Paylaş
Bunlardan bazılarını “tarama programları” ile erken teşhis etmek mümkün. Erken teşhisin tedaviyi kolaylaştırdığı, ağır ve zor tedavilere bağlı yan etkileri azalttığı, tedavi maliyetlerini düşürdüğü biliniyor. Ama bu bilgi, yani her kanserin taramalarla saptanabileceği yaklaşımı en azından bazı kanserler için doğru değil.
Bazı kanserler rutin tarama programları ile fark edilemiyor. Bir kısmı çok özel tarama programlarında bile gözden kaçabiliyor. Yani dört dörtlük bir kanser taraması yapmak şimdilik mümkün değil.
Bu taramaların maliyeti de önemli bir sorun. Tarama testlerinin çoğu pahalı. Ayrıca bu taramalara ciddi bir zaman dilimi ayırmak gerekiyor. Bazı testlerin duyarlılık ve özgünlüğü yeterli değil. Bazen tarama testlerinde tümör işaretleri görülmesine rağmen herhangi bir kanser söz konusu olmuyor ya da bütün testlerden mükemmel sonuçlar alınmasına karşılık ciddi bir kanser atlanabiliyor.
HANGİ KANSERLERDE FAYDALI?
Yine de en azından belirli kanserler için tarama testleri hâlâ önemli. Kalın bağırsak ve rektum kanserinde dışkıda gizli kan veya fleksible sigmoidoskopi ya da kolonoskopi ile yapılan incelemeler son derece güvenli neticeler veriyor. Bu nedenle sağlıklı biri de olsanız elli yaşından sonra yılda bir kez dışkıda gizli kan testi yaptırmanız ve endoskopik incelemeleri beş yılda bir tekrarlatmanız öneriliyor.
Erken teşhiste işe yarar sonuçlar elde edilen kanserlerden biri de prostat bezi kanseridir. Elle yapılan muayene erkekler tarafından hâlâ ciddi oranda tepki görse de altın standart olma özelliğini koruyor. Prostata özgü antijen (PSA) için yapılan kan testleri de önemli ama bu testlerde ortalama %25’lik bir yanılma payı her zaman var. Bu en az %25 ihtimalle kanseriniz yokken PSA’nızın yüksek çıkması ya da prostat kanseri olmanıza rağmen PSA’nızın normal olması anlamına geliyor. Yine de elli yaş üstündeki erkeklere, özellikle yüksek risk grubundalarsa (örneğin ailelerinde prostat kanseri sıklığı fazlaysa) yılda bir kez bu taramaları yaptırmaları öneriliyor.
Kadınlar için can sıkıcı ve korkutucu bir tümör tipi olan rahim ağzı kanserinin de erken tanı için güvenilir bir testi var. Kısaca Pap testi olarak bilinen bu testi cinsel olarak aktif bütün kadınlara yılda bir kez yaptırmakta fayda var. Ayrıca yine önemli jinekolojik kanserler arasında yer alan rahim ve yumurtalık kanserleri için de 18-40 yaş arasındaki kadınlara 1-3 yılda bir kırk yaş üstünde ise yılda bir taramalar yapılması öneriliyor.
Bu verdiğimiz değerler Amerikan Kanser Birliği tarafından ortalama risk grubunda yer alan ve herhangi bir sorunu olmayan sağlıklılar için önerilen tarama prosedürleridir. Bu prosedürlerin sizi izleyen hekimler tarafından sıklık ve zaman açısından değiştirilmesi mümkündür. Özellikle şu veya bu enfeksiyonlar, radyasyona maruziyet, ilaç kullanımı ya da başka bir nedenle kanser riski yüksek olanlarda işin uzmanı hekimler tarama programlarını kendileri oluşturabilirler.
Önemli bir nokta daha var: Bu testler yalnız yanlış tanılara ya da gerginliğe, korkuya veya gereksiz güvene yol açabilecekleri, yanlış pozitif ve yalancı negatif sonuçlar vererek hasta ve hekimi aldatabilecekleri için de dikkatle planlanmalı ve değerlendirilmelidir.
Çok sık mamografi zararlı olabilir
Her kadının her ay en az bir kez memelerini elleriyle kontrol etmesi en önemli tarama olma özelliğini bugün de koruyor. Ayrıca elli yaş sonrasında özellikle risk grubunda olanlara doktorların uygun göreceği aralıklarla ama genelde bir veya iki yıllık dönemler halinde mamografik taramalar yapılması tavsiye ediliyor.
Bana göre bu taramaların ne sıklıkta yapılacağına işin uzmanı bir meme cerrahı karar vermeli. Mamografinin gereğinden sık tekrarlandığında alınan yüksek radyasyon nedeniyle meme kanseri riskini yükseltebileceği unutulmamalı.
Ara öğün şart mıdır
“Az az, sık sık” önerisini duymayan yoktur. Peki, “neden” sorusunu yanıtını hiç merak ettiniz mi? ışte yanıtı: Bir günde kişinin alması gereken toplam enerji miktarı kilo, boy, yaş, cinsiyet, sağlık durumu gibi birçok nedene bağlı olarak değişkenlik gösterir.
Burada önemli olan alınan kalorinin yeterli ve dengeli bir biçimde 3 ana ve 3 ara öğüne bölünmesidir. Alınan kalori sadece birkaç öğünde tüketilirse bir öğünde alınan enerji vücudun o andaki ihtiyacından fazla olabilir. Bir öğünde tüketilen fazla enerji insülin salgısını arttırmakta, artan insülin salınımı ise, o öğünde kullanılamayan enerjinin yağ şeklinde depolanmasına neden olmaktadır.
Sağlıklı bir kilo vermenin basit ama etkili bir anahtarı “az az sık sık” yemektir! Reflü gibi sağlık problemine sahip olanlar akşam yemeğinden sonraki ara öğünü günün daha erken saatlerine alabilirler. Hipoglisemi problemi olanlar ise bu öğünü özellikle tüketmeli, atlamamalıdırlar.
Mide balonu zayıflatır mı
Mide içi balon son yıllarda gittikçe popülerlik kazanan bir uygulamadır. Endoskopik olarak yerleştirilen ve 400-700 cc arasında sıvı ile şişirilmeye dayanıklı bir balondur. Uygulamanın tahmini süresi 25-30 dk. arasındadır. İşlem sonrasında 5-6 saatlik gözetim sonrası hasta taburcu edilebilir.
Balon sayesinde mide hacmi daralır ve fazla gıda alınması engellenir. Balonun midede kalma süresi 6 ay olarak belirlenmiştir ve bu sürede ortalama 12-30 kilogram arasında bir kilo kaybı öngörülmektedir. Bu süreden sonra balonun çıkartılması gerekmektedir. Çıkartılma işlemi de endoskopik olarak gerçekleşmektedir ve hasta 2 saat sonra normal aktivasyonuna dönebilmektedir.
Kilo kaybının kalıcı olabilmesi için, hastaların beslenme tarzını değiştirmeleri şarttır. Özellikle cerrahi tedaviyi düşünmeyen ancak diyet ve egzersizle yeterli kilo kaybedemeyen hastalar için uygun bir alternatiftir. 18-60 yaş arası Vücut Kitle ındeksi (VKı) >35 olan veya VKı 30-35 olup, eşlik eden hipertansiyon, iskemik kalp hastalığı, diabetes mellitus, uyku apne sendromu, eklem rahatsızlıkları gibi hastalıkları bulunan hastalarda uygulanabilir.
Bu yöntemin en önemli avantajı genel anestezi gerektirmeden endoskopik olarak gerçekleştirilmesidir. Diğer avantajları hastaneye yatışı gerektirmemesi, ayaktan uygulanabilmesi ve oldukça etkili kilo kaybına yol açmasıdır (%18-32).
Uygulama sonrası ilk 24 saate bulantı ve kramp tarzı ağrılar gözlenebilir. Bu şikâyetler geçicidir ve yaklaşık 1 hafta sonra hasta oldukça rahatlamış olacaktır. Diğer dejavantajları; ağız kokusu ve reflü benzeri şikâyetlerin ortaya çıkmasıdır.
Paylaş