Paylaş
Her organ, doku ve hücre zamana direnemeyip yaşlanmadan nasibini alıyor. Bu, olması gereken ve beklenen bir şey... Çaresi de yok! Kemiklerimiz de her doku gibi yıpranıp yaşlanıyor. Kemiklerdeki yaşlanma süreci, ilk dönemde “osteopeni”, sonraki aşamada “osteoporoz” olarak tanımlanıyor.
“Osteopeni” sürecin “hafif” seyrettiği başlangıç aşamasına deniyor. Sürece bu aşamada müdahale edilmezse, koflaşma ağırlaşıyor ve devreye “osteoporoz” giriyor. Yaşlanan kemik en çok da “kalsiyum” içeriğini kaybediyor. Kalsiyum, kemiğin “esas” maddesi yani çimentosudur.
O azalınca geriye içi boşalıp koflaşmış, gücü zayıf, direnci azalmış, en ufak travmada, hatta bazen kendiliğinden kırılabilen “osteoporotik” bir kemik dokusu kalıyor. Kırılganlık artışı osteoporozun derecesiyle yani koflaşmanın ağırlığı ile ilgili bir durum.
ÖNLENEBİLİR Mİ?
Peki, osteoporoz önlenebilir mi? Tabiî ki önlenebilir. Önlenemese de kontrol altına alınıp yavaşlatılabilir. Bunun için de önce beslenmeyi düzeltmek, aktiviteyi artırmak sonra da doktorların vereceği tıbbi destek ve ilaçları düzenli kullanmak gerekir.
Bütün mesele doğru bilgilenmek, doğru korunma ve tedavi programları edinip doktorun önerilerini dikkatle uygulamaktır. Bunlar yapılırsa telaşa da, endişeye de, can sıkmaya da gerek yoktur.
Akılcı bir kalsiyum, magnezyum, K2 vitamini, D vitamini destek programı, gerektiğinde de reçeteli ilaçlar sayesinde osteoporoz kontrol altına alınabilen bir problemdir. Bir başka önemli nokta da şudur:
Sağlığın her alanında olduğu gibi osteoporoz alanında da yanlış bilinenler oldukça fazla. Bunlardan ilk yedisini “osteoporoz yanlışları” kutusunda bulacaksınız. Lütfen onları dikkatle okuyun ve çok sık yapılan bu yanlışlara siz de düşmeyin.
OKUR SORUSU
Böbrek kisti önemli mi?
Sağlık riski araştırmaları yaparken sık karşılaşılan problemlerden biri de böbreklerdeki kistlerdir.
Böbrek kistleri de diğer çoğu kist gibi içi su dolu keseciklerdir. İsterseniz önce şunu bir hatırlatalım: “Benim vücudum kist yapıyor” düşüncesi yanlıştır.
Memedeki kist ve yumurtalıklardaki kistin, tiroid bezi ile karaciğer veya böbreklerdeki kistin özel bir ilişkisi yoktur. Böbrek kistleri ise çoğu kist gibi içi sıvı dolu ve zararsız keseciklerdir.
Böyle olduğu için de “basit kist” olarak tanımlanırlar. Büyüklükleri değişkendir. Mercimek büyüklüğünden başlayıp greyfurt boyutuna kadar büyüyebilirler. Sayıları bir de olabilir, üç de, beş de. Özellikle 50’li yaşların üzerinde neredeyse her iki kişiden birinin böbreğinde kist çoktan oluşmuştur. Kısacası kistleşmek bazı böbreklerin bir tür yaşlanma biçimidir. Kansere dönüşmezler.
Eğer böbreğinizde kist varsa endişelenmeyin. Yıllık ultrasonografik incelemeler yeterli olacaktır.
OKUR SORUSU
İyot desteği yutalım mı?
Tiroid bezlerimizin T3 ve T4 hormonlarını üretebilmesi için minimum günde 100-150 mikrogram iyoda ihtiyacı var. Bu miktar gebe ve emziren kadınlarda minimum 220-270 mikrograma kadar yükseliyor. Eğer iyotlu tuz tüketiliyorsa bu miktar iyot besinle veya iyotlu tuzla zaten karşılanıyor. İşte bu nedenle iyot değerleri ölçülüp iyot eksikliği olup olmadığını kesinleştirmeden iyot desteği kullanmanızı asla önermem. İyottan zengin diye pazarlanan “kelp” içerikli destekleri de asla kullanmayın. Guatr ve diğer tiroid hastalıklarının tedavisi için önerilen “tere otu” ve benzeri bitkisel desteklere de kulaklarınızı tıkayın. Kesinlikle palavra!
Osteoporoz yanlışları
1- Sadece menopozdaki kadınlar osteoporoza yakalanır: Kadınların, özellikle de menopozdaki kadınların osteoporoza yakalanma ihtimalleri daha yüksek ama bazen genç kadınların, hatta genç erkeklerin bile osteoporoza yakalanmaları mümkün.
2- Duruşunuz düzgünse osteoporoza yakalanmazsınız: Düzgün duruş önemlidir. Ama ne duruş bozukluğu osteporoza sebep olur, ne de düzgün duruşla osteoporoz engellenebilir.
3- Osteoporozla osteopeni aynı şeylerdir: Yaygın bir şehir efsanesi de budur. Tıbbi anlamda ikisi ayrı şeylerdir. Osteopeni, osteoporozun erken dönemi ve daha hafif şekli gibidir. Sözcük anlamı “daha az kemik” demektir ve “olması gerekenden daha düşük bir kemik kütlesini” ifade eder. Osteopenide tıbbi tedavi gerekmez. Kalsiyum, D vitamini desteği, beslenme önlemleri ve egzersiz takviyeleri yeterli olabilir.
4- Osteoporoz kırıkları düşünce olur: Eğer kemik osteoporotikse, düşünce daha kolay kırılır. Ancak çoğu osteoporoz hastasının kemikleri, düşme olmadan da kırılabiliyor. Ve bunlar farkına bile varılamıyor.
5- Osteoporoz ağrılıdır: Her osteoporoz hastasında ağrı olmaz. Seyrek olarak sırt bölgesinde ağrılar görülse de osteoporoz ağrısız bir problemdir.
6- Tedavide kalsiyum ve D vitamini takviyesi yeterli olur: Eğer ciddi bir osteoporoz söz konusuysa sadece takviyelerle sorun çözülmez, tıbbi tedavi de gerekir.
7- Her yaşlı osteoporoza yakalanır: Yanlış değil ama eksik bir yaklaşımdır. Yaşlanan her kemik az çok kalsiyum kaybı yaşar ama kalsiyumdan zengin beslenen, yeteri kadar D vitamini üreten, egzersiz yapan, genetik mirası sağlam kişiler osteoporozdan korunabilir.
BİR NOT
Tiroid problemleri saç döker
Tiroid hastalıklarıyla saç dökülmesi arasında bağlantı olabilir. Tiroid bezinin çok çalışması da, az çalışması da saçların dökülmesine yol açabilir. En sık görüldüğü durumsa hipotiroidi, yani tiroid bezi tembelliğidir. Eğer saç dökülmesine, kaşlarda dökülme, cilt kuruluğu, ödem, kabızlık, yorgunluk, kilo alma gibi işaretler de eşlik ediyorsa bu ihtimal daha da fazla demektir.
Paylaş