Kolesterol mü, şeker mi daha tehlikeli?

Kalp damar hastası, hele hele bypass operasyonu veya stend uygulaması yapılmış biriyseniz, yüksek kolesterollü besinlere yüklenmeniz doğru değil ama sadece “kolesterol barajı” oluşturmanız yetmez, en az kolesterol kadar tehlikeli bir besinden daha uzak durmanız şart: ŞEKER!

Aşırı şeker tüketmek (hele hele gizli veya açık diyabeti olan biri için), çok fazla kolesterol kazanmak kadar tehlikeli. Aşırı şeker tüketiminin kolesterolden de tehlikeli olabileceği bile düşünülüyor. Çünkü, fazla miktarda şeker tüketmek sadece damarlara değil bedenin çok farklı doku ve organlarına zarar verebiliyor. Nedeni şu...

ŞEKER HASTA EDER

Son yıllarda yaygınlaşan kilo salgınının birinci sorumlusu şeker tüketimindeki artıştır. Unlu-nişastalı ve yüksek kalorili diğer besinlerin fazla yenmesi de önemli bir kilo tehdidi ama şeker tüketimindeki artış ilk sıradadır.
Araştırmalara göre gelişmiş ülkelerde kişi başı yıllık şeker tüketimi 100 kiloyu aşmış durumda. Rakamlar, gelişmekte olan ülkelerde bile 40-50 kilonun altına düşmüyor. Oysa, çok değil yüzyıl evvel, yani 1900’lü yılların başında bu rakamlar dünyanın en zengin ülkelerinde yılda 20 kiloyu bulmuyordu. Ne zaman ki şeker bir sanayi ürünü haline gelip ucuzladı, işte o zaman şeker tüketimi patladı!

ÖNCE OBEZİTE SALGINI

Bakkal şekeri sakarozun (şeker kamışı ve pancardan elde ediliyor) ucuzlaması yetmezmiş gibi, mısır nişastasından elde edilen nişasta bazlı şekerin de piyasaya girmesiyle şeker fiyatları daha da düştü. Esas olarak fruktoz içeren bu tür şekerlerin yanında tatlandırıcıların (aspartam, sakkarin, sükrolaz) ucuzlaması ise sorunu daha da derinleştirdi!
Meşrubat üreticileri, şekerleme imalatçıları, tatlıcılar, pastane ve fırın sahipleri, kısacası her türlü besin üreticisi bakkal şekerinin yerine daha ucuz olduğu için nişasta bazlı şeker hatta tatlandırıcı kullanmaya başladı.

“Kolesterolden zengin beslenmek, yani her gün 2-3 yumurta, 5-6 kalem pirzola, beyin, böbrek yiyip işkembe çorbası bayramı yapmak doğru mu, yanlış mı? Yüksek kolesterolü ilaçlarla düşürmeye çalışmak hatalı mı?” Bu soruların yanıtı şimdilik şu...
Şekerli yiyecek içeceklerin fiyatları düştü, şeker tüketimi tavan yaptı. Aşırı tüketim ise önce insülin direncini tetikledi, sonra da şişmanlık salgınına yol açtı.

SONRA DİYABET PATLAMASI

Sorun şişmanlık salgınıyla da sınırlı kalmadı. Aşırı şeker tüketimi diyabet salgınının da başlıca nedeni oldu. Şişmanlıkta olduğu gibi diyabet salgınında da unlu nişastalı ürünlerin ve fastfood besinlerin etkisi var ama temel sorumlunun şeker olduğundan kuşku duyulmuyor. Kısacası Türkiye’de 80’li yılların başında yüzde 6 civarında olan erişkin diyabeti sıklığının ikiye katlanıp yüzde 12’lere tırmanmasının nedeni de aşırı şeker tüketimidir.
İsterseniz siz hâlâ şeker yemeye, şekerli ve tatlı yiyecek içecekleri abartmaya, tüketmeye devam edin ama bana sorarsanız “tatlı yiyelim, tatlı konuşalım” deyimini bile lügatımızdan çıkarmamız gerekiyor.

Şeker mi, tatlandırıcı mı?

Bana sorarsanız, bakkaldan aldığınız şekerle (sakkaroz) kimyasal gibi gördüğünüz tatlandırıcılar (sakkarin...) arasında da pek bir fark yok. Sonuçta ikisi de kimyasal! Mısır nişastasından üretilen nişasta bazlı fruktoz da fazla yenilip içilince zararlı olabiliyor.
Son bir hatırlatma daha: Araştırma sonuçları ve klinik gözlemler dikkate alınırsa, aşırı miktarda tüketirseniz doğal meyve şekeri fruktozun da zararlı olabileceği anlaşılıyor. Yani “doğaldır” diye bardak bardak meyve suyu içmek de, her akşam televizyonun karşısında koca bir tabak meyve tüketmek de pek doğru değil...

Şeker, kanser ve karaciğer yağlanması yapabilir

Aşırı şeker tüketimine bağlı çok ama çok önemli bir sorun daha var ve onun çoğumuz farkında bile değiliz: Kanser sıklığındaki artış ile şeker tüketimindeki artış da birbiriyle bağlantılı. Fazla miktarda şeker her türlü kanser hücresi için bulunmaz bir besin. Şeker yalnız sizi değil kanser hücrelerini de besliyor. Şeker tüketimi artıkça meme, prostat, yumurtalık, kalın bağırsak hatta akciğer, mide ve safra yolu kanserlerinde de artış görülüyor.
Canınızı yeteri kadar sıktığıma, sizi üzdüğüme, kafanızı karıştırdığıma eminim ama isterseniz yazmaya devam edeyim: Şeker tüketimi artıkça karaciğer yağlanmasına yakalananların da sayıları artıyor. Fazla miktarda şeker tüketenlerde artrit ve hipertansiyon gibi kronik hastalıklara daha çok ve sık rastlanıyor.

Bağışıklık çöküyor, gut tetikleniyor

Aşırı şeker tüketiminin bağışıklık isteminin de canına okuduğu kesin. Fazla miktarda şeker tüketen çocuk ve yetişkinlerde bağışıklık sistemi zayıflıyor, virüs ve bakteri kaynaklı enfeksiyonlar sıklaşıyor.
Fazla miktarda şeker tüketimi özellikle meyve şekeri tüketiminin kanda ürik asit ve trigliserid seviyelerini de zıplattığı kesin. Trigliserid seviyesinin artması iyi kolesterolün azalıp kötü kolesterolün çoğalması anlamına da geliyor. Ürik asit seviyelerinin yükselmesi de gut krizleri, gut artritleri ve damar sertliğinin ürik asitten kaynaklanan böbrek taşlarının sıklaşmasına neden oluyor.
Yazarın Tüm Yazıları