Pazartesi sabahı Kelebek’te sevgili Nil Karaibrahimgil’in yeni yıl dileklerini okuyunca doğrusu pek keyiflendim. Aklıma, kendime “hayat rehberi” yaptığım Ernie Zelinski’nin mutluluk reçetesi geldi. Zelinski’nin reçetesi son derece basit!
* Doyum sağlayacak kadar bir amaç. * Geçinebilecek kadar bir iş./Temel ihtiyaçlara yetecek kadar zenginlik. * İş ve eğlenceyi dengeleyecek kadar sağlıklı bir akıl. * Birçok insanı beğenecek, bunlardan birazını da sevecek kadar şefkat. * Kendini sevecek kadar öz saygı. * Muhtaç olanlara verecek kadar iyilik duygusu. * Zorluklarla yüz yüze gelecek kadar cesaret. * Sorunları çözecek kadar yaratıcılık. * Her an gülecek kadar mizah duygusu. * İyi bir yarını bekleyecek kadar umut. * Hayatı bütün değerleriyle yaşayacak kadar sağlık. * Sahip oldukların için şükran duygusu. Bana göre 2010’da Zelinski’nin reçetesini daha da geliştirip büyütmeliyiz. Mesela yeni dostluklar kurmayı, daha çok gülmeyi, müzik dinleyip şarkı söylemeyi, komşu gezmeleri yapmayı ve arkadaş sohbetlerine dalmayı denemeliyiz. Allah’tan bizi hırçın, kızgın, kıskanç ve agresif biri olmaktan, işsiz kalmaktan, can sıkıntılarıyla boğuşmaktan, amaçsızlıktan, yalnızlıktan uzak tutmasını istemeliyiz. Empati ve sempati denizinde boğulmayı, motivasyonumuzu kaybetmek bir yana daha da artırmayı, daha çok paylaşmayı, övmeyi, övgü almayı dilemeliyiz. Ve tabii ki huzurun her şey, sağlığın en değerli nimet olduğunu aklımızdan hiç çıkarmamalıyız. Huzur ve sağlık dolu bir yıl diliyorum...
Çivi çiviyi sökmez!
Yılın son akşamı boş mideye hızla içtiniz, farklı içkileri bir güzel karıştırdınız, su içmeyi de ihmal ettiniz. Ertesi sabah, kazan gibi bir kafa, delici bir baş ağrısı, ağzınızda acı bir tat, paslı bir dil, ağrıyan kaslar, baş dönmesi, mide bulantısı, hatta kusma arzusu ile uyandınız. Bütün bunlar alkolün vücutta sindirimi sırasında dönüştüğü ve kendisinden 30 kez daha zehirli olan “asetaldehid”in marifeti! Cinse, ırka, yaşa, kiloya, tüketilen alkolün türüne, miktarına ve süresine, kalıtımsal etmenlere göre herkese çektirdikleri farklı! “Akşamdan kalma”lığın kesin bir tedavisi olmadığını bildiren makaleler, British Journal of Medicine gibi dünyanın en saygın tıbbi dergilerinde de yayımlanmıştır. Tamamen kişiye özel tepkilerden oluşan bu sıkıntılı durumdan kurtulmak için bol su için, kolay emilip kana karışan karbonhidratları, az yağlı yiyecekleri tüketin. Kahveden uzak durun. Ağrı için aspirin değil parasetamol’ü tercih edin. Dinlenin. Tekrar alkol almamaya özen gösterin. Bazılarının “çivi çiviyi söker” deyip güne “buz gibi bir bira” ile ya da “bloody mary” ile başlama önerilerine kulak asmayın. Aslı esası yoktur!
Alkol kan basıncını etkiler mi?
Erkekler için iki kadeh şarap veya bir su bardağı bira ya da bir duble viski, kadınlar için bu değerlerin yarısı kadar alkol tüketimi genel sağlığı tehdit etmeyen tüketim miktarlarıdır. Bu oranların üzerinde alkol tüketen ve kan basıncı yüksek olan kişiler üzerinde yapılan bir çalışmada, alkolü bıraktıklarında kan basıncı değerlerinde 2-4 mm Hg (milimetre cıva) kadara azalma olduğu saptanmıştır. Alkollü içkilerin, yüksek kalori içermeleri ve doğrudan kan şekeri düzeyini etkilemeleri nedeniyle metabolizmayı olumsuz etkilediklerini ve kilo artırma özelliklerini göz ardı etmemelidir. Alınan gıdalardaki enerjinin yaklaşık yüzde 10’u bu besinleri sindirmek için harcanır. Oysa alkol doğrudan ve hiçbir kalori yakmadan kan şekerini hızla yükseltir. Yani “damardan” etki eder! O nedenle verdiği fazladan kalorileri yakmak daha da zorlaşır. Alkolün birçok ilaçla etkileşime girdiğini de unutmamak gerekir. Herhangi bir nedenle doktora başvurduğunuzda, alkol tüketme alışkanlığı olan biriyseniz bu durumu tüm ayrıntıları ile paylaşmanız sizin yararınıza olur. ıyisi mi “sağlığa” kadeh kaldırıp dozu “sağlıklı” sınırlarda bırakmalı...