Grip veya soğuk algınlığının sık görüldüğü aylara giriyoruz. Bu hastalıkların yoğunluğu Ekim başlarında artmaya, Kasım-Nisan döneminde tepe yapmaya başlıyor.
Aralık-Mart döneminde ise en üst noktaya ulaşıyor. Yazın sonbahara dönüştüğü Ekim-Kasım ayları vücut direncinin en çok azaldığı dönemlerdir. Bu günlerde soğuk algınlığına, gripten daha sık rastlanıyor.
FARKLARI NE
"Soğuk algınlığı ile grip arasında ne fark var?" diye düşünenleriniz olacaktır. Bu iki durumun çoğu kez aynı şeyleri ifade ettiği düşünülse de aralarında neredeyse dağlar kadar fark vardır. Soğuk algınlığında, hapşırma, hafif ateş, göz ve burunda akıntı bir virüs enfeksiyonuna işaret ederken, gripte durum biraz daha ağırdır. Ateş, titreme, kuru öksürük ve baş ağrısına yorgunluk, halsizlik, iştahsızlık ve kas ağrıları, insanı neredeyse canından bezdiren boğaz ağrısı, yutma güçlüğü gibi belirtilerin eşlik ettiği bir durumla karşı karşıyaysanız sorununuzun grip olduğunu düşünmelisiniz. Gripte yorgunluk, bitkinlik ile kas-eklem ağrıları hastaları ciddi bir şekilde rahatsız ettiğinden Avrupa ülkelerinin çoğunda bu durum "paçavra hastalığı" olarak da tanımlanıyor. Grip gerçekten insanı (özellikle yaşlı biriyseniz) neredeyse bir paçavra haline getirebiliyor.
Bazen grip sebebiyle hayatını kaybedenler bile olabiliyor. Bu tehlike özellikle çok yaşlı, düşkün veya ağır derecede organ yetmezliği (solunum, kalp, böbrek yetmezliği) olanlarda her zaman mevcut.
GRİP AŞISI İÇİN EN UYGUN ZAMANDAYIZ
Hastalığı oluşturan virüs DNA yapısını sık sık değiştirdiğinden hastalık geçirenler bağışıklık kazanamıyor. Bu nedenle riskli kişilerde aşının her yıl yenilenmesi gerekiyor. Bağışıklık aşıdan iki hafta sonra ortaya çıkıyor. Ve koruyuculuğu yüzde 70-90 arasında değişiyor.
YUMURTAYA ALERJİNİZ VARSA DİKKAT EDİN
Grip aşısını takiben aşı yerinde ağrı, şişlik ve hafif bir ateş ile halsizlik ortaya çıkabiliyor. Alerjik reaksiyonların görülme sıklığı çok sık değil. Alerjik reaksiyonlar daha ziyade yumurta alerjisi olanlarda ortaya çıkıyor. Bunun sebebi aşı hazırlanırken yumurta kullanılması. Bu nedenle yumurta alerjisi olanların grip aşısı yaptırmamaları gerekiyor. Grip aşısını herkesin yaptırması önerilmiyor. Bu aşıyı yaptırması tavsiye edilenler bağışıklık sistemi zayıf olan yaşlı insanlar ile herhangi bir nedenle ciddi ve ağır organ yetmezliği problemi, şeker hastalığı sorunu olanlar.
Kış geliyor beraberinde muhtemelen birçok virüsü ve bu virüslere bağlı hastalıkları da getirecek. Önlem almakta ve vücudu güçlü tutmakta yarar var.
Neler iyi geliyor
Gribin veya soğuk algınlığının etkili bir tedavisi henüz mevcut değil. Daha ziyade destekleyici tedavilerle sonuç almaya ve belirtiler hafifletilmeye, hastalık süresi kısaltılmaya çalışılıyor. Bunun en güçlü tedavisi istirahattır. Bu sürede bol su tüketilmesi, ıhlamur, bitkisel çaylar ve meyve sularından faydalanılması, ortamın nemlendirilmesi, ortam ısısının ve havalandırılmasının iyileştirilmesi gerekiyor. Ayrıca kırgınlık, öksürük, boğaz ağrısı veya yanması gibi belirtileri gidermek için çeşitli destek ürünlerinden de faydalanmak mümkün. Son yıllarda gribe karşı bağışıklığı artırmada, grip ile oluşan üst ve alt solunum yolları sorununu azaltmada N-Asetil Sistein’den istifade ediliyor. Avrupa ülkelerinde özellikle kuzey Avrupa ülkelerinde kullanılan Lichen Islandicus isimli özel bir bitkisel destekten de iyi sonuç alındığı belirtiliyor.
Stres saç döküyor
Saç dökülmesinden şikayet eden kadın ve erkeklerin sayısı artıyor. Saç dökülmesinin özellikle kadınlarda stresle daha yakından ilişkili olduğu belirtiliyor. Ani ve ağır üzüntüler, depresyon süreçleri, stresler, korku ya da endişeler, duygusal gelgitler kadınlarda erkeklere oranla saç dökülmesini daha fazla etkiliyor.
Ayrıca saç dökülmesini problem haline getirip bunun stresini yoğun bir şekilde yaşayan kadınlarda sorun şiddetlenebiliyor. Eğer saç dökülmesi probleminiz varsa bunun altında bir ruhsal sorunun olup olmadığını gözden geçirin. Ve gerekiyorsa bir psikiyatri uzmanından yardım isteyin. Vitamin ve mineral eksiklerinin, Demir ve Çinko eksikliğinin, vejetaryenlik, tiroid bezi tembelliği, uyku bozuklukları, hormonal bozuklukların da saç dökülmesine yol açabileceğini hatırlatalım.
Detoks tabletleri etkili mi
Yaz bitti ve detoks yeniden gündeme geldi. Yaz aylarından kalan toksinleri atmanın tam zamanıdır. "Sabahın köründe çalışmaya başlayan ve gece yarılarına kadar nefes alacak zamanı bile bulamayan bizler için detoks ne mümkün hocam!" dediğinizi duyar gibiyim. Çaresiz değilsiniz! Ofisinizde tükettiğiniz suyun içine doğranmış portakal, salatalık, limon, greyfurt, elma, maydanoz parçaları atıp hafif bir tülbentten geçirerek su ihtiyacınızı bu su-meyve karışımı ile giderirseniz detoksa "merhaba" diyebilirsiniz. Veya sabah kahvaltınıza havuç, elma, ananas, kivi ve portakal karışımı bir bardak sebze-meyve kokteyliyle başlayabilirsiniz.
Bir başka çözüm de hazır satılan yüze 100 saf, katkısız sebze ve meyve suyu karışımlarından faydalanmaktır. Eğer "Bunları bile yapacak zamanımız yok" diye düşünüyorsanız detoks tabletlerinden yararlanabilirsiniz. İçinde turunç, enginar, karnıyarık otu, kereviz, kuşkonmaz, ısırgan, kekik, karahindiba gibi detoks mucizesi bitkilerin özütleri bulunan bu tabletler eczanelerde var. Bu tabletlerle vücudunuzdaki fazla suyu atıp ödem sorunundan bir ölçüde kurtulabilirsiniz.
Ruhsal detoks için iç sesinize kulak verin
İyi bir sağlık, iyi bir yaşamın ilk kuralıdır. Bunun için sadece tahliller, doktor muayeneleri, vitamin-mineral destekleri yeterli olmaz. Sağlık aynı zamanda güçlü ve dengeli bir ruhsal yapılanmayı da gerektiriyor. Bunun için kendinize zaman ayırmak, dinlenmek, dinlenirken yan gelip yatmak yerine "iç sesler"inizi dinlemek zorundasınız. İç sesler bazen bedensel bazen de ruhsal kaynaklıdır. Önem vermediğiniz sıradan bir mide ağrısı ciddi bir ülserin, kanserin, uzun süredir canınızı sıkan bir bel ağrısı, ortopedik, önemli bir problemin ve hatta orada sinsice gelişip büyüyen bir kitlenin, son aylarda sık sık yoklayan baş ağrısı, kan basıncınızdaki yükselmelerin işareti olabilir. İç sesler bazen de ruhsal kökenlidir. İç seslerin ruhsal kökenli olanlarını daha iyi hissetmek istiyorsanız dua etmeye, meditasyon yapmaya, rahatlayıp gevşemeye ve müzik dinlemeye, okumaya odaklanın. Bu odaklanmalara ayıracağınız zamanlar farkındalıklarınızı artıracak ve sağlığınızdaki küçük çizikleri erkenden onaracaktır.
DİYET GÜNLÜĞÜ
Sorularınız için: Tel: (0212) 236 73 00
Diyet yaparken kalori saymayı çok sevmiyorum, ancak öğünlerimde ortalama kaç kalori aldığımı biliyorum. Ancak zaman zaman ana öğün kalori dengesi bozulabiliyor. Özellikle dışarıda yediğim yemeklerde. Nasıl bir yöntem ile bunu önleyebilirim?
Öğünler için altın kural: -100 kalori
Önümüzdeki üç gün boyunca sabah, öğle ve akşam menülerinden özellikle dışarıda yenilen yemeklerde 100 kalori azaltma yöntemlerini öğreneceksiniz. Kalorisinden emin olamadığınız zengin bir kahvaltıda aşağıdaki noktalara dikkat ederek, fazla kalori alımını engelleyebilirisiniz.
1. Peynir çeşitlerini yarım yağlı tercih edin. Aynı zamanda bu uygulama ile doymuş yağ alımınızı da kontrol altında tutmuş olacaksınız.
2. Kahvaltı gevreklerinde az yağlı veya yağsız süt/yoğurt tercih edin.
3. Taze sıkılmış meyve suyunu su bardağı ile değil çay bardağı ile için.
4. Kahvaltı için hazırladığınız sandviç ekmeklerinin içini çıkartarak hazırlayın ve baget sandviç ekmekleri yerine hamburger ekmeği şeklindeki kepekli ekmekleri tercih edin.
5. Bir yumurta ile omlet fikri uygulaması zor gibi görünebilir, içini domates, maydanoz, mantar, biber gibi çiğ sebzelerle zenginleştirerek doyurucu hale getirebilirisiniz.
6. Zeytinlerinizi zeytinyağı ile dolu bir kapta servis etmeyin.
7. Hafta sonu kahvaltılarında salam tercihi yapacaksınız beyaz etlerden yapılanları tercih edin.
8. Dışarıda yapacağınız kahvaltılarda aynı değişim grubuna ait yiyeceklerden (ceviz ve zeytin, meyve suyu ve kuru meyve, yumurta ve peynir, ekmek ve simit) birini seçmeye özen gösterin.
9. Reçel ya da bal seçimlerini tereyağı veya margarin kullanmadan yapın.
10. Öğünü karbonhidrata boğmayın. Kahvaltıyı 1 simitle değil 1/2 simit ve 1 adet light üçgen peynirle yapmayı tercih edin.
niluferinceis@yasasinhayat.org
Son birkaç haftadır kendimi çok yorgun hissediyorum. Diyetime devam ediyorum ama kendimi daha iyi hissetmek için diyetime neler eklemeliyim?
Daha güçlü olabilmek için
Mevsim geçişlerinde bu tarz yorgunluklar hissedilebilir. Bu dönem yediklerinizde değişiklik, uyku düzeninizde değişiklik, günlük aktivitenizde yorgunluk ve halsizlik ortaya çıkar. Yoğun ve hareketli yaz aylarından, sakin ve hareketsiz kış aylarına geçerken vücudunuzu ve zihninizi bu kışa hazırlamak gerekiyor. Bu dönemde salgın halinde olan grip vb. hastalıklardan da korunmak için bağışıklık sistemini kuvvetlendirmekte fayda var. Daha güçlü olabilmek için:
Bu dönemde düşük kalorili diyet yapmayın, aktivitenizi artırın!
Sebze porsiyonunuzu artırın. (sebze-salata)
Her akşam mutlaka 1 diş sarmısak tüketin. (salataya veya yemeğin içine atın)
Günlük meyve tüketiminiz 2 porsiyonun altına düşmesin.
Özellikle elma, üzüm ve kuru meyveleri gün içine yayarak tüketin.
Hergün ceviz, fındık ve badem tüketin.(size önerilen miktarlarda)
Bol su için.
Bol maydanoz yiyin.
Salatalarda kırmızıbiber, domates, havuca ağırlık verin.
Günde 5 öğünün altına düşmeyin.
Çay, kahve tüketimini azaltın.
Katkı maddesi içeren besinlerden bir süre uzak durun ve sadece taze sebze, meyve, tahıl (bulgur, makarna...) az yağlı süt grubu ve balık gibi az yağlı etlerden yana tercihinizi yapın. Tıpkı bir detoks gibi...