin.
Kısaca anlaşılacağı üzere check-up sadece ekonomik boyutlarıyla değil, alacağınız neticeler ve yaşamınızın geri kalanını etkileyeceği sonuçlar nedeniyle son derece önemli bir konudur.

Triple A tehlikesine dikkat!

ABD’nin ekonomik ya da finansal notu “triple A”dan (AAA) “iki A”ya düşürülünce dünya ekonomisi şoka girdi. Sizi gerçek anlamda şoka sokabilecek bir “triple A”nın ise karnınızın tam da orta yerinde bulunabileceğini biliyor musunuz?
Abdominal Aort Anevrizması (AAA) özellikle sigara içen, hipertansiyon ve kolesterol yüksekliği olan erkeklerin önemli ve çoğu zaman da gözden kaçan bir sağlık riskidir.
Ana damar aort’un karın içinde kalan bölümünde meydana gelen keselenme -balon yapısı- o bölgede damar duvarının incelmesine, damar içinde pıhtı-plak oluşumuna ve sonuçta kopan pıhtılar ya da anevrizmasının patlaması nedeniyle hayatı tehdit eden problemlere yol açabiliyor.
Basit ve risksiz bir inceleme olan karın içi ultrason taraması böyle bir sorunun varlığını erken dönemde ortaya koyabiliyor.
Özellikle ailelerinde AAA öyküsü olan, sigara içen, kolesterol ve/veya hipertansiyonu, diyabeti olan 65 yaş üstü erkeklerde imkân ölçüsünde bu testten de faydalanmayı düşünmek, tarama programlarına bunu da eklemek uygun olabilir.

Koroner BT (anjiyosuz anjiyo): İşe yarıyor ama...

Rutin check-up programlarına sokulmaya çalışılan tomografik koroner anjiyografi taramaları konusunda da bazı tartışmalar var.
Çoğu kardiyolog ve dâhiliyeci -ben de aynı görüşteyim- bu tetkikin de bazen gereksiz yere yapıldığı ve suistimal edildiği düşüncesinde.
Cihazlar ne kadar geliştirilmiş olursa olsun, bu incelemelerde de yüksek dozda radyasyon maruziyeti var.
Buna rağmen sadece kuşkusunu gidermek veya rahatlamak amacıyla bu testi yaptırmayı düşünenler ya da sadece kolesterolü yüksek bulduğu için efor testi bile uygulamadan hastasına hemen bir koroner BT anjiyografi yaptırmayı öneren doktorlar var.
Testin güvenilirliğinin sınırlı olması, pahalı oluşu ve yüksek dozda radyasyona maruziyet yaratması nedeniyle çoğu hekim rutin tarama programlarında bu testin yer almasına karşı çıkıyor.
Kısacası, bu incelemeyi rutin bir tarama testi gibi görmemeliyiz.

Akciğer tomografisi: Sık tekrarı riskli!

Akciğer tomografisi için de benzer şeyler söylemek mümkün. Özellikle gelir düzeyi yüksek olan bir durumda hele bir de sigara içiliyorsa akciğer kanseri ile ilgili kuşkuları gidermek için her yıl bir kez akciğer tomografisi yaptırma yönünde bir eğilim var.
Oysa artık çoğu ülkede basit akciğer röntgeni bile tarama için -eğer herhangi bir yakınma yoksa- pek önerilmezken akciğer tomografisi gibi yüksek oranda radyasyon içeren bir incelemeyi her yıl tekrarlamak ciddi bir risk sayılıyor.
Çok gerekmedikçe tıpkı koroner BT gibi akciğer BT’ye de taramalarda yer vermemek lazım diye düşünüyorum.
Yazarın Tüm Yazıları