Radon gazı kanser yapıyor

Hava kirliliği sağlığımızı etkileyen önemli problemlerden biridir.

Büyük şehirlerde yaşayanlar özellikle Ankara, İstanbul, İzmir, Bursa gibi metropollerde oturanlar hava kirliliğinden daha fazla etkileniyor. Hava kirliliğinin etkileri, hava koşullarına ve iklim şartlarına göre değişir. Kirli hava sağlığı bozar, yaşam süresini azaltır. Bir araştırmaya göre, hava kirliliğine maruz kalan insanlar havası temiz olan yerlerde yaşayanlara göre ortalama 3 yıl daha az yaşıyor.

Hava kirliliği en çok solunum sisteminde problemler yaratır. Kirli havada bulunan sülfatlar, kurşun, asbest, ozon gibi maddeler, sert veya sıvı parçacıklar, solunum yollarında tahribata, akciğer fonksiyonlarında bozulmaya neden olur. Solunan havanın kalitesi kronik bronşit, astım gibi tıkayıcı akciğer hastalığı olanlarda daha ciddi problemlere yol açar. Solunum yolu hastalıklarından özellikle astımın solunan havanın kalitesiyle yakından ilişkili olduğu bilinmektedir. Astım hastalığı biraz da bu nedenle büyük şehirlerde kırsal kesimlere göre daha sık görülmektedir. Kirli hava yalnız akciğerlerde değil burun, boğaz, kulak ve sinüslerde de olumsuzluklara yol açabiliyor. Kirli havanın kalp-damar hastalıkları bakımından da önemli bir risk olduğunu hatırlatalım.

EV VE İŞ YERİNİN HAVASI DA ÖNEMLİDİR

Hava kirliliği sadece açık havada olmaz. Ev içinde, çalışılan ortamlardaki kirli hava da önemli bir sorundur. Bina içlerinde en önemli kirleticinin karsinojen bir gaz olan radon gazı olduğu biliniyor. Radon gazı evlere topraktan sızarak giriyor. Özellikle havalandırması iyi olmayan beton binalarda, bina içinde radon gazı oranı yükseliyor. Bazı çalışmalar, radon gazının akciğer kanserine bağlı ölümlerin neredeyse yüzde 10’undan sorumlu olduğunu gösteriyor. Özellikle sigara içenlerde radon gazının daha büyük bir tehlike kaynağı olduğu belirtiliyor. Amerika’da ciddi bir "radon gazı" korkusu vardır. Beton binalarda oturanlar sık sık radon gazı ölçümlerini yaptırmaktadır. Beton konutların çok olduğu ülkemizde bu tehlike henüz ciddiye alınmamaktadır.

ASBESTE DİKKAT

Ev içerisinde bulunabilen ve solunan havayla akciğere ulaşabilen akciğer ve akciğer zarı kanserlerinin görülme sıklığını yükselten önemli bir madde de asbest’tir. Özellikle yalıtımda ve bunun yapımında kullanılan bu madde 1940-1970 yılları arasında yapılmış birçok evin yapım malzemeleri arasında bulunmaktadır. Asbest parçacıkları solunduklarında "asbestos" adı ile bilinen ve kanserle neticelenebilen akciğer problemlerine yol açmaktadır. Ev içi hava kirliliği yapan kaynaklar arasında sigara dumanını ve soba-mangal kökenli karbonmonoksit gazını, temizleyici maddelerde bulunan zararlı gazları, çamaşır deterjanlarını, böcek öldürücülerde bulunan zehirli gazları da saymak mümkündür. Sigaranın da ciddi bir hava kirleticisi olduğunu belirtelim.

KİMLER RİSK ALTINDA

Kış mevsimiyle birlikte dışarıda ve ev içinde soluduğunuz havanın daha hızla kirleneceğini dikkate alırsanız, hava kirliliği problemini ve buna bağlı akciğer-kalp problemlerinin önemini daha iyi kavrarsınız. Özellikle kalp ve akciğer yetmezliği olan hastaların, çok yaşlı insanların, bağışıklık sistemi güçsüz olanların, kemoterapi ve radyoterapi uygulananların güçsüz ve dirençsiz insanların hava kirliliğinin belirgin olduğu günlerde evlerinden çıkmamalarında, ev ve çalışma yerlerindeki havanın temizliğine dikkat etmelerinde fayda var.

Az ye çok yaşa

Daha az kalori tüketmenin yaşam süresini uzattığını gösteren bulgular çoğalıyor. Kalori kısıtlaması yapanlarda insülin direnci azalıyor, iyi kolesterol artıyor ve kötü kolesterol azalıyor. Özellikle trigliserit düzeyinde belirgin bir düşme olduğu anlaşılıyor. Bu durumun nedeni tam olarak bilinmiyor ama daha az gıda tüketip daha düşük kalorili beslenmenin yaşam uzatıcı genleri olumlu yönde etkilediği düşünülüyor.Yüksek kalorili beslenenlerde sağlığa zararlı serbest radikal üretimi artıyor. Yani paslanma -oksidasyon- süreçleri hızlanıyor. Oksidasyon nedeniyle oluşan DNA hasarları da artmaya başlıyor. Ama bütün bunlar şimdilik teori düzeyinde gibi görülüyor.

Bu düşünceleri destekleyen yeni araştırmalara ihtiyaç var. Bizim gözlerimiz de ihtiyacınızdan fazla kalori almamanın -ama ihtiyacınız kadar kalori almanın- sağlığı olumlu yönde etkileyeceğidir. Özellikle damar sağlığı yüksek kalorili beslenenlerde daha kolay bozuluyor.

Sigara iyi kolesterolü düşürüyor

Araştırmalar sigara içenlerde iyi kolesterolün azaldığını gösteriyor. İyi kolesterol HDL çöpçü, temizleyici kolesterol olarak da biliniyor. HDL kolesterol karaciğerde üretiliyor ve damar duvarına yapışan kötü kolesterol birikintilerini toplayıp karaciğere geri taşıyan bir temizlik işçisi fonksiyonu görüyor. Kötü kolesterolün kadınlarda 45, erkeklerde 40 altında olması arzu edilmiyor. Özellikle 35’in altındaki değerler hiç istenmiyor. Sigara iyi kolesterolü azaltan en önemli yanlışlar arasında yer alıyor. İyi kolesterolü azaltan başka yanlışlar da var. Fazla kilolu olmanın da iyi kolesterolü azalttığı biliniyor. Sigaranın iyi kolesterol HDL’yi azaltıcı etkisi sigarayı bıraktıktan 6 ay sonra ortadan kalkmaya başlıyor. n Diyetisyen Ali Dereli

Kolesterol ve yumurta

Bir yumurtada 200-225 mg kadar kolesterol bulunuyor. Yetişkin bir insanın günde ortalama 250-300 mg kolesterol alması gerekiyor. 1 yumurta bu ihtiyacı neredeyse tümüyle karşılıyor. Kolesterol yumurtanın sarısında bulunuyor. Yumurta akında kolesterol yok. Eğer kolesterol sorununuz yoksa günde 1 yumurtayı rahatça yiyebilirsiniz. Yumurta sizi hem tok tutar, hem de günlük protein ihtiyacınızın önemli bir kısmını karşılar. Dikkat etmeniz gereken şey yumurta tükettiğiniz günlerde kolesterol zengini diğer besinleri, süt ve süt ürünlerinde bulunan doymuş yağları kısıtlamaktır.

n Diyetisyen Süheda İmamoğlu

DİYET GÜNLÜĞÜ

Sorularınız için: Tel: (0212) 236 73 00

Meyve ve grisini ile ara öğün yapmaktan sıkıldım. Farklı alternatifler ne olabilir?

Ara öğünde ne yemeliyim?

Evde uygulayabileceğiniz bu ara öğün tarifinin yanına domates, salatalık ve biber dilimleri ilave etmeyi unutmayın!

Yumurtalı-peynirli ekmek dilimleri

(4 kişilik-1 porsiyon 105 kal.)

Malzemeler:

1 ince dilim az yağlı beyaz peynir, 1 adet yumurta, 4 ince dilim tam çavdar ekmeği, 1/2 demet maydanoz, 1 orta boy biber, 1 küçük boy domates, karabiber- tuz

Yapılışı: Derin bir kapta ufalanmış peyniri ve doğranmış biber, domates, maydanozu ve yumurtayı koyup karıştırın. İstediğiniz kadar karabiber ve tuzu ilave edin. Ekmeklerin üzerine hazırladığınız harcı sürün. Ve ısıtılmış fırına verin. Üzeri hafif kızarana kadar pişirin.

Ben zayıflamak için diyet uyguluyorum. Arada kaçamak yapabilir miyim? Ya da hangi sıklıkta kendimi ödüllendirebilirim?

Kaçamaksız diyet olmaz

Eğer kilo verme programına yeni başladıysanız ilk 2 ay içinde çok fazla kaçamak yapmanızı önermem. Programa başlayalı 2 ayı geçtiyse, arada diyetinize küçük değişiklikler ekleyerek devam edebilirisiniz. Eğer hastalığa bağlı yasaklar içeren bir beslenme programınız var ise o zaman bu kaçamakların yeri ve miktarının yanısıra cinsi de önem kazanıyor. Sağlık probleminiz yok ise, haftada 1 gün kendinize küçük kaçamaklar hazırlayabilirisiniz. Ya da sağlıklı hazırlanmış bu kaçamaklara diyetisyeninizden destek alarak ödül adını da verebilirisiniz. Bu tadında kaçamaklar diyete bağlı kalmanızı sağlar, motivasyonunuzu artırır, sıkılmanızı engeller. Hafta sonu kendinize biraz izin verebilirsiniz.

Cildinizde beyaz döküntüler varsa

Deride yerleşen bazı mantar enfeksiyonları özellikle yaz aylarında daha belirgin hale gelir. En çok ılık ve nemli havalarda ortaya çıkan bu enfeksiyon daha çok sırt, göğüs, boyun ve kollara yerleşir. Hafif kaşıntı dışında genellikle belirti vermez. Tinea versicolor -samyeli- adıyla bilinen bu enfeksiyonların tedavisi için bir dermatologla işbirliği yapmak gerekiyor.

Şeker hastalarında Alzheimer riski daha yüksek

Şeker hastalığında, özellikle insülin yüksekliğiyle birlikte olan kan şekeri yükselmelerinde Alzheimer hastalığına yakalanma riskinin daha yüksek olduğu aklınızda olsun. Yakınlarda yapılan bir çalışmaya göre diyabetiklerde diyabeti olmayanlara göre Alzheimer riskinin yüzde 65 daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Ayrıca herhangi bir nedene bağlı bellek kaybı olasılığı diyabetlilerde diyabeti olmayanlara oranla yüzde 30 daha fazladır. Diyabet yaşı arttıkça yani diyabetin süresi uzadıkça bu olasılık daha da belirginleşmektedir.
Yazarın Tüm Yazıları