Paylaş
Aşağıdaki 10 sorudan en az üçüne evet diyorsanız TSH testi yaptırın, hipotiroidi hastası olma ihtimaliniz var...
* Son birkaç ayda izah edemediğiniz bir şekilde kilo almaya, zor kilo vermeye başladınız mı?
* Tırnaklarınız daha kolay kırılıyor, daha zor mu uzuyor? Saçlarınız daha cansız, daha çok dökülüyor ve kolayca kırılıyor mu? Cildiniz artık daha mı kuru?
* Kendinizi devamlı yorgun hissediyor, sabah yataktan kalkmakta zorluk çekiyor musunuz?
* Ellerinizde, ayaklarınızda uyuşma, yanma ve karıncalanma var mı?
* Son zamanlarda durup dururken ortaya çıkan bir kabızlık problemi var mı?
* “Neden her yer bu kadar soğuk?” diye düşünüyor, kendinizi sıcakta daha rahat hissediyor musunuz?
* Etrafa karşı ilgisiz, unutkan, çekingen biri haline mi geldiniz?
* Sesinizde yavaş yavaş artan bir kalınlaşma söz konusu mu ve daha boğuk, daha kısık bir sesle mi konuşmaya başladınız?
* Cinsel isteğinizde belirgin bir azalma gözlemliyor musunuz?
* Baş ağrıları, kas krampları, el ve ayaklarda karıncalanmadan yakınıyor musunuz?
Gizli hipotiroidiye dikkat!
Tiroit bezi yetersizliği zaten sinsi bir sağlık sorunudur ama bazen beklenenden de hafif seyreder, tiroit hormonlarının üretiminde hafif bir düşüş olduğu için gözden kaçar.
Doktorların “Sub-klinik hipotiroidi” olarak tanımladığı bu “gizli yetmezlik” kalp ritminde bozulmalar, kolesterol değerlerinde yükselmeler, yorgunluk, romatizmal ağrılar gibi hipotiroidiyi akla getirmeyen işaretlerle kendini gösterebilir.
Depresyonun, bellek bozukluğunun, kilo sorununun arkasından da yine “gizli hipotiroidi” çıkabilir.
Yukarıdaki sorunların bazıları sizde de varsa doktorunuzla görüşün. TSH testinin yapılması, teşhis için yeterlidir. TSH’niz 2,5-3,5 aralığında ise dikkatle izleyin.
3,5 ve üzerindeki değerlerde doktorunuzdan bilgi isteyin.
Depresyon mu, hipotiroidi mi?
Depresyonun ruhsal bir hastalık olduğu kesin ama bazı depresyonların arka planında gözden kaçmış bedensel sağlık problemleri, hatta beslenme bozuklukları olabiliyor.
Depresyonla karıştırılan sağlık sorunlarının başında ise gizli tiroit yetmezliği geliyor.
Uzun süredir antidepresan ilaçlar kullanmasına rağmen bir türlü iyileşmeyen, ayrıca yorgunluk, bitkinlik, halsizlik gibi şikâyetleri olan ve bunlara kabızlık, kilo alma, cilt kuruluğu, saç, tırnak sorunlarının eşlik ettiği kişilerde tiroit bezinin normal çalışıp çalışmadığını araştırmak lazım.
Aslında depresyon tanısı konan her olguda gözden kaçmış gizli bir hipotiroidinin olup olmadığını daha en başta araştırmak lazım.
Çünkü istatistiklere göre erişkin nüfusun neredeyse yüzde 10’u gizli hipotiroidi probleminden muzdarip.
Özellikle ileri yaşlardaki kadın hastalarda ortaya çıkan ve depresyonu çağrıştıran belirtiler olduğunda bu ihtimali dikkatle araştırmak gerekiyor.
Çünkü bu yaşlardaki kadınlarda gizli hipotiroidi olasılığının yüzde 20’lerde olduğunu gösteren veriler var. Basit ve ucuz bir kan testi olan TSH ölçümü ise depresyon ve hipotiroidi ayrımını yapmak için yeterli.
Uzmanlar, TSH değeri 3’ün üzerindeyse gizli hipotiroididen kuşkulanılması, özellikle 3,5’u geçiyorsa daha yoğun ve detaylı araştırmalar yapılması gerektiğini söylüyorlar.
Uzun lafın kısası, depresyonun akla geldiği her durumda mutlaka gizli hipotiroidi ihtimali de düşünülmeli.
Fibrokistler neden önemli?
30 yaşını deviren her üç kadından birini bekleyen yaygın bir sağlık sorunu var: Fibrokistik meme hastalığı.
Eskiden kanser riski taşımadığı sanılan bu kistlerin tümöre dönüşebilme eğiliminde oldukları artık biliniyor. Kimi zaman yersiz endişelere yol açsalar da fibrokistlerin mutlaka izlenmeleri gerekiyor.
Eskiden bu kistik yapılar kanser riski taşımadıkları düşünülerek takip edilmiyordu. Ama artık kanserli tümörlere dönüşebilme potansiyelleri olduğu biliniyor. Bu nedenle de dikkatle araştırılıp izlenmeleri gerekiyor.
Kısacası, yeni teşhis edilen her fibrokisti ciddiye almak gerekiyor. Fibrokistler bazen arka planda yatan bir kanseri gizleyebiliyor.
Bu nedenle her ay düzenli olarak kendi kendinize elle yaptığınız meme muayenesinde farklı bir kitle ile karşılaşırsanız ya da doktorunuz fibrokist olduğunu düşündüğü bir kitlenin varlığını tespit ederse, bunun meme kanseriyle ilişkili olup olmadığı mutlaka araştırılmalı.
Fibrokistik meme hastalığı olduğu düşünülen kadınlar, gerekiyorsa ultrasonografi, mamografi gibi tarama teknolojileri ile incelenmeli, bu incelemeler sonunda hâlâ bir şüphe söz konusu ise biyopsi ile alınan doku örneği patolojik olarak da tetkik edilmelidir.
Fibrokistik meme hastalığının nedeni tam olarak bilinmese de genetik, metabolik ve hormonal faktörlerin rol oynadığı düşünülüyor.
Aşırı şekerli, unlu beslenmek, gazlı, kolalı içecekler, meşrubatlar, aşırı yağlı besinlerden oluşan sağlıksız sofralar ve buna eşlik eden hormonal dengesizlikler hastalığa davetiye çıkarıyor.
Fazla kilolu, özellikle de insülin direnci olan beli geniş ve göbekli kadınlarda fibrokistik hastalığa daha sık rastlanıyor.
Sağlıklı beslenip kilonuzu kontrol altında tutuyorsanız, diyetiniz bol miktarda sebze ve bakliyat içeriyorsa, antioksidanlardan yana zengin bir beslenme düzeniniz varsa fibrokistik meme hastalığına yakalanma riskiniz de azalıyor.
Her genç kız ve kadının, bu hastalık konusunda bilgilenmesinde fayda var. Özellikle göğüslerinde büyüme hisseden, periyot günlerinde göğüslerinin ağrıdığından, şiştiğinden yakınanların daha da dikkatli olması gerekiyor.
Ailesinde meme kanseri riski bulunanların fibrokistlerin kanserli bir tümöre dönüşme olasılığına karşı daha da tetikte olmaları lazım!
Böyle bir sorundan kuşkulandığınızda, vakit kaybetmeden meme hastalıkları konusunda uzmanlaşmış bir merkez ya da meme cerrahından yardım almanızı öneriyorum.
Paylaş