Paylaş
Eğer bu güç kendi haline bırakılır, zararlı dış-çevresel etkenlerden korunursa, beden bu güç sayesinde çoğu sorunu kendiliğinden çözüyor.
Bu nedenle de azıcık dikkat, birazcık bilgi ve hassasiyet bedensel yaşlanmayı geciktirmeyi de, hayatı uzatabilmeyi de zaten mümkün kılıyor. Neleri, ne zaman, ne miktarda yiyeceğimizi; uykunun, stres yönetiminin önemini, egzersiz yapmanın vazgeçilmezliğini hepimiz az çok öğrendik.
Tıp gelişti, refah arttı, eğitim yaygınlaştı, ömürler de uzadı. Yani boyuna büyüme iyi gidiyor. Sıra ömrü uzatmayı bir yana bırakıp o uzun ömrün içini doldurmaya yani hayatı enine büyütmeyi öğrenmeye geldi. Bunda biraz geç bile kaldık. Peki daha iyi daha güzel nasıl doldurulabilir bu uzun hayat! İşin orası işte bir hayli zor ve karışık. Ama yine de üzerinde çalışmaya, tartışmaya, uğraşmaya değer. Ne dersiniz?
Hız tehlikelidir
Hayatımızı enine büyütmek için hiçbir fırsatı kaçırmamalıyız. Bunun için anlaşmaya, paylaşmaya ve uzlaşmaya öncelik vermek gerekiyor. Yaşlıları hatırlayıp çocukları kollamayı öğrenmemiz, coşkuya önem vermemiz, olur olmaz şeylere sinirlenip üzülmememiz, hoşgörüp affetmemiz de şart.
Gerektiği zaman direnmeli ama gerektiği zaman da kabul edebilmeli (hatta bazen boyun eğmeli), zaman zaman, “Bu da geçer” diyebilmeliyiz.
Öfkeden, endişeden, kıskançlıktan, hasetten uzak kalabilmeliyiz. Zamanın tadını çıkarmalı, aceleciliğin ve hızın hayatı ıskalamada en önemli yanlışlar olduğunu fark etmeliyiz.
Ruhumuzu bedenimizden ayırmamaya, fazla koşturup yormamaya, çok fazla örseleyip hırpalamamaya, onu hayatın olağan ritminin içinde tutmaya özen göstermeliyiz.
Unutmayın: Aşırı hız HAYAT OTOBANI’nda da tehlikelidir...
Hayatınıza duygusal lezzetler de katın!
Hayatın kalitesini artıracak gerçek değişimler aslında hayatın enine büyütülebilmesinde yatıyor.
Hayatınıza bir ölçü maneviyat, iki ölçü mutluluk, bir avuç huzur ve bir tutam da keyif eklemezseniz, ömrünüz 100 yılı da geçse tadı tuzu olmuyor.
Eğer hayatınızı enine büyütmeyi düşünüyorsanız, geriye bırakabilecek ve sizden sonra anılmanıza vesile olacak bir şeyler üretmeyi de unutmayın. Gitmeden önce ‘hayat çorbası’ adlı o muhteşem yemeğin içine siz de bir şeyler katın. Hangi yaşta olursanız olun bunu mutlaka yapın.
Unutmayın, hayatlarını enine de büyütebildikleri için Mevlana, Yunus Emre, Hacı Bektaş Veli bugün de yaşamaya devam ediyor.
Hayatınızı yalnızca boyuna değil, enine de uzatmayı ihmal etmeyin. Gerçek büyümeyi yalnızca böyle başarabilirsiniz.
Hayat bir enerjidir, buna inanın
Hayat bir enerjidir. İhtiyacı olan enerjiyi de yalnız bedenden değil, beden ve ruhun muhteşem işbirliğinden alır. Her insan yalnızca yürürken, koşarken değil, gülüp eğlenir, ağlayıp sevinirken de aynı enerjiyi kullanır. Ama ikincisinde enerji kullanıldıkça çoğalırken, birincisinde yavaş yavaş azalır.
Vücudunuza yalnızca kaliteli kaloriler yüklemek, kendinizi canlı ve güçlü hissetmenize yetmez.
Enerjik biri olmak ile canlılık hissi arasındaki ilişkiyi yalnızca beslenme, aktivite gibi şeyler belirlemez. İşin içine mutlaka ruh sağlığını da, duygusal zenginliği de eklemeniz gerekir.
Yaşam kalitenizi ölçün!
SORU 1: İşinizi ne kadar seviyorsunuz?
a- Neredeyse bedavaya çalışacak kadar çok.
b- Çoğunlukla sevdiğimi söyleyebilirim.
c- Başka alternatif işler arıyorum.
SORU 2: Ne kadar sık egzersiz yaparsınız?
a- Benim için egzersiz salonu 2’nci evim gibidir.
b- Oldukça sık yapmaya çalışırım.
c- Bir egzersiz salonuna üyeyim ve ücretini ödüyorum. Yeterli mi?
SORU 3: Yeme alışkanlıklarınızı nasıl tanımlarsınız?
a- Sağlıklı beslenme konusunda beni “reklam kızı” bile yapabilirsiniz.
b- Doğru şeyler tüketmeye çalışıyorum. Bu da en azından bir şeydir.
c- Sloganım, hızlı ve yağlı beslen.
SORU 4: Kendinize ne kadar çok zaman ayırıyorsunuz?
a- Kendime zaman ayırmaktan daha çok zaman ayırdığım bir şey neredeyse hiç yok.
b- Mümkün oldukça yaratmaya çalışıyorum. Maalesef çok sık değil.
c- O da ne demek!
SORU 5: Ailenizi ve arkadaşlarınızı ne kadar sık görüyorsunuz?
a- Büyük olasılıkla onların beklediklerinden daha fazla.
b- Herkes kadar. Yani doğum günleri, tatiller, bazı özel durumlarda...
c- Beni hatırlayabileceklerini artık pek sanmıyorum.
SORU 6: Gecede kaç saat uyuyorsunuz?
a- 8-10: Bana uyuyan güzel de diyebilirsiniz.
b- 6-8: Birkaç fincan kahve içtim mi tamamdır.
c- 6’dan az: Göz torbalarım hiç eksik olmaz.
SORU 7: Ara öğünlerde bir şeyler atıştırdığınızda genelde neler tercih edersiniz?
a- Meyve ve sebzeler. Buzdolabım onlarla doludur.
b- Enerji veren, besleyici hazır gıdalar. Sürekli hareket halindeyim dolayısıyla onlar da sürekli benimle birlikte her yere gider.
c- Cips-çerez. Sabah, öğle, akşam, gece... Sürekli yerim.
Yanıtlarınızın çoğu (a) ise işiniz kolaydır. Yaşam kalitenizin oldukça yüksek olduğunu kabul edebilirsiniz.
Eğer (b) yanıtlarını daha çok işaretlediyseniz, durumunuzu gözden geçirmeniz, önlem almanız gerekiyor.
(c) yanıtları fazla olanların ise yaşam tarzlarını yeniden değerlendirmeleri ve ciddi bir değişim sürecine girmeleri gerekiyor.
Kaliteli bir hayat hepimizin hakkı, hedefi, arzusudur.
Bütün mesele zaman zaman durup, “nerede kalmıştık” diye sorgulamayı unutmamaktır. Kendimizle, seçimlerimizle hesaplaşmaktan korkmamaktır.
Her şey yalnızca “daha iyi bir hayat için”dir
Gözden kaçırdığımız bazı kolay ve etkili şeyler var. Bunlardan bazılarını değiştirebilirseniz hayatınız uzar mı bilmem ama önemli ölçüde iyileşeceğini garanti edebilirim.
Adını hatırlayamadığım bir ünlünün şu çok önemli cümlesini de bir kenara lütfen not edin: “Kişinin ömrüne yıllar eklemesi yeterli değildir, kişi bu yıllara hayat da eklemelidir.”
Başkalarının hayatına da iyi ve güzel zamanlar, hoş anlar, unutulmayacak yardımlar, akıldan çıkmaz dostluklar, bir daha yapılamaz yardımlar eklemeye bakın.
Özellikle ikinci hayatınızda artık hemen her şeyin “daha iyi bir hayat” için kurgulanması gerektiğini unutmayın.
Çevrenizi güzelleştirin
İyi ve güzel bir hayat sürmenin sırlarından biri de çevrenizde gizlidir. İçinde yaşadığınız çevre, ilişkide bulunduğunuz kişiler, nefes alıp verdiğiniz ortam, kısacası gördüğünüz, duyduğunuz, dokunduğunuz her şey hayatınızı etkiler.
Yaşadığınız, çalıştığınız, uyuduğunuz, eğlendiğiniz yerler, duyduğunuz sesler, soluduğunuz havanın nemi, kokusu, kulağınıza gelen gürültü, ses kirliliği ve daha pek çok şey duygularınızı ve davranışlarınızı derinden etkiliyor.
Çoğu başarılı cerrahın iyi ameliyat sırlarından birinin dinledikleri müzikte yattığını biliyor muydunuz?
Uzmanlar müzik dinlemenin cerrahların çalışma kalitesi ve verimliliğini, dikkat ve başarısını etkilediğini gösteriyor. Yani müzik sadece “boş zamanları değerlendirmek için başvurulan bir eğlenme aracı” değil.
Biraz empati iyi gelir
Empatiye önem vermek de önemli noktalardan biri. “Olaylara bir başkasının penceresinden bakmak, onun o konudaki duygu ve düşüncelerini anlamaya çalışmak süreci, “empati kurmak” olarak biliniyor. Empati bizi de çevremizdekileri de yalnızlıktan kurtarıyor. Birlikte düşünme, başarma, üretme, dayanma gücümüzü artırıyor. Sevgiyi, dostluğu inşa etme süreçlerini ise oldukça kısaltıyor.
Bu yeteneğinizi geliştirebilirseniz acılarınızla, kayıplarınızla baş etmeniz de, sevinçlerinizi, keyiflerinizi, coşkularınızı derinleştirmeniz de kolaylaşıyor.
Paylaş