Ekonomideki sorunlar ve siyasi haberler pek iç açıcı değil ama sağlıkta güzel haberler birbirini izliyor. Yaşadığımız sıkıntılı günlerde iyi ve güzel şeylere daha çok ihtiyacımız var. İyi haberlerden biri de kök hücrelerle başarılan yeni bir aşama. İtalyan, İspanyol ve İngiliz bilim adamlarının ortak çalışması ile laboratuvar koşullarında kök hücreden yararlanılarak "yapay doğal soluk borusu" üretimi başarıldı.
Bu müjde, bana yine Sayın Çetin Altan’ın o ünlü deyimini hatırlattı: Enseyi karartmayın. Ve dahası... Bugüne ve geçmişe takılıp kalmayın, hayatı ıskalamayın, önünüzdeki maçlara bakın! Sorularınızı yanıtlamaya bu pazar da devam ediyoruz. İlk sırada kısa bir kök hücre bilgisi var. İyi ve güzel bir pazar geçirmeniz dileğiyle.
ORGAN NAKLİ
Kök hücreler neye yarıyor?
Bilim insanlarının son müjdesi "kök hücreden üretilen yapay-doğal organlar" olunca heyecanlanmamak imkánsız hale geliyor. Kök hücre ile yapılan son çalışmalar yakın bir gelecekte görev yapmayan organ ve dokuların yerine, tıpatıp aynısının, hem de yepyeni ve sıfır kilometrede olanının konulabilir hale gelecek olması kimi heyecanlandırmaz? Bu haber "Umudunuzu hiçbir zaman kaybetmeyin, modern ve bilimsel tıptan yeni ve güzel haberler bekleyin" cümlesinin haklılığının da güzel bir kanıtı. Anaç hücreler gibi de düşünebileceğiniz kök hücrelerle ilgili en güzel yazılardan birini Doç. Dr. Mustafa Çetiner kaleme almış. (*) Mustafa hoca diyor ki: Kök hücreler bölünerek kendini yenileyebilir, karaciğer, kalp ve kas hücrelerine dönüşebilir ve bu organları oluşturabilir. Sanıldığı gibi tek bir hücreden ibaret değildir. Birden çok türü var. Kök hücre hiyerarşisinin en tepesinde bütün hücrelerin kaynak aldığı sınırsız ve her yönde farklılaşabilen bir hücre (Totipotent Kök Hücre) bulunuyor. Bu hücreler bir insana ait her türlü doku ve organın oluşumunu sağlayabilir. Bu hücreden sonra gelen ikinci kademe hücre birçok yönde farklılaşma yeteneği olan (Pluripotent Kök Hücre) çok özel bir hücredir. Daha sonraki kademede yer alan kök hücreler ise yalnızca tek yönlü (Unipotent Kök Hücre) farklılaşabiliyor." Bilim insanlarının çalışmaları sonuçlandığında birçok kan hastalığının -kan kanserleri dahil- sorun olmaktan çıkacağı, Alzheimer’den kalp yetmezliğine, kalp kası onarımından Parkinson’a ve son çalışmanın da gösterdiği gibi muhtemelen laboratuvar yapımı doğal organ üretimine kadar pek çok mucize iyi habere tanıklık edeceğiz. (*) Doç. Dr. Mustafa Çetiner: Sağlığınıza, Güler Yayınları, 2007/ Okumanızı öneriyorum!
YAŞLANMA
Belleğimi korumak için hangi desteklerden faydalanabilirim?
Üzerinde tam bir fikir birliği olmasa da düzenli olarak Ginkgo Biloba özlerinden faydalanmak, Omega-3 yağ asitlerini içeren (özellikle DHA) destekleri kullanmak, B12 , B1 , B6 ve folik asit desteği almak belleği destekliyor. Bellek destekleyicilerinin en etkilisi ise "beyni çalıştırmak!". "Ya kullan, ya da kaybet" kuralı beyinde de işliyor. Düşünen, bulmaca, problem, sudoku çözen, tavlaya-santranca kafa yoran, okuyan, üreten beyinler daha geç yaşlanıyor.
CİLT SAĞLIĞI
Organik kozmetiklerin farkı ne?
Hayatın her alanında yaşanan "doğala dönüş" eğilimi kendini kozmetiklerde de hissettirmeye başladı. Artık birçoğumuz yüz kremlerinin nemlendiricilerin hatta şampuan ve diş macunlarının organik olanlarını tercih ediyoruz. Kısacası cilt ürünlerinde de organik pazarı hızla büyüyor. Kozmetikte kullanılan hammaddelerin organik ürünlerden seçilmesi yetmiyor. Aynı zamanda ürüne karıştırılan bazı katkıların da en azından zararsız kimyasal olmaları, petrokimya ürünü içermemeleri özellikle dioksin gibi toksik kanserojen maddeler, sodyum laueret sülfat (SLS) gibi köpürtücüleri, paraben gibi sentetik koruyucuları ihtiva etmemesi gerekiyor. Bir ürünün organik olduğundan bahsedebilmek için mümkün olduğu kadar bitkisel kökenli olması ve içeriğindeki maddelerin en az %20’lik bir bölümünün organik kaynaklardan temin edilmesi gerekiyor. Organik ürünler hem kanserojen olmadıkları hem de cilde zararlı kimyasalları barındırmadıkları için daha faydalı bulunuyor. Bu ürünleri alırken organik sertifikalarının bulunup bulunmadığını dikkatle kontrol etmek de şart.
LIGHT MUTFAK
Sütlü somon (4 kişilik)
Güral Sapanca Wellness Park Yaşasın Hayat Enstitüsü Mutfak Okulu’ndan sağlıklı ve lezzetli bir tarif vermek istiyorum. Benzerlerini içeren dengeli ve düşük kalorili mönüleri Beslenme ve Diyet Dergisi’nde bulabilirsiniz.
MALZEMELER: 4 somon balığı filetosu (derisi ve kılçıkları temizlenmiş); 1,5 su bardağı süt; 1 defneyaprağı; tuz, karabiber
YAPILIŞI: Somon filetolarını teflon tavaya dizin. Üzerine süt, defneyaprağı, tuz, karabiber ekledikten sonra kapağını kapatıp orta ısıda pişirin. Kaynamaya başlayınca altını kısıp 15 dakika daha pişirin. (170 KALORİ)
KİLO YÖNETİMİ
Gizli kalorilere dikkat!
Eğer dikkat etmez patates, mısır, pirinç ya da undan yapılmış atıştırmalıkları yemekte hálá ısrar ederseniz kilo sorununuzu çözemezsiniz. Araştırmalar Amerikalıların yaşadıkları kilo sorununun arkasında bu "fark edilmeyen kaloriler" sorununun önemli bir rolü olduğunu gösteriyor. Fark edilmeyen kaloriler en çok atıştırmalıklardan, en çok da cipslerden geliyor. Bir Amerikalı yılda 10 kilo cips tüketiyor. Son yıllarda bu "sağlıksız yiyecek" bizde de fazla miktarda tüketilmeye başladı. Ülkemizde özellikle obez çocukların sayısının artmasında mısır, patates veya beyaz pirinçten yapılan cipslerin vb. atıştırmalıkların önemli bir etkisi olduğu biliniyor. İşin uzmanları cips tüketiminin bizde henüz yılda 900 gram civarında olduğunu gösteriyor. Bu rakamın azalması gerek!
ŞEKER HASTALIĞI
Glisemik kontrol ne anlama geliyor?
Glisemik kontrol kan şekeri kontrolü ile aynı şey gibi düşünülse de arada bazı farklar var. Günümüzde şeker hastalarının takibinde sadece açlık kan şekeri değerleri ile yetinilmiyor. Yemekten iki saat sonra yapılan tokluk şekeri değerlendirilmelerine de büyük önem veriliyor. Ayrıca geçmiş son üç ayın kan şekeri ortalamalarını gösteren A1C düzeyleri de takip ediliyor. Yani tam bir glisemik kontrolden bahsedebilmek için bu üç parametrenin de kabul edilebilir rakamlar arasında bulunabilmesi gerekiyor. Diğer taraftan yeterli bir glisemik kontrolden bahsedebilmek için diyabete eşlik eden hipertansiyon kan yağları dengesizliği ve organ hasarlarının da takip altında tutulması amaçlanıyor.
BİR TEŞEKKÜR
Sapanca’da kilo okulu
Güral Sapanca Wellness Park Otel’de faaliyet gösteren "Yaşasın Hayat Enstitüsü" geçen pazar düzenlediği "Kilo Yönetimi" konulu seminerle "Hayat Okulu"nu açtı! Seminere katılanlar hem dinlediler hem de baş aşçı Mehmet Usta ile "Mutfak Okulu" pratikleri yaptılar. Sapanca ve Yaşasın Hayat Enstitüsü’nün "Hafifleyin Gençleşin" sloganına ve Kilo Yönetimi programlarına destek olan herkese teşekkür ediyor.