Öfke, korku ve endişe kalbinize zarar verir

Eskiden korku, endişe, öfke ve depresyon gibi ruhsal sorunların kalbi hasta ettiği, hatta kalp krizlerine davetiye çıkarabildiği bilinirdi ama çok da ciddiye alınmazdı.

Haberin Devamı

Son yıllarda stres ve depresyonun yaygınlaşması konunun önemini artırdı. Ekonomik kriz ise dikkatlerin yeniden bu konuya yoğunlaşmasına sebep oldu. Yeni bir çalışma da (Amerika/Yale Üniversitesi) öfke nöbetlerinin kalp açısından tehlikeli sonuçlarının olabileceğini gösterildi. Öfke duygusu çok abartılırsa yalnızca kalp damarlarında spazma yol açmıyor. Kalp ritmini bozarak da tehlikeli sonuçlar meydana getiriyor. Aşırı öfke kalp ritmini bozuyor. Kısaca “aritmi” adı verilen ritim bozukluklarına neden oluyor. Bunlardan bazılarının baş dönmesi, yorgunluk, çarpıntı gibi sonuçları olabilirken, bir kısmı ölümle sonuçlanabiliyor.

KALBİN AKÜSÜ ARIZALANIYOR

Stres, korku, kaygı ve endişe de öfkeye benzer etkilere sahip. Özellikle birdenbire ortaya çıkan ve giderek yoğunlaşan endişe ve korku kalbin beslenmesini ve elektriksel sistemini arızalandırıyor. “Kalbin aküsü” olarak bilinen “sinüs düğümü” hatalar yapmaya, kalbin farklı bölgeleri olağandışı uyarılar üretmeye başlıyor.

Özellikle içinde yaşadığımız günlerde bu bilgiler çok önemli. Kriz nedeniyle işini, parasını, statüsünü kaybedenler var. Bu durumda olanların korku, endişe ve öfke nöbetlerinin her şeyden önce kalpleri için zararlı olduğunu bilmeleri gerekiyor. İstatistiksel verilere bakılırsa öfke nöbeti yaşayanlarda kalp ritim bozuklukları neredeyse on kat fazla. Özellikle böyle dönemlerde “bu da geçer” demeyi becerebilmek, umudu kaybetmemek ve sakin kalmaya gayret etmek gerekiyor.

Bir kez daha hatırlatalım: Stresin fazlası ve tekrarlaması kalbin en büyük düşmanlarından biridir ve en az sigara kadar tehlikelidir.

Haberin Devamı

İlaçsız bir tedavi yöntemi: Egzersiz

Amerikan Sağlık Örgütü Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezi’nin direktörlüğünü yapan Dr. Jeffry Koplan egzersizin yararlarını şöyle sıralıyor.

Kalp fonksiyonlarını güçlendiriyor.

Kan basıncını düşürüyor.

Yağ oranını azaltıyor.

Kemik kitlesini artırıyor.

Beyni güçlendiriyor.

Yaşlanmanın olumsuz etkilerini yavaşlatıyor.

Kötü kolesterolü azaltıyor.

İyi kolesterolü artırıyor.

Hormonal dengeyi sağlıyor.

Uykuyu destekliyor.

Strese direnci artırıyor.

Detoks yapıyor.

Depresyonu önlüyor, hafifletiyor.

Kan şekerini dengeliyor.

Diyabet kontrolünü kolaylaştırıyor.

Eklem kas ve omurilik yaralanmaları riskini azaltıyor.

Haberin Devamı

Benler kansere dönüşebilir mi

Hemen hemen her insanda çeşitli renklerde ve boyutlarda olabilen, kimine göre estetik bozukluk, kimine göre ise bir güzellik sembolü sayılabilen benlerin, aslında renk ve şekil değiştirerek bazı kanser türlerine sebep oldukları bilinmektedir. Malign melanom denilen çok habis bir kanser türünün başlangıç hali basit bir ben olabilir. Bu nedenle çok sayıda ve değişik renkte beni olan kişilerin kendilerinin dikkat etmeleri gereken kriterler:
Bir benin renginin aniden koyulaşması
Benin aniden büyümesi
Sınırlarının düzensizleşmesi
Sübjektif şikâyetlerin eşlik etmesidir (kaşınma, yanma, ağrı gibi…).
Bunlar gerçekleştiği zaman dahi herhangi bir risk kesinleşmiş değildir. Ancak bir dermatologa gitmenin zamanı gelmiştir. Klinikte çıplak gözle veya dermatoskop denilen aletlerle yapılan muayene sonucu benin risk derecesi saptanır. Riskli bulunan benlerin çıkartılması bazen tüm risk faktörünü ortadan kaldırır. Kesin tanı patolojik inceleme ile konulur. Sonuç olarak her ben kansere dönüşmez, bahsettiğimiz kriterlere uygun beni olan kişilerin doktoruna başvurması gereklidir.
Dermatolog
Dr. Ahmet Günay

Haberin Devamı

Fındık fıstık deyip geçmeyin

Ortalama 30 gram ceviz, fındık veya badem ya da yer fıstığı yediğiniz zaman 8-10 gram protein kazanıyorsunuz. Bu son derece önemli bir kazanım. Çünkü bir bardak sütte de aşağı yukarı aynı miktarda protein var. İşin güzel yanı kuruyemişlerle kazandığınız yağ da zannedildiği gibi zararlı değil. Kuruyemişlerde bulunan yağların büyük bir kısmı doymamış yağlardır. Bu yağların LDL kolesterolü yani kötü kolesterolü azaltıp iyi kolesterolü artırabileceğini gösteren bulgular var. Daha da güzel bir haber kuruyemişlerde bulunan doymamış yağların çoğunun Omega-3 sınıfı çoklu doymamış yağ yapısında olmalarıdır. Bu bitkisel Omega-3’ler (alfalinoleik asit) vücuda dahil olduğunda kısa bir sürede balıklarda bulunan doğal Omega-3’lere (EPA ve DHA) dönüşüyor.

Kuruyemişlerin neredeyse tamamı tam bir mineral ve vitamin deposu. Ara öğün olarak veya yemeklerden bir saat kadar önce yendiğinde toplam kalori tüketimini bir hayli azaltıyor.  Ancak bu bilgileri sakın avuç avuç kuruyemiş yiyerek değerlendirmeyin.

Yazarın Tüm Yazıları