Aslında bazen siz ne yaparsanız yapın sonuç pek değişmiyor. Her organınız gibi cildinizde az ya da çok ama mutlaka yaşlanıyor. Yine de yapılabilecek bir şeyler yok mu? Tabii ki var!
Enteresan bir yaz yaşıyoruz. Ve neredeyse her güne altmışını çoktan geçmiş eski bir efsanenin nefes kesici görüntüleri ya da tedbirsiz yakalanmış genç bir mankenin katmerlenmiş göbeğiyle başlıyoruz. Kısacası bu yaza paparazziler damgalarını vurdular. Kimi ünlüleri göklere çıkarıp, kimilerine dip yaptırdılar. Yani bu yaz da “genç kalma-genç görünme”, “ellilik lokum”, “altmışlık efsane” dedikodularıyla geçti.
Paparazzi kameralarının en çok yoğunlaştığı yerler selülitler, göbekler ve cilt kırışıklıkları oldu. Gazete ve dergilerdeki ünlülerin resimlerine dikkatle baktığınızda, yirmilik ya da altmışlık fark etmiyor, çoğunun kırışıklık ve selülit mağduru oldukları hemen anlaşılıyor. Yine de yapılabilecek bir şeyler var. Eğer bazı basit noktaları gözden kaçırmazsanız yaşlanma yolculuğunda cildinize de yardımcı olabilirsiniz. İşte size özet bir yaz sonu kırışıklık kürü rehberi:
KIRIŞIKLIK AZALTMA PLANI
Güne mutlaka iyi bir kahvaltıyla başlayın. Kahvaltıda taze meyve, yumurta beyazı, kahvaltı gevrekleri, zeytin, yoğurt, taze yeşilbiber ve domatesi tercih edin. Kahvaltıdan önce alacağınız 200 miligramlık bir alfa lipoik asit ve 500 miligramlık L-karnitin tabletini, kahvaltı sonrasında 100 miligramlık bir kapsül CoQ10 ile tamamlayın. CoQ10 kapsüllerini zeytinyağıyla temas ettirdikten sonra kullanmanızı tavsiye ederim. Faydalanma olasılığınız daha da artacaktır.
Öğün atlamayın, öğle yemeğini protein, akşam yemeğini karbonhidrat (sebze, meyve, tahıl) ağırlıklı alın. Gün boyu sık ve az su için. Şekerli ve gazlı içeceklerden uzak durun. Soda ve mineralden zengin sular en iyi tercihlerdir. Balığa, bakliyat ve tahıllara sofranızda daha yer verin. Domatese öğlen ve akşam sofralarınızda da yer açmayı ihmal etmeyin. Nişastalı, unlu, yağlı, kızartmalı sofralardan uzak durun. Kahveyi azaltın. Yemek üstüne tatlıdan vazgeçin.
BAZILARI DA HAYAT HEDİYESİ
Salatalarınıza öğütülmüş keten tohumu, ayçiçeği çekirdeği ekleyin. Şeftali ve kayısıya ara öğünlerde öncelik verin. Karpuzu inciri üzümü abartmayın.
Son bir tavsiye: Yüzünüzdeki bazı çizgilerin hayatın size armağanları olduğunu da unutmayın...
Tiroit hastalıkları psikolojik sorunlara yol açar mı?
Tiroit hastalıkları bazı psikolojik sorunlara yol açabiliyor. Örneğin hipertiroidi, yani tiroit bezinin aşırı çalıştığı durumlar sinirlilik, öfke nöbetleri, alınganlık, gerginlik, endişe gibi duyguların yoğunlaşmasına sebep olabiliyor. Hipotiroidi yani tiroit bezi tembelliğiyse, depresyonla ilişkili işaretlere neden olabiliyor. Benzer şekilde ruhsal sorunların tiroit hastalıklarına yol açabildiği de belirtiliyor. Örneğin doğum sonrasında oluşan depresyon ile haşimato hastalığı ve buna bağlı doğum sonrası hipotiroiditinin ilişkili olabileceği belirtiliyor.
Balık yemek bunamayı geciktirebilir mi?
Balığın, özellikle omega-3’ten zengin olan balıkların zekâyı güçlendirme ve belleği destekleme yanında bilinçsel gerilemeyi geciktirdiğini gösteren bulguların sayısı her gün biraz daha çoğalıyor. Omega-3 yağları ister balıktan, ister başka kaynaklardan kazanılsın bilinçsel gerileme üzerinde son derece ciddi yararlar sağlıyor. Eğer daha sık balık, ceviz, yeşil yapraklı sebzeler, keten tohumu ve diğer omega-3 zengini besinler yerseniz belleğinizin bundan mutlu olacağı aklınızda olsun. İsterseniz birkaç kopya daha vereyim: Folik asit, B12 vitamini, B6 vitamini de belleğe iyi gelen doğal destekler.
Depresyona yol açan nedenler hangileri?
Depresyonu tetikleyen faktörlerin başında kayıplar geliyor. Eş kaybı, evlat kaybı, anne babanın kaybedilmesi, iş kaybı, şehir değiştirmeler, ekonomik kayıplar ve daha pek çok neden depresyona yol açabiliyor. Emekliliğin bile depresyona neden olduğu biliniyor. Bazı hastalıkların, bazı ilaçların da depresyonu tetiklediği, yani dolu bir tabancayı ateşleyebileceği belirtiliyor. Doğum sonrası dönemler, menopoz dönemine atılan yeni adımlar, başarısızlıklar, beklediğini bulamamalar da depresyon sebebi olabiliyor. Bazı insanlar gereksiz yere uzamış hüzünler yaşayarak da depresyon tuzağına düşebiliyor. Tiroit veya kortizol hormonlarının eksikliğinin de depresyonla ilişkili olabileceği aklınızda olsun. Eğer depresyonla ilgili bir sorununuz varsa lütfen komşunuzun ilacını kullanmayın. Bana sorarsanız depresyonun tedavisini yalnızca psikiyatristlere bırakın.
Kadınlar efor testi yaptırmalı mı?
Koroner kalp hastalığının bir erkek hastalığı olduğu yönündeki yanlış bilgileri unutun. Özellikle 50 yaş sonrasında kadın ve erkeklerin kalp damar hastalığına yakalanma riski neredeyse eşitlendi. Bu nedenle 50 yaş sonrası erkeklere uygulanan kalp koruma programlarının kadınlara da uygulanması gerekiyor. Özellikle kolesterol dengesizliği yaşayan, sigara içen, hipertansiyon, kan şekeri yüksekliği ve benzeri kalp riskleri taşıyan kadınlarda sadece istirahat EKG’siyle yetinmemek ve mutlaka efor testinden de istifade edilmesi öneriliyor. Kadınlarda kalp hastalığı işaretlerinin erkeklere oranla daha silik ve atipik olabileceğini ve ilk krizlerin hayati etkilerinin daha yüksek olduğunu unutmayın.
Toplam kolesterol ölçümü mü HDL ve LDL değerlerini belirlemek mi daha önemli?
Kanınızda “toplam kolesterol” diye özel bir kolesterol dolaşmıyor. Total veya toplam kolesterol vücudunuzdaki iyi ve kötü kolesterolün toplamı ile bu rakam trigliserid ölçümünüzde elde edilen değerin beşte birinin eklenmesiyle elde ediliyor. Yani, LDL kolesterol + HDL kolesterol + trigliserid / 5 olarak özetlenebilecek bir formül söz konusu. Kolesterol bakımından şanslı veya şanssız olduğunuzu gösteren temel değerler iyi ve kötü kolesterolünüzün ölçümleriyle konuşan rakamlardır. Eğer kötü kolesterolünüz 130’dan yüksekse dikkatli olmanızda yarar var. İyi kolesterolünüz 40’ın altındaysa yine benzer dikkati göstermeniz gerekiyor. Toplam kolesterol ölçümleri bazen gereksiz telaşa yol açabiliyor. Çünkü trigliseridiniz çok yüksekse veya faydalı kolesterol HDL’niz beklenenden fazlaysa toplam kolesterolünüz de yüksek bulunuyor. Bu nedenle kolesterol durumunuz hakkında herhangi bir fikir yürütülebilmesi için iyi ve kötü kolesterol değerlerinizin belirlenmesi şart.
Alzheimer hastalığının risk faktörleri neler?
Genetik önemli bir risk faktörü ama zannedildiği kadar ön planda değil. Yaşın ilerlemesi önemli bir faktör olarak gösteriliyor. 65 yaş sonrasında hastalık olasılığı her 5 yılda bir iki katına çıkıyor. Kadınlarda Alzheimer riski erkeklere oranla biraz daha yüksek. Kalp damar hastalığı olanlarda, şeker hastalarında, depresyon sorunuyla boğuşanlarda, kafa travmaları geçirenlerde de risk artabiliyor.
Aritmi ne anlama geliyor?
Kalbinizin büyüklüğü yumruğunuzun büyüklüğü kadardır. Bu yapının neredeyse tamamı kas dokusundan oluşmuştur. Kalbin, içine gelen kanı doku ve organlara pompalayabilmesi için dakikada ortalama 80 defa kasılması gerekiyor. Kasılabilmesi için de kendi kendine elektrik akımı üretmesi ve bunu bütün hücrelerine hızla dağıtması şart. Enerji üretim merkezinden (sinüs düğümü olarak biliniyor) uyarı çıkışında veya elektrik enerjisinin dağıtım sistemiyle kalp kaslarına ulaştırılmasında bir arıza olduğu zaman ritim bozukluğu halinden söz ediliyor. Böyle bir durum “kalbin teklemesi” ile de ifade edilebiliyor. Kalp ritminin bozulma ihtimali yaşlandıkça artıyor. Tiroid hastalıkları, alkol, sigara kullanımı, uykusuzluk, fazla miktarda kafein kazanımı gibi durumlarda da ritmin bozulma ihtimali artıyor. Ritim bozukluğu bazen ani ölümlere yol açabileceğinden son derece önemli bir durum.