Neden hastalanıyoruz

Teknoloji ve tıptaki muazzam ilerlemelere rağmen hastalanma olasılığımız gittikçe artıyor mu?

Haberin Devamı

Çevremizde eskisine göre daha çok hasta mı var? Kanser, kalp damar hastalıkları, şeker, hipertansiyon dışında kalan sağlık sorunlarında da bir artış var mı? Bu soruların yanıtını tam olarak vermek güç ama doğru olan bir şey var: Hastane polikliniklerindeki kuyruklar her yıl biraz daha uzuyor.

Özellikle şeker hastalığı, alerji, obezite, hipertansiyon, kalp hastalığı, felç, kanser, ülser, astım ve romatizmal sorunlarda ciddi bir artış var. Ayrıca depresyon, panik bozukluk, kronik yorgunluk, osteoporoz (kemik erimesi), Parkinson ve bellek bozuklukları da son yıllarda dikkat çekecek düzeyde artış gösteren sağlık sorunları arasında gösteriliyor.

Refahın artması ve tıptaki gelişmelere rağmen hasta sayısının da artmasının sebepleri üzerinde farklı ülkelerde farklı nedenler etkili oluyor. Elde edilen verilerin ortak noktası ise beslenme tarzımızda son yüzyılda meydana gelen ciddi bazı değişikliklerin sağlığımızı olumsuz yönde etkilemesi. Özelikle son 50 yılda vücudumuzu taşıyamayacağı kadar kalori, toksik madde ve değersiz, boş ve kirli besinlerle doldurduk. Yanlış ve kötü besleniyor ve bunun bedelini ödüyoruz.

KİMYASALLAR KİRLETİYOR

Haberin Devamı

Yiyip içtiğimiz şeylerin çoğunu vücudumuz hiç tanımıyor. Mesela genetiği ile oynanmış yiyeceklerin yapısındaki değişmeleri bağırsak hücrelerimizin ya da beyin, kalp, pankreas hücrelerimizin nasıl karşıladığını bilmiyoruz.

Besinlerin içinde hücrelerimizin hiç tanımadığı onlarca yeni toksik molekül var. Çocuklarımızın biberonla, bizim pet şişeler ya da damacanalarla vücudumuza kazandırdığımız Bisfenol-A isimli madde bunlardan sadece biri. Bisfenol-A’ya en az 50-100 toksik kimyasal daha eklemek mümkün.

İnsanoğlu tarihin hiçbir döneminde bu kadar fazla şeker ve un tüketmedi. Daha yüz yıl önce şeker ihtiyacının neredeyse yüzde 90’ını meyve sebzelerden veya baldan pekmezden karşılayan bedenlerimiz, bugün yılda ortalama 100 kilonun üzerinde bakkal şekerini bir şekilde "kullanmak" zorunda. Ne var ki ne pankreasımız ne de onun salgıladığı insülin hormonu böyle bir yükün altından kalkabilecek kapasitede değil.

Diğer taraftan besinleri üretirken, pişirirken ya da paketlerken içine karıştırdığımız bazı maddelerin hücrelerimize ne gibi zararlar verdiğini de doğru dürüst bilmiyoruz. Trans yağ asitlerinin yarattığı tehlikeleri bile yeni fark edebildik.

BESİN-GEN UYUMU

Kısacası biz, geleneksel, alışageldiğimiz beslenme tarzımızı hızlı bir şekilde değiştirdikçe vücudumuz kimyasal bir çöplüğe ve savaş alanına dönmek zorunda kaldı. Bilmediği hormonlarla, tarım ilaçlarıyla, renk, koku, tat verici maddelerle savaşmak zorunda kalan hücrelerimizde tanımakta bile güçlük çektiğimiz tahribatlar meydana geliyor.

Yani ne içtiğimiz içecekler -buna su da dáhildir- ne de yediğimiz yiyeceklerin çoğu "gerçek" değil.

Bütün bunların ortak sonucu kronik hastalıklara beklenenden daha sık yakalanmak, daha güçsüz, zayıf, dirençsiz bir bağışıklık sistemi ve bedene sahip olmaktır. Bu kimyasal saldırılar yabancı, alışılmadık, tanınmadık yeni moleküller hücrelerimizi, dokularımızı yavaş yavaş bozmakta, takatini tüketip yormakta, hızla yaşlandırmakta ve hastalandırmaktadır.

Sigarayı hálá bırakamadıysanız

Sigaraya genetik olarak bağımlı bazı kişiler olabiliyor. Bu kişiler sigarayı bırakmakta başarılı olamıyor. Tiryakilik düzeyinde sigara içicilerinin çoğunda bu genetik bağımlılık durumu söz konusu oluyor. Bütün bunlara rağmen de sigarayı bırakmak mümkün.

Bu süre içinde sigaranın zararlarından daha az etkilenmek istiyorsanız yeni bir çalışma lahana, brokoli, karnabahar gibi yiyeceklerde bulunan sulforafan isimli antioksidanın sigaranın olası kanser yapıcı etkilerine karşı faydalı olabileceğini gösteriyor.

DİYET GÜNLÜĞÜ

Sorularınız için: Tel: (0212) 236 73 00

Bayram sonrasında artacak olan kırmızı et tüketiminize dikkat! Pişirme yöntemleri olarak fırın ızgara, haşlama, buhar veya yağsız tava yöntemlerini tercih etmeye özen gösterin. Kolesterol yüksekliği probleminiz varsa kırmızı et tüketiminizi haftada 1-2 gün ile sınırlayın. İşte size hafif ve lezzetli bir tarif.

Sağlıklı bir tarif: Malzemeler:

500 gr kemikli dana veya kuzu eti 

3 orta boy patates 

1 orta boy havuç

3 yemek kaşığı bezelye, tuz, karabiber, kırmızıbiber

Yapılışı: Kemikli kuzu etini tencereye koyarak etin üstüne geçecek kadar su ekleyin. Suda etler yumuşayıncaya kadar haşlayın. Etler haşlandıktan sonra halka biçiminde kestiğiniz havuç ve patatesleri et suyuna ilave edip pişirin. Servis tabağına sırası ile kuzu etini ve yanına patatesleri dizin. Havuçlarla tabağın kenarlarını süsleyip bezelyeleri serpiştirin.

Çalışanlar için pratik çözümler

Ben çalışan bir kadınım. Çok yoğun çalıştığım için eve geldiğimde yemek hazırlamada zorlanıyorum ve hazır yiyecekleri tüketiyorum. Tabii sağlıklı olmuyor. Ne önerirsiniz?

Çok haklısınız. Yorgun bir şekilde eve geldikten sonra yemek hazırlamak oldukça zor. Eğer mümkünse yemekleri bir gece öncesinden hazırlamanız gerekiyor. Ama bu da mümkün değilse hızlı hazırlanacak pratik yemekler şart. Tek tabakla doymak sizin için daha kolay olabilir fakat o tabağın içinden protein, karbonhidrat ve yağ ihtiyacını karşılamak ve aynı zamanda vitamin ve mineral bakımından da eksik kalmamak gerekiyor. Neler tercih edilebilir?

1. Mercimekli makarna:

Yeşil mercimekleri haşlayın. Makarnayı bol suda haşlayın. Kepekli makarna olmasına özen gösterin. Haşlanan sulu makarna içine mercimekleri atın. İçine light yoğurt ilave edin (sarımsaklı olabilir). Bol nane ekleyin. Midenizde problem yok ise kırmızı pul biber de eklemeyi unutmayın. Böylelilikle 1 tabak bu yemekten yediğinizde 250 kalorilik bir akşam yemeği yemiş olacaksınız. İçerisinden protein ve karbonhidrat almış oluyorsunuz. Yanında az yağlı bir salata da ilave edebilirseniz daha sağlıklı bir akşam yemeği tercih etmiş olursunuz. (Haftada 1 gün olabilir.)

2. Menemen:

İşte yine süper bir kurtarıcı. Bol domates, biber, soğan ve 1 yumurta ile hazırlanmış menemen. İçine 1 tatlı kaşığı yağ eklediğinizde hepsi sadece 150 kalori yapıyor. Yanında 1 dilim ekmek ve 1 káse çorba olursa hem 250-300 kaloriye çıkmış hem de öğünü protein ve karbonhidrat bakımından da zenginleştirmiş olacaksınız. (Haftada 1 gün olabilir.)

Kahraman elma süper meyvelere karşı

Meyve ve sebze dağarcığımız giderek zenginleşiyor. Önceleri brokoli, Brüksel lahanası, papaya, mango vardı. Son zamanlarda bu listeye asai, noni, goji, mangustan gibi yenileri de eklenmeye başladı. Bu ürünler gerek vitamin ve mineral gerekse antioksidan açısından son derece zengin. Ancak zor koşullarda ve az miktarda üretilmeleri hem ulaşılamaz olmalarına hem de pahalı olmalarına neden oluyor. Bu durumda kolayca tüketebildiğimiz ürünlerin zengin içeriklerini anımsamakta yarar var.

Elma tüketmek, kilo vermeye ve kilo yönetimine destek olur. Verdiği enerji 74-80 Kcal’dir. Glisemik indeksi düşük olduğundan organizma tarafından yavaş emilerek uzun süreli tokluk sağlar. Elmanın 100 gramında 2,5 gr lif bulunur. Eriyebilen lifleri oluşturan pektin sindirim sırasında bir jel oluşturur. Kolesterolün emilimini yavaşlatan bu lifler, suyu da tutarak ishal ile mücadeleye yardım eder. Bu lifler bağırsak florasını düzenler, yağ asitlerinin salgılanmasını destekleyip kalınbağırsak hücrelerini korur ve sindirim sistemi işlevlerine yardım eder.

Erimeyen lifler de bağırsak hareketlerini hızlandırır, geçişi kolaylaştırır.

Yazarın Tüm Yazıları