Paylaş
Göğüs ağrısı hepimizi korkutur. Normaldir. Zira her göğüs ağrısı muhtemel bir kalp krizinin öncü belirtisi de olabileceğinden önemli bir uyarı kabul edilir.
Fakat göğüs ağrılarının çoğunun kalpten kaynaklanmadığını da bilelim. Bu ağrıların önemli bir bölümü kalp ağrısıyla karıştırılan sinirsel ağrılardır. Özellikle yoğun stres altında olan, depresyon, panik atak gibi problemler yaşayan insanlarda göğüste başlayıp sırt ve sol kola yayılan bu tür ağrılar görülebilir.
Eğer göğüs ağrısına ellerde, ayaklarda ve yüzde uyuşma, çarpıntı, ağız kuruluğu, el titremesi, baş dönmesi gibi belirtiler de eşlik ediyorsa, ağrının kalp ile ilgili değil sinirsel olma ihtimali olduğunu göz önüne alın.
Ağrının, göğüsteki bir bölgede, hatta tam meme üstünde, neredeyse parmakla gösterilecek kadar küçük bir alana yerleşmiş olması ve ağrıya sık nefes alıp verme, bulunulan ortamın dar gelmesi, nefes darlığını taklit eden bir hava açlığının eşlik etmesi de problemin sinirsel kaynaklı olabileceğini akla getirmelidir.
Göğüs ağrısına taşikardi ataklarının, kalbin neredeyse yerinden fırlayacağı duygusunu veren çarpıntı nöbetlerinin, sıkıntı, fenalık hissi ve ölüm korkusu gibi işaretlerin eşlik etmesi sorunun psikolojik kökenli olabileceğini düşündürür. Ayrıca bu hastaların çoğu daha önceden de bu tip ağrılar, çarpıntı, nefes darlığı atakları yaşamış ve oldukça detaylı kalp incelemelerinden geçirilmişlerdir.
Hipertansiyon, kriz riskini artırıyor
Tansiyonu yüksek olanların çoğu bunun farkında bile değildir. Dilerseniz, farkında bile olmadığınız bu sağlık probleminin sağlığınızı nasıl tehdit ettiğine kabaca bir göz atalım.
Normalde tansiyon değeri 12/8’dir (yani büyük tansiyon 12, küçük tansiyon 8).
Bu değerler 13.5/8.5 ve biraz üstüne çıktığında kalp krizi geçirme riskiniz iki katına çıkar. Biraz daha ileri gidelim. Hiçbir sağlık şikayetiniz yok, kendinizi gayet iyi hissediyorsunuz ama tansiyonunuz 15.5/9.5...
Kalp krizi geçirme riskiniz ise dört katı artmış durumda!
Yine hiçbir belirti yok. Tansiyonunuz 17.5/10.5’lara çıktı, kalp krizi geçirme riskiniz ise anında sekiz katına fırlıyor.
Muz mu avokado mu?
Muzu yarı olgun yediğiniz zaman prebiyotik etkisi var. Yani probiyotik bakterileri besliyor. Yarı olgun muz sert nişasta içerdiği için kilo da yapmaz. İçindeki potasyum da tam bir mucizedir. Süratle kana karışır ve hem enerji verir, hem de mitokondrileri çalıştırarak yüksek performans sağlar.
Avokado ise muzun aksine yağlı bir meyvedir.
Muz kadar B vitamini de içermez ama sağlıklı yağlar içerir. Bu yağlar da cilt için oldukça faydalıdır.
Büyük tansiyon mu, küçük tansiyon mu tehlikeli?
İkisi de tehlikelidir ve mutlaka tedavi edilmesi gerekir. Beyin kanaması riski olan yaşlı kişilerde büyük tansiyona dikkat etmek gerekir çünkü damar çatlatan tansiyon büyük tansiyondur.
Doku hasarı uzun zamanda yavaş yavaş gelişiyorsa, göz hasarı/kanamaları, böbrek hasarı/yetmezliği, kalp yetmezliği riski varsa küçük tansiyona dikkat etmek gerekir.
Tarçına yer açın
Tarçın etkili bir insülin direnci savaşçısıdır. Tarçının insülinin kullanımını kolaylaştırdığı, insülin-şeker dengesini iyileştirdiği kabul ediliyor. Günde 2-3 çay kaşığı toz tarçın istenen yararı sağlıyor.
Probiyotik eklenmiş yoğurtlar bağışıklığınıza destektir
Yoğurdu daha güvenli hale getirmek için pastörize etmek durumunda kaldık. Pastörize ederken kullandığımız teknikler ise yoğurdun içindeki canlıları yok etti. Yani probiyotiklerden mahrum kaldık. İçine probiyotik ekleyerek bir anlamda çıkardığımızı yerine koymuş oluyoruz. Yoğurt, içinde ne kadar çok probiyotik barındırırsa o oranda güçlü bir bağışıklık savaşçısı olur.
Hormon dengesizliği depresyona sokuyor
Hormonal dengesizliklerle depresyon arasında bir bağlantı var. Tiroid yetmezliğiniz varsa bu kendini başta sadece bir depresyonla gösterebilir. Ya da tiroid hormonu eksiğiniz varsa depresyon süreciniz hızlanabilir. Aynı şekilde böbrek üstü bezi yetmezliği de depresyon benzeri problemlere yol açabilir. Depresyon yaşıyorsanız tiroid ve böbrek üstü bezlerinize baktırmak da aklınızda olsun.
Sarımsak tansiyon sorununu çözebilir mi?
Tedavi gerektiren bir aşamaya gelmiş tansiyon vakalarında, yani doktorunuz size ilaç kullanmanız gerektiğini söylediğinde, “Ben bunu ilaçla değil de sarımsakla idare ederim” demek pek akıllıca değil. Sarımsağın tansiyonu bir miktar düşürmesi belki mümkündür ama olsa olsa yarım değer düşürebilir. Yani tansiyonunuz 15.5’tan 15’e düşer ama bu tabii ki yeterli değil. Ayrıca ne kadar sarımsak yiyebilirsiniz?
Çevrenizdekiler bu kokuya ne kadar dayanabilir, bunlar da tartışmaya açık konular.
Kısacası birçok konuda şifalı olduğu bilinen bu doğal çözümün tansiyon konusunda çok etkili olmadığını söyleyebilirim.
Paylaş