"En sık karşılaşılan sağlık sorunu nedir?" sorusunun cevabı ülkeden ülkeye değişir ama "mide yanması veya ekşimesi" dünyanın her yerinde ilk üçe mutlaka girer.
Bu soruna özelikle orta yaşlarda çok sık rastlanır. Mide yanması veya ekşimesinin çok sık görülmesinin fizyolojik nedeni midenin zaten ciddi bir asit ortamına sahip olması ve bu asit ortamı etkisinden (çoğu kez bizim yaptığımız hatalar nedeniyle) yeteri kadar korunamamasıdır.
NEDEN OLUYOR
Mide yanması öncellikle midenizde bir şeylerin iyi gitmediğini işaret eder. Arka planda gastrit, ülser, reflü gibi bir sorun vardır. Özelikle sürekli alkol alanlarda, bazı ilaçları (aspirin ve romatizma ilaçları, kortizon) kullananlarda da sık görülür. Çok fazla yağlı, kızartılmış, konserve besinler yiyenlerde, ayaküstü atıştıran ve hızlı aceleci davranıp lokmalarını çiğnemeden yutanlarda bu şikayete daha sık rastlanır. Fast food besinlerin özellikle dışarıda hazırlanan kızartılmış yiyeceklerin, Çin yemeklerinin de daha kolay yanma, ekşime gibi şikayetlere yol açtığı biliniyor. Mide yanması, ekşimesi yapabilecek başka yüzlerce sebep var. Örneğin sigara içenlerde, gece geç saatlerde veya uyku öncesinde atıştırma alışkanlığı olanlarda, tok karınla yatanlarda, yemeklerden tıka basa doymadan kalkmayanlarda, önüne gelen her şeyi yiyip midesini bir çöp kutusu gibi kullananlarda da bu şikayet sık görülüyor. Yemekten hemen sonra uzanma alışkanlığı, yemeklerde kolalı içecekler içme yanlışlığı ve bazı insanlarda acı ve baharatlı yiyecekler de yanmaya sebep olabiliyor.
NASIL ÖNLENİR
Eğer mide yanması şikayetiniz varsa hazır çorbalardan özellikle et suyu ile hazırlanmış çorbalardan, gazlı içeceklerden, asitli meyve sularından (bilhassa domates ve portakal suyundan) uzak durun. Sosu, kreması, yağı, mayonezi bol yiyecekleri de unutun! Kafeinli içeceklerin de asit salgısını artırdığı, yanmayı - ekşimeyi tetiklediği aklınızda olsun. Sık sık ve az az yemeye kızartmalardan uzak durmaya çalışmanızda fayda var. Sıcak suya doğranmış çiğ patatesin suyu mükemmel bir yardımcıdır. Havuç suyunun da yararlı olduğu biliniyor. Yoğurt sütten daha faydalı bulunuyor. Diğer doğal destekler arasında elma sirkesinin, çiğ lahana ve haşlanmış karnabaharın da yardımcı olabileceği belirtiliyor.
Mide yanmalarının çoğununun arka planında stres faktörünün bulunduğunu ve bu faktör ortadan kaldırılmadan yanmanın da reflünün de başarılı bir şekilde tedavi edilemeyeceğini de hatırlatalım.
Çocuğunuz yemek yemiyorsa
İştahsız bir çocuk kadar anneyi üzen çok az şey vardır. Çocuğunun iyi beslenmediğini düşünmek her anneyi bunaltır. Eğer iştahsız bir çocuğunuz varsa biberon yerine bardak kullanın. Yemekten bir saat önce ve yemek sırasında sıvı alımını azaltın. Farklı ve değişik besinler deneyin. Çikolata, dondurma, cips ve diğer şekerlemelerden çocuğunuzu uzak tutun. Özellikle şekerli meşrubatların iştah kesici olduğunu unutmayın. Çocuklar içmeyi, bir şey yemekten daha çok seviyor, içtikleriyle kolayca doyabiliyor. Bu durum onların iştahını kapatabiliyor. Çocuklarınızla birlikte yemek yemeye, sofraları daha eğlenceli hale getirmeye çalışmak da faydalı bir önlemdir. İştahsız çocukları arkadaşları ile birlikte grup halinde beslenmelerini sağlamak da etkili olabiliyor.
Glukozamin bozulmuş kıkırdağı yenileyebilir mi
Kıkırdak yenilenmesini sağladığı iddia edilen birçok besin desteği vardır. Köpekbalığı kıkırdağı, MSM, kondroidin sülfat, kollajen hidrozilatı ve glukozamin bunların en meşhurlarıdır. Saydığımız besin destekleri arasında üzerinde en çok çalışılmış diğer destek ürünü glukozamin sülfat ve kollajen hidrozilatı’dır. Glukozamin’in vücuttaki kıkırdağın güçlü ve sağlam durmasına yardım eden doğal bir madde olduğu bilinmektedir. Yaşlanma seyrinde ortaya çıkan özellikle diz, kalça, el ve ayak eklemlerinde kıkırdak yıkımına yol açan romatizma tipinde -osteoartrit- glukozamin’in kıkırdağın tekrar oluşmasına destek olduğuna dair bazı araştırma sonuçları vardır.
Özellikle glukozamin-kondroidin sülfat karışımını hastaların ağrılarını azaltmada ve eklem hareketliliğini desteklemede faydalı olabileceğini düşündüren güvenilir çalışmalar ve gözlemler mevcuttur. Son zamanlarda bu ikiliye yeni bir madde daha eklenmiştir: Kollajen hidrozilatı. Hayvanlardan elde edilen kollajenin özel bazı işlemlerden geçmesiyle elde edilen bu hidrozilatların yeterli dozda (5-10 gr) kullanılması halinde eklem dayanıklılığını artırdığını gösteren bazı çalışmalar yayınlanmıştır. Bizim önerimiz bu desteklere başlamadan önce de mutlaka doktorunuzun fikrini almanızdır.
Keskin bir zeka için ne yemeli
Omega-3 yağlarından biri olan DHA belleği iyi yönde etkiliyor. Balık, ceviz, keten tohumu, semziotu gibi yeşil yapraklı sebzeler Omega-3 yağlarından zengin olan besinler. B12 vitamininin de belleği etkilediği, öğrenmeyi desteklediği, unutkanlığı engellediği belirtiliyor. Bu konuda diğer B vitaminleri de (B1, B2, B3, B6) faydalı. Bunun için beslenme planlarında tahıllara, yağsız kırmızı etlere denge vermek gerekiyor. Kırmızı et güçlü bir demir deposu olarak da beyin için vazgeçilmezler arasında yer alıyor. Çileğin, zencefilin, yeşil çayın, yoğurdun ve lahana grubu yiyeceklerin de birer bellek destekçisi gibi çalıştığını hatırlatalım.
Rahim polipleri tehlikeli mi
Rahim boşluğunun içindeki duvardan oluşan polipler, geniş tabanlı olabilen veya bir sap ile rahim duvarına yapışan et beni gibi oluşumlardır. Oldukça sık rastladığımız bu polipler birkaç milimetreden birkaç santimetre çapına kadar olabilirler. Bir veya birden fazla sayıda olabilirler. Nadiren rahim ağzından vajinaya doğru sarkabilirler. Her yaşta olabilmekle beraber 40’lı yaşlarda daha sık görülürler. Hiç belirti vermeyebilir veya düzensiz kanama, adette fazla kanama yapabilirler. Oluş sebepleri tam bilinmemekle beraber, hormonal faktörlerin rol oynadığı düşünülmektedir.
Transvajinal yapılan ultrason, rahim filmi veya rahim içine sıvı vererek yapılan ultrasonla tesbit edilebilir, histeroskopi dediğimiz endoskopik yöntemle hem görülüp hem de kolayca çıkartılabilirler. Çıkartılmaları için kürtaj da yapılabilir, ancak bu körlemesine yapılan bir işlem olduğu için rahim içindeki patolojilerin yüzde 25’e yakını doğru teşhis edilemeyebilir. Bu nedenle direkt gözlem altında histeroskopi yapılması daha doğrudur. Alınan materyalin mutlaka patolojik incelenmesi yapılmalıdır çünkü bazı rahim içi kanserleri veya kanser öncesi hastalıkları polip şeklinde gelişebilir. Kısırlık incelemesi yapılırken rahim içinde polip görülürse, çıkarıldığında elde edilen gebelik oranlarında 2 kat artış görülmektedir. Küçük ve belirti vermeyen poliplerin bazıları kendiliklerinden kaybolabilirler. Meyveler buzluğa
Sıcak havalarda serinletici ama kalorisi çok yüksek olmayan yiyecek tarifi verebilir misiniz? Dondurma bir alternatif belki ama kalorisi yüksek olabilir.
Sıvı ihtiyacımızın bir hayli arttığı bu sıcak günlerde bol sulu meyveler imdadımıza yetişiyor. Özellikle karpuz (glisemik indeksi yüksek, porsiyonuna dikkat), kavun, şeftali gibi meyveler buzlukta nasıl mı olur? İşte size serinletici bir tarif:
Buzların içinde şeftali (1 porsiyon 75 kalori)
2 orta boy soyulmuş ve küp küp doğranmış şeftali (buzlukta dondurun)
2 yemek kaşığı şeker
1 çay kaşığı limon suyu
Bütün malzemeleri miksere koyun, püre yapın. Ve hemen servis yapın.
Yağ oranınız fazla mı
165 boyunda 63 kg ağırlığındayım. Ağırlığım aşırı değil ama kendimi şişman hissediyorum. Yağlı bir görünüme sahibim. Bunun nedeni ne olabilir?
Beden-kitle indeksi dediğimiz parametreye ideal sınırlar içerisindesiniz. Yalnız genel vücut ağırlığınızdan çok, bu ağırlığın açılımı bizim için önem taşımakta. Vücut ağırlığının bileşenlerini kabaca, kas, yağ ve su olarak sıraladığımızda, bizim için önemli olan bu bileşenlerin ideal sınırlara göre oranları. Bu oranlardan yağ oranı fazla olduğunda siz vücut ağırlığı bakımından ideal sınırlar içerisinde olsanız dahi bahsettiğiniz gibi yağlı bir görünüme sahip olabilirsiniz. Ya da ideal sınırlar içerisinde olduğu halde vücut şeklinizden dolayı kendinizi şişman hissedebilirisiniz. Bölgesel problemleriniz için diyet yapmak yerine mutlaka egzersize başlayın. Ama ondan önce, vücut analizinizi yaptırıp, dağılımın nasıl olduğunu bir diyetisyene yorumlatın.
İthal vitaminler neden pahalı
Ülkemiz tam bir vitamin ve bitkisel destek cenneti haline geldi.! Avrupa ve Amerika’da üretilen vitamin markalarının neredeyse tamamını bizde de bulmak mümkün. Bundan memnun olmak lazım ama küçük bir sorun bu memnuniyete engel oluyor. Birkaç gün önce muayene ettiğim bir hasta, Amerika’dan aldığı bir besin desteğinin (Coenzym Q10) aynı markadan ve aynı dozdan olanını Türkiye’de neredeyse 6-7 katı daha pahalıya aldığını söyleyince hiç şaşırmadım!
Ülkemizde vitaminler ve diğer besin desteklerinin çok yüksek fiyatlarla satıldığını birkaç kez yazdık. Tüketici derneklerinden bu konuyla ilgili olarak çok sayıda teşekkür mektubu aldık. Ne yazık ki iş bu noktadan ileriye gitmedi. İthalatçılardan "tık" yok! Vitamin ithalatçılarının fiyatları hiç olmazsa Amerika veya Avrupa’daki rakamlara indirmeleri gerekiyor. Gıda destek ürünlerini satan firmaların kurduğu derneklerin bu soruna en kısa zamanda bir çözüm bulmaları bekleniyor. Yoksa tüketicilere vitaminlerin neden bu kadar pahalı satıldığını anlamak da, anlatmak da çok zor.