Romatizma kadınları üzüyor

Romatizmal hastalıkların genel olarak kadınlarda daha sık görüldüğü biliniyor.

Ergenlik ve orta yaşta sıklığı artan romatizmal sorunlar da (kolajen doku hastalıkları: lufus hijyogen, romatoid artrit...), yaşlılıkta ortaya çıkan ve kireçlenme diye tanımlanan romatizmal hastalıklar da kadınlarda erkeklerden daha çok görülüyor.

En sık görülen romatizmal hastalık kireçlenme diye tanımlanan osteoartrit’tir. Bu hastalıkta özellikle diz ve kalça eklemlerinin kıkırdak yapısı ve diğer bölümleri yaşlılık süreciyle birlikte bozulmaya başlıyor. Diz artriti, diz ağrısı, dizlerde hareketle ortaya çıkan sürtünme sesi, özellikle sabahları belirginleşen eklem sertliği ve tutukluğu gibi belirtilere yol açıyor. Zamanla hareketlerdeki kısıtlanma artıyor, eklemler şişiyor ve yapıları bozuluyor. Öyle ki bazı hastalar bir süre sonra merdiven inip çıkma, çömelme-kalkma, hatta sandalyeye oturup kalkmakta bile sıkıntı çekiyor. Namaz kılmak, ev işlerini yapmak, alışverişe gidip gelmek ciddi bir problem haline gelebiliyor.

DİZ VE KALÇA EKLEMİ TUTULURSA

Kalça kemiklerindeki kireçlenme daha sinsi ve derinden seyrediyor. Yürüme zorluğu, kalçalarda ağrı, hareketlerde sertlik kalça romatizmasının bilinen işaretleri. Özellikle yüksek bir yere bacağını kaldırmada zorlanma, kısıtlanma ve ağrının mevcudiyeti kalça eklemindeki bir probleme işaret edebiliyor.

Kalça ve diz eklemi romatizmasının yol açtığı en önemli sorun hareket kısıtlılığı olduğu için hastalar yürümeyi, hareket etmeyi bir kenara bırakıyor, bu da zamanla kilo almaya yol açıyor. Kilo aldıkça eklemlere binen ağırlık artıyor, bu durum eklemlerdeki sorunları daha da şiddetlendiriyor. Kısacası birbirini zorlaştıran bir süreç kendini gösteriyor.

Görülme sıklığı yaş ilerledikçe artan bu tür romatizmanın el parmak eklemlerinde, bel ve boyun eklemlerinde de sık görüldüğünü belirtelim. Omurlara yerleştiğinde sırt ve bel ağrılarına, boyna yerleştiğinde baş ve boyun ağrılarına, kol ve ellerde uyuşmalara, el parmaklarına yerleştiğinde ise şişme ve şekil bozukluğuna yol açabildiğini hatırlatalım.

Osteoartrit’in tam bir tedavisi yok. Tedaviler daha çok ağrıları azaltmaya, eklemeleri yumuşatıp, tutukluğun giderilmesine, kısacası yaşam kalitesinin artırılmasına odaklanmış durumda.

GLİKOZAMİN NASIL KULLANILMALI

Doğal destekler içerisinde en etkili olanın glikozamin veya glikozamin-kondroitin karışımları olduğu biliniyor. Bu karışımlardan yararlanan birçok hasta var. İyi bir firmanın ürünü kullanıldığında ağrılar önemli ölçüde azalabiliyor. Glikozamin kıkırdak yapıyı uyaran bir madde. Ayrıca kıkırdağın yıkımını da yavaşlatabiliyor. Son zamanlarda günlük dozların eskisi kadar yüksek olmasının gerekmediği de anlaşıldı. Etkili bir glikozamin preparatı kullanıldığında günde 500-750 mg’lık dozlar bile yeterli olabiliyor. Biz "Sağlık Bakanlığı onaylı" glikozamin tabletlerini kullanmalarını tavsiye ediyoruz. Glikozaminin ciddi bir yan etkisi yok ama zannedildiği kadar masum da değil. Bazı kişilerde mide ağrılarına, bulantıya, çok az insanda da kan şekeri yükselmelerine sebep olabiliyor ama genel olarak birçok hasta ağır romatizmal ilaçlara göre bu doğal desteği daha kolay tolere ediyor. Glikozamini 2-3 ay kullanıp, 15-20 gün ara vermek tavsiye ediliyor.

ROMATİZMAL İLAÇLAR KULLANIN

Ağrıları kontrol altına almak için bazen antiromatizmal ilaçlardan da faydalanmak gerekebiliyor. Bu ilaçların glikozaminle birlikte kullanılması da mümkün ama mutlaka gerek glikozamin gerek romatizmal ilaçların doktor tavsiyesiyle kullanılması, doz ayarının doktora bırakılması gerekiyor. Çok seyrek olarak bazen eklem içine hiyalüronik asit içeren kayganlaştırıcılar veya kortizon uygulamaları da yapmak gerekebiliyor. Bunlar çok seyrek karşılaşılan durumlar ve uygulamanın mutlaka romatolog, fizik tedavi uzmanı ya da ortopedist tarafından yapılması gerekiyor.

Fizik tedavi uygulamaları da başarılı sonuçlar verebiliyor. Cerrahi uygulamalar ise son çare olarak gösteriliyor.

EKLEMLERİNİZE İYİ BAKIN

Eklemleriniz sizi yaşlılığa taşıyacak en önemli organlarınızdır. Yaşlanınca kişisel ihtiyaçlarınızı gidermek, yaşamınızı başkalarına ihtiyaç duymadan sürdürebilmek, gezip dolaşabilmek, yeni yerler görüp hayatın keyfini sürebilmek için onlara çok ihtiyacınız olacak. Onlara gözünüz gibi bakmanız gerekiyor. Eklemlerde ortaya çıkan her şikáyeti ciddiye almanız, zamanında tedavisini yaptırmanız, eklemlerinizi travmalardan, burkmalardan korumanız gerekiyor. Fırsat buldukça yürümeniz, onları fonksiyonel halde tutmanız, kilo almayarak üzerine düşen ağırlıkları azaltmanız ve egzersiz yaparak güçlendirmeniz gerekiyor. Yaşlılığın her şeyden önce sağlam ve güçlü eklemlere ihtiyacı olduğunu lütfen unutmayın.

Biberiye, yedi derdin devası mı

Rosmarinus officinalis ya da genelde kullanılan adıyla biberiye, bahçede, balkonda ve hatta küçük bir saksı içinde mutfağınızda yeşilliği ve kokusu ile yaşantınıza konuk olurken sağlığınıza da önemli katkılarda bulunabilir. Yüzyıllardır gerek tıbbi gerekse kozmetik amaçla kullanılan biberiye, başta káfur olmak üzere birçok esansiyel yağları, antioksidan özelliğindeki flavonoidleri, tanin, diterpen gibi etkin kimyasalları içerir.

Nerede kullanılır

Karaciğer ve safra yolları sorunlarında kullanımı klinik araştırmalarla kanıtlanmıştır. Karaciğerin yeterli temizlik yapamadığı durumlarda, safra kesesi tembellik ettiğinde, safra taşı varlığında biberiyenin etkinliği uzun yıllardır bilinmektedir. Sindirim sorunlarının en ünlüleri olan şişkinlik ve gaz yakınmalarının arttığı durumlarda, bazan da spazm çözücü ya da idrar söktürücü olarak kullanılmaktadır. Belleği güçlendirdiği, konsantrasyonu artırdığı, stres ve yorgunlukla başa çıkmada destek ve hastalıkların nekahet dönemlerinde vücudu güçlendirmeye destek olduğu çok uzun yıllardır ileri sürülmektedir. Biberiye, yalnızca ağız yoluyla değil dıştan sürülerek ya da pansuman yaparak da kullanılmaktadır. Hafif antiseptik (mikroorganizmaları öldüren ya da temizleyen) özelliğinden yara bakımında yararlanılmaktadır. Romatizmal eklem sorunlarında ve dolaşım bozukluklarına bağlı ödem oluştuğunda kompresler uygulanarak iyi sonuçlar elde edilmiştir.

Nasıl kullanılır

Biberiye çayı, 150 ml kaynar suya atılan 2 gr biberiyenin 10 dakika demlenmeye bırakılmasıyla elde edilir. Günde 2-3 fincan tüketilmesi önerilir.

Dıştan uygulamalarda, 50 g biberiye 1 lt suda 10 dakika kaynatılır, soğutulur ve süzülür. Ağrılı bölgelere kompres yapılır. Banyo suyuna katılarak yorgunluğu gidermede kullanılabilir.

Dikkat

İçerdiği bazı maddeler sara nöbetine benzer tabloya neden olabileceğinden önerilen dozların üzerine çıkılmamalıdır. Çocuklarda, gebelerde ve aşırı duyarlılığı olanlarda kullanılmamalıdır.

Kaç kere sezaryen olunabilir

Sezaryen oranlarındaki artışlara paralel olarak hastanelerin ve doktorların bu konudaki tecrübeleri de artmış ve özellikle planlı yapılan sezaryenlerde komplikasyonlar oldukça azalmıştır. Bununla beraber, tamamen normal gerçekleşen bir doğumun da üstünlüğü tartışılamaz.

Birçok durumda, 3 kereye kadar yapılan sezaryen genellikle güvenli görülmektedir. İkinci ve üçüncü sezaryenlerde cerrahi komplikasyon oranları fazla artmamaktadır. Ancak eğer iç dikişlerde fazla iz (skar) oluşumu veya ameliyata bağlı yapışıklık olmuşsa riskler artabilir.

Meme kanseri: Yaşla ilişkisi

Meme kanseri her yaşta görülebiliyor ama yaş ilerledikçe risk artıyor. İleri yaşlarda meme kanseri görülme sıklığı gençlerden daha fazla oluyor. Bu durumun özellikle genetik riski yüksek olmadığı için meme kanseri takiplerini bırakan hastalar için önemli olduğu belirtiliyor.

Meme kanserinde erken teşhis çok önemli. Bunun için daha 20’li yaşlardan itibaren her kadının kendi kendine meme muayenesi yapmayı öğrenmesi ve bu muayeneyi her ay ısrarla tekrarlaması gerekiyor. 40’lı yaşlara gelindiğinde ise bir mamografi çekilmesi ve risk değerlendirilmesinin yapılması gerekiyor.

Tiroid hormonu kemik erimesini hızlandırmaz

Tiroid hormonu kullanan hastaların ortak bazı korkuları var. Bunlardan bir kısmında haklılar. Bu hormon desteği dikkatsiz kullanılırsa ilaca bağlı hipertiroidi yapabiliyor. Bu durum çarpıntı, el titremeleri, terleme, kilo kaybı gibi işaretlerle kendini gösteriyor. Tiroid hormonlarının periyot düzensizlikleri yapması da mümkün. Ne var ki bu hormonlara yönelik korkuların bazılarının hiçbir ciddi temeli olmayabiliyor.

Örneğin tiroid hormonlarının cinsel gücü azalttığını, saç döktüğünü, tüylendirdiğini, tırnak bozukluğuna yol açtığını gösteren ciddi bir kanıt yok. Eğer menopoz yaşlarında ve hızla ilerleyen bir kemik erimesi probleminiz yoksa ve bu hormonu doktor kontrolü altında kullanıyorsanız kemik erimesi gibi bir problemden de korkmanız kuşkulanmanız gerekmiyor. Eğer osteoporoz riski yüksek biriyseniz, hatta hastasıysanız tiroid hormonu kullanabiliyorsunuz. Yapacağınız tek şey kalsiyum alımınızı bir miktar daha artırmaktan ibaret. Yeteri kadar kalsiyum alan bir tiroid hastasının optimal dozda tiroid hormonu kullanmaktan korkması gerekmiyor.
Yazarın Tüm Yazıları