Kadınlar kolesterol sorununu erkeklere has bir problem gibi düşünür, pek üstlenmek istemezler.
Kolesterolden uzak durur, osteoporoz, menapoz, meme kanseri üçgeninin içinden pek çıkmak istemezler! Orta yaş virajına yani menapoza kadar kadınların kolesterole karşı ciddi bir koruma altında oldukları doğrudur. Östrojen hormonunun açtığı kolesterolden koruyucu şemsiye, menapozla birlikte kapanınca kolesterol yüksekliği sorunu kapıyı yavaş yavaş çalmaya başlar. Kolesterol yüksekliği ve onun en korkulan sonucu ‘kalp krizi’ menapoz kadınları için ciddi bir tehlikedir. Meme kanserinin öyle çok büyütüldüğüne bakmayın! Kolesterol yüksekliği ve buna bağlı kalp krizlerinin orta yaş kadınlarını bekleyen sağlık tehditleri içinde en tehlikelisi olduğunu sakın unutmayın. Orta yaş kadınının kalbi fazlaca kırılgandır! Özellikle kolesterolden hiç ama hiç hoşlanmaz.
BELİRTİLERİ FARKLI
Kadınlarda kalp krizleri erkeklere oranla -ne yazık ki- çok daha tehlikeli seyrediyor. İlk krizde hayatını kaybeden kadınların sayısı erkeklere oranla daha fazla. Bunun en önemli nedeni kalp krizinin kadınlarda bilinenden daha farklı belirtilerle ortaya çıkmasıdır. O bildik ve tipik göğüs ağrısı, sol kola, boyna, omza, çeneye yayılan ağrı, uyuşma ya da karıncalanmalar kadınlarda çoğu kez görülmüyor. Kadınlarda kalp krizinin en önemli belirtileri, güçsüzlük, halsizlik, bitkinlik ya da yorgunlukla beraber ortaya çıkan baş dönmesi, baygınlık hissi, soğuk terleme, mide bulantısı ve kollarda ağırlık duygusudur.
Kadınların kalp krizlerini de farklı karşılamalarını, öyle pek çabuk teslim olmamalarını anlamak şaşırtıcı değil. Kadınlar ağır kalp krizlerini bile göğüs ağrısından çok, baş dönmesi, göz kararması, yüz, el ve ayaklarda soğuk soğuk terlemeler ile işi geçiştirmeye çalışıyor. Ne yazık ki ilk krizi ya ciddi zararlarla atlatabiliyorlar ya da kalp ritim bozuklukları veya akut -birdenbire oluşan- kalp yetmezliği sonucu yaşamlarını kaybediyorlar.
KOLESTEROLE DİKKAT
Kadınların kolesterol sorununa en az erkekler kadar önem vermeleri gerekiyor. Bu konudaki dikkatlerini özellikle menapoz öncesi dönemde daha da yoğunlaştırmaları zorunlu gibi görünüyor. Egzersiz noksanlığı, sigara içme alışkanlığı, kilo fazlalığı, depresyon, endişe gibi kalp-damar hastalığını kolaylaştıran faktörlerin kadınlar arasında daha yaygın olduğu dikkate alınırsa kadınların bu uyarıyı oldukça dikkatli bir değerlendirmeden geçirmeleri gerekiyor.
Bu arada aklınızda olsun! Kolesterol yüksekliği tedavisi için statin grubu ilaçları uzun süre kullananlarda Coenzym Q-10 isimli doğal maddenin azalabileceğini gösteren bulgular var! Vücudun enerji üretimi için gerekli, hücrelerin enerji üretim merkezleri mitokondiriler için önemli bir yakıt olan bu maddenin azalmasının bazı olumsuz sonuçları olabilir. Statinlerle oluşan kas yorgunluğu sorunundan hastaları korumak için bu ilacı kullanmaya başlayanlara destek olarak Coenzym Q-10 eklenmesini öneren hekimler var. Özellikle kalp yetmezliği ve kas güçsüzlüğü sorunu yaşayanlara statinlerle birlikte günde 200- 400 mg Coenzym Q-10’e başlanması yararlı olabilir. Uzun süredir statin kullanan biriyseniz besin desteklerinizin arasına Coenzym Q-10 ilave etmeyi doktorunuzla konuşabilirsiniz.
BİR UYARI
TRİGLİSERİDİNİZE AÇ KARNINA BAKTIRIN!
Trigliserid testinin güvenilir sonuç vermesi için 12 saat önceden aç kalmanız ve son 24 saat içerisinde aşırı kalori ve alkol tüketmemeniz gerekir. LDL kolesterol düzeyiniz yani zararlı kolesterol seviyeniz trigliserid düzeylerini esas alan bir matematiksel formülle hesaplanacağından yanlış ölçülmüş yüksek trigliserid seviyeleri, yanlış hesaplanmış LDL yüksekliklerine yol açacaktır. LDL kolesterolün doğrudan tayini mümkünse de zor ve pahalı bir yöntemdir.
KESİN / KULLANIN
BİR İLAÇ KULLANIM PROGRAMINIZ VAR MI?
İlaç kullanmak; bilgi, dikkat ve ilgi gerektiren bir süreçtir. İlaçlarınızı zamanında içmek, ilaç-besin ve ilaç-ilaç etkileşimlerinden korunabilmek, en çok yararı sağlayıp en az zararla karşılaşabilmek, kullanım maliyetini mümkün olduğu kadar düşük tutabilmek için bazı noktalara dikkat etmeniz gerekiyor. Eğer çok sayıda ilaç kullanan biriyseniz ‘düzenli bir ilaç kullanım programı’na sahip olabilmek için aşağıdaki tablo size yardımcı olabilir. Harvard Üniversitesi’nden Dr. Mason Freeman tarafından hazırlanan bu tabloyu kesip saklamanızı ve ilaç kullanım programınızı buna göre yapmanızı öneriyoruz.
NASIL YAŞIYORLAR?
SİNEM KÖKTEN
(Türkiye Bayanlar Bilardo Şampiyonu)
27 yaşındayım. 1.60 boyunda ve 50 kiloyum. Kırmızı eti pek sevmiyorum. Tavuk ve balık etini çok seviyorum. Bol bol da tüketiyorum. Tansiyonum düşük olduğu için şeker ve tuzu çok kullanıyorum. Genelde unlu mamullerle pek aram yok. Kesin olarak asla yemem diyebileceğim bir besin yok. Elimden geldiğince her şeyden tatmaya çalışıyorum. Maalesef öğünlerim düzenli değil. Günde iki öğün yiyebiliyorum ancak. Sigara kullanıyorum. Alkol çok nadir, ara sıra alıyorum. Sigara kullandığım için vitamin takviyesi alıyorum. C vitaminini tercih ediyorum ve doğal yollardan alıyorum. Günümün 7-8 saatini uykuya ayırıyorum. Her gün en az 45 dakika yürüyorum. Eskiden ağırlık çalışsam da şimdilerde pek vakit ayıramıyorum. Bilardo ter dökülen bir meslek değil. Ama insanı fiziksel ve zihinsel olarak yoruyor. Her gün antrenman yapıyorum. Antrenmanlar değil ama maçlar çok stresli geçiyor. Stres el titremesi, vücut gerilmesi, kasılma ve ağrı gibi olumsuz sonuçlar doğuruyor. Ailemde ırsi bir hastalık yok. Kedi, köpek, tavuk, karabiber ve domates gibi çeşitli şeylere karşı alerjim var. Bu alerji için de düzenli olarak göz damlası kullanıyorum.
PROF. MÜFTÜOĞLU’NUN YORUMU
Sayın Sinem Kökten’e bazı önerilerim var. Önce kan basıncı düşüklüğünün tedavisinde fazla miktarda şeker ve tuz kullanımının herhangi bir yararının olmadığını bilmesi gerekiyor. Aşırı şeker ve tuz kullanımı ciddi bir sağlık riskidir. Şeker kullanımı abartılırsa kilo alma, kan trigliserit düzeyinde artma ve daha pek çok sağlık sorununa davetiye çıkarılır. Düşük bir kan basıncına sahip olmak çoğu kez yapısal bir sorundur. Eğer böbrek üstü bezi yetmezliği gibi herhangi bir sağlık sorununa bağlı değilse tedavi gerekmez. Kan basıncını yükseltmek için de tuzu artırmanın herhangi bir yararı olmaz. Fazladan kullanılan tuz su birikimine, ödem-şişkinliğe ve daha pek çok probleme yol açar. Sigara kullanan birisinin herhangi bir vitamin takviyesi alarak sigaranın zararlarından kurtulması mümkün değildir. Her ne kadar bir adet sigaranın vücuttan 50 mg C vitaminini tahrip ettiği belirtilse de alınan C vitamini desteğinin sigaranın zararlarını azaltması söz konusu değildir. Ayrıca sigara içenlerde, Beta-karoten isimli pro-vitaminin kontrolsüz kullanımının akciğer kanserini kolaylaştırabileceği yönünde bulgular saptanmıştır. Profesyonel olarak sporla uğraşan ve ülke şampiyonluğuna ulaşan Sayın Sinem Kökten’nin sigara ile ilişkilerini yeniden gözden geçirmesi gerekiyor. Sayın Sinem Kökten’e sağlıklı, huzurlu ve başarılı bir yaşam diliyorum.