Paylaş
“Bu satırları okuyan en az 4 yetişkinden birinin karaciğeri sorunlu” desem inanır mısınız? Üzülerek belirteyim bu net ve açık olarak doğrulanmış bir bilgidir ve karaciğerimize iyi bakmadığımızın en belirgin işaretidir. Araştırmalara uzun yıllar önemsenmeyen karaciğer yağlanması sorununun giderek yaygınlaştığını ve neredeyse her 3-4 yetişkinden birinin karaciğerini hastalanma yolculuğuna çıkardığını gösteriyor. Ve ne yazık ki karaciğer yağlanması yalnızca yetişkinleri değil, gençleri ve çocukları bile tehdit edebiliyor. Bu nedenle isterseniz gelin yeni haftaya bu önemli sorunu yeniden hatırlayarak karaciğer yağlanması meselesini öne çıkararak başlayalım.
İYİ BİLGİ
KARACİĞER NEDEN VE NASIL YAĞLANIYOR
Karaciğerin pek çok hastalığı var ama karaciğer yağlanması günümüzün en önemli, en yaygın karaciğer tehdidi haline geldi. Özellikle sağlıksız beslenme ve hareketsiz yaşam tarzıyla birlikte kontrolsüz alkol ve fruktoz tüketiminin de hızla artması karaciğerlerimizi ciddi ölçüde tehdit ediyor. Araştırmalara bakılırsa
Özellikle alkolle ilişkisi olmayan karaciğer yağlanması sorununda da muazzam bir artış var. Ve bunun bir numaralı nedeni de masum zannettiğimiz bir şeker: FRUKTOZ! Peki, fruktoz karaciğerlerimizi neden ve nasıl yoruyor, rahatsız hatta hasta edebiliyor? İsterseniz gelin şimdi de sizinle kısa bir “fruktoz-karaciğer ilişkisi yolculuğu”na çıkalım.
BİR UYARI
FRUKTOZ: ŞEKER Mİ, ZEHİR Mİ
Meyvelerle her gün makul miktarda (10 gram civarında) doğal fruktoz kazanımımız normaldir. Ama ne var ki karaciğerlerimizin fruktozu işleme kapasitesi son derece sınırlıdır. Oysa “YENİ DÜNYANIN YENİ VE YANLIŞ BESLENME MODELİ”, bedenlerimizi, özellikle de karaciğerlerimizi neredeyse bir “FRUKTOZ ÇÖPLÜĞÜ” haline getirmiş durumda. Zira meyve şekeri olarak da bilinen fruktozu sadece meyvelerden almıyoruz. Mısır nişastasından elde edilen çakma, zararlı ve toksik “yapay fruktoz” her gün farklı besinlerle bedenimize korkutucu miktarlarda girebiliyor. Fruktoz bazen paketlenmiş atıştırmalıklar, bazen masum zannettiğimiz meyve suyu konsantreleri, kolalı ve gazlı içecekler, gazozlar, şeker eklenmiş maden sularıyla, bazen de kremalar, soslar, ketçaplar ve benzerleriyle vücudumuza sinsice dahil oluyor. Oysa yukarıda da belirttiğim gibi karaciğerimizin fruktozu işleme/temizleme kapasitesi son derece sınırlı. Karaciğerlerimiz günde en fazla 15-20 gram kadar fruktozu işleyebiliyor. Ne var ki mevcut “yanlış beslenme düzeni” ile bedenimize fruktoz girişi “GÜNDE 100 GRAM”ı bile geçebiliyor. Peki, sonuç ne? SONUÇ NET VE AÇIK: Karaciğerde yağlanma hatta iltihaplanma hatta zamanla sirozla, karaciğer kanseri ile bile sonuçlanabilen son derece tehlikeli bir yolculuk! Üstelik aşırı fruktoz yükünün zararı yalnızca karaciğer hasarıyla sınırlı da değil. FRUKTOZUN ZARARLARI listesine rahatlıkla başka pek çok hastalık veya sağlık tehdidini ekleyebilirim.
İYİ BİLGİ
AŞIRI FRUKTOZ YÜKÜ NE YAPIYOR
Aşırı fruktoz yükü oksidatif stresi arttırarak, enerji üretim merkezlerimiz mitokondrilere zarar vererek, protein üretim organellerimiz endoplazmik retukulumda strese yol açarak karaciğer yağlanması ve iltihaplanmasına yol açabildiği gibi...
1- İnsülin direncine sebep olarak kilo almaya ve obeziteye,
2- Yetişkin tipi şeker hastalığına,
3- Trigliserid yüksekliği ve kolesterol dengesizliğine,
4- Ürik asit birikimi ve gut hastalığına,
5- Hipertansiyona da zemin hazırlıyor.
2 KÖTÜ HABER
KARACİĞER YAĞLANMASI DEYİP GEÇMEYİN
- KÖTÜ HABER 1: Karaciğer yağlanması tip-2 şeker hastalığı/erişkin diyabeti ile birlikte olduğunda karaciğerde siroz ve kanser gelişme riski 2-4 kat artıyor.
- KÖTÜ HABER 2: Tip-2 diyabeti/erişkin şeker hastalığı olan kişilerde kronik karaciğer hastalığına bağlı ölüm riski diyabeti olmayanlara göre yaklaşık 3 kat artıyor.
Paylaş