Kolesterolünüzü ölçtürün

KOLESTEROL NEREDEN GELİYOR?

Vücudunuzdaki kolesterol miktarını belirleyen şey, vücudunuzun ürettiği ve yiyeceklerden aldığınız kolesterolün toplamıyla hücrelerinizin kullandığı ve bağırsaklarınızın boşalttığı kolesterol toplamı arasındaki farktır. Eğer vücudunuz gereğinden fazla kolesterol üretiyorsa (genetik, ailevi kolesterol yükseklikleri) veya besinlerle ihtiyacınızdan daha fazla kolesterol alıyorsanız kolesterol seviyeleriniz yükselir. Safra yoluyla kolesterol atılımının bozulduğu tıkanma sarılıklarında, böbrek ve tiroid bezi yetmezlikleri gibi kolesterol kullanımının bozulduğu durumlarda da kolesterol miktarı artar.

BESLENME ÇOK ÖNEMLİ

Kolesterol düzeyinizi etkileyen faktörlerin en önemlisi beslenme tarzınızdır. Besinlerle günde ortalama 500 mg civarında kolesterol alırsınız. Kolesterol düzeylerinizi düşürmek istiyorsanız öncelikle daha az kolesterol ihtiva eden besinler kullanmalısınız.

Beslenme ve kan kolesterolü arasındaki ilişki, sadece besinlerle kazanılan kolesterol ile sınırlı değildir. 1000 mg civarında kolesterol, her gün safra ile bağırsağa akmaktadır.

Kolesterolün emilimini etkileyen çeşitli etkenler var: Suda eriyen liflerden zengin bir beslenme tarzı, kolesterol emilimini azaltır. Tam tahıllardan, kepekli un ve pirinçten zengin bir beslenme planı, lif-posa kazanımını artırır. Kepekli kahvaltılıklar, kepekli ekmek ve makarnalar, tam tahılla yapılmış besinlerden zengin bir beslenme planı işte bu nedenle yararlıdır. Suda erimeyen liflerden zengin olan sebze ve meyvelerin sık tüketilmesinin de faydalı olabileceği bilinmektedir. Özellikle elmanın, greyfurt ve diğer turunçgillerin, bakliyat grubu besinlerin (mercimek, kuru fasulye) kolesterol seviyesini düşürmede tavsiye edilmesi bundandır.

HANGİ KOLESTEROL ÖNEMLİ?

Kolesterol seviyelerinin ölçümüne 30 yıl kadar önce toplam kolesterolün belirlenmesi ile başlandı. Bir süre sonra toplam kolesterolü ölçmenin yeterli olmadığı, doğru bir değerlendirme için kötü kolesterol LDL ve iyi kolesterol HDL’nin de bilinmesi gerektiği anlaşıldı.

Toplam kolesterol sadece matematiksel bir değerdir. LDL ve HDL kolesterolü toplayıp bu toplama trigliserit değerinin beşte birini eklediğinizde elde edilen rakam toplam kolesterolünüzü göstermektedir.

Trigliserit seviyesinde aşırı bir yükseklik söz konusu ise LDL ve HDL kolesterolleriniz normal olsa bile toplam kolesterolünüz yüksek bulunacaktır. LDL kolesterolünüz normal olmasına rağmen HDL kolesterolünüz çok yüksek olunca da toplam kolesterol değeriniz yüksek çıkar.

Sağlıklı damarlara sahip olmanız için iyi ve kötü kolesterol değerlerinizi dikkatle izlemeniz gerekiyor. Basit ve ucuz bir tarama yöntemi olan kolesterol analizini yaptırmanız sağlığınızı izlemenin ilk adımlarından biridir.

HATIRLAYIN

LDL Kolesterolü Düzeyi

100 mg/dL’den daha düşükİstenen değerler

100-129 mg/dLİstenene yakın /İstenenin üst sınırı

130-159 mg/dLHafif yüksek

160-189 mg/dLYüksek

190 mg/dL ve üstüÇok yüksek

LDL Kolesterolü Düzeyi

40mg/dL’den daha düşükDüşük (artmış riski gösterir)

60 mg/dL ve üstüYüksek (kalbi koruyucudur)

BİR BİLGİ

Kolesterol sadece hayvan ve insan vücudunda üretilen bir maddedir. Bitkiler kolesterol üretemez ama kolesterole çok benzeyen ve aynı görevleri üstlenen bitkisel moleküller taşırlar. "Bitkisel sterol ve stanoller" olarak bilinen bu maddelerin kolesterol düşürücü etkilerinin olduğu bilinmektedir. Bitkisel stanol ve sterollerin kolesterol azaltıcı etkisi besin sanayinin ilgisini çekmiş ve bazı besinlere stanol ve sterol ilavesi ile işlevsel-şifalı besinler üretilmiştir.

NASIL YAŞIYORLAR?

PETEK DİNÇÖZ (Şarkıcı)

26 yaşındayım. 1.78 boyunda ve 59 kiloyum. İş tempom gereği bazen yemek yemeyi unuttuğum günler bile oluyor. Sebze ve meyveyle aram çok iyi. Özellikle brokoli, semizotu, radika, deniz börülcesi ve ebegümeci soframdan eksik etmediğim sebzeler. Karpuz, kayısı, portakal ve kivi en sevdiğim meyveler. Bol tuz tüketiyorum. Hatta bazen yemeğin tadına bakmadan tuz atıyorum. Tuzu fazla kullandığım için bol su içerek bu alışkanlığımı takviye etmeye çalışıyorum. Un, tuz, şeker gibi mamulleri ise gerektiği kadar kullanıyorum. Kırmızı et ve tavuk eti yemiyorum. Balık eti her zaman tercihim. Sigarayı bıraktım. Alkolle de aram yok. Ancak özel gecelerde belki bir-iki kadeh içiyorum. Vitamin olarak Pharmaton kullanıyorum. Bazen iki saat uykuyla bile durduğum oluyor çekimler yüzünden. Genelde 7.5-8 saat uyuyorum. Daha önceleri yıllarca tekvando, jimnastik yaptım. Şu anda boynumda oluşan fıtıktan dolayı spor yapamıyorum. Fizik tedavisi görüyorum. Düzensiz beslenme ve düzensiz uyku haliyle stres yaratıyor. Bunları da yeni başladığım yoga, yeşil çay, sevdiklerim ve sevenlerimle gideriyorum. Ailemden gelen ırsi bir hastalık yok. İlaç kullanmayı sevmiyorum.

PROF. MÜFTÜOĞLU’NUN YORUMU

Sayın Petek Dinçöz’ün öncelikle tuz tüketimini kontrol altına alması gerekiyor. Tuz kullanımı sonradan edilen bir alışkanlıktır. Bebekler, anne sütü ile beslendikleri dönemde ilave tuz almadan büyümelerini sağlıklı bir şekilde sürdürebiliyor. Fazla miktarda tuz kullanmak özellikle hipertansiyon riskini yükseltiyor, kilo denetimini güçleştiriyor. Bir günde tüketilen tuz miktarının bir çay kaşığının üçte birinde tutulması tavsiye ediliyor. Tuzun içinde bulunan iki elementten biri sodyumdur. Sodyum (Na) tuzun zararlı etkilerinden sorumlu olan mineraldir. Fazla miktarda alındığında vücut suyu artmakta, ödem oluşmakta, damar basıncı yükselmekte, böbreklerin işi zorlaşmaktadır. Hiç tuz kullanmasanız bile yiyeceklerle ihtiyaç duyduğunuz kadar sodyumu bedeninize kazandırırsınız. Vücudumuza yiyecek maddelerinde bulunanın dışında çok farklı kaynaklardan sodyum girmektedir. İçeceklere ilave edilen Sodyum Benzoat ve yiyeceklere koruyucu olarak ilave edilen Sodyum Metabisülfit bunların en önemlileridir. Kısacası vücudumuz zaten neredeyse bir "sodyum saldırısı" ile karşı karşıyadır. Petek Dinçöz’ün bu bilgileri dikkate alarak tuz kullanımını kısıtlaması şart! Aşırı alınan tuzun oluşturduğu zararları bol su alarak yok etmenin mümkün olmadığını da hatırlatalım. Düzenli olarak kullandığı çoklu vitamin karışımı iyi bir formülasyon. İçindeki çok özel ve patentli Giseng özellikle yorgunluk sorunu ile mücadelede oldukça etkili. Yeşil çay, alışkanlıkları içinde en sağlıklı olanlarından biri gibi gözüküyor. Düzenli olarak günde iki-üç bardak yeşil çay tüketiminin vücuda ciddi bir antioksidan güç kazandırdığını gösteren güvenilir çalışmalar var. Yeşil çay tüketenlerin kalp-damar hastalıklarına, bazı organ ve doku kanserlerine karşı dirençleri artıyor. Sayın Petek Dinçöz’e tuzu ve stresi azaltılmış, uykusu daha düzenli, sağlığı ve huzuru bol, mutlu bir yaşam diliyorum.
Yazarın Tüm Yazıları