O Ses Türkiye şişmanlıyor!

Geçen akşam “O Ses Türkiye”yi izlerken, yarışmacı hanımların neredeyse tamamına yakınının, beylerin de en az yarısının ya fazla kilolu ya da “toplu” olduğunu fark ettim. Ve bu bahaneyle konuyu yeniden gündeme getirmeye karar verdim.

Haberin Devamı

Rakamsal veriler zaten gösteriyor ama bazı gözlemler var ki kilo probleminin hangi boyutlara vardığını neredeyse gözümüzün içine içine sokuyor!
Geçen akşam evde televizyon izlerken ben de aynı duyguya kapıldım. Pazartesi gecelerinin keyifli eğlence programlarından biri haline gelen “O Ses Türkiye” yarışmasına katılan hanımların neredeyse tamamına yakını, beylerin de en az yarısı ya fazla kilolu ya da “toplu” yarışmacılardı.
Fazla kilolu olmanın yarışmadaki performans ve sanatsal başarı ile tabii ki ilgisi yok ama ben yine de o gözlemi yazma bahanesiyle konuyu yeniden gündeme getirmeye karar verdim.

YİNE YANLIŞ YOLDAYIZ

Kilo sorunu ciddi bir problem ama çözüm için biz yine yanlış yoldayız, yine hatalıyız.
Hatalıyız, çünkü yıllardır yaptığımız bir yanlışa, soruna “diyet listeleri” ile çözüm aramaya devam ediyoruz. Benzer bir yanlışı şeker hastalığı için de yaptık! Hastalığı yıllarca “sadece ilaçlarla” tedavi etmeye çalışıp beslenme yanlışları ve aktivite eksikliğiyle ilişkili yanını ihmal ettik.
Ne zaman ki diyabet patlama noktasına vardı, yanlıştan ancak o zaman dönüldü. Halka diyabeti önleyen beslenme planları ve aktivite artıracak önlemlerle ilgili bilgiler verilmeye başlandı.
Şimdi de kilo sorununda aynı yanlış yapılıyor ve burada da sorunun yalnızca mucize diyetlerle çözülebileceği yanılgısına düşülüyor, “işin özüne inmek” burada da ihmal ediliyor.

Haberin Devamı

YANLIŞTAN DÖNELİM

Kilo problemi, yeme-içme hatalarıyla da ilişkilidir ama “fazla kilolu olmak” ya da “şişmanlamak” sadece “fazla yiyip içmek”ten ibaret bir şey değildir. Problemin “psikolojik, sosyal, davranışsal, ailevi-genetik, hormonal-metabolik” pek çok boyutu vardır.
Birkaç kiloluk geçici ağırlık artışları dışında her kilo sorununda yaklaşım biçimi insanları hemen ve doğrudan “düşük kalorili beslenme planlarına” ve de “uyulması zor, kalıcı hale getirilmesi imkânsız, sadece kalorileri azaltmayı hedefleyen, tatsız, tuzsuz, kuru ve yavan diyet listelerine mahkûm etmek” olmamalıdır.
Kalorileri azaltmak, en azından boş yere kazanılan toksik kalorileri asgariye indirmek tabii ki lüzumludur ama yenilip içilenlerin süratle yağa dönüşmesine veya metabolizmanın yavaşlamasına sebep olabilen sağlık sorunlarını çözmeden, hele hele aktivitesizlik sorununa çözüm üretmeden yapılacak her girişimin hüsranla, yani başarısızlıkla sonuçlanacağı unutulmamalıdır.

Haberin Devamı

BANA GÖRE

Diyet yapmak yetmez!

İdeal vücut ağırlığının yüzde 5’ini, hele hele yüzde 10’unu geçen her türlü kilo artışı problemi bir sağlık sorunu olarak kabul edilmeli, fazla kilolardan kalıcı olarak kurtulmak hedeflenmeli, bunun için de kilo kazanımına yol açabilecek nedenler bir doktor tarafından araştırılıp denetlenmelidir. Kilo sorunu tıbbi bir problem, şişmanlık bir hastalık hali olarak bilinmelidir. Gerçek problem tespit edilip ortadan kaldırılmazsa sadece “az yiyerek” veya “aç gezerek”, daha da kötüsü “şok diyetler gibi saçmalıklara sığınılarak yapılacak girişimler sorunun çözümünü zorlaştıracak, verilen kiloların kısa süre sonra geri alınmasına sebep olacaktır.
Fazla kilolu olmanın, özellikle obezitenin bir sağlık sorunu olduğunu, bunların başka hastalıklarla ilişkisinin bulunabileceğini aklımızdan çıkarmayalım. Probleme kalıcı çözüm arıyorsak sadece diyetlerin değil, tıbbi ve aktivite artışı gibi çözümlerin de zorunlu olduğunu aklımızdan çıkarmayalım.

Yazarın Tüm Yazıları