Paylaş
Onu eksik anlar, yanlış yorumlarsınız.
Ramazan ayı size sadece yeme-içme alanında değil, beden ve ruhunuzun bütün alanlarında hafiflemeyi, fazlalıklarınızdan arınmayı ve manevi bir sığınmayı da sağlar.
Ben prensip olarak çok önemli bir sağlık sorunu olmayan hastalarımın “Oruç tutabilir miyim?” sorusunu “Evet” diye yanıtlarım. Bir kez daha tekrarlamak istiyorum: Ben bu mübarek ayın beden ve ruh için müthiş bir iyileştirici, adeta bir “iç doktor” olduğuna inananlardanım.
Ramazan ayında yapılabilecek en önemli yanlışlardan biri bu ayı bir “diyet zamanı” gibi değerlendirmektir.
Ramazan ayının anlamını ve faydasını bu kadar bozan başka bir yaklaşım düşünemiyorum. Gazete ve dergilerde konunun uzmanlarının hazırladığı “Kilo Verdiren Ramazan Diyetleri”ni, yaptıkları tarifleri, açıklamaları, önerileri gördükçe hayretler içinde kalıyorum.
Yeniden hatırlatalım ki ramazan ayı, kilo verme, diyet yapma, zayıflama için hiç de uygun bir zaman değildir.
Bu güzel ay sahip olmanın değil kendiniz olmanın, şükredip inanmanın, huzura, sevgiye, saygıya ve paylaşmaya odaklanmanın ve hayatı bize sunan sonsuz güce sınırsız inanmanın zamanıdır.
Eğer bu süre içerisinde bilinen bazı yanlışları tekrarlamazsanız ne kilo alırsınız, ne şişmanlarsınız. Aksine birkaç kilo yağdan kurtulmanız bile mümkün olur.
RAMAZANDA NASIL BESLENECEĞİZ?
? Mutlaka sahura kalkmalısınız. Bu sayede aç kalacağınız süre azalacağından metabolizmanız daha iyi ve düzenli çalışacaktır.
? Sahurda ve iftarda hafif, sindirimi kolay ve az yağlı yemekler tüketmelisiniz. Yemekleri yavaş ve çok iyi çiğneyerek yemelisiniz.
? İftarda uzun süredir boş olan midenize birden yüklenmemelisiniz. Yemeğe çorba ile başlamak iyi bir fikir olabilir. Daha sonra hafif bir salata veya zeytinyağlı bir sebze yemeği ile devam edip sonra ana yemeğe geçmek daha doğru olacaktır.
? Kızartılmış ve yağlı yiyeceklerden özellikle hamur işleri ve hamur tatlılarından kaçınmalısınız.
? Yemek pişirirken katı yağ kullanmaktan kaçınmalısınız.
? Ramazanda tatlı ihtiyacınızı taze ve kuru meyveler, sütlü tatlılar ve kompostolar ile karşılanmaya çalışmalısınız.
? Gün boyunca su içilemediği için iftardan sonra yatana kadar ve sahurda bol bol su içmelisiniz.
? Öğünlerde sebze yemeklerini eksik etmemeli, etleri ızgara, haşlanmış ya da fırında pişirmelisiniz.
? Kahve tüketimini azaltmalı, kahve yerine bitkisel çaylardan yararlanmalısınız.
? Gebeler ve süt verenler, kalp-damar hastaları, diyabet ve tansiyon hastaları oruç tutma konusunda karar vermeden önce mutlaka doktorlarına danışmalıdır.
Reflün var mı derdin var!
Mideyi bir torbaya yutak borusunu da onu dolduran boruya benzetirsek reflü de torbanın ağzından kaçak olması demektir. Sorun, midenin ileri derecede asit olan içeriğinin bunu kaldırabilecek bir yapıya sahip olmayan yutak borusunu tahriş etmesidir. Yemeklerden sonra göğüste hatta sırtta hissedilen ağrı, ağza acı su gelmesi, boğazın tahrişine bağlı kuru ve inatçı bir öksürük gündelik konforu bozar. Mideyi fazla doldurmamak ilk akla gelen uyarı olmakla birlikte birkaç küçük önlem daha alınarak hayli rahatlama sağlanabilir:
? Bel-karın bölgesini çok sıkan giysileri tercih etmemek
? Yavaş yemek, iyi çiğnemek
? Yemek sırasında 1 bardaktan fazla su içmemek
? Yemek sırasında çorba, alkol, asit içeriği yüksek meyveler, yemeğin sonunda da kahve, çay ya da gazlı içeceklerin tüketiminden uzak durmak
? Yemekten sonra uzanmak için en az 1 saat geçmesini beklemek, reflüden kaynaklanan sıkıntıları gidermek konusunda yararlı olabilir.
Meyve alkole dönüşür mü?
Meyvelerin ne zaman yeneceği hep tartışma konusu olmuştur. Bu konuda kesin bir fikir birliği olmasa da biz doğru olanın yemekle birlikte veya yemekten hemen sonra değil, 2-3 saat sonra yenmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Yemekle birlikte yenen meyve hazmı güçleştiriyor, gaz ve şişkinliğe yol açıyor. Bazılarına göre yemek sonrasında alınan meyvelerle midede alkol bile oluşabiliyor. Bu durumun kilo almayı kolaylaştırabileceğini ileri sürenler de var. Bizim önerimiz, meyveleri ara öğünlerde yemeniz.
Kabak tadı!
Yaz aylarında en çok tüketilen sebzelerden kabak, düşük kalorili
oluşu nedeniyle kilo
yönetimi programla-
rının baş tacıdır.
Ülkemizde bolca üretilen kabağın 100 gramı 15 kaloridir. Tam bir mineral deposu olan kabağın yüzde 95’i sudan oluşur. Besin değerini yitirmemesi için buharda pişirildiğinde potasyum başta (230 mg/100 g) olmak üzere fosfor, magnezyum ve kalsiyum açısından zengin bir kaynak oluşturur.
Bolca C vitamini (7 mg/100g) içeren kabağın özellikle kabuğunda bulunan A vitamini öncü maddeleri (0.35mg/100g) onun kabuğuyla birlikte tüketildiğinde iyi bir antioksidan kaynağı olmasını sağlar.
Kabağın en büyük özelliklerinden birini lif içeriği (1,5 g/100g) oluşturur. Erken toplandığında pektin, biraz dalında bekleyenlerde selüloz kaynağı olarak tabaklara gelir. Eriyebilen bir lif olan pektin sindirim sistemi ile ilgili yakınmaları olan kişilere önerilir. Selüloz ise çok iyi bir dolgu maddesi olarak kalınbarsak kanserinden korunmada destek olur.
Kabak dilimleri, hemen kesildikten sonra kullanıldıklarında güneş yanıklarını teskin edici özelliğe sahiptir. Kabak çiçeği çayı hamilelerde rahatlatıcı olarak kullanılır.
Magnezyum desteğine ihtiyacınız var mı?
Erkeklerin de, kadınların da magnezyum ihtiyacı var! Bazı uzmanlar bu miktarın günde 300, hatta erkekler için 400 miligrama yaklaşabileceğini gösteriyor. İyi bir beslenme planı bile bu ihtiyacı karşılamaktan uzak kalıyor. Belki de bu nedenle özellikle yaşlı kadın ve erkeklerde magnezyum eksikliğiyle çok sık karşılıyor. Bunda biraz da bu yaş grubundaki insanların çoğunun idrar söktürücü ilaçlar kullanmalarının da rolü var.
İdrar söktürücüler böbrekler yoluyla magnezyum kaybına yol açabiliyor. Ayrıca alkollü ve kafeinli içeceklerin, fosfattan zengin karbonatlı meşrubatların magnezyum kaybı yaptığı biliniyor. Magnezyum kaybı ayakta kramplara, kalp ritim bozukluklarına yol açabiliyor.
Magnezyum eksikliğini karşılamak için daha çok sebze, meyve ve tam tahıl yemek gerekiyor. Multivitaminlerin çoğunda magnezyum var. Doğrudan bir magnezyum desteği almayı düşünenlerin ise bu kararın önemli olduğunu bilmeleri ve mutlaka doktorlarıyla konuşmaları gerekiyor.
Rahim alınması: Operasyon şekli önemlidir
Herhangi bir nedenle rahim alınması (histerektomi) operasyonu yapılmasına karar verildiğinde, ameliyatın ne şekilde yapılacağının doktordan iyi bir şekilde öğrenilmesi, ameliyat sonrası beklentilerinin ne olacağının anlaşılması açısından son derece önemlidir.
Rahmin tamamı alınırsa buna total histerektomi, rahim ağzı bırakılırsa subtotal histerektomi denilir. Rahim yumurtalıklarla beraber alınabilir veya yumurtalıklar bırakılabilir. Yumurtalıklar bırakıldığında menopoza girilmez, hormon tedavisi gerekmez. Adetler bitmişse yumurtalıklar da alınabilir.
Hangi yolla rahim alınacağı da önemlidir. Karın kesilerek yapılan histerektomi yanında, vajenden de rahmin çıkarılması mümkün olabilir (vajinal histerektomi).
Karından ameliyat yapılacaksa, karındaki kesiğin uzunlamasına mı, yanlamasına mı yapılacağı da öğrenilmelidir.
Total, subtotal veya yumurtalıklar dahil olsun olmasın, rahim alınması laparoskopik dediğimiz karın kesilmeden yapılan operasyon şekliyle de gerçekleşebilir.
Bazen de laparoskopi, vajenden rahim çıkarılmadan önce yardımcı olarak da kullanılabilir.
Bütün opsiyonların artı-eksileri ve doktorun seçtiği operasyon şeklinin iyice öğrenilmesi, ameliyat sırası ve sonrasındaki beklentilerin iyi bilinmesi, bu sürecin kolaylaşmasına yardımcı olacaktır.
Paylaş