Paylaş
Çok sayıda diyet uzmanı, egzersiz danışmanı, psikolog ve psikiyatrist ile el ele verdik ve öğrendiklerimizi sizinle paylaştık.
HER güzel şey gibi “YAZ” bu yıl da bitiyor, sonbaharla birlikte yeni bir dönem başlıyor. Yaz kimimize birkaç kilo yağ daha eklerken, kimimizi birkaç kilo yağdan kurtardı. Biz “Yaşasın Hayat Enstitüsü” olarak sonbahara girerken size bir dizi diyet önerisi hazırladık. Önce şu noktayı hatırlatalım: Diyet programlarının çoğu sizi sonucu baştan belli maçlara çıkarır. Belki ilk birkaç maç sizin olabilir, ama uzun vadede sonuç baştan bellidir. Yeme içmeden uzak, lezzete, keyfe pek yer vermeyen her maç gibi bu maçlar da zamanla bıkkınlık ve motivasyon düşüklüğü ile sonuçlanıp kaybedilir.
ÖNERİ 1: DOĞRU TEŞHİS ŞART
Bize sorarsanız sorunun tekrarlayıp durması ne her yıl önünüze bir yenisi konan diyetlerde, ne de sizde gizli. Doğru ve kalıcı çözüm yağlanmaya yol açan biyolojiyi iyi tanımlamamakla ilgili. Çünkü her kilo sorununun arka planında ya biyolojik ya da ruhsal nedenler –bazen de ikisi birden- vardır. Hormonal ya da duygusal dürtülerinizin de bu dürtülerin yol açtığı yeme içme yanlışlarınızın da arka planında moleküler temeller vardır. Moleküler temelleri anlamadan ve bu hormonal, metabolik ya da genetik itiş kakışın nasıl işlediğini kavramadan yola çıkıp süreci sadece ‘daha az yiyip daha çok hareket ederek’ çözmeye kalkmak maçı daha baştan kaybetmek demektir.
ÖNERİ 2: HER BEDEN FARKLI
Her benden ve beyin farklı çalışır, algılar ve öğrenir. Birinde ödem yapan bir besin diğerini sık sık tuvalete gönderir. Bir lokması bazı bedenleri fil gibi yapabilen ama koca bir tenceresi bazılarına bir gram bile yağ eklemeyen yiyecekler de olabilir. Bu nedenle farklılıkları net ve açık olarak tanımlamadan diyete başlamamak lazım.
ÖNERİ 3: BİLGİLENİN
Kalıcı ve istikrarlı bir şekilde kilo vermek istiyorsanız, ‘kilo alıp verme’nin fizyolojisi konusunda da bir şeyler bilmeniz gerekiyor. Bir dilim pastanın, kızarmış patates ya da ekmeğin hangi süreçlerden geçerek karnınıza, kalçanıza yağ olarak depolandığını bilirseniz daha dikkatli ve tutarlı olursunuz. Beslenmenizdeki ve aktivitenizdeki değişikliklerin kilonuza nasıl yansıdığını, yağlarınızı nasıl etkilediğini de bilmeniz iyi olur. Kilo sorunu olan birinin aktivite yapmayıp sadece diyet yapınca yağlarının yanında kaslarını da yakabileceğini bilmesi gerekir. Sadece egzersiz yaparak, ama önüne geleni silip süpürerek beslenen biri asla kilo veremez. Tekrar kilo alınıp verilen programlarda yağlar geçici ama kaslar kalıcı olarak kaybedilir. Araştırmalarımız sadece 2-3 turluk yanlış diyetlerin en az yüzde 20-30 kas kaybı ile sonuçlandığını ve bunun metabolizma hızında en az yüzde 20-30’luk bir yavaşlamaya yol açtığını gösteriyor.
ÖNERİ 4: ŞÜPHECİ OLUN
Diyet konusunda öğrendiğiniz her şeyi şüpheyle karşılayın ve sorgulayın. Çünkü doğru zannettiğiniz bilgilerin en az yüzde 80’i yanlış. Geri kalan yüzde 20’nin ise en az yüzde 10’u hâlâ tartışmalı ve değişken bilgilerden ibarettir. Başlangıçta bildiğiniz her şeyi unutun. İyi bir öğrenci olun ve sorunun öncelikle “kararlılık” sonra “bilgi” ve nihayet “içselleştirme” yoluyla çözümlenebileceğini unutmayın.
ÖNERİ 5: CEVAP ARAYIN
‘Niçin kilo aldığınız’ sorusunun net ve açık cevabını öğrenmeden yola çıkmayın. Vereceğiniz kilo miktarı yani yağ kaybınız vücut ağırlığınızın yüzde 3’ünden hele hele yüzde 5’inden fazlaysa ciddi bir bedensel ve ruhsal taramadan geçmeden önünüze koyulan hiçbir diyeti ve aktiviteleri uygulamayın. Bölgesel yağlarınızı eritir diye tavsiye edilen aletlere çok inanmayın. Liposuction ve benzeri geçici müdahaleler için ameliyat masalarına yatmayın.
ÖNERİ 6: OTOMATİKLEŞTİRİN
Kilo sorununu çözmeye karar verdiğinizde, süreci mutlaka içselleştirin ve otomatikleştirin. Damağınızı, midenizi, kaslarınızı ve eklemlerinizi yeniden eğitin ve her iki süreci –beslenme ve aktivite ikilisini- kalıcı, keyifli hale getirin.
ÖNERİ 7: İZLEYİN
Önemli bir nokta da süreci dikkatle izlemenizdir. Her şey iyi gidiyor mu? Yorgun mu, fit misiniz? Uyku ritminizde bir bozulma var mı? Baş ağrısı, kabızlık, saç dökülmesi gibi problemleriniz oluyor mu? Sadece yağ mı yoksa kas da kaybediyor musunuz? Önceden belirlenen biyolojik bozukluklarda iyileşme var mı? Ruhsal durumunuz iyi mi? Yeme alışkanlıklarınız değişti mi? Dinçleştiniz mi, hatta gençleştiniz mi? Bütün bu soruların her birinin yanıtı çok önemli.
ÖNERİ 8: STRES YAPMAYIN
Herkesin kilo alma nedeni de, biçimi de, fazla yağların depolanma ya da erime şekli de farklıdır. Bunları kısmen genetik yapınız, kısmen metabolik ve hormonal süreçleriniz belirler. Fabrika ayarları keşfedilmeden çıkılan her türlü kilo kaybı programı hüsranla sonuçlanır. Önemli bir nokta da şudur: Kilo sorununuzu büyütmeyin. Hele hele obez biri değilseniz ve hareketli bir hayatınız varsa telaşlanmayın. Şunu da unutmayın: Hiç kilo sorunu olmadığı halde kalbi, karaciğeri hasta, tansiyonu, şekeri yüksek insanlar var. Kilolu olduğu halde sağlıklı kalabilen, şekeri, tansiyonu olsa da 80-90 yıl yaşayabilenlerin sayısı da fazla. Kısacası “kilolu olmak, sağlık sorunu olmak” anlamına gelmiyor.
Hareket yoksa çözüm yok
DİYETİNİZ sizi aç bırakmamalı, lezzetsiz olmamalı. Şunu unutulmamalıyız: Yiyip içtiklerimizi makul miktarlara indirmeden ve hareket etmeden bu işin kalıcı bir çözümü yok!
Paylaş