Paylaş
Kanser yaptığı bilinen daha doğrusu kansere yakalanma olasılığını yükselten kimyasallara kanserojen deniyor.
Ne yazık ki yeni hayat, değiştirdiği beslenme biçimimiz ve diğer yaşam tarzı farklılaşmaları nedeniyle kanserojenlere daha fazla maruz kalmamızı, bedenlerimizin birer kanserojen çöplüğü haline gelmesini kolaylaştırıyor.
Sigara, bilinen en güçlü kanserojen deposu. Uzmanların söylediklerine bakılırsa içerdikleri 4 binin üzerindeki kanserojen nedeniyle kansere yol açan en etkili kötü alışkanlıklardan biri.
Bunu alkol izliyor. Alkol tüketimini kontrolsüz bir şekilde sürdürmek, ağız, yemek borusu, mide, karaciğer, meme kanserlerine yakalanma riskini belirgin olarak artırıyor.
Çevremizdeki kanserojen bolluğu bununla da bitmiyor. Kanserojenler yiyecek içeceklerimizin, hatta içtiğimiz suların içine de girmiş durumda.
Kanserden korunmak istiyorsanız, önceliğinizi sık sık karşılaşma olasılığınız bulunan kanserojenler hakkında bilgi edinmeye verin.
Kullandığınız deodorant, ev kokuları, deterjan, sabun, cilt kremleri, hatta giyeceklerin -mesela yakın bir süre önce ünlü bir markanın AZO boyaları içeren giyecekleri bu nedenle toplatıldı- kanserojen içerip içermediğini araştırın.
Olabildiği ölçüde doğal, mümkünse organik besinlere yönelmeye bakın. Sadece organik beslenmenin değil, organik giyinmenin, organik ürünler -kozmetikler, giyecekler- kullanmanın yollarını arayın.
İYİ HABER
Pazarda taze elma var
Elma sağlıklı/faydalı meyvelerin ilk sıralarında yer alıyor. Orta boy bir elma ile günlük posa ihtiyacınızın yüzde 15-20, C vitamini ihtiyacınızın yüzde 15’ini karşılıyorsunuz. Kalori içeriği de çok yüksek değil. Orta boy bir elma en çok 60-90 civarında kalori içeriyor.
Eski bir deyim ama “günde bir elma giren eve doktor girmez” yaklaşımı da son derece doğru. Doğru, çünkü elma polifenollerden son derece zengin bir besin. Örneğin kuvarsetinin en çok olduğu yiyeceklerin başında geliyor. Myricetin, kaempferol de elmanın önemli ve güçlü molekülleri olarak gösteriliyor.
Ayrıca elmanın antosiyaninler, kateşin, epikateşin yapısında polifenollerden de zengin olması önemli.
Diğer taraftan suda eriyen bir posa, pektin de elmada bol miktarda var. Pektinin kolesterolü azaltmadan kanserden korunmaya kadar pek çok alanda sağlığa yararlı olduğu biliniyor.
Elmanın kan şekeri ayarında da faydaları olduğu hatırlanmalı. Kilo kontrolü için de ilk tercih edilecek meyveler arasındadır. Taze elma pazarda ve manav tezgâhlarında yerini çoktan aldı, bilginize...
BİR BİLGİ
Karaciğer enzimleri neden yükselir?
Karaciğer hastalıklarının özellikle hepatitlerin -karaciğer iltihaplanması- teşhis ve takibinde kullandığımız SGOT, SGPT ve GGT kısaltmalarıyla tanınan enzimlerin yükselmesi sık yaşanan bir laboratuvar bulgusudur. Karaciğerde bir bozukluk olabileceğini düşündürür.
Bu enzimler ilaçlara veya aşırı alkol tüketimine bağlı karaciğer harabiyetinden kaynaklanabileceği gibi, kilo fazlalığı, şeker hastalığı gibi nedenlerle ortaya çıkan karaciğer yağlanmasının bir neticesi olarak da yükselebilir.
Karaciğerde veya safra yollarında ortaya çıkan bağışıklık hastalıklarında, vitamin desteklerinin ve bitkisel bazı ürünlerin bilinçsiz ve yanlış kullanımında da karaciğer enzimleri yükselebiliyor. Karaciğer ve safra kesesi tümörlerinde bu enzimler ilk belirti olabilir.
Kısacası karaciğerin hasar gördüğü pek çok durumda karaciğer enzimleri yükselebiliyor. Bu enzimlerin hangi nedenle arttığını anlamak ise daha ileri tetkikleri gerektirebiliyor.
BİR BİLGİ
Uçuk önlemlerini mutlaka alın
Uçuk, sık görülen can sıkıcı bir problem. Uzmanlar, nüfusun neredeyse yüzde 80’inin yaşamında en az bir kez uçuk sorunu yaşadığını söylüyor.
Özellikle sık tekrarladığında ciddi rahatsızlık yaratan bu sağlık sorunu hakkında yanlış bildiğimiz doğrular ve doğru bildiğimiz yanlışlar ise bir hayli fazla.
Uçuk, özellikle bağışıklık sisteminin zayıfladığı durumlarda ortaya çıkan bir sağlık sorunu. Uçuğun çıkmasını kolaylaştıran nedenlerin başında stres geliyor.
Stres dışında yorgunluk, uykusuzluk, travmalar, jilet tahrişleri, hatta güneş ışınları bile vücut direncini veya o bölgedeki defansı kırarak uçuğun oluşumunu kolaylaştırıyor veya sık sık nüksetmesine sebep oluyor.
Bağışıklık sisteminizi zayıflatan ilaçlar, örneğin kortizol kullanırken veya ateşli bir hastalık geçirirken uçukların tekrarlaması ihtimali daha yüksek.
Uçuğun bulaşıcı olduğunu da bilmek gerekiyor. Uçuk öpmekle, dokunmakla bulaşabiliyor. Bu nedenle uçuğa dokunmamakta, dokununca elleri iyice yıkayıp temizlemekte yarar var.
Özellikle kadınların makyaj yaparken önceden uçukla temas eden parmaklarını gözlerine değdirmemeleri çok önemli. Uçukluyken bebekleri, çocukları, kemoterapi yapılan veya yüksek dozda kortizol kullanan hastaları öpmemek gerekiyor.
Uçukluyken kullanılan malzemelerin (bardak, kaşık, çatal) çocuklarla paylaşılmaması tavsiye ediliyor. En etkili tedavi, uçuk daha belirginleşmeden, uçuğun çıkacağı bölgede karıncalanma, kaşıntı gibi belirtiler hissedilir hissedilmez antiviral uçuk kremlerinden birini o bölgeye uygulamaktır. O bölgeye buz tatbiki de yararlı olabilir.
Uçuk çıktıktan sonra da antiviral kremlerden faydalanmak uygun olacaktır. Gözler, cinsel organlar ve parmaklarda çıkan uçukların daha riskli olduğu da aklınızda bulunsun.
“Uçuğun tekrarlamasını önleyen bir besin desteği var mı?” diye soruyorsanız, Lizin isimli aminoasidin düzenli kullanıldığında uçuğa karşı direnci artırdığını ileri sürenler var ama bu bilgi bilimsel olarak yeterince kanıtlanmış değil.
Paylaş