Paylaş
HEPİMİZİN karşılaşabileceği bazı “sağlık krizleri” var. Bunlardan biri, “kalp krizi” yaşamsal önem taşıdığı için çok ama çok önemli. Bu krizin ilk işareti ise “göğüs ağrısı!”. İşte bu nedenle onu her zaman ciddiye almak, böyle bir işaretle karşılaşıldığında daha ilk andan itibaren “alarme olmak” şart.
Nedeni şu: Kalp krizi tedavisinde “zaman” çok ama çok önemli. Burada adeta “zamana karşı koşulan ve her dakikası çok önemli olan bir yarış” söz konusu.
Yukarıdaki cümleyi Prof. Dr. Murat Tuzcu’nun “Kalbimizi Dinleyelim” isimli kitabından aldım. Bu önemli kitap geçen yaz Doğan kitap tarafından yayılandı. (*)
Çalışmalarına halen Amerika’nın ve dünyanın en önemli kalp merkezlerinden birinde, “Cleveland Clinic”de sürdüren Murat Hoca, dünyaca ünlü bir kardiyolog olarak hepimizin gururu. Sevgili Murat Tuzcu, kalp krizi için bakın neler yazmış:
Kalp krizinde ne oluyor?
“Kalp krizi, tıbbı adıyla enfarktüs, kalp kasına kan götüren damarlardan birinin tıkanması sonucunda kansız kalan bölgedeki hücrelerin ölmesidir. Bu noktayı iyi anlatabilmek için kalp dokusunu bir buğday tarlasına ve bu dokuyu oluşturan yapı taşlarını, yani kalp kası hücrelerini buğday fidanlarına benzetebiliriz. Buğday tarlasını sulayan su kanallarını da kalbe kan götüren koroner damarları olarak düşünebiliriz. Su kanallarından birinin birdenbire tıkanması, susuz kalan bölgedeki buğdayların cılızlaşıp ölmeye başlamasına yol açar. Kalp krizinde kanalın, yani damarın tıkanması çoğunlukla yavaş ilerleyen bir daralmanın sonucunda değil aniden gelişen bir tıkaçla olur.”
Murat Hocanın anlatmak istediği şey şu: Kalp krizinde, “önceden beklenmeyen, birdenbire oluşan ve ne şekilde sonuçlanacağı, ağırlığı, şiddeti önceden tayin edilemeyen acil bir tıbbi durum” söz konusu. Her krizde olduğu gibi kalp krizinde de “zaman faktörü” çok önemli; zamana karşı yürütülen bir çaba var.
Ve kıyametin koptuğu an
Kalp krizinde nelerin nasıl seyrettiğini isterseniz yine Murat hocanın kitabından aktarmaya devam edelim: “Kalp damarlarının oluşturduğu kanal duvarının içindeki damar sertliği plağı uzun süre sessizce büyüyor. Bu yavaş yavaş büyüyen plak kolay kolay kan akımına engel olmuyor. Ama günün birinde plağın üstündeki örtü yırtılınca, kandaki pıhtılaşma mekanizmasının tetiği çekiliyor. Hızla oluşan pıhtı bir tıkaç gibi damar tıkayıp kan akımını durduruyor veya azaltıyor. Ve işte yine sevgili Murat Tuzcu’nun deyimiyle “kıyamet işte o zaman kopuyor.
Bir plağın çatlaması gibi
Plağın üstündeki sıva benzeri örtünün çatlaması veya yırtılması, bu kıyametin ilk işareti. Bu durum patlayan bir sivilcenin içindeki cerahatin akması gibi. Sıvanın yırtık ve çatlaklarından damarın içine saçılan kolesterol ve diğer birikintileri gören kan, hemen pıhtılaşmaya başlıyor. Oluşan pıhtı damarı bu bölgede tıkayıp kan akımını aniden sıfıra indiriyor.”
Sürecin bundan sonrası şöyle gelişiyor: “Oksijensiz ve besinsiz kalan kalp kası hücrelerinde görülen tahribat, yukarıda yazdığımız gibi birdenbire susuz kalan buğday fidanlarının sararıp solmasına benzer bir duruma yol açıyor. Kalp, yeteri kadar kan pompalayamıyor, hatta tümüyle duruyor”.
İlk işaret: Göğüs ağrısı
Özetle, sevgili Murat Tuzcu’nun deyişi ile, “Göğüs ağrısı, kalp kasının yaralanma ve ölmesinin feryadıdır. Ne yazık ki kalp krizi geçirenlerin bazıları bu feryadın hemen ardından ani ölümle hayatını kaybeder”.
İşte bu nedenle, kalp krizi dünyanın her yerinde “acil bir tıbbi durum” olarak kabul edilir. Müdahaleye kadar geçen zaman, “zamana karşı koşulan ve her dakikası çok önemli bir yarış” sayılır. İsterseniz sürecin bundan sonrasını yine Dr. Murat Tuzcu anlatsın:
İlk 20 dakika hayati önemde
“Bunun nedeni her geçen dakikada artan oranda kalp kası hücresinin oksijensizlikten ölmesidir. Bundan 30 yıl önce yapılan hayvan deneylerinde kalbi besleyen damarlarda, tıkandıktan sonraki gelişmeler dakika dakika izlendi. İlk 20 dakikada hücrelerin oksijensizlikten kıvransalar da, canlı kaldığı, kansız kalan hücrelerin ancak tıkanmadan 20 dakika sonra ölmeye başladığı gözlendi. Her geçen dakikada hücre ölümleri giderek arttı.”
İşte bu nedenle kalp krizi geçiren herkesin “süratle, donanımlı bir tıbbi merkeze ulaştırılması” ve “tıkalı damarın hemen açılması” gerekiyor. Eğer bu iş bir an önce yapılmazsa kalp yetmezliğinden, kalp ritmi bozulmalarına ve kardiyojenik şoka kadar gidebilen maalesef ölümle bile sonuçlanan tatsız durumlar ortaya çıkıyor.
(*) Dr. Murat Tuzcu/Kalbimizi Dinleyelim/Doğan Kitap-2010
Ambulansla nakil şart
MURAT Tuzcu, şu bilgileri veriyor: “Kalp krizi geçirdiğini düşünen her hasta ambulans çağırıp hızla hastaneye gitmeli veya götürülmeli. Mümkünse ilgili hastane ve hekimler de önceden bilgilendirilmeli. Doktor ve hemşireler hastaya anında müdahale edip tıkalı damarı hızla açmalı. Müdahale ne kadar erken yapılır, tıkalı damar ne kadar erken açılırsa, kalbin o bölgesi o kadar kısa bir süre içinde oksijene kavuşuyor, kalpteki hasar küçülüyor, ölüm riski düşüyor.”
Ve Sedat Ergin’in yaşanmış hikâyesi
TELEVİZYONDA yayınlanan reklamlarda izlediğiniz ve bir gazeteci arkadaşım ve hastamın gazetemiz yazarı Sedat Ergin’in başından geçen, yani gerçek hayattan alınan “yaşanmış bir hikâye”dir. Bu hikâyenin herkes tarafından bilinmesinde fayda olduğunu, çünkü ders çıkarılacak yanları bulunduğu kanısındayım. Hikâyenin gerçeğinde de, Sedat Ergin (maalesef) ambulansla değil taksiyle hastaneye aktarılmış.
Süratli, donanımlı müdahale
Bu muhtemelen o andaki paniğin veya ambulans beklemenin kaybettireceği zamanın bile değerli olabileceğinin düşünülmesinin bir sonucu. O günlerde Sedat Ergin Ankara’da görevli idi. Ben, İstanbul’daydım. Bir gün eğer böyle bir tatsız sürprizle karşılaşırsanız –ya da bir yakınız bu sorunu yaşarsa- göğüs ağrısının acil tıbbi sorunlardan biri hatta birincisi olduğunu unutmayın. En kısa zamanda donanımlı, deneyimli bir sağlık merkezine ulaşmaya çalışın ve bu süreçte “güvenli nakil” için ambulanstan faydalanın.
Hangi göğüs ağrısı kimin için tehlike?
KALP krizini takiben yapılacak pek çok iş, seçilecek farklı alternatif var. Ama yukarıda da belirttiğimiz gibi, süreçte “her dakika hatta her saniye” önemli. Kalp krizinin en dikkati çeken işareti ise “göğüs ağrısı”. Muhakkak ki her göğüs ağrısı kalp krizine işaret etmeyebiliyor ama özellikle risk gurubunda birinde “göğsün tam orta yerinde başlayan, şiddeti giderek artan, sol omuza, sol kola, boyna, çeneye yayılan, bulantı, terleme, baygınlık hissi ve bazen kusmayla birlikte her ağrı özellikle sigara içen, hipertansiyonu, şeker hastalığı, kolesterol yüksekliği, kilo fazlalığı olan herkeste kalp krizine işaret eden bir alarm” olarak kabul edilmelidir.
Paylaş