Çocuklarımız gittikçe şişmanlıyor; eskisine oranla daha sık hasta oluyorlar; eskisinden daha tembel ve mutsuzlar... Şişman çocuklar, günümüzün önemli bir sorunu haline geldi. Peki o zaman ne yapmalı?.. Bizce artık okul müfredatlarına "yaşama sanatı" dersleri konmalı.
HASTAM sağlık sorunları için randevu almıştı. Emekli bir öğretmendi. Muayenesi tamamlandığında "Sağlıklı ve formda çocuklar ve gençler geleceğimizin güvenceleri. Ama bu konuda yeterli dikkati ve duyarlılığı gösterdiğinizden kuşkuluyum" diye söze girdi. "Çocuklarımızın ileride daha sağlıklı beyinlere, kalplere, damarlara, kemikler ya da kaslara sahip olmaları, kanserden, ülserden korunmaları için kısacası daha sağlıklı ve daha iyi olmaları için bir şeyler yapmamız lazım."
Bu tecrübeli hocayı dikkatle dinledim. Haklıydı! Okulların sadece bilgili değil, sağlıklı ve formda çocuklar yetiştirme görevlerinin de olduğunu fark eden öğretmen ve yöneticilerin sayısı keşke daha fazla olsaydı diye düşündüm. Daha çocuklukta doğru beslenip, düzenli egzersiz yapmak alışkanlığını edinen, ruhsal yapılanmasını iyi yönde geliştirip hayatı ve dünyayı seven, mutlu ve keyifli çocuklar yetiştirmek çok önemli. Bunun için okulları sadece "bilgi edinme" değil, "yaşama sanatını öğrenme" yerlerine de dönüştürmek gerekiyor.
MUTSUZ ÇOCUKLAR
Bunun için yeni dönemde öğretim programına "Yaşama Sanatı" derslerinin konulmasını öneriyoruz. Onlara bırakabileceğimiz en büyük mirasın "sağlıklı, huzurlu ve kaliteli bir hayat" olduğunun farkına varmanın zamanı çoktan geldi, neredeyse geçmek üzere! Lütfen biraz daha acele edelim.
Çünkü çocuklarımız gittikçe şişmanlıyor! Her gün biraz daha sağlıksız hale geliyor. Hızla mutsuzlaşıyor. Mutsuz, sağlıksız, huzursuz gençler çözümü, gece hayatında, içkide, sigarada ve diğer zararlı alışkanlıklarda arıyor. Mutsuz çocuklar, kendileri, aileleri ve toplum için birer problem haline geliyor.
Çocuklarımız eskisinden daha çok ve sık hastalanıyor! Enfeksiyonlara daha sık yakalanıyor. Gençleri bırakın, neredeyse çocuklar bile depresyon, şeker, hipertansiyon ile boğuşuyor. Bir hafta önce muayene ettiğim 17 yaşındaki delikanlı 85 kilo civarındaydı. O yaşta şeker ve hipertansiyon sarmalından çıkmaya çalışıyordu. Fazla kiloları nedeniyle mutsuzdu. Ne hayattan ne de kendinden hoşlanıyordu.
Çocuklarımız eskisinden daha tembel ve mutsuz! Onlar parklarda, sokaklarda oynamak yerine -oynayacak sokak veya park da kalmadı ya- odalarında televizyon seyrediyorlar. "Ayşe teyzelerinin" tavsiyelerine uyarak yağ ve nişasta yüklü sağlıksız cipsleri yiyip, şişmanlıyor. Sonuçta önümüze inanılması güç ve geleceği korkunç şişmanlama istatistikleri çıkıyor.
Fazla kiloyu ciddiye alIn
Fazla kilolu gençlerin yüzde 80’i geleceğin şişman yetişkinleridir. Obez çocuk ve gençlerin, yetişkinlikte pek çok sağlık sorunu ile karşılaşacağından kuşku duymayın. Normalde 40-50 yaş sonrasında ortaya çıkan ve bu nedenle de "yetişkin tipi şeker hastalığı" adını alan Tip-2 Diyabet’in obez çocuklarda 15-16 yaşlarında bile ortaya çıkabiliyor. Son yıllarda bu orta yaş hastalığının 10-12 yaş grubundaki çocuklarda bile görülmeye başlaması üzücü ve önemli bir alarmdır. Çocuk obezitesine sadece diyabet tehlikesi açısından bakarsanız yanılırsınız. Obez çocuk ve gençler için tehdit unsuru daha pek çok sağlık riski var. Bu çocuklar; koroner kalp hastalıkları, beyin damar hastalıkları ve hipertansiyon gibi orta ve ileri yaş sağlık sorunlarına da çok erken yaşlarda yakalanma riski taşıyor. Bazı kanserlere yakalanma şanssızlığı da onlarda daha fazla.
Okullara ’yaşama sanatı’ dersi KONMALI
Çocukları hastalıklardan korumanın sadece aşılama programları ile mümkün olamayacağını fark etmenin zamanı çoktan geldi. Okullara beslenme derslerinin konulması, beden eğitimi derslerinin yeniden mecburi hale getirilmesi, sağlıklı yaşamla ilgili bilinçlendirme kampanyalarının başlatılması gerekiyor.
Bizim çocukluğumuzda "hal ve gidiş" dersi vardı. Öğretmenimiz sadece neleri ezberlediğimize, öğrendiğimize bakmaz, davranışlarımızı, arkadaş, aile ve hayatla ilişkilerimizi de gözlem altında tutardı. Sanırım o ders kaldırıldı. Biraz daha geliştirilip "Yaşama Sanatı" dersine dönüştürülerek, yeniden uygulamaya konulması şart.
Kantinler sağlıklı yiyecek satmalı
Öğrenciler, aileler, yemek hazırlayan kimseler ve eğitimciler okuldaki beslenme programı ile ilgilenmelidir.
Sağlıklı beslenme programının hazırlanması için gerekli kaynaklar ve destekler sağlanmalıdır. Okul yemekleri beslenme standartlarına uygun olmalıdır. Değişik yemeklerin hazırlanması ve öğrencilerin sevdiği yemeklerin pişirilmesi önemlidir.
Öğrencilerin yemeklerini arkadaşları ile rahatça yiyebilecekleri bir yemek yeme süreleri olmalıdır.
Öğrencilerin çok fazla beklemeden, istedikleri yemekleri yiyebilmeleri için güzel ortamlar sağlanmalıdır.
Okul kantinlerinde sağlığa zararlı yiyecek ve içeceklerin satışına izin verilmemelidir. Sağlıklı yiyecekler bulundurmaya özen gösterilmelidir.
ŞİŞMAN ÇOCUKLAR İÇİNE KAPANIK OLUYOR
Şişman çocukların genellikle arkadaşlarından daha çekingen ve sessiz olduklarını, yalnız kalmaya çalıştıklarını, arkadaşlarından uzaklaşıp koptuklarını, sadece arkadaşları ile değil aileleri ile ilişkilerini de sınırlandırdıklarını, odalarına kapanıp saatlerce televizyon ve bilgisayar oyunlarıyla oyalandıklarını, ailevi ve sosyal aktivitelerden sürekli kaçtıklarını biliyoruz.
Arkadaşları tarafından daha zor kabul edildikleri, öğretmenleri ve aileleri ile daha sık çatışma içinde olma eğiliminde oldukları, okul başarılarının daha düşük kaldığı, ikili ilişkilerde çekingen davrandıkları bilinen şeyler. Kısacası sorunun geri planında çok ciddi tehditler var.