Paylaş
Bu hastalığa yakalanma olasılığı bazı durumlarda artabiliyor. Bunları dikkate alarak risk düzeyinizi bilmeniz ve konu hakkında daha duyarlı olmanız mümkün. İşte meme kanserine yakalanma olasılığını artıran en önemli risk faktörleri...
Hiç evlenmemiş, evlenmiş ama hiç doğum yapmamış kadınlarda meme kanseri olasılığı artıyor. İlk âdeti ne kadar erken yaşta görmüşseniz kanser olasılığınız o oranda yükseliyor. Ayrıca ilk doğumu geciktirmek de doğru değil. İlk doğumu 35 yaş ve sonrasında yapan kadınlarda kanser riski olasılığı daha fazla bulunmuş. Adetten kesilme yaşınız, yani menopoza girme yaşınız da önemli. Ne kadar geç adetten kesilirseniz olasılık o kadar artıyor.
YİYECEK SEÇİMLERİ
Uzmanlar kilo sorunu olan kadınlarda meme kanseri riskinin yükseldiğin söylüyor. Özellikle hareketsiz yaşayan, fazla kilolu kadınlarda riskin daha fazla olduğu belirtiliyor. Besin seçimleriniz de riskinizi etkiliyor. Fazla et, aşırı yağlı yiyecekler, kızartmalar, tütsülenmiş besinler riski artırırken, sebze ve meyveden zengin, omega-3’ü yüksek, yeşil çay ağırlığı fazla, domates ve domates ürünlerinden zengin bir beslenme planı kanser riskini bir hayli düşürüyor. Ayrıca ekonomik durumun da etkisi var. Yüksek ekonomik geliri olan gruplarda meme kanserine yakalanma sıklığı da artıyor.
GENETİK MİRAS ÖNEMLİ
Genetik mirasınızın da önemli bir rolü var. Ailesinde meme kanseri olanların, özellikle kız kardeşi, annesi, teyzesi, anneannesi meme kanserine yakalananların daha uyanık olmaları gerekiyor. Kişisel sağlık geçmişinde geçirilmiş meme kanseri olanların da “bana artık bir şey olmaz” diye düşünmemeleri lazım. Tersine önceden bir memesinde kanser tespit edilen kadınlarda, diğer memede de kanser görülme olasılığı beklenenden daha yüksek bulunmuş.
Geçmişte radyasyona maruz kalmak meme kanseri riskini artırıyor. Özellikle göğüs bölgesine yoğun ışın tedavisi uygulanmış olanlarda risk bir hayli fazla. Bu nedenle gereksiz ve sık tekrarlanan mamografilerden de sakınmak gerekiyor.
HORMONLARA DİKKAT!
Menopoz belirtilerini azaltmak amacıyla kullanılan hormonların tümünün meme kanseri riskini arttırdığı artık çok iyi biliniyor. Bu hormonları kullananların yakın doktor kontrolü altına alınmaları gerekiyor. Doğum kontrol haplarının da riski artırabileceğini düşünenler var.
Yaşam tarzınızın da etkili olduğunu hatırlatalım. Aktivitesi az olanlar, alkol ve sigara kullananların meme kanseri riski daha yüksek bulunmuş.
Meme kanserinde erken teşhis çok önemli. Hastalığın tedavisinde de son yıllarda önemli başarılar sağlandı. Bu nedenle her zaman olduğu gibi erken tanı konusunda duyarlı olmaya, en ufak bir kuşkunuz olduğunda bunu doktorunuzla en kısa zamanda paylaşmaya özen göstermeniz gerekiyor.
Hızlı oku, hızlı düşün, mutlu ol!
Psikiyatri’de “İki Uçlu Duygulanım Bozukluğu” adıyla tanımlanan, mani ve depresyon tablolarıyla seyreden hastalık bazı araştırmalara ilham kaynağı olmuştur. Manik dönemlerinde, kendilerini neşeli, coşkulu, enerjik, yaratıcı, güçlü, cesur, güzel ve akıllı, her şeyin üstesinden gelebilecek kapasitede hisseden hastaların düşünce akışlarındaki hız araştırmacıların dikkatini çekmiştir. Princeton Üniversitesi öğrencileriyle yapılan bir çalışmada, öğrencilere, bilgisayar ekranında, içerik olarak moral vermek açısından oldukça nötr, rapor tarzında metinler okutulmuştur.
Ortalama okuma hızı 80 milisaniye/harf olup alt ve üst sınırlar 170 ve 40 ms. olarak belirlenmiştir. Okuma bitiminde, öğrencilere kendilerini nasıl hissettikleri sorulmuştur. Hızlı okuyanların, okudukları metnin içeriği ne olursa olsun moral olarak kendilerini daha iyi hissettikleri saptanmıştır. Okumak en önemli zihinsel uğraşılarımızdan biridir. Hızlı okumak, düşünce akışını hızlandırıyor. Hele içeriği moral yükseltici olan metinleri okumak kişinin kendini daha da iyi hissetmesini sağlıyor. Depresyonla mücadelede “harekete geçmek” gerekir. Sağlığımıza yararı tartışılmaz olan fizik aktiviteyi günlük yaşamımıza sokmalıyız. Bir yandan da okuma eylemini hem sıklık hem de hız olarak artırmalıyız. Bedensel ve zihinsel olarak hızlanmak kendimiz daha iyi hissetmemizi sağlayacaktır.
Koltuk altı terleme tedavisi
Koltuk altı terlemelerinin nedeni genellikle psikolojik nedenlere bağlıdır. Ergenlik çağından sonra başlayan terleme şikâyeti özellikle stresli zamanlarda ortaya çıkar veya artar. Kıyafetlerde iz bırakması nedeniyle pek çok kişinin sosyal ve iş yaşamında probleme yol açmaktadır. Tedavisinde ilaçlı terkipler, iyontoforez gibi tedaviler kullanılmakla beraber, en popüler yöntem botulinum toxin enjeksiyonlarıdır. Deri içine minik zerkler halinde botulinum toksini verilir. Etkisi 10 gün içinde ortaya çıkan bu tedavi yöntemiyle, genellikle 6-8 ay kadar terlemede azalma meydana gelmektedir. Pek fazla yan etkisi olmayan bu yöntem, koltuk altı terlemelerinde iyi bir tedavi seçeneği olabilir.
Dr. Güneş Ertürk Kilo okulu’nda bu hafta
Yaşasın Hayat Kliniği’nde her çarşamba düzenlenen “Kilo yönetimi-sağlıklı beslenme” seminerleri sürüyor. Bu hafta, “Diyet yaparken kadın ve erkekler arasındaki farklar” konusu ele alınacak. Konuşmacı beslenme ve diyet uzmanı Seren Aksüs. 212/236 73 00’dan yerinizi ayırtabilirsiniz.
Paylaş