Paylaş
Göğüs ağrıları, özellikle göğsün sol üst kısmında hissedilen ağrılar bir kalp probleminin öncü belirtisi olabileceği için mühimdir. Fakat göğüs ağrılarının çoğunun kalpten kaynaklanmadığını da unutmayın. Bu ağrıların önemli bir bölümü, kalp ağrısıyla karıştırılan sinirsel ağrılardır.
Özellikle yoğun stres altında olan, depresyon, panik atak gibi problemler yaşayan insanlarda göğüste başlayıp sırt ve sol kola yayılan ağrılar görülebilir. Eğer göğüs ağrısına ellerde, ayaklarda ve yüzde uyuşma, çarpıntı, ağız kuruluğu, el titremesi, baş dönmesi gibi belirtiler de eşlik ediyorsa, ağrının kalp ile ilgili değil sinirsel olma ihtimalini göz önüne alın.
Ağrının, göğüsteki bir bölgede, hatta tam meme üstünde, neredeyse parmakla gösterilecek kadar küçük bir alana yerleşmiş olması ve ağrıya sık nefes alıp verme, bulunulan ortamın dar gelmesi, nefes darlığını taklit eden bir hava açlığının da eşlik etmesi de problemin sinirsel kaynaklı olabileceğini akla getirmelidir.
Göğüs ağrısına taşikardi ataklarının, kalbin neredeyse yerinden fırlayacağı duygusunu veren çarpıntı nöbetlerinin, sıkıntı, fenalık hissi ve ölüm korkusu gibi işaretlerin eşlik etmesi sorunun psikolojik kökenli olabileceğini düşündürür.
Ayrıca, bu hastaların çoğu daha önceden de bu tip ağrılar, çarpıntı, nefes darlığı atakları yaşamış ve oldukça detaylı kalp incelemelerinden geçirilmişlerdir.
İZLEYİN
Kalp parametreleri
Sağlıklı bir kalp için izlemeniz gereken parametreleri yazdım ve korunması arzu edilen değerleri not düştüm. Bunlar son derece basit ama hayat kurtaran takiplerdir!
* Sağlıklı bir kilo aralığında kalın. Bel çevrenizi izleyin. Kadınsanız 88, erkekseniz
100 rakamını asla geçmeyin.
* Tansiyonunuzu yılda en az 2-3 kez ölçtürün. Büyük tansiyonunuz 13’ü, küçük tansiyonunuz ise 8,5’i geçmesin. Tansiyonunuz ne kadar düşükse kalp krizi geçirme riskiniz de o kadar düşer.
* Kan şekerinizi, açlık ve tokluk şeker ve insülin değerleri ile takip edin. Açlık şekerinizin 102’nin üzerine, hele hele 110’un üzerine çıkması halinde alarm durumuna geçin! Açlık insülininizin 7’den, tokluk insülininizin ise 40’dan fazla olmaması gerektiğini bir kenara not edin. Üç aylık kan şekeri ortalamasını gösteren Hemoglobin A1c de önemli bir parametredir ve bu değerin yüzde 5,8’i geçmesine müsaade etmeyin; 6’yı geçtiğinde ise acil durum ilan edin.
* Kolesterolünüzü izleyin. HDL kolesterolünüz 45’in altında, LDL kolesterolünüz 170’in üstünde olmasın. HDL değeriniz düşükse daha çok hareket edin, daha sık egzersiz yapın, balık ağırlıklı beslenin. LDL değeriniz yüksekse hayvansal ürünlerden yavaş yavaş uzaklaşarak sebze ve bakliyat ağırlıklı beslenin. Trans yağlı yiyeceklere elinizi bile sürmeyin.
BİR BİLGİ
Seksin fiziksel yükü!
Çalışmalar, seks yapmanın yürümekten biraz fazla, yaklaşık iki kat merdiven çıkmaya eşit bir efor gerektirdiğini gösteriyor. Bu, şu anlama geliyor: Hiç sorunsuz iki kat merdiven çıkabiliyor, çok hafif tempoda da olsa koşabiliyorsanız büyük bir ihtimalle seks sırasında bir sorun yaşama olasılığınız çok düşüktür.
Seksi ne sıklıkla, kiminle ve nasıl yaptığınız da son derece önemlidir. Her şey doğal akışında oluyorsa sorun çıkma ihtimali azdır. Buna karşılık Viagra ve benzeri ilaçlarla, yaşınızın izin verdiği sıklığın üstünde ilişki kurmak riski artırır. Bu yüzden de çapkınlık yapan evli erkeklerin riski çok daha fazladır.
Archive of İnternal Medicine dergisinde yayınlanan bir araştırmaya göre, yeni bir partnerle, alışık olmadığınız bir ortamda seks yapmak riski önemli ölçüde artırıyor. Burada birden fazla faktör rol oynuyor: Yabancı, yeni biriyle olmanın heyecanı, başarılı olamama korkusu ve evliler için “Ya eşim duyarsa!” endişesi önemli mi önemli. Ve tüm bu faktörler kalp krizi geçirme olasılığını artırıyor.
AKLINIZDA OLSUN
Sertleşme sorunu kalp hastalığı işareti mi?
Erkeklerde sertleşme, penis damarlarının kanla dolması sonucunda oluşur. Damarlarda plaklar varsa (damar sertliği ile damarlar daralıp tıkanmışsa) yeteri kadar kan gelemeyeceği için sertleşme tam olarak gerçekleşmez.
Ateroskleroz dediğimiz damar yaşlanması, sadece tek bir organın damarlarında oluşmaz, maalesef az ya da çok tüm organların damarlarını etkiler. Bu açıdan kalp damarlarında darlık olan bir erkeğin penis damarlarında da az çok daralma olması kaçınılmazdır.
Hatta pek çok hastada sertleşme sorunu kalp-damar hastalığının erken belirtisidir, genellikle de bundan 3-5 yıl sonra kalp damar sorunu ortaya çıkar. 45 yaşında sertleşme sorunu yaşayan bir kişinin kalp krizi geçirme riski, sertleşme sorunu olmayan birine göre 50 kat daha fazladır!
DİKKAT
İlacın da denenmişi makbuldür
Başka bir ilaç seçeneğinin olmadığı ciddi sağlık problemleri dışında mümkün olduğunca yeni çıkmış ilaçlardan uzak durmanızı öneriyorum. Tansiyon, şeker, kolesterol, astım, osteoporoz gibi nedenlerle ilaç tedavisi görüyorsanız mevcut ilacınızı bırakıp, yeni çıkan daha iyidir diye başka bir ilaca geçmeyi aklınızdan bile geçirmeyin!
Piyasaya yeni çıkmış bir ilaçtansa, uzun süredir kullanılan, dolayısıyla da binlerce hatta on binlerce kişi tarafından test edilmiş, güvenirliliği kanıtlanmış olan bir ilacı tercih etmek her zaman daha akıllıcadır. İlaç seçimini hastalar değil doktorlar yapıyor ama yine de doktorunuzla bu konuda konuşmaktan çekinmeyin.
HİPERTANSİYON
Önemli 2 hata
* Tansiyon hastalarının çoğu, nasılsa ilaç alıyorum diye, ilaçla frene basarken, tuzla gaza basmaya devam ediyor. Bazen de hile yapmaya çalışıyor ve “Şu ilacımdan yarım doz artırayım, şu turşudan biraz daha fazla yiyeyim” diyorlar. Son derece yanlış ve hatalı bir tutum! Çünkü kalbiniz ve dolaşım sisteminiz, dalgaya tutulmuş gemiler gibi bir iniyor bir çıkıyor ve damar duvarlarınız harap oluyor.
* “Tansiyonum bugün iyi, ilacı bugün almasam da olur,” diye düşünen ve ilacı bir alıp bir almayan öyle çok tansiyon hastası tanıyorum ki! Oysa tansiyon yay gibidir. Siz ilacı almadığınızda gerilip gerilip öyle bir fırlar ki! Sizin o gün tansiyonunuzun 12’ye 8 olması, ilacı almadığınızda 16’ya 10’a fırlaması demektir. İstisnai durumlar dışında, tansiyon ilacına başlamak, muhtemelen ömür boyu tansiyon ilacı kullanmak anlamına gelir.
BİR NOT
Çörek yasası!
Fazla kiloların karaciğeri de yağlandırdığını biliyoruz. Sağlıklı bir karaciğer istiyorsanız yağlı, şekerli, unlu, yüksek kalorili yiyecekleri hayatınızdan çıkaracak; fırın işlerinden ve baklavalardan uzak duracaksınız. Bunlar hem karaciğeri zorlayan mekanizmaları devreye soktukları için hem de kilo almanıza neden oldukları için zararlılar.
Size çok basit bir örnek vermek istiyorum. Ben buna ‘Çörek yasası’ diyorum. İncecik bir kadın düşünün, bu kadın her akşamüstü çayının yanına ufak bir çörek yiyor diyelim. Her gün yenen sadece 100 kalorilik bu minik çörek göze çok zararsız görünse de, her gün ekstra 100 kalori ayda fazladan 3 bin kalori anlamına geliyor. Ekstra 7 bin kalori ise vücudunuzun bir kilo yağ depolaması anlamına gelir. Yani o ‘masum’ çörek sizin yılda 6 kilo almanıza neden oluyor.
Karaciğerim neden yağlanıyor, neden kilo alıyorum sorusunun cevabı işte böyle ufak şeylerde yatıyor. Göbeğinizin oluşmasına neden olan her ne ise karaciğerinizi bozan aynı şeydir. Göbeğinizi küçültürseniz karaciğeriniz de kendini toparlar. Demek ki, yemenize içmenize dikkat edecek, az yiyip çok hareket edeceksiniz.
Paylaş