Kilo döngüsüne leptin çare mi

Geçen hafta açıklanan bir araştırmanın sonuçları çok ilgi çekti.

Araştırmacılar kilo fazlalığı ve obezite sorunundan yakınanların en önemli problemi olan yeniden kilo alma felaketinin leptin hormonu kullanılarak çözülebileceğini müjdeliyordu. ‘Leptin çare mi?’ sorusu böylece yeniden gündeme geldi. Biz bu soruyu hemen yanıtlayalım: Maalesef hayır!

LEPTİN son 10 yılda üzerinde en çok araştırma yapılan moleküllerden biridir. Keşfedildiğinde kilo sorununun çözümü için büyük umutlar bağlanan ve neredeyse nihai bir çözüm gibi sunulan leptinin hikáyesi oldukça eskidir. Sağlıklı vücut ağırlığının sürdürülmesinde bu hormonun etkili olduğuna hiç kuşku yok, ama leptinin sorumlu olduğu kilo fazlalığı ve obezite olgularının (sayısı genetik geçişli bazı durumlar dışında) zannedildiği kadar fazla değildir.

Kilo döngüsünün tek sebebi leptin hormonu ile ilişkili sorunlar değildir. Kiloların 2-3 yılda neredeyse yüzde 90’ının geri alınmasının pek çok sebebi var:

Altta yatan metabolik veya hormonal bozukluğun çözümlenmemiş olması: Tiroid bezi tembelliği (hipotiroid), böbrek üstü bezlerinin aşırı çalışması (Cushing), insülin direnci sendromları (metabolik sendrom, polikistik over sendromu)

Az yiyerek kilo kaybedileceğinin bilinmesi ama, verilen kiloların sadece bu yolla korunamayacağının unutulması.

Sadece egzersizle yetinilmesi, kalori kısıtlamasının yapılmaması, fazla kalori tüketiminin sürdürülmesi.

Kullanılan bazı ilaçların (kilo yapıcı etkisinin gözden kaçması, antidepresanlar, antipsikotik ilaçlar, kortizon ve benzeri hormonlar, doğum kontrol hapları.)

Yeme davranışı bozukluklarının (tedavi edilmemesi, gece yeme alışkanlığı, strese bağlı aşırı gıda tüketimi alışkanlığı)

Orta yaş nedeniyle doğal olarak ortaya çıkan metabolizma yavaşlamasının dikkate alınmaması... Siz bunlara başkalarını da ilave edebilirsiniz.

KİLO ALMAMAK ZOR

Kilo vermek sanıldığı kadar kolay değildir ama verilen kiloları korumak çok daha zor bir şeydir. Kilo fazlalığı ve şişmanlık sorunu olanlara yardımcı olmaya çalışanların karşılaştıkları en önemli güçlük, kilo kaybının sürdürülmesi ve verilen kiloların uzun süreli korunabilmesidir.

Gözlemlerimiz kilo vermek ve sağlıklı kilosunu korumak isteyenlerin daha yolun başlangıcında, metabolik ve hormonal bir bozukluk olup olmadığı yönünde tecrübeli bir merkezin tıbbi kontrolüne girmesi gerektiğini gösteriyor. Temelde yatan hormonal ve metabolik sorun çözülmedikçe, ne kalori kısıtlamaları ne de egzersiz çabaları, en azından uzun sürede asla sonuç vermiyor.

Leptini bir kurtarıcı gibi görmek yanlıştır. Verilen kiloları korumanın 4 temel ilkesi asla unutulmamalıdır.

Altta yatan metabolizma sorununu (eğer varsa) çözmek

Aşırı kalori tüketimini makul düzeylere indirmek

Aktiviteyi yükseltmek

Yeme davranışı bozukluklarına sonsuza dek veda etmek.

Fazla kilolardan ebediyen kurtulmak istiyorsanız, yukarıdaki 4 ilkeyi ısrarla uygulamanız gerekiyor.

METABOLİZMANIZI HIZLANDIRMAKİÇİN ÖNERİLER

Verdiğiniz kiloları korumak istiyorsanız metabolizma hızınızı iyi izleyin. Eğer zaten az yediğinize inancınız kesin ise, metabolizma hızınızı yükseltmeyi daha çok önemseyin. Daha çok kalori yakan, çalışkan bir metabolizmanız olsun istiyorsanız aşağıdaki önerilerden yararlanabilirsiniz.

Daha aktif biri olmaya çalışan! Düzenli egzersiz yapın! Her gün yarım saat sıkı bir yürüyüş (günaşırı veya haftada 3-4 kez de olur) yeterlidir.

Fırsat buldukça direnç-dayanıklılık egzersizlerinden faydalanın. Mekik çekin, ağırlık kaldırın, itin veya çekin!

Sık aralıklarla beslenin! Uzun süre aç kalmayın. Öğün atlamayın.

Su içmeyi ihmal etmeyin! Günde 8-10 bardak su için.

Protein tüketmeyi ihmal etmeyin. Yağsız proteinlere öncelik verin.

Yavaş karışan şeker ve karbonhidratlara yönelin. Posadan zengin, doğal besinlere ağırlık verin. Düşük glisemik yükü olan bir beslenme planı yapmayı öğrenin.

Daha fazla baharat ve acı tüketin.

Yeşil çay, kalsiyum ve B grubu vitaminlerinden istifade edin.

MUCİZE BEKLEMEYİN

Leptin yemek yemenin-yiyecek tüketmenin dengelenmesinde görev alan bir ‘haberci hormon’dur. Yağ hücrelerinde yapılır, beyne ‘artık doydum’ mesajını iletmek için yollanır. Beyin -özellikle vücut fazla miktarda yağ hücresine sahipse- bazen bu mesajları alamaz. Yağ hücreleri doyma mesajlarını birbiri ardına yollar ama beyin bu mesajları alamaz veya duyamaz. Bu durum ‘telefonun çalması ama kimsenin onu açmaması’ gibi bir şeydir. Leptin önemli bir ‘mesaj taşıyıcı hormon’dur ama, duyma mesajı taşıyan çok sayıda molekülden sadece biridir. Siz şimdilik ne kilo verirken ne de verdiğiniz kiloları korurken Leptine güvenmeyin; Leptinden fazla bir şey beklemeyin.

Ağlamak güzeldir

Ruha iyi gelen her şeyin bedene de iyi geldiğini belirtiyoruz. ‘Babam ve Oğlum’ sadece iyi ve güzel bir film değil! İçinde yaşadığımız farklı ve zorlu bir dönemi daha kolay, daha hasarsız atlatmada önemli bir işlevi de yerine getirecek gibi görünüyor. Aile birliği kavramının sağlığımız ve yaşam kalitemize olan etkisi! Babam ve Oğlum sadece bir sinema olayı gibi kabul edilmemelidir. Doğrudur! Senaryo, görüntü kalitesi, oyuncular hepsi oldukça iyi. Ama farklı, hem de çok farklı bir yönü daha var bu güzel filmin ve sevgili Çağan Irmak’a pek çok teşekkür borçluyuz unuttuğumuz pek çok şeyi yeniden anımsattığı için... Bir yerlerde bırakıp, artık dönüp bakmadığımız şeylere yeniden baktırdığı için. Bize üzülmenin de, sevgiyi yüreğe hapsetmenin de, kızıp hiddetlenmenin, kavga etmenin, önce küsüp sonra yeniden geri gelmelerin de insanca olabileceğini yeniden hatırlattığı için... Anne-baba ya da çocuk olmanın, akraba veya aile olmanın, gelenek ve göreneklerle içiçe kalmanın, biraz hız kesip yavaşlayıp, hayata zaman tanımanın, zamanın doğal ritmi içinde kalmanın önemini vurguladığı için. ‘Ağlamak güzel şey’ diye okumuş ve ‘doğru’ diye düşünmüştüm. Bu film bize iyi geldi!
Yazarın Tüm Yazıları