Paylaş
Yakın zamana kadar yaşlanmanın “doğal bir süreç” olduğu düşünüyor, yaşlılık sorunlarını genelde “kader” kabul ediyorduk. Nasıl yaşlanacağımızı genetik miras ve kaderimiz de etkiliyor ama araştırma sonuçlarına bakılırsa konu zannettiğimiz kadar basit ve sıradan bir süreç değil.
Tabiî ki şansı-kaderi, genetik mirası veya başka nedenlerle iyi ya da kötü yaşlananlar var ama uzmanlar yaşlılık sorunlarının (özellikle de “yaşlılığın kronik hastalıkları” sayılan “obezite, insülin direnci ve/veya damar sertliği -kalp damar hastalıkları, eklem kireçlenmesi” gibi problemlerin) “mikropsuz iltihap –inflamasyon- ” ile de ilişkili olabileceğini söylüyor.
Bu, bana göre de doğru bir yaklaşım. Yaşlanmanın İNFLAMASYON/İLTİHAPLANMA süreçleri ile de yakın ilişkisi var. İnflamasyon/iltihaplanma ne kadar yoğun, ağır ve hızlı ise yaşlılık sorunları o kadar erken gelişiyor, hızlı ve ağır seyrediyor. Hemen belirtelim ki buradaki iltihap, mikroplarla ilişkili iltihaptan farklı bir “dokusal yangı” süreci. Bu yangını genelde biz çıkarıyoruz. Biz çıkarmasak bile bilmeyerek “yangına körükle giden” bir durum yaratarak (yani bazı günahları sık sık işleyerek, örneğin aşırı şeker, un, asidik gıdalar, kötü yağlar, aşırı omega-6 tüketerek) yangını büyütüyoruz.
Kısacası 500 yıl önce ünlü bir İtalyan papazın yazdığı gibi bazılarımız adeta “mezarlarımızı dişlerimizle kazıyoruz”
İLTİHAP NE YAPIYOR?
Yaşımız ilerledikçe sinir sistemimizdeki zayıflamanın, nöronlar arası bağlantılardaki azalmaların, hızlanan kas kayıplarının, eklemlerdeki yangısal ağrıların ve daha pek çok şeyin iltihapsal süreç ve bunlara verilen hücresel yanıtlarla ilişkili karmaşık bir problemden kaynakladığı anlaşılıyor. Bu süreçlerin yaşlanmamızı hızlandırdığı, kötü ve hastalıklı yaşlanmaya katkı yaptığı anlaşılıyor ve bütün bunlar dikkate alınırsa sağlıklı bir yaşlanmanın beslenme ve aktivite ile birebir ilişkili olduğunu söyleyebiliriz.
NE YAPMALI?
Bu bilgilerden çıkarılacak derse gelince: Yaşlandıkça daha az kalori tüketmeli (az yemeli), yükte hafif pahada ağır -kalorisi az, yağı az, şekeri az, vitamini, minerali, antioksidanı, posası bol- yiyeceklerle beslenmeliyiz.
Ayaklarımız ve dizlerimiz bizi taşıdığı sürece yürümenin bir yolunu bulmalıyız. İltihaplanmayı hızlandıran besinlerden (un, şeker, pirinç, meyve suları, asitli şekerli içecekler, kızarmış yağlar, yanlış etler, yanmış sebzeler ve unlu mamuller...) uzak durmalıyız.
Eğer bunları yapmazsak şeker-insülin dengesindeki bozulmalar, kas kayıpları, sinir sistemindeki zayıflamalar, damarlardaki sertleşmeler ve eklemlerimizdeki kireçlenme, yıpranma ve ezilmeler, yani devreye giren iltihabi süreçler, güzel güzel yaşlanmamıza müsaade etmeyecekler gibi görünüyor.
Daha az iltihaplı bir yaşlanmanın yolu beslenmede denge, çeşitlilik, doğru seçimler, kalori kontrolü ve aktif bir hayattan geçiyor.
AKLINIZDA OLSUN
Potasyum eksikliği neden önemli?
Kanda potasyum seviyesinin azalması, kalp ritminde bozulmalara ve anormal kalp atımlarına yol açabiliyor. Uzun süre devam eden potasyum azlığı böbreklerin de fonksiyonlarını bozabiliyor.
Yetişkin bir insanın günde 5 gram potasyum kazanması gerekiyor. Uzmanlar potasyum azlığının kan basıncını ayarlamayı da zorlaştırdığını söylüyor. Besinlerle fazladan potasyum kazananlarda hipertansiyon sıklığı azalıyor.
Muz, en iyi potasyum kaynaklarından biri olarak gösteriliyor. Günde bir muz tüketmek ihtiyacınız olan potasyumun önemli bir bölümünü kazanmanıza yeter. Kayısı, ıspanak, bakliyat grubu yiyecekler ve hurmanın da potasyumdan zengin besinler.
Potasyum desteklerini ise hiçbir zaman doktorunuza sormadan kullanmamanız gerektiğini unutmayın.
BİR SORU
Her bitkisel yağ sağlıklı mı
Hayır! Bitkisel yağların da sağlıklısı, az sağlıklısı, hatta sağlıksızı var. Örneğin Hindistan cevizi ve palmiye yağı sağlıksız bitkisel yağlar arasında ilk sırada. Kakao yağını da bunların arasına koyabilirsiniz.
Ayçiçeği yağı çok fazla omega-6 içerdiği için orta düzeyde sağlıklı olan yağlar arasında bulunuyor. Mutfağında ayçiçek yağını fazla kullanan İsrail halkında obezite ve kardiyovasküler hastalıklara daha sık rastlanıyor.
Pamuk yağı da pek sağlıklı değil. Bitkisel yağlar içerisinde sağlık bakımından mükemmel olanı zeytinyağı. Zeytinyağı özellikle kalp damar hastalıkları ve kanserden korunma açısından bir çözüm olarak gösteriliyor. Eğer fazla miktarda tüketilmezse -zeytinyağının bir yemek kaşığı miktarı 120 kalori- kilo sorunu yönünden de ciddi bir problem yaratmıyor.
NOT ALIN
Zatürre aşısını ne zaman yaptıralım
Ortalama koruma süreci beş yılı bulan zatürree aşısının yapılması için belirli bir zaman sınırlaması yok.
Her mevsimde yapılabiliyor ama kışa girerken hatırlanıp yapılması daha iyi olur. Çünkü kış mevsimleri zatürre bakımından daha riskli kabul ediliyor.
Zatürre aşısını beş yılda bir tekrarlamak yetiyor.
Şeker hastalarının, solunum yetmezliği olan, tıkayıcı akciğer hastalıklarıyla uğraşanların, yaşlı kişilerin bu aşıyı yaptırmalarını tavsiye ediyoruz.
Paylaş