Paylaş
Tıbbın geleceğine kafa patlatan “medikal fütüristler” kafalarını “mitokondri sağlığı” konusuna takmış durumdalar. Haksız da sayılmazlar.
Araştırmalara bakılırsa, hücrelerin, dolayısıyla doku ve organların (yani bizlerin) sağlığı, önemli ölçüde bu küçük hücre içi yapıların sağlığı ile birebir ilişkili.
Bu minicik yapılar her hücrede var. Kimi hücre bir-iki, kimi hücre de daha fazla mitokondri içeriyor.
Bir hücre çalışmaya ne kadar çok zorlanır ve ne kadar çok “enerji üretme talimatı” ile karşı karşıya kalırsa mitokondriler o oranda güçlü oluyor.
Ayrıca hücreye gelen bu “enerji üret” komutları (yani egzersiz zorlamaları) hücrelerin yeni mitokondriler kazanmasını da sağlayabiliyor.
Diğer taraftan mitokondriler, hücrelerin sadece enerji üretim merkezleri de değiller.
Onlar aynı zamanda hücrelerin hastalıklara karşı direnç noktaları gibi de çalışıyorlar.
Kronik hastalıklarla mücadelede sağlam ve sağlıklı mitokondrilere sahip olmaksa çok mühim bir ayrıcalık.
Bu, daha az kanser, insülin direnci, kilo sorunu, romatizma, şeker hastalığı, damar sertliği, Alzheimer, Parkinson hastalığı anlamına gelebiliyor.
Diğer taraftan mitokondriası bozuk hücre ya da mitokondriası az hücre yorgun, bitkin, enerjisini üretemeyen, ölümü yakın yaşlı bir hücre anlamına da geliyor.
Kısacası, mevcut mitokondrilerimize sahip çıkmak, daha da önemlisi hücrelerimizin mitokondri sayılarını artırmamız için bir şeyler yapmamız lazım.
Yapılacak işler listesini yandaki kutuda bulacaksınız ama ben bazı şeyleri tekrar tekrar hatırlatmanın doğru olacağı düşüncesindeyim, buyurun...
* Siz tembelleştikçe mitokondrileriniz de tembelleşir.
* Oturarak ve yatarak geçirdiğiniz süre arttıkça mitokondri kaybınız hızlanır.
* Ayakta kal, hayatta kal yaklaşımı için daha çok sayıda ve daha güçlü mitokondilere ihtiyacımız var.
* Bunun yolu da her şeyden önce aktif bir hayat sürmekten ve mitokondrilerinizi yanlış şeyler yiyip içerek zehirlememekten geçiyor.
* Bazı antibiyotikler mitokondrileri tahrip edebiliyor, özellikle sık ve tekrarlanan antibiyotik tedavileri hücrelerimizi mitokondri fakiri haline getirebiliyor.
UNUTMAYIN
Mitokondri sağlığının altı belirleyicisi
* Düzenli egzersiz yapılacak. Egzersiz tekrarlandıkça “PGG-1 alpha” isimli proteinin üretimi de artıyor. PGG-1 alpha ise kaslarda yeni mitokondrilerin üretimini teşvik eden bir madde.
* İnsülin üretimini tahrik eden kötü karbonhidratlardan (şeker, un) uzak durulacak.
* Kaliteli protein ve yağ tüketimi desteklenecek.
* Antioksidanlardan (alfa lipoik asit, CoQ10) daha sık ve bol istifade edilecek
* Daha az kalori tüketimi hedeflenecek. (Az yenecek, öz yenecek)
* Antibiyotiklerden uzak durulacak. Bazı antibiyotikler mitokondrilerin fonksiyonunu bozabiliyor, hatta onları
yok ediyor.
AKLINIZDA OLSUN
Kilo arttıkça migren krizleri sıklaşır
Kilo sorununun etkilemediği sağlık parametresi yok. Çalışmalar migren krizleri ile kilo arasında da bir bağlantının bulunabileceğini gösteriyor.
Kilo arttıkça (özellikle de obezite seviyelerini zorladıkça) migren krizleri sıklaşmaya başlıyor. Diğer taraftan migren tedavisinde kullanılan amitriptilin veya valproik asit gibi ilaçlar da kilo aldırmayı hızlandırabiliyor.
Migren sorunu olanlar için bu bilgiler önemli.
UNUTMAYIN
Her beden bir doktordur
İnsana bağışlanmış en mühim özelliklerden biri de “kendiliğinden iyileşme” yeteneğidir.
Her beden orası burası ile oynanıp bozulmadıkça, ilgisiz ve yanlış işler yapılıp tahrip edilmedikçe çoğu sağlık sorununu kendiliğinden çözme kapasitesine sahiptir.
Bu aslında bir anlamda “doğal tıp” olarak tanımladığımız tıbbın da temel şifresidir.
Siz hayata uygun yaşadıkça yaşam tarzları geliştirdikçe hayata uymayan yanlışları sisteminizden çıkardıkça bedeninizin kendi kendini iyileştirme gücü daha da güçlenecektir.
İYİ BİLGİ
Stresi hafifletmenin 10 kolay yolu
Stresimiz maksi-mumda. Stres basıncının sizin de yüreğinizi sıkıştırdığını, kafanızı karıştırıp içinizi daralttığını, ağzınızı kurutup kalbinizi hızlandırdığını biliyorum. Bence aşağıdaki önerileri siz de deneyebilirsiniz.
* Derin derin nefes alıp verin.
* Müzik dinleyin.
* Bir parça çikolata (fazla değil) ya da 1-2 lokma (sınırı geçmeyin) keyifli bir şeyler atıştırın.
* Gülmenin ve kahkaha atmanın bir yolunu bulun (mesela sosyal medyada günün en eğlenceli videosunu izleyin).
* Sevdiğiniz birini telefonla arayıp sohbet edin.
* Sevdiğiniz bir kokuyu içinize çekin.
* İmaj antrenmanları yapın: Buna rehberli imgeleme uygulaması da deniyor.
Örneğin bir yere oturup gözlerinizi kapatıyorsunuz ve güzel bir tatil, mükemmel bir kumsal, masmavi bir deniz hayal ediyorsunuz.
* Sakız çiğneyin. Enteresan bir fikir olduğu kesin ama 2008’de yapılan bir araştırmaya göre işe yarıyormuş.
* Yürüyüşe çıkın veya terleyene kadar egzersiz yapın.
* Ilık bir duş almayı deneyin.
BİR NOT
Sigara kadınlarda çok daha tehlikeli
Sigara erkeği de kadını da hasta ediyor ama kadınlar için daha önemli bir zehir.
Rakamlara bakılırsa, sigara içen kadınların sigara içen erkeklere oranla inme krizi (felç) geçirme ihtimalleri yaklaşık yüzde 20 daha fazla.
İyi haberse şu: Sigarayı bırakmak kadınlarda da erkeklerde de riski süratle azaltıyor.
Paylaş