Yarını pek çok çift Sevgililer Günü olarak kutlayacak. 14 Şubat aslında sadece Sevgililer Günü değil ‘Kadın Kalbini Güçlendirme Bayramı’ da olmalı!
Kadınların kalbi sandığınızdan daha narin ve kırılgan. Bu sadece ruhsal değil. Yapısal bakımdan da böyle. Kadın kalbi kolesterole, sigaraya, strese, hipertansiyona, fazla kiloya, uykusuzluğa, şiddete, hiddete, korkuya pek dayanıklı değil. Kadınların kalbini iyi korumak, mümkünse güçlendirmek gerekiyor. 14 Şubat’ı ‘Kadın Kalbini Güçlendirme Bayramı’ olarak da kutlama önerimizi ciddiye alın!
14 Şubat’ı ‘Kadın Kalbini Güçlendirme Bayramı’ olarak da kutlama önerimizi ciddiye alın diyoruz çünkü dünyada her yıl yaklaşık 17 milyon insan kalp ve damar hastalıklarından ölüyor. Ve bunun neredeyse yarısı kadın! Ciddiye alın, çünkü kalp damar hastalıkları kadınlar için en önemli yaşam tehdidi sayılıyor. 45 yaş sonrasında her iki kadından biri koroner kalp hastalığından ölüyor. Kalp-damar hastalıkları bir ‘erkek hastalığı’ olma özelliğini hızla bırakıp, kadınlar için en önemli sağlık sorunu haline geliyor. Kalp-damar hastalıklarında ‘Avrupa birincisi’ olduğumuzu dikkate alırsanız kalp sağlığına yönelik tehditler ‘Bizim kadınlarımızı’ biraz daha fazla tehdit ediyor.
SORUN HIZLA ARTIYOR
Kadınlar arasında sigara kullanımının hızla artması, fazla kilolu kadınların çoğalması, hipertansiyonun yaygınlaşması, ‘menıpozda yaşam’ süresinin 8-10 yıldan 20-25 yıla ulaşması, kadınların pek egzersiz yapmaması, stres toleranslarının düşük, depresyon eğilimlerinin fazla olması koroner kalp hastalıklarının kadınlar için en önemli sağlık tehdidi haline gelmesinin başlıca sebepleri sayılıyor. Siz buna, modern yaşamın ‘kadın kalbine’ gösterilen özeni azaltmasını, aşkın son yıllarda şekilsiz ve gayri-ciddi bir hal almasını, sevginin epeyce yüzeyselleşip fazlaca hızlanmasını, kısacası aşkın tadının tuzunun kalmamasını da ekleyebilirsiniz!
Kadın kalbi menopoz dönemine kadar zaten çok yoruluyor. Tam da ‘Çocuklar büyüdü, okullar tamamlandı, rahata az kaldı’ derken menopoz ile birlikte östrojen hormonunun damarlar üzerindeki koruması ortadan kalkıyor. Zararlı LDL kolesterol yükselmeye, faydalı HDL kolesterol azalmaya, kanda pıhtılaştırıcı güçler hakim olmaya başlıyor. Kısacası menopozda ateşler içinde yanıp tutuşan, terleyip oflayan puflayan sadece cildiniz-yüzünüz değil. Asıl yangın damarlarda başlıyor.
Sigara kadın kalbinin en önemli tehdidi. Sigarayla birlikte doğum kontrol hapı kullanan kadınlarda bu tehdit daha fazla! Kan basıncı yüksek, kilosu fazla, hamilelik dönemlerinde kan basıncında ve/veya kan şekerinde yükselme sorunu yaşayanlarda tehlike daha büyük.
KADINLAR FARKINDA DEĞİL
En büyük tehlike ise kadınların koroner kalp hastalığı ve inme-felç sorunlarını bir erkek hastalığı olarak algılamaları, konuyu ciddiye almamaları, ilgi duymamaları. Sağlıkları konusunda kadınların daha özenli oldukları biliniyor. Koroner kalp hastalığına olan ilgisizlik muhtemelen biz hekimlerin onları yeterince uyarmamasından, iletişim araçlarının dikkatlerini, meme kanseri , osteoporoz, estetik sorunlar gibi farklı alanlara taşımasından kaynaklanıyor. Kısacası biz hekimler ve medya da bilgilendirme ve uyarma görevlerini yeterince yapmıyor.
NE YAPILABİLİR
Menopoz döneminde östrojen ile hormon destek tedavisi -HDT- görenlerde kalp-damar hastalığı riski azalıyor. Yaşam biçiminizde yapacağınız değişikliklerin de koruyucu etkisi çok yüksek. Sigarayı bırakmak, kolesterol ve hipertansiyon sorununu kontrol altına almak, fazla kilolardan kurtulup 20’li yaşlardaki kilolara olabildiğince yaklaşmak, düzenli egzersiz yapmak ve depresyondan, stresten uzak, huzurlu, keyifli, neşeli bir yaşam tarzı oluşturmak en etkili yaşam biçimi değişimleri. Riskinizi daha da azaltmak için daha sık balık, sebze-meyve, magnezyum zengini besinler, omega-3 kaynağı bitkisel ürünler, likopen deposu domates, polifenol yüklü yeşil çay, kuarsetin ve pektin dolu elma tüketin. Üzüm suyundan, günde 1-2 bardak kırmızı şaraptan yararlanın.
14 ŞUBAT FIRSATLARI
Sigarayı bırakın.
Kalori tüketiminizi azaltın. (Kadınlar için ortalama günlük kalori ihtiyacı 1600-1800 kaloridir)
Kan basıncınızı, kolesterol düzeyinizi kontrol altına alın.
Düzenli bir egzersiz planı yapın ve uygulamaya hemen başlayın.
Daha az kızın, öfkelenin, darılın. Daha çok sevin, affedin, hoşgörün, daha çok sarılın.
NASIL YAŞIYORLAR?
YONCA EVCİMİK
40 yaşındayım. Boyum 1.59 m, kilom 47. Alkol çok kullanmam ama kahveyi sık tüketiyorum. Dönem dönem iyi beslenirim, bazı dönemler yediğime hiç dikkat etmem. Dikkat ettiğim dönemlerde günde altı öğün yemek yiyorum. Genelde de beyaz et. Öğün aralarında ise meyve yiyorum. Sigara kullanmıyorum. Vitamin takviyesi alıyorum. Uyku düzenim de aynı yemek düzenimde olduğu gibi zaman zaman iyi, zaman zaman kötü. Sporda da istikrarsızımdır. 3 aylık periyodlar halinde düzenli olarak spor yapabiliyorum. Ama mesleğim gereği dans ettiğim için bir bakıma sürekli spor yapıyorum denilebilir. Ailemde ırsi bir rahatsızlık yok. Düzenli olarak aldığım bir ilaç da bulunmuyor.
PROF. MÜFTÜOĞLU’NUN YORUMU
Sevgili Yonca Evcimik’in severek tükettiği kahvenin dünyanın en popüler içeceği olduğu biliniyor. Daha çok zihin açıcı, enerji artırıcı ve uyarıcı amaçla kullanılan kafeinin fazlasının sağlığını olumsuz etkilediği ise kuşkusuz! Kafeini sadece kahveden değil daha pek çok içecekten alıyoruz. Espresso’nun (30 cc) 1 fincanıyla 40 mg, filtre kahvenin 1 fincanı ile (300 cc) 200 mg, kolalı bir içecekle (250 cc) 60 mg, demlenmiş çayla 50 mg civarında kafeini bedenimize yerleştiriyoruz. Yüksek dozda kafein tüketimine alışanlarda bir süre sonra bağımlılık geliştiği ve gerekli dozu almadıklarında beyinlerinde görsel ve işitsel etkinliklerin azaldığı biliniyor. Kafeinin hikayesi oldukça uzun ve bizim önerimiz günde 50-100 mg üzerindeki tüketimlerde dikkatli olunmasıdır. Sevgili Yonca Evcimik keşke uyku, beslenme ve egzersiz düzenine de biraz dikkat edebilse. Yoğun bedensel ve zihinsel aktivite gerektiren mesleğini daha uzun süre başarı ile devam ettirebilmesi için bu üçlünün dengesine dikkat etmesi gerekiyor. Sağlık ve mutluluklar...