Paylaş
Birkaç gün önce NTV’de Oğuz Haksever ile “NTV’ye Sorun” programına katıldım. Konu “ömrü uzatmanın sırları” idi. İzleyicilere ömrü uzatmanın zannettiğimiz gibi sadece yeme içme tercihlerimizle ilişkili olmadığını, uzun ömür hayalinin ruhumuzu, kas ve kemiklerimizi nasıl beslediğimizle de ilişkili bir şey olduğunu anlattım. Hatta düzenli egzersiz yapıp aktif bir hayat sürmenin “uzun ömür ilacı” gibi kullanılabileceğini açıkladım.
Anti-aging konusunda yeni araştırmalardan elde edilen sonuçlar da bu yönde. Okinawa, Sardunya ya da Girit’ten gelen uzun yaşam öykülerinin arkasında balık, sebze, meyve, zeytinyağı, kırmızı şarap hikâyeleri kadar ruhu beslemek -yani huzurlu, keyifli, manevi yanı güçlü, inançlı bir hayat sürmek- ve aktif, hareketli biri olmak da var.
Özellikle bu hareketli ve aktif hayat konusunun çok ama çok önemli olduğu kesin. Muhtemelen Okinawa, Sardunya, Girit halkları daha çok yürüdüğü, tepe bayır tırmandığı, merdiven çıkıp indiği, dolaşıp gezdiği ve her gün bizim hedef olarak belirlediğimiz “7500 adımı” yetmişli yaşlarda bile 10000’lerin üzerine çıkarabildikleri için uzun ve sağlıklı bir ömür sürüyorlar. Evet, “egzersiz hayattır!” Evet, “egzersiz ilaçtır!” ve eğer “uzun ömrün bir ilacı varsa, böyle bir ilacı arıyorsak o ilaç düzenli fiziksel aktivite, hatta mümkünse planlanmış egzersiz çalışmalarıdır”.
İsterseniz şimdi bir de nisan ayında Hayy Kitap tarafından yayınlanan “Hayatı Uzatmanın Sırları” isimli kitabımın konuyla ilgili bölümlerine bir göz atalım.
BENİM REÇETEM ŞU
Yürümek mi koşmak mı
Sağlığınız için egzersiz planı yaparken tıpkı ilaçlarda olduğu gibi ‘doz cevap eğrisi’ne göre hareket etmenizde yarar var. Prensip olarak yüksek seviyede, ağır ve zorlayıcı egzersizler yapmak yerine, daha uzun süreli, daha az efor isteyen, daha ölçülü egzersizleri tercih etmek daha faydalı gibi görünüyor.
Egzersizi vücut geliştirmek ya da direncinizi artırmak için değil de kilo kontrolü, kalp krizini önlemek, tansiyonu dengelemek gibi amaçlarla yapıyorsanız, doz konusu daha da önem kazanıyor. Egzersizde, bedene ve ruha en uygun olanı tercih etmek gerekiyor.
İşte bu nedenle bana göre yürümek, koşmaktan daha akılcı bir egzersiz seçimi. Ama tempolu ve güçlü adımlarla yürümek koşuluyla. Bu, dakikada 100-120 adımın altına düşmeyeceğiniz, ciddi ve etkili bir yürüyüş anlamına geliyor.
Bu yürüyüşü daha da etkili kılmak için elinize 1-2 kiloluk ağırlıklar da alabilirsiniz. Haftada en az 4-5 defa yürümeye ve bunu 30-45 dakika süren günlük bir aktivite haline getirmeye çalışın. İlle de koşmak istiyorsanız, ılımlı bir tempoda koşun ve 20-45 dakikayı geçmeyin. Egzersiz için uygun saati ve yeri göz önüne alarak oluşturulmuş bir aktivite planı, sağlığınız ve kilo sorununuz için yapabileceğiniz en doğru şeydir.
Egzersiz yapmak, diş fırçalamak kadar rutin bir alışkanlık haline gelmelidir. Eskilerin dediği gibi ‘harekette bereket’ vardır, ama bu bereketi elde etmek için sabırlı olmalısınız. Kısa sürede fit biri olmayı düşlemek yerine, “aktivitesiz bir yaşam olamaz,” diyen biri olmayı hedefleyin.
VARAN 1
Egzersiz hafifletir
Diyet programlarını başarısızlığa mahkûm eden, verilen kiloların kısa sürede geri alınmasına sebep olan temel yanlış, tembellikten başka bir şey değildir!
Kilo sorununuza kalıcı bir çözüm arıyorsanız, aklınıza sadece hangi diyetle daha hızlı kilo verildiğini araştırmak gelmesin. En az diyetler kadar önemli bir çözüm ortağınız daha var: Daha aktif ve daha hareketli bir hayat tarzı!
Bugüne kadar yapılan binlerce araştırma, düzenli fiziksel aktivitenin kilo yönetimini kolaylaştırdığını gösteriyor. Tek başına diyet yapmak sadece geçici bir çözümdür. Fiziksel aktivitenizi de artırmanız gerekir.
Aktiviteyi artırmanın en kolay, en etkili ve en kalıcı yolu her gün 45-60 dakika tempolu yürümektir. Ayrıca, aktif bir yaşam tarzının size biyolojik iyileşme, güçlü bir bağışıklık sistemi, kanserden korunma, cinsel güçte artış, kaliteli uyku, güçlü eklemler, kemikler ve kaslar kazandıracağını da unutmayın.
Hayatınıza keyif ve sağlık katmak istiyorsanız, daha çok hareket etmenin bir yolunu bulun.
Varan 2
Egzersiz sağlık verir
Egzersizin kalbi güçlendirdiğini, kasları güçlü ve formda tuttuğunu, kilo yönetimini kolaylaştırdığını, şekeri, tansiyonu, kolesterolü dengelediğini herkes bilir. Ama bu ‘sağlık pınarı’ konusunda çoğumuz hâlâ ciddi biçimde bilgi fakiriyiz.
Egzersiz hakkında bilmemiz gereken en önemli şeylerden biri antrenman etkisidir. Bu deyimin anlamı, ancak ve yalnızca düzenli egzersiz çabalarının bir işe yaradığıdır. Eğer düzenli ve sık aralıklarla yaptığınız bir fiziksel aktiviteniz yoksa, ayda bir iki kez en ağır egzersizleri yapsanız bile pek bir işe yaramaz. Çünkü insan vücudu sadece düzenli egzersiz baskısıyla karşı karşıya kaldığında bazı adaptasyon değişikliklerine gidebiliyor.
Sürekli hale getirilen egzersizlerin organ ve dokuların işlevlerinde oluşturduğu uzun vadeli ve kalıcı değişimler, ancak egzersizler tekrar tekrar yapıldığı, yani sürekli hale geldiğinde ortaya çıkar. Antrenman etkisi kadar önemli bir ayrıntı daha var: Egzersizin dozu. Egzersiz iyi bir ilaçsa eğer, bu ilaçta da doz çok önemli. Tıpkı tüm ilaçlarda olduğu gibi egzersiz de uygun dozda olmalı. Hangi egzersizi yaparsanız yapın size uygun dozu bulmalısınız.
Paylaş