Yiyip içtiklerimize karışan kimyasalların bizi hasta edebileceğinin farkında bile değiliz. Oysa kimyasal toksin ve kanserojenlerin önemi her geçen gün biraz daha artıyor, bedenimize hücrelerimizin hiç tanımadığı birçok toksin gıdalarla giriyor.
Yiyip içtiklerimize karışan bu kimyasalların çoğu üretim veya paketleme aşamasında ekleniyor. Bir kısmını da farkında olmadan mutfağımızda biz ilave ediyoruz. Son yıllarda hepimizi endişelendiren kanser vakalarındaki artışın arkasında işte bu gizli kimyasallar var. Bunlara yiyecekleri temizlerken yaptığımız hataları, almayı ihmal ettiğimiz basit önlemleri ve ayrıca saklama kaplarından, dolaplardan, pişirmede kullandığımız teknolojilerden gelen zararları da eklememiz lazım. Özetle “mutfaktaki tehlike” gittikçe önem kazanıyor.
MEYVE-SEBZELERİN DIŞI KİMYASAL YÜKLÜ!
Çarşı pazardan aldığınız sebze ve meyvelerin sadece içindeki kimyasalları dikkate almanız yetmiyor. Meyve ve sebze üreticileri ürünlerini zararlı dış etkilerden (böcek, mantar ve bakteriler) korumak için bazı maddeler kullanıyor. Bu maddeleri kullanmazlarsa üretim yetersiz, bozuk, kurtlu, böcekli olduğundan kimse satın almaya yanaşmıyor. ılaçlama her ülkede yapılıyor ama bizim üreticilerimiz bu konuda yeteri kadar dikkatli ve bilgili değiller. Öyle de olsa böyle de olsa ister yerli üretim, ister ithal olması fark etmiyor, sebze ve meyvelerin çoğunun üzerinde bazı zararlı kimyasallar bulunuyor. Ayrıca meyvelerin üzeri raf ömürlerini uzatmak (çürüyüp erimelerini önlemek için) ince mum yapısındaki bir kimyasalla kaplanıyor. Özetle meyve ve sebzelerin üzerindeki bu kimyasalların yemeden önce mutlaka temizlenmesi lazım. Bunun için çok iyi temizlenmeleri, bol su ile yıkanmaları lazım. Daha garantili bir sonuç için bu amaçla üretilmiş, etkisi bilimsel olarak kanıtlanmış, özel bazı sıvılar (Exir gibi) var. Bunlardan yararlanmak daha güvenli.
PLASTİK KAPLARA DİKKAT!
Yiyecekleri saklamada kullandığımız kaplar da çok önemli. Plastik kaplar konusu son yıllarda büyük bir tartışma alanı haline geldi. Birçok araştırma bu kapların özellikle asitli, gazlı, şekerli yiyeceklerle teması halinde bu yiyecek içeceklerin içine kaplardaki bazı kimyasalların sızabileceğini gösterdi. Mesela Bisfenol-A bunlardan biri. Daha birçok kimyasal var. Yiyecek içeceklere plastiklerden geçebilen bu kimyasallardan çoğunun kanserojen olabilecekleri, en azından iç salgı bezlerini etkileyerek hormon sistemlerini bozabilecekleri belirtiliyor. Yaygın ve önemli bir sorun haline gelen “erken ergenlik” probleminin, hatta “çocuk obezitesi” sorununun arkasında başta Bisfenol-A olmak üzere plastik kökenli kimyasallar sorumlu tutuluyor. Bu problemin meme kanserinden lösemilere kadar uzanan geniş bir sağlık sorunu kümesinin sayısal artışının nedeni olabileceğini düşünen birçok uzman var. Bir defa kullanımlık plastik bardakların -çoğunuz evinizde, işyerinizde çayınızı, kahvenizi onlarla içiyorsunuz, fast food dükkânlarının çoğunda içecek servisleri bu kaplarla yapılıyor- özellikle ısıl ortamda yapılarındaki bazı kimyasalların sıcak sıvıya geçebileceğini gösteren bulgular var. Hatta bazı uzmanlar plastik kaplarda satılan suların içilmesini tehlikeli buluyor. Yanlış hatırlamıyorsan Avusturya’da bir kasaba belediyesi sınırları içinde plastik kaplarla su satılmasını çoktan yasakladı. Yiyecekleri pişirme konusu ise ayrı bir problem. Oysa pişirme yöntemleri yiyeceğin doğal yapısını korumada ya da onları birer sağlık zararlısı haline getirmede son derece önemli. Bu konuyu gelecek hafta yazacağız.