Mutlu bir yaşlılığa yolculuk

Ellinci yaş gününü geçen hafta kutlayan bir hastamın anlattıkları Dr. A. Whil’in yazdıklarından farksızdı.

Hastam da artık eskisine göre daha çabuk yorulduğunu, orasının burasının ağrımaya başladığını, uyku bölünmeleri ya da kaçmaları ile uğraştığını, hatta eski cinsel gücünü neredeyse mumla aradığını anlatıyordu.

Belleği de eskisi kadar güçlü değildi. Sırt ve bel ağrıları, sabah kalkınca daha önceden hiç tanışmadığı eklem tutuklukları yetmezmiş gibi son bir yıl içinde bir iki ciddi unutkanlık-hatırlayamama sorunu yaşamıştı. İş toplantılarında eskisi kadar dikkatli, yoğun değildi. Daha çabuk sinirleniyor, odaklaşmakta, konuları çabucak kavrayıp çözümler bulmakta zorlanıyordu. Bir de sabah yorgunlukları, en çok da bu yorgunluklar canını sıkıyordu. Ve daha pek çok şey...

YAŞLILIK CANINIZI SIKMASIN

Yaşlanmak doğal bir süreçtir. Büyümek gibi küçülmek de kaybolup gitmek de normaldir. Bu süreç aslında bir yokuş aşağı yuvarlanma değil keyifli bir iniş dönemidir. Ünlü şairin o muhteşem dizesi "Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden"i tıbbi anlamda kullandığınızda belki de "Ağır ağır ineceksin bu merdivenlerden" şeklinde değiştirmek gerekiyor. Genetik ve çevresel faktörlerin ortak etkileşimlerinin kesiştiği noktadan itibaren yaşlanmaya başlıyoruz. Böyle baktığınızda "yaşlanma hayatınızın herhangi bir yerinde bizi koluna alıp götüren yeni bir yol arkadaşı" gibidir. "Önemli olan bu yolculuğu daha sağlıklı, keyifli ağrısız, sancısız zarafet ve bilgelikle tamamlayabilmektir."

ZARAFETLE YAŞLANIN

"Zarafetle yaşlanmak" ve "bilgece yaşlanmak" deyimlerini çok seviyorum! Doktor A. Weil, zarafetle yaşlanmayı daha çok kullanıyor ve onu "mümkün olduğunca uzun ve olabildiğince iyi yaşayarak, hayatın sonunda çok süratli bir düşüşe geçmektir" diye tarif ediyor. "Yapabileceğimiz en iyi şey, yaşlanmanın kaçınılmazlığını, önlenmezliğini, tersine çevrilmezliğini kabul edip ona uyum sağlamaya çalışmaktır" diye de ekliyor. "Yapabileceğimiz en iyi şey her yaş için en iyi sağlığa sahip olmaktır." Eğer bilgece ve zarafetle yaşlanan, kendiyle barışık, çevresinde sevilen ve sayılan bir yaşlı olmayı arzu ediyorsanız, işe yaşlanmanın neden ortaya çıktığını doğru anlamakla ve insan ömrünün değerini iyi kavramakla başlamalısınız. Yaşlanmayı çürümek ya da ihtiyarlamak değil, olgunlaşmak gibi algılamalısınız. Yaratılan her şeyin yaşlandıkça değer kazandığını, anlam kazandığını, güç kazandığını unutmamalısınız.

Yaşlandıkça yaşamınıza zenginlik katmaya, iç dünyanıza yeni güçler kazandırmaya, önleyemeyeceğiniz bedensel çöküşleri kazanacağınız ruhsal güçlenmelerle tamamlamaya, hayatta kalmanın güçlü yanlarını kavramaya çalışmalısınız. Önleyici tedbirleri unutmamalı, önlemenin hastalıkları tedavi etmekten çok daha kolay ve ucuz olduğunu hatırlamalısınız. Hangi yaşta olursanız olun sağlığınıza gözünüzün içi gibi bakmalı, düzenli sağlık taramaları yaptırmalı, sağlığa zarar verecek yanlışlardan, kötü alışkanlıklardan ısrarla kaçınmalısınız.

DOĞRU YAŞLANMAYI ÖĞRENİN

Yaşlanmak sağlıklı kalarak da güçlü ve mutlu olarak da sürdürülebilecek olan "fizyolojik" bir süreçtir. Yaşlandıkça kaslarımız zayıflamaya, böbreklerimizin kapasitesi azalmaya, akciğerlerimizin yetenekleri sınırlanmaya, eklemlerimiz sızlanıp ağrımaya, belleğimiz bizi yavaş yavaş yolda bırakmaya çalışacaktır. Doğru besinleri tüketen, doğru yaşam tarzı değişimleri yapmayı becerebilenlerin, kalp ve kansere bağlı ölümleri önemli oranda azaltılabileceğini gösteren ve belleğin, cinselliğin neredeyse doksanlı yaşlara kadar korunabileceğini ispatlayan onlarca çalışma var. Yapılması gereken şey yaşlanmaktan korkmak yerine iyi yaşlanmayı öğrenmektir! İyi yaşlanmaya çalışın. Bunun "doğru beslenme, iyi uyuma, strese daha az yakalanma ve daha çok aktif olma dörtlüsü"nün içinde yer aldığını unutmayın.

Göz çevresi kırışıklıkları

giderilebilir mi

Göz çevresi bir taraftan mimiklere, diğer taraftan doğal yaşlanma süreçlerine bağlı olarak yaşlanma belirtilerinin en çabuk ortaya çıktığı cilt kısımlardan biridir. Göz kısmak, stres sonucu aşırı alın ve yüz mimiği kullanmanın sonucu oluşan göz çevresinin ince çizgi veya kırışıklıklarını azaltmak kozmofarmasötik üreticilerinin başlıca amacıdır. Eğer bu amaçla kullanılan ürünlerin içerisine uygun miktarlarda pepdit, DMAE, hyaluronic asit, yeşil çay özütü, arnika ekstraktı konulursa hele bu formüller biraz da alfa lipoik asit, koenzim Q-10 ve diğer antioksidanlarla güçlendirilirse göz çevresinin kırışıklarında da bir ölçüde başarı kazanmak mümkündür.

Vejetaryenlik lehinize bile olabilir ama

Çalışmalar hayvansal proteinlerin az, meyve sebzelerin zengin olduğu bir diyetin insanları daha fazla genç tutacağını söylüyor. Kırmızı et tüketimini en aza düşürmek kalp-damar ve bağışıklık sisteminin yaşlanmasını önler. Vejetaryen diyetlerinde dikkatli olunmalıdır. Çünkü bunlar değişik yemek çeşitleri içermezler ve hayvansal besinlerde bulunan bazı değerlerden mahrum bırakırlar. Böyle bir diyet uyguluyorsanız mutlaka "temel aminoasitler", "temel yağ asitleri" ve "B12" ile desteklenmelisiniz. Eğer hayvansal ürünler yemiyorsanız içinde B6 ve B12 vitaminleri bulunan desteklerden alın.

Sigarayı bıraktıran yeni bir ilaç

Siz de bugüne kadar pek çok kez sigarayı bırakmayı denemiş olabilirsiniz. Yeni geliştirilen bir ilacın içeriğindeki etken madde "varenicline" ile sigarayı bıraktırabileceği iddia ediliyor. Sigara içtiğinizde nikotin kan yoluyla beyninize gelerek nikotin alıcılarına bağlanıyor. Bu alıcıların aktive olması beyne "dopamin" adı verilen ve rahatlama, zevk hissi veren bir kimyasalın salgılanmasını sağlıyor. "Dopamin" kısa süreli etki gösterdiğinden vücudunuz bu hissin devamı için sizi sigara içmeye yönlendiriyor. İşte "varenicline" beyindeki nikotin alıcılarına nikotinin bağlanmasını engelleyerek etki ediyor.

Nikotin yerine bu alıcılara bağlanan "varenicline" dopamin salgısını uyarmaya devam ediyor. Böylece kişi sigara alışkanlığını azaltırken rahatlama hissini de kaybetmiyor. İlaç "dopamin"i nikotinden daha az salgılattığı için kişinin sigara alışkanlığını bırakmasını teşvik ediyor. Bu ilacı sigarayı daha bırakmadan alırsanız etkisi daha kuvvetli oluyor. Varenicline’in etkili olabilmesi için yaklaşık 7-10 günlük bir süre gerekiyor. Burada akılda tutulması gereken nokta sigaranın fiziksel olduğu kadar davranış alışkanlığı da yaptığı dolayısıyla sigarayı bırakırken davranış terapisinden de yararlanmanız gerektiğidir.



Yeşil çay zayıflatır mı

Kilo verme sorunu yaşayanların en çok arzuladıkları şeylerin başında metabolizmalarını hızlandırmak geliyor. Metabolizma hızının artmasının yağ kaybı anlamına geldiğini bildiklerinden ne yapıp edip daha yüksek bir metabolik hıza ulaşmaya çalışmaları normal. Metabolizmayı hızlandıran bir ilaç en azından şimdilik yok ama ilk araştırmalar yeşil çayda bulunan "epi-gallo-kateşin-gallat" (EGCG) isimli maddenin böyle bir marifetinin olabileceğini gösteriyor. Deneysel çalışmalar yeşil çayın, yağların enerji olarak yakılmasını hızlandırdığını gösteriyor. EGCG özellikle karın bölgesi yağlarını eritmede umut verici gibi görünüyor. Birçok çalışma yeşil çayın metabolizma hızında neredeyse yüzde 4’e ulaşan bir artış sağlayabileceğini gösteriyor.

Bir günde alınan toplam 250-300 mg EGCG herhangi bir yan etki yapmadan, uyku kaçmasına ve/veya taşikardiye yol açmadan harcanan enerji miktarını artırıyor. 2002 yılında yapılan güvenilir bir çalışma 3 ay süre ile günde 270 mg EGCG kullanan obezlerde vücut ağırlığının ve bel kalınlığının yüzde 4-4,5 oranında azalabileceğini göstermiştir. Yeşil çayın bu yeni marifeti içecek üreticilerinin de dikkatini çekmiş olmalı ki metabolizmayı hızlandırarak kilo vermeye yardımcı olabilecek içecekler yavaş yavaş tüketiciye sunulmaya başladı. İlk olarak "Coca Cola", ABD’de "Enviga" isimli bir form içeceğini piyasaya sürdü. Yeşil çay özütlerini ihtiva eden bu ve benzeri içeceklerin yakın bir gelecekte daha da artacağı anlaşılıyor. Bizim klinik gözlemlerimiz de EGCG içeren yeşil çay özütlerinin kilo kaybını kolaylaştırdığı yönündedir.

Prostat büyümesinde

botoks devrimi


İyi huylu prostat büyümesi 50 yaş üzeri erkeklerin en sık karşılaştığı sağlık problemlerinden biridir. İdrar yapma güçlüğü, kesik kesik idrara çıkma, sık tuvalete gitme ihtiyacı, gece sık tuvalete kalkma, mesaneyi tam boşaltamama gibi belirtilerle hayat kalitesini olumsuz yönde etkileyen bu sorunun çözümünde bir devrim yaşanıyor. Son yıllarda adından çok sık söz edilen ve kırışıklık düşmanı olarak bilinen botoks artık iyi huylu prostat büyümelerinde de kullanılabilecek. Bugüne kadar ilaç, lazer veya cerrahi girişimlerle tedavi edilen prostat büyümesi yeni bir araştırmaya göre botoks’a cevap veriyor.

İyi huylu prostat büyümesi olan 37 erkek üzerinde yapılan çalışma, prostatlarına direkt olarak botoks enjekte edilen hastaların yüzde 30’unda belirtilerin hafiflediğini, bu hastaların prostatlarında yüzde 15’e yakın bir küçülme oluştuğunu gösterdi. Araştırmacılar botoksun prostat bezi içindeki sinirleri gevşeterek ve prostat hücrelerinde kontrollü bir hücre ölümü başlatarak bu etkiyi gösterdiğini belirtiyorlar. Öyle görülüyor ki botoks sadece kırışıklıklara değil erkeklerin sık karşılaştığı prostat sorunlarına da yararlı!


Metabolizmanız sizin özeliniz

Metabolizma kilo alıp verme üzerinde etkili fakat ne kadar? Metabolizmanın yavaş çalışması nasıl anlaşır? Bu nedenle kilo alınır mı?

Metabolizma, vücudun temel fonksiyonlarını devam ettirebilmek amacıyla harcadığı enerji miktarıdır. Metabolizma hızı vücut bileşimlerinin kişiden kişiye değişen oranlarına bağlı olarak farklılık gösterir. Bu bileşimler, vücuttaki kas ve yağ dokularının birbirlerine oranıdır. Kaslar, vücutta yağlardan daha fazla kalori harcanmasını sağlayan yapılardır. Alınan ve harcanan enerji arasındaki fark kilo kaybını sağlayan temel unsurdur.

Bazal metabolizma hızı da alınan enerjinin yakılmasında yüzde 60 oranında etkilidir. Kilo vermekte zorlanan bireylerde yavaş çalışan metabolizma tek başına bir sebep değildir. Vücudun enerji tüketimini artıran önemli faktörlerden biri de yüzde 30 oranında fiziksel aktivitedir. Fiziksel aktivitenin bu yüzde 30’luk katkısı küçümsenemez. Yavaş çalışan metabolizma hızına sahipseniz yiyecek veya içeceklerle hızlandırma yöntemleri yerine 30 dakikalık yürüyüşleri alışkanlık haline getirmek kalıcı ve akıllı bir çözümdür.

Unutmayın! Artan vücut yağı metabolizmanızı biraz daha yavaşlatacaktır. Yağların altında sıkışan kasların aktivasyonu azaldıkça metabolizmanız da yavaşlayacaktır. Ve bu kısır döngü içinde "şişmanların metabolizması yavaştır" yargısı iyice yerleşecektir. Metabolizma hızı üzerinde genetik faktörlerin etkisi olurken siz bunu çevresel faktörlerle (yürüyüş yapmak, bisiklete binmek, yüzmek) desteklemenin faydasını artık biliyorsunuz. Haydi yürüyüşe...

Vücut analizi

Geçen hafta bir merkezde vücut analizi yaptırdım. 38 yaşında bir bayanım. 1.60 cm boyundayım. Yağ oranım yüzde 35 çıktı. Metabolizma hızım 1138 ve biyolojik yaşım da 42 çıktı. Bu durumda ne önerirsiniz?

Öncelikle 40 yaş virajına yaklaşırken böyle bir analiz yaptırmanız çok iyi olmuş. Kadınlarda yağ yüzdesinin yüzde 32’nin altında olması gerekiyor. Bu nedenle yağ oranını biraz aşağıya çekmekte fayda var. Metabolizma hızınız oldukça yavaş. Bu da fiziksel aktivitenizin çok iyi olmadığını gösteriyor. Metabolizma hızının yavaş olması sizin kolay kilo almanız anlamına gelebilir. Biyolojik yaşınızın şu andaki yaşınızdan fazla çıkmasının nedeni yağ oranınızın yüksek olması ve kas kitlenizin çok iyi olmamasından olabilir.

Vücut kas kitlesini spor ile artırmak daha hızlı bir metabolizma demektir. Vücut analizi yaptırmadan önce şu noktalara dikkat edin:

n En azından 4 saatlik bir açlık olmalıdır.

n Aşırı fiziksel aktivite yapmamış olun.

n Bir gün öncesinden çok fazla çay, kahve, alkol tüketmeyin.

n Üzerinizde metal eşya olmasın.

n Kullandığınız ilaçlar, hamilelik, gebelik, adet dönemi analiz sonuçlarını etkiler.
Yazarın Tüm Yazıları