Kadınların kafasını karıştıran konulardan biri de "neden erkeklerden daha kolay kilo aldıkları?" sorusunun cevabıdır.
Bize göre bu durumun dört temel nedeni var: Kadınlık hormonları, kas kitlesinin azlığı, egzersiz eksikliği ve beslenme bozukluklarının kadınlarda daha sık olması.
Dişilik hormonlarının varlığı da, yokluğu da, azlığı da, çokluğu da kiloyu etkiliyor. Özellikle menopoz dönemine yaklaşıldığında hormonların azalması kilo almayı kolaylaştırıyor. Menopoz ile birlikte östrojen yoksunluğuna bağlı kilo alma şekli kadınlarda yavaş yavaş kendini göstermeye başlıyor.
KADINLAR FARKLI YAĞLANIYOR
Kadınların yağlanma şekli erkeklerden bir hayli farkı oluyor ve kadınların çoğu tıpkı bir küvetin dolması gibi aşağıdan yukarıya doğru yağlanıyor. Yağlar, önce baldırlarda, sonra kalça ve bel çevresinde toplanıyor. Eğer önlem alınmazsa bir süre sonra göğüste, kol altlarında ve ense civarında, gıdıkta da yağ birikmeye başlıyor.
Erkek tipi yağlanma, kadın tipi yağlanmadan biraz farklı. Erkekler daha çok belleri kalınlaşarak, göbek ve karın bölgelerine yağ biriktirerek şişmanlıyor. Bu tip yağlanma sağlık açısından çok daha tehlikeli. Şeker hastalığına, damar sertliğine, karaciğer yağlanmasına, hipertansiyona, gut hastalığına davetiye çıkarıyor. Erkek tipi yağlanma kadınlarda da görülebiliyor. Örneğin "polikistik over sendromu" denilen durumda erkeklik hormonu androjenin fazla salgılanması nedeniyle genç kızlıktan itibaren erkek tipi bir şişmanlama ile karşılaşılabiliyor. Son yıllarda alkol kullanımının kadınlar arasında da yaygınlaşması erkek tipi yağlanan, yani göbeklenen kadınların sayısını artırdı.
SON GELEN İLK GİDİYOR
Aşağıdan yukarıya doğru yağlanan kadınlar kilo vermeleri halinde süreç tersine işlemeye başlıyor, önce vücudun üst tarafındaki yağlar eriyor. En son bacak ve baldırlardaki yağlara veda ediliyor. Bu durumu bazı beslenme uzmanları "ilk alınan yer, son gidecek yerdir" kuralı olarak tanımlıyor. Kısacası kadınlar hangi diyeti yaparlarsa yapsınlar, hangi egzersizi denerlerse denesinler vücutlarının üst tarafındaki yağlar erimedikçe kalça, baldır ve bacak bölgesindeki yağlar kaybolmuyor.
Kadınların şanssızlığı sadece hormonal etkilerle de sınırlı değil. Kadınlar doğuştan itibaren erkeklerden daha az kasa sahipler. Kas miktarı az olunca da alınan kalorilerin yakılması güçleşiyor. Çünkü metabolizma hızını belirleyen esas faktör kas kitlesi. Bu nedenle kilo kontrolünde başarılı olmak isteyen her kadının güçlü ve formda kaslara sahip olması, kas kitlesini artırması şart.
KADINLAR KAS FAKİRİ
Ne var ki çoğu kadın ya hiç egzersiz yapmıyor ya da sadece yağ yakan aerobik egzersizlerle yetinip, kas yapan direnç egzersizlerini ihmal ediyor. Özellikle yanlış diyetler ile yağ yerine kas yakan kadınlar bir süre sonra tam birer "kas fakiri" haline geliyor, kas yağ oranlarını daha da bozuyorlar. Kadınların hem kas kazanmaları hem de egzersiz bakımından yaptıkları hataları yapmamaları gerekiyor.
Duygusal yeme ataklarının evde, komşu ziyaretlerinde ya da işyerlerinde atıştırma alışkanlıklarının kadınlar arasında daha yaygın olması da kadınları yağlandıran nedenlerden biri olarak gösteriliyor. Çoğu kadın yaşadığı stresleri yönetemediği, duygu ve düşüncelerini dışarıya yansıtamadığı dönemlerde çözümü yiyeceklerde özellikle şekerli, unlu, yağlı, tuzlu besinlerde arayabiliyor. Bu da önemli bir faktör.
Kısacası kilo alma bakımından kadınların dikkat etmeleri gereken pek çok sorun var. İşleri erkekler kadar kolay değil.
HATIRLATMA
Yaşasın Hayat! Kliniği’nde her çarşamba saat 12.30-13.30 arasında "sağlıklı yaşam ve kilo yönetimi sohbetleri" yapılacak. "Hayat okulu"nun bu haftaki (12 Kasım) konusu "kilo yönetiminin ipuçları" olacak. Konuşmacı Prof. Dr. Osman Müftüoğlu. Katılmak isteyenler 0 212 236 73 00 numaralı telefondan rezervasyon yaptırabilirler.
Birçok hastalık genlerle taşınıyor
Özellikle Kasım ayı ağaç dikme dönemidir. Okullar, iş yerleri ve resmi kurumlarda kampanyalar düzenlenir. Geleceğin ormanlarını oluşturabilmek için fidan dikmeye gidilir. Bizim uyarımız ağacın, ormanın değeri ve önemi hakkında olmayacak. Bu konuda çok önemli görevler üslenen ve çok çaba harcayan değerli kurumlar var. Biz tıbbi önemi olan bir ağaçtan söz edeceğiz, "aile ağacı"ndan... Ailenizin özellikleri, varsa sağlık sorunları ile dallanan aile ağacınız, tıbbi adıyla "pedigree", size geçmişten bilgi aktarırken geleceğinizle ilgili uyarılarda da bulunabilir.
Nasıl hazırlayacaksınız
Aile ağacını oluşturmak için en uygun zamanlar, tüm ailenin bir araya geldiği bayramlar ve özel günlerdir. Düzenli olarak yenilenmesine özen göstermekte yarar vardır. Yeni doğumları, hastalıkları, ölümleri eklemek gerekir. Birer kopyasını aile üyelerinize ve doktorunuza vermeniz de bilgilendirme açısından yararlı olacaktır.
Aile ağacınıza kendinizi, kardeşlerinizi, ebeveyninizi, teyze, hala, amca ve dayılarınızı, kuzen ve yeğenlerinizi, büyük ebeveyninizi kaydedin. Doğum, evlilik, ölüm tarihlerini, en azından yaşlarını yazın. Kanser, kalp hastalıkları, yüksek kan basıncı, inme, şeker, astım, ruh hastalıkları, nörolojik sorunlar, böbrek hastalıkları, sigara kullanımı, alkol bağımlılığı ve diğer tüm sağlık sorunlarını not edin. Bu sorunların başlangıç yaşlarını da yazın. Düşükleri, erken doğumları, anne karnında yitirilen bebekleri, sakat doğumları, kalıtımsal hastalıkları, gelişme kusurlarını, geç konuşan ya da yürüyen çocukları, görme, işitme sorunu olanları belirtin.
Genlerimizle taşınan yalnız göz rengi, saç buklesi ve boy uzunluğu değil. Birçok hastalık da genlerle taşınıyor. Ancak, genlerimizle edindiğimiz mirası doğru harcamak bizim elimizde. Dengeli beslenen, yeterince uyuyan, düzenli fiziksel aktivite yapan, sosyal yaşamı etkin, kendine ve çevresine karşı sorumlu, verimli ve huzurlu biri olabilir ve elimizdeki vücut denen karmaşık makineyi doğru kullanabiliriz.
Cinsel yolla bulaşan hastalıkları nasıl teşhis ederiz
Eğer bir kadın, kendisine cinsel yolla bir hastalık bulaşmış olabileceğinden şüpheleniyorsa, öncelikle jinekolog muayenesinden geçmelidir çünkü sadece muayene ile birçok bulaşıcı hastalık tespit edilebilir. Muayene sırasında en kolay yapılan testler smear ve kültür testleridir, sonuçları 2-3 günde alınabilmektedir. Ayrıca kanda yapılan testlerde AIDS, hepatitler, frengi, herpes tespit edilebilir. Ancak, bilinmesi gereken şey, bu hastalıkların her birinin ayrı ayrı kuluçka süreleri olduğu ve kuluçka süresi bitmeden yapılan testlerde yanlış negatif sonuçların çıkabileceği gerçeğidir.
Bazı cinsel yolla bulaşan hastalıklar haftalar veya aylar sonra ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle doktorun önereceği sıklıklarla kontrol ve testlerin yapılması gerekir. Daha da önemlisi prezervatifle korunmanın cinsel yolla bulaşan hastalıklardan büyük ölçüde korunma sağlayacağının unutulmamasıdır.
Evde sürekli yemek pişirip yiyorum
Bundan iki yıl önceye kadar çalışan bir bayandım. İki yıldır ev hanımıyım, evde oturduğum süreç boyunca 10 kilo aldım. Evde geçirdiğim her saatte sürekli bir şeyler pişirip yiyorum. Bunu engellemek için ne yapmalıyım?
Çalışma hayatının ardından evde geçirdiğiniz vakitlerin artması kilo alımının nedeni olabilir. Her gün işe gidip gelirken vücudunuzun alışmış olduğu ve bazal metabolizma hızınızı etkileyen bir fiziksel aktivite vardı. Öncellikle bu alışkanlığın hareketlerinizin daha sınırlı olduğu ev ortamı ile değişmesi kilo aldırabilir. Bunun yanı sıra çalışma saatlerinin düzenli olması ister istemez öğün saatlerinizi de düzene sokmuştur. Evde geçirdiğiniz zaman diliminde öğün saatleriniz genellikle geniş bir kahvaltı, her zaman atlanan bir öğle yemeği ve mükellef bir akşam yemeği haline gelmeye başladıysa işiniz zor. Öğünler arası enerji dağılımının dengesiz olması besin seçimlerinizi de tek tip haline getirmeye başlayacaktır. Daha çok karbonhidrat ve yağ ağırlıklı, protein alımı sınırlanmış bir beslenme alışkanlığı. İşte bu kısır döngüye girmemek için;
Sık sık bir şeyler pişirip yiyorsanız, light tarifleri de denemeye başlayın.
Öğleden sonra çay saatlerinizi hafifletin, peynir + simit ikilisini bol çiğ sebze ile desteklediğinizde daha kısa sürede doyduğunuzu ve akşam daha az kalori aldığınızı hissedeceksiniz.
Pişirdiğiniz yemeklerin tadına bakarken hep çay kaşığı ile tatmaya çalışın.
Bir gün öncesinden mutfağınızda kalan kek, poğaça, pasta gibi yiyecekleri dağıtmaya çalışın. Mutfağınızdan uzaklaştırın.
Evde geçirdiğiniz vaktin bir kısmını açık hava yürüyüşleri ile çeşitlendirin.