Kilo fazlalığı sorunu olan hastaların büyük kısmı, sorunlarının yeme içme yanlışlarından veya hareket azlığından kaynaklandığını kabul etmek istemez.
Bunun nedeni eski bir şehir efsanesidir: "Benim metabolizmam yavaş çalışıyor ve ben işte bu yüzden daha kolay kilo alıyor, zor kilo veriyorum." Bazı insanlarda bu gerçekten doğru bir mazerettir ama bu insanların sayısı çok çok azdır. Üzülerek belirtelim ki bunların oranı hiçbir zaman yüzde 1-2’leri geçmez.
HERKESİN METABOLİK HIZI FARKLIDIR
"Bazal metabolizma" yani "metabolizma hızı" bizim istirahat halinde yani dinlenirken, uyurken, uzanıp televizyon seyrederken yaktığımız enerji miktarını göstermektedir. Bazal metabolizmayı etkileyen pek çok faktör vardır. Yaşımız, cinsiyetimiz, yağ-kas oranlarımız, aktivite tarzımız, beslenme alışkanlıklarımız, metabolik ve hormonal kurgulanmamız ile genetik mirasımız bunlardan bazılarıdır.
Erkeklerin metabolizma hızı kadınlardan daha yüksektir. Gençlerin metabolizma hızı yaşlılardan daha fazladır. Metabolizmanız siz yaşlandıkça yavaşlamaktadır. İri ve kaslı insanların metabolizmaları daha iyi çalışır. Kaslarınız arttıkça vücudunuz enerji tüketen bir motora veya daha fazla odun yakan bir fırına dönüşür. Daha çok kas demek, istirahatte daha fazla enerji tüketmek demektir. Tersine yağlarınız artınca metabolizmanız yavaşlar, kalori yakma hızınız azalır.
İyi çalışmayan bir tiroit beziniz varsa metabolizma hızınız düşer. Tembel bir tiroit bezinin kilo aldırması ve yağlandırması bundandır. Testosteronu azalan bir erkekseniz, göbek çevreniz yağlanmaya başlar. Menopoz çağında bir kadınsanız da karın ve kalçanızda yağ toplarsınız. Eğer ailenizde kilo fazlalığı olanların sayısı çoksa yani genetik mirasınızda metabolizmanızın yavaş çalışacağı yazılıysa, yapacak pek bir şey yoktur. Aldığınız kalorileri yakmakta zorlanırsınız. Herkesten daha az miktarda kalori tüketseniz bile daha kolay kilo alırsınız.
SİZ HANGİ KUŞSUNUZ?
Ne var ki kilo sorunu ile mücadele eden, fazla kilolarını vermekte güçlük çekenlerin pek azında yukarıdaki sorunlar vardır. Sorun metabolizma yavaşlığından çok yaşam tarzı yanlışlarındadır. Bu insanlar (pek kabul etmeseler de) daha az kalori harcamakta, düşük aktiviteli bir yaşam sürmekte ve daha fazla kalori içeren besinler kullanmaktadır.
Kısacası "kuş kadar yiyorum ama kilo alıyorum" diye üzülmeyin. Her kuş bir şeyler yer; serçeler de, kartallar da beslenir. Ama tükettikleri miktarlar oldukça farklıdır. Uçtukları mesafeler bir hayli değişiktir. Metabolizmam yavaş çalışıyor bahanesine sığınmayı bir kenara bırakmakta, eğer bir kuşku varsa bu durumu bir uzmana doğrulatmakta ve işin gereğini yapmakta fayda var. Formül çok basit: Yediklerinizin yarısı, yaptıklarınızın iki katı. Yani serçe kadar az yiyin, kartallar kadar çok uçun!
Homeopati nedir, ne işe yarar
Homeopati, tamamlayıcı bir tedavi yöntemidir. Bilimsel tıp tarafından henüz onaylanmamış olan bu yöntemin temel prensibi, herhangi bir sağlık sorununu "benzeri gibi olan şey"le tedavi etmektir. Homeopatide, büyük dozlarda verildiğinde sağlıklı bir insanda o hastalığın benzer ya da aynı semptomları göstermesini sağlayan maddeler özenle hazırlanmakta ve çok az miktarlarda kişilere verilmektedir. Homeopatik ilaçların çoğu o ilaç maddesinin neredeyse tek bir molekülünün bile tam kalmayacak düzeyde seyreltilmesi sonucu hazırlanır.
Homeopati yaklaşımına göre, bu ilaçlar hastalığı tedavi etmek ya da önlemek için vücut savunmasını artırmakta, bedene güç vermektedir. Homeopatik çözümlerde kullanılan tedavi araçlarının (doğal ürünlerin) risklerinin az olduğu, dolayısıyla hafif ve sıradan sağlık sorunlarında (üst solunum yolu enfeksiyonu gibi) bu yöntemi denemenin zararlı olmayacağı düşünülmektedir. Fakat daha ciddi ve tıbbi ilaç tedavisinin etkili olduğu hastalıklarda sadece homeopatiye güvenmek doğru bir yaklaşım değildir.
Dr. Evren ALTINEL
Yeşil çay metabolizmayı hızlandırabilir
Yapılan bazı çalışmalar, yeşil çay özünün enerji harcamasını ve yağ yakımını artırdığını ortaya koymuştur. Yeşil çayın içeriğinde yer alan epi-gallo-kateşin ve kafeinin enerji harcamasını artırabileceği ileri sürülüyor. Yeşil çay özütlerinin enerji harcamasında yüzde 2-4 kadar bir artış sağlayabileceği ve bu etkenin kilo verilmesine yardımcı olabileceği belirtiliyor. Ancak kilo kontrolünde önemli nokta, yeşil çay tüketimini artırmaktan çok, sağlıklı ve dengeli bir beslenme planı uygulanmasıdır. Kilo verirken içecek tercihinizi yeşil çaydan yana kullanırsanız, yeşil çay size ek bir avantaj sağlayabilir. Antioksidan destekler alırken yeşil çay ekstrelerini tercih ederseniz, metabolizmanıza küçük de olsa bir katkı sağlarsınız.
Diyetisyen
Tuğçe ALTAN
BAHÇE
Dyt. Tuğçe Altan BAHÇE taltan@yasasinhayat.org
Dr. Evren ALTINELealtinel@yasasinhayat.org
Dr. Ece HATTATehattat@yasasinhayat.org
Dyt. Müge ARSLANmarslan@yasasinhayat.org
Dyt. Nilüfer BAYRAMniluferinceis@yasasinhayat.org
Soğuk algınlığı mı, alerji mi
Soğuk algınlığının belirtileri özellikle ilk saatlerde alerji işaretleriyle karıştırılır. Soğuk algınlığına yakalanmanın arttığı şu günlerde aşağıdaki tablo size böyle bir durumda yardımcı olacaktır. Eğer soğuk algınlığına yakalandığınızı düşünüyorsanız, hemen istirahate çekilin. C vitamini (1 gr/gün), Umclaoba veya Echinacea gibi bitkisel desteklerden ve çinko tabletlerinden istifade edin. N-Acetyl-Cystein tabletlerinin de bağışıklık sisteminizi güçlendirmede yararı olabilir.
BELİRTİLERSOĞUK ALGINLIĞIALERJİ
Öksürmegenelliklebazen
Ağrıbazenhiç
Yorgunlukbazenbazen
Göz kaşıntısınadirgenellikle
Hapşırmabazenbazen
Boğaz ağrısıgenelliklebazen
Burun akıntısıgenelliklegenellikle
Burun tıkanıklığıgenelliklegenellikle
Ateşnadirhiç
Dr. Ece HATTAT
Kaynak: ABD Ulusal Alerji ve Bulaşıcı Hastalıklar
Enstitüsü’nden uyarlanmıştır.
Stres şişmanlatıyor
Stresin şişmanlattığını düşündüren bazı gözlemler var. Stres düzeyi yüksek olanlarda ortaya çıkan yeme davranışı bozuklukları (özellikle yoğun karbonhidrat tüketimi ve hızlı yeme alışkanlığı) en önemli etkenler gibi görünüyor. Stres sürecinde fazla miktarda üretilen kortizol hormonunun da kilo artışına yol açabileceği düşünülmüşse de bu etkinin herhangi bir metabolik soruna yol açabilecek düzeyde olmadığı anlaşılmıştır.
Bununla beraber uzun süreli stres yaşayanlarda aşırı kortizol üretimine bağlı fiziksel belirtilerin ve bu arada da kilo artışının oluşabileceğini düşünenler vardır. Bizim gözlemlerimiz, tekrarlayan ve uzun süren streslerin kilo almayı kolaylaştırdığı, kilo yönetimini zorlaştırdığı yönündedir.
Diyetisyen Müge ARSLAN
DİYET GÜNLÜĞÜ
Sorularınız için:
Tel: (0212) 236 73 00
Ya protein ve karbonhidrattan gelen kaloriler...
Yiyecekleri az yağlı ya da yağsız tüketiyorum, sebzeleri haşlama olarak yiyorum. Ancak zaman zaman kilo vermediğim günler oluyor. Başka hangi yiyeceklerden yağ alıyor olabilirim?
Diyete başlarken tüketilen yiyeceklerin yağının azaltılması bütün işin çözümü gibi algılanmaktadır. Haşlanmış sebze, yağsız tavuk göğsü, haşlanmış kepekli makarna gibi... Ancak tükettiğimiz besinlerin içindeki karbonhidrat ve protein de birer enerji kaynağıdır ve günlük alınan kalorilerin önemli bir kısmını oluşturur.
1 gr. yağ 9 kalori enerji verirken, 1 gr. karbonhidrat ve protein de 4 kalori enerji verir. Yediğiniz yağsız makarna ya da sebzede de karbonhidrattan gelen kaloriler olduğunu unutmayın. Az yağlı ya da yağsız besin tüketimi, kolesterol sorununuz varsa bile kontrol altına alınarak size özel düzenlenmelidir. Bir süre sonra sürekli sınırlı yağ tüketimi karbonhidrat tüketiminizi artırabilir.
Unutmayın ki, toplamda alacağınız kalorinin bütün yiyecek gruplarını dengeli ve yeterli bir biçimde içeriyor olması, diyetinizin sürekliliğini sağlar. Bunun yanı sıra az yağlı ya da yağsız ürünler kalorisiz gibi algılanmamalı sakın. Nasıl olsa yağsız derken bol bol tükettiğiniz bir besinden iki katı enerji alabilirsiniz. Ayrıca sadece yiyeceklere ilave ettiğiniz ya da light kavramına dikkat ederek tükettiğiniz yağı göz önünde bulundurmayın. Ceviz, fındık, badem gibi sert kabuklu kuruyemişler de birer yağ kaynağıdır. Bu yiyeceklerin bilinçsiz tüketimi, yağ alımınızı artırıyor olabilir.