Menopozda hormon kullanmak doğru mu

"Menopoz döneminde hormon kullanmak faydalı mı, zararlı mı?" tartışmaları bir türlü bitmiyor, bitecek gibi de görünmüyor!

Hormon kullanmaya taraf olanlarla karşı olanlar arasındaki fikir ayrılığı sürüp gidiyor. Bu durumun birçok nedeni var. En önemlisi bu konuda da tarafsız alanda kalmayı becerememek. Bazı durumlar var ki, hormon kullanmak zorunda kalabiliyorsunuz. Bazı durumlarda ise hormonlara elinize bile sürmemeniz gerekiyor.

Konuyu işin uzmanlarından birine, Dr. Erhan Cankat hocaya sorduk. İşte Erhan hocanın bize verdiği bilgiler:

"Son yıllarda geniş çaplı araştırmalar yapıldı ve bunların sonucunda hormon tedavilerinin sonuçları ile ilgili faydalı olduğu kadar kafalarımızı karıştıran sonuçlara ulaşıldı. Bunun sebebi, araştırma yapılan kadın grupları arasındaki farklılıklar olduğu kadar, araştırılan ilaçların içeriği ve dozajında, uygulanış şeklinde olan farklılıklar da olabilir. Halen çalışmalar sürdürülmekte ve zaman içinde daha da detaylı veriler alabileceğimiz görülmektedir.

KAFALAR HALA KARIŞIK

1- Östrojen ve progesteron birlikte 5,2 yıl verildiğinde, her yıl için 10.000 kadında fazladan 8 yeni meme kanseri vakası, 8 yeni inme vakası, 7 kalp krizi ve 18 yeni damar tıkanıklığı görülmüş, buna karşılık kalın bağırsak-rektum kanserinde 6 ve kalça kırıklarında 5 tane az vaka görülmüştür.

2- Sadece östrojen 6,8 yıl verildiğinde, her yıl için 10.000 kadında fazladan 12 inme ve 6 damar tıkanıklığı görülmüştür. Bu kadınlarda koroner damar hastalığı ve kalın bağırsak-rektum kanseri ile meme kanseri risklerinde istatistiksel olarak anlamlı bir artış bulunmamıştır. Kalça kemiği kırıklarında 6 tane az vaka görülmüştür.

Görüldüğü gibi sayılar 10.000’deki artışları göstermektedir ve doğal olarak rastlanan durumlar çıkartılarak bulunmuştur. Örneğin meme kanseri yılda 10.000’de 68’dir ve bunun 38’i tedavideki hastalarda, 30’u da hiç tedavi olmayanlarda olmuştur.

Burada durup düşünülmesi gereken şudur: Hangi haber iyi, hangisi kötü? İnme riskinin yüzde 41 artması mı, kalça kırığı riskinin yüzde 34 azalması mı? Gerçekte ne denildiğinin anlaşılması için iki kavramın iyi bilinmesi gerekir: Nisbi (relative) risk ve mutlak (absolute) risk.

RİSKLERE DİKKAT!

Nisbi risk, bir grupta oluşan hastalığın diğer bir grupla karşılaştırılması sonucu ortaya çıkan sayı, mutlak risk ise bir gruptaki kişilere has olan risk artışını gösteren sayıdır ve bireysel risk hakkında daha iyi bilgi vermektedir.

Tek bir kişiye rastlayan risk artışı çok düşük olabilir ama geniş bir kitleye uyarlandığında rastlanan rakamlar çok yüksek çıkabilir. Örneğin WHI çalışmasında 10.000 hasta, bir yıl boyunca östrojen ve progesteronu birlikte aldığında tedavi almayanlardan 8 tane daha fazla meme kanseri gelişecektir, bu durumda kişi başına düşen mutlak risk çok düşük olacaktır. Buna karşılık, bu 10.000 kadında 6,8 yıl boyunca tedavi almayanlara oranla eklenen 100 kadar yeni vaka, tedavi gören milyonlarca kadına uyarlandığında rakamlar büyümektedir.

Bunlarla birlikte, eğer hormon tedavisi görüyorsanız, bu raporların sonuçlarına bakarak meme kanseri veya başka bir duruma yakalanacağınız anlamını çıkarmayınız. Kişisel ve ailevi tıbbi geçmişiniz, yaşam tarzınız ve diğer etkiler, sizin bir hastalığa yakalanıp yakalanmayacağınız konusunda çok daha önemli rol oynamaktadır..."

Erhan hocanın anlattıkları umarım kafanızdaki soruların çoğunu aydınlatmıştır. Son kararı sizi izleyen doktorunuzla birlikte almanız gerekiyor.

Susuzluğunuzu dinleyin

Yapılan araştırmalara göre bir kadının günlük sıvı ihtiyacı ortalama 11 bardak, bir erkeğin de 15 bardaktır. Burada belirtilen rakamlar gün boyunca tüketilen besinlerden ve içeceklerden alınan toplam sıvı hesaplanarak ifade edilmektedir.

Yaklaşık olarak sıvı ihtiyacının yüzde 80’i içilen su ve diğer sıvılarla, geri kalan yüzde 20’si de yiyeceklerle alınmaktadır. Buna göre kadınların günde 9 bardak, erkeklerin 12 bardak su ve diğer sıvılardan tüketmeleri yeterli olacaktır. Ancak bütün sıvı ihtiyacınızı çay ve kahveden almamaya özen gösterin!

Su ve kilo kaybı ile ilgili yapılan çalışmalar, litrelerce su içmenin zayıflamaya katkı sağlamayacağını, bunun yanı sıra öğünlerle birlikte tüketilen suyun toplam kalori alımını azaltabileceğini göstermektedir. Ayrıca su içeriği yüksek yiyeceklerin de kısa sürede doygunluk hissi sağlayacağı ve daha uzun süre tokluk hissi vereceği bilinmektedir.

BESİNLERİN İÇERDİĞİ SU YÜZDELERİ

BESİN SU (%)


Lahana (doğranmış 100 gr.)95

Karnabahar (doğranmış 100 gr.) 91

Greyfurt (doğranmış 100 gr.)91

Süt (1 su bardağı)89

Yoğurt (1 su bardağı)85

Elma (1 orta boy)84

Hastalıklara karşı likopen

Likopen;

n Göğüs kanserinde kanserli hücrelerin çoğalmalarını azaltabilir.

n Kolon kanserinden korunmada etkilidir.

n Endometrial kanserinde, kanserli hücrelerin çoğalmasını azaltır.

n Vücudun rahim kanseri, özefagus kanseri ve karaciğer kanserinden korunmasını güçlendirir.

n Ağız kanserine karşı güçlü bir destektir.

n Pankreas ve yutak kanserine karşı korur.

n Likopen, prostat kanserinin görülme riskini düşürür.

n Likopen, LDL kolesterolü düşürür.

n Alzheimer hastalığını önleyebilir.

n Osteoporoz riskini azaltır.

n Cildi korur.

Sebzelerden daha çok faydalanmak istiyorsanız

n Taze ve organik sebzeler kullanmaya çalışın.

n Pişirmeden hemen önce doğrayın.

n İyice yıkamadan kullanmayın.

n Suda uzun süre bekletmeyin.

n Mümkün olduğu kadar iri parçalar halinde doğrayın.

n Bir süre bekletecekseniz hava ile temas etmesini önleyin, kapalı kaplarda saklayın.

n Suda haşlama yerine buharda haşlamayı tercih edin.

Şeker miyop yapıyor!

Modern yaşamın dayatmasıyla değişen günlük alışkanlıklarımızın bazıları sağlığımızı tehdit ediyor. Bu duruma son örnek, aşırı şeker tüketiminin "miyopi"ye (uzağı görme güçlüğü) neden olduğunu gösteren araştırma sonuçlarıyla geldi.

Biyoloji alanında çalışmalarıyla tanınan Fransız bilim adamı Michel Raymond’a göre aşırı şeker tüketimi yalnızca obezite, diabet gibi hastalıklara yol açmıyor, aynı zamanda görmemizi de bozuyor.

Dr. Raymond, 19. yüzyıla kadar miyopi sorununun olmadığını iddia ediyor. O tarihlerde yıllık şeker tüketiminin 2 kg’ı aşmadığını, şimdilerde bu rakamın 35 kg’ı geçtiğini, kan şekeri yükselmelerinin insülin salgısını artırması ile oluşan hiperinsülinizm tablosunun büyüme hormonunu olumsuz yönde etkilediğini ve gözün optik aksının bozulması ile miyopinin ortaya çıktığını söylüyor.

Nasıl emin olabiliriz?

Dr. Raymond, gelişmemiş ya da gelişme yolundaki toplumlarda miyop insan sayısının azlığını buna kanıt olarak gösteriyor. Elbette taş devrindeki beslenme alışkanlıklarımıza geri dönecek halimiz yok! Yalnızca 19. yüzyıla bir göz atmak yeterli. Gıda sektörünün henüz rafine ürünler sunmadığı, doğal beslenmenin ön planda olduğu yıllara...

Bayram tatlısı

Bu sorunuza ayrıntılı cevap verebilmek için kaç kalorilik ve nasıl bir diyet yaptığınızı bilmem gerekiyor. Ayrıca ne zamandır diyet yapıyorsunuz, bu da benim için önemli...

Peki, ne önemi var? Eğer aylardır diyet programını sürdürüyor ve olması gereken yani ayda 2 ile 4 kilo kaybını sağlayabiliyorsanız, bu bayramı biraz daha rahat geçirebilirsiniz. Büyük kısıtlamalar yapmak yerine 4 günlük bayramda size sunulan yemeklerin tadına bakarak kendinizi ödüllendirebilirsiniz. Bayramdan sonra yine beslenme programınıza dönüş yaptığınızda, vücut ağırlığında bir fazlalık gördüyseniz bile hemen kendinizi toparlayacaksınız.

Eğer daha işin başındaysanız, kendinize sadece ilk gün izin verin; tabii ki kalori hesabı yaparak... Mönüde tatlı varsa, diyetinizdeki karbonhidrat ve yağ içeren yiyeceklerinizden azaltarak tatlınızı yiyebilir ve kilo kaybının sürmesi için bayramda bol bol yürüyüş yapabilirisiniz. Bayram "tatil"inde sevdiklerinizle güzel yürüyüşler...
Yazarın Tüm Yazıları