Paylaş
Kuru kepek estetik bir sorundur. Elbise yakasında, omuzlarda hoş olmayan bir görüntü yaratır. Kaşıntı yapmaz. İltihabı olmaz.
Yağlı kepek ise nispeten büyük parçacıklar, irili ufaklı pullar şeklinde deri üzerinde kalır. Kaşıntı yapar. Kaşımayla bir yandan kepekler dökülürken bir yandan da saç kaybı olur. Bazı araştırmacılar bir mantar enfeksiyonu neticesinde geliştiğini öne sürmektedir.
Kuru kepek için çinko, ardıç yağı ya da katran içeren özel şampuanlar kullanmak yeterlidir. Bu şampuanlar hem cildin nem kaybedip kuruyarak dökülmesini önler hem de yenilenmeyi ve onarımı düzenler.
Yağlı kepek için mantar tedavisi gerekebilir. Salisilik asit içeren solüsyonlar kullanılarak yağ birikimi azaltılabilir. Tedavide başarıya ulaşabilmek için önerilen şampuan, solüsyon, krem ve benzeri maddelerin düzenli kullanılması birinci koşuldur.
A vitamininden zengin beslenmenin saçlı derinin onarım ve yenilenmesine katkısı tartışılmaz. Bu vitamini içeren havuç, kayısı, karaciğer, maydanoz, patates, pazı ve balıktan zengin sofralar sizi yalnızca kepekten uzak tutmaya değil sağlıklı beslenmenize de yarar.
BİR NOT
Parlak saçlara sahip olmak için...
Hem saç telinin hem de saçlı derinin bütünlüğünü kaybetmesi, kabuklanıp pullanması saçların parlaklığını yitirmesine ve matlaşmasına neden olur. Dengesiz ve niteliksiz beslenme, olumsuz hava koşulları, sert fırçalama, sık sık saç kurutma makinesi kullanma, kuaförlerde kullanılan bazı malzemeler ve aletler, güneş ışınları, stres, çevre kirliliği, fazla kireçli sular saçların parlaklığını yitirmesine yol açan en önemli nedenlerdir.
Peki, cansız, mat, sağlıksız görünen saçlardan nasıl kurtulmalı? Saç kurutma makinesi kullanmaktansa saçlarınızı doğal yöntemlerle kurutun. Uzun süre dayanmasıyla övünen (!) boyalardan, saçları düzleştirmek için kullanılan kimyasallardan uzak durun.
Taramayı kolaylaştıran balsamlar saçlı deriye yapışarak matlaştırıcı etki yaptıkları için tercih etmeyin. Şampuanı iyice durulamaya dikkat edin. Duşun sonunda soğuk su ile yıkayarak saçlarınızı canlandırın.
Demir, B6 vitamini başta olmak üzere vitamin ve mineral eksikliğine karşı dengeli beslenerek önlem alın. Rengârenk, çeşit çeşit, sebze ve meyve tüketin. Demir, omega-3, B vitaminleri için badem, ceviz, buğday, süt ürünleri, bira mayası, çinko için yumurta sarısı, mercimek, deniz ürünleri içeren gıdalara sofranızda sıkça ve bolca yer verin.
AKLINIZDA OLSUN
Göz kapaklarının şişliği nasıl giderilir
Göz kapaklarının (özelikle de üst kapakların) şişliği yeterli su içmemekten kaynaklanabilir. Vücudumuzda genel olarak ödem –şişlik- oluşmasının ilk nedenlerinden biri su tüketiminin düşüklüğüdür. O nedenle göz kapaklarınızda şişlik fark ettiğinizde ilk aklınıza gelen şey “acaba son günlerde yeterince su içiyor muyum?” sorusu olmalıdır.
Vücudunuzun dehidrate olması –su kaybetmesi- , tuz oranının artışına ve dolayısıyla ödeme yol açar. Hem bol bol su için hem de kafein ve alkol gibi su kaybına neden olan içecekleri sınırlı miktarlarda tüketin.
Hiç farkında olmadan kullandığınız tuz miktarını dikkatle izleyip hesaplayın. Tabiat bize gereksinim duyduğumuz tuzları veriyor zaten. Biriken tuz, biriken su demektir.
Göz kapaklarınıza soğuk uygulama yaparak şişliği azaltabilirsiniz. Evde en kolayı iki ince dilim salatalığı ya da tatlı kaşığını buzdolabında soğutup ısınıncaya kadar göz kapaklarınızın üzerine koyup “soğuk kompres” yapmaktır.
Yastığınızı kontrol edip hafifçe eğim verebilirsiniz. Bu sayede göz kapaklarınızda birikim azalabilir. Uzun bilgisayar çalışmaları sırasında yapay gözyaşı ile kuruluğu giderirseniz ertesi günlerde göz kapaklarınızda şişlik ve yanı sıra yanma, kızarıklık, batma hissi yaşamazsınız.
Basit önlemlerle ortadan kalkmayan şişlik karşısında başta tiroit bezi sorunları olmak üzere çeşitli sağlık problemlerini düşünerek doktorunuzla görüşmenizde yarar vardır.
ÖNEMLİ
Tırnaklarınız çok şey anlatır!
Tırnaklardaki değişimleri sadece “estetik bir sorun” olarak görmemeli, bazı hastalıkların ilk hatta tek işareti olabileceğini hatırlamalıyız. Çomaklaşmış yuvarlak ve mor tırnaklar muhtemel bir akciğer enfeksiyonunun, hatta bir akciğer kanserinin erken işareti de olabiliyor.
Sedef hastalığı ve benzeri bazı cilt hastalıklarında tırnaklarda kabarma, soyulma ve pullanmalar görülebiliyor. Tırnakların adeta tokmak şeklini alması ya da yuvarlaklaşması ve morarması doğuştan kalp hastalıkları veya bazı genetik bozukluklara işaret edebiliyor.
Demir eksikliğinin ileri dönemlerinde tırnaklar kırılıyor, pörsüyor, soyuluyor. Çukurlaşıp adeta bir kaşık haline bile gelebiliyor!
Çinko, kalsiyum, A vitamini noksanlıkları ya da protein yetersizliği gibi durumlarda da tırnaklarda değişimler olabiliyor ama tırnak sorunlarının –zannedildiğinin aksine- herhangi bir maddenin eksikliğiyle ilişkili olduğunu gösteren ciddi bir kanıt yok. B
u nedenle de tırnaklara destek için hiçbir araştırma yapmadan doğrudan besin takviyelerine yönelmek, tırnakları güçlendirmek için vitamin, mineral ve benzeri ürünler kullanmak işe yaramıyor. Piyasa bu amaçla satılan ürünlerin hiçbirinin kanıtlanmış bir faydasının olmadığı belirtiliyor. Bu bilginini anlamı şu: Doktorunuz belirli bir maddenin eksikliğini kesin olarak tespit edip önermedikçe bir “tırnak desteği” alıp yutarak soruna çözüm aramanızın hiçbir faydası yoktur.
Uzmanlara göre tırnaklarınız için yapabileceğiniz en iyi şey onlara zarar vermemek, tırnaklarınızın kuruması, aşırı yumuşaması, kırılgan hale gelmesine fırsat tanımamak, onları darbelerden koruyup -oje çıkaran asetonlu ürünler dahil- kimyasalla tahrip etmemeye çalışmak olmalıdır. Tırnaklarınızı düzenli olarak kesmek, uçlarını düzeltmek, tırnak yataklarını iyice yıkayıp temizlemek etkili önlemlerdir.
Paylaş