Hipogliseminin koması bile var

Bize sık sorulan sorular arasında hipoglisemi daima ilk beşte yer alıyor.

Bunda hipoglisemi probleminin yaygınlığı kadar başka sebeplerle ortaya çıkan belirtilerin hipoglisemi sanılmasının da etkisi var. Hemen belirtelim ki hipoglisemi teşhislerinin çoğu yanlış ya da eksiktir. Depresyon, psikolojik bozukluklar veya bedensel diğer bazı hastalıklar nedeniyle ortaya çıkan belirtiler yanlışlıkla kan şekerindeki düşmelerle ilişkilendirilmektedir. Bugün ve yarın size hipoglisemi sorununun ana hatlarını topluca sunmaya çalışacağız. Umarım, yararlanırsınız...

Eğer sık acıkıyor ve şekerli besinlere saldırıyorsanız, olur olmaz zamanlarda "çikolata- baklava-sütlaç krizleri" yaşıyorsanız, açlığa dayanmakta zorlanıyor, mide krampları, yorgunluk, baş dönmesi, uyuklama, halsizlik, bitkinlik içinde kıvranıyorsanız, yemek yemekte gecikince ellerinizde titremeler, kalbinizde çarpıntılar, bedeninizde soğuk terlemeler oluyorsa, acıkınca gereğinden fazla huzursuz, sinirli, alıngansanız bu belirtilerin hipoglisemi ile ilişkili olabileceğini düşünmekte haklısınız.

Hele bir de yemeklerden sonra uyku basıyor, kuşluk ya da ikindi saatlerinde odaklanma güçlüğü, dikkat kaybı, öğrenme zorluğu başlıyorsa hipoglisemi ihtimalini daha da ciddiye almalısınız.

BEYİN, FONKSİYONLARINI SINIRLIYOR

Beynin faaliyetlerini yavaşlattığı dönemde yorgunluk, halsizlik, baş dönmesi, iç ezilmesi, açlık, isteksizlik, unutkanlık, uyku hali ya da tam tersine sinirlilik, saldırganlık, öfke atakları, alınganlık gibi belirtiler ortaya çıkıyor. Beyin fonksiyonlarındaki bozulma bir işe odaklanmayı, yeni şeyler öğrenmeyi güçleştiriyor. Sebepsiz yere ağlamalar, bulantı, görmede bulanıklık veya çift görme, uyku bölünmeleri, üşüme hissi gibi farklı belirtiler de ortaya çıkabiliyor. Eğer kan şekerindeki düzelme giderilmezse yukarıda da belirttiğimiz gibi beyin fonksiyonlarını daha da sınırlıyor, sersemlik, derin uyku hali ortaya çıkıyor. Sorun derinleşirse komaya bile girilebiliyor. Bu duruma tıp da "hipoglisemik koma" deniyor.

HERKESİN HİPOGLİSEMİSİ KENDİNE ÖZGÜDÜR

Geleneksel tıbbın ünlü deyimlerinden biri olan "Hastalık yok, hasta vardır" cümlesinin en geçerli olduğu koşullardan biri hipoglisemi olmalıdır. Siz bu durumu "herkesin hipoglisemisi kendine özgüdür" diye de değerlendirebilirsiniz. Belirtiler bazen gerçekten şaşırtıcıdır. Aynı kan şekeri değeri düşmeleri diyelim ki kan şekeri 55mg/dl olan iki ayrı kişide- birinde uyku hali, unutkanlık, yorgunluk, iç geçmesi, el ve ayakta çözülme, depresif belirtilere diğerinde sinirlilik, öfke, gerginlik, korku hatta panik ataklar- huzursuzluk gibi işaretlere neden olabilmektedir.

Hipoglisemi ile oluşan belirtilerin tipi ve derinliğini belirleyen iki şeydir: Hipogliseminin oluşma hızı ve derinliği. Hipoglisemi ne kadar hızla ortaya çıkarsa -vücudun adaptasyon sistemleri devreye girmekte zorlanacağından- belirtiler o kadar dramatik, ağır ve telaşlandırıcıdır. Hipoglisemi belirtileri kan şekeri düşüklüğü ilerledikçe ağırlaşır. Öyle bir noktaya gelinir ki artık o kişide derin bir koma ve hatta beyinde geri dönülmez değişikliklerin oluşması kaçınılmazdır.

HASTALIĞIN TEŞHİSİ ZOR

Hipoglisemi teşhisinin ciddi bir hasta değerlendirmesi ve detaylı laboratuar incelemesi gerektirdiğini, bu incelemeler yetersiz kalırsa çoğu gerçek hipoglisemilerin gözden kaçırıldığını bir kez daha belirtelim.

EN ÇOK BEYNİ ETKİLİYOR

Gerçek bir hipoglisemiden bahsetmek için kan şekerinin 50mg/dl’nin altına düşmesi gerekiyor. Bu durumda başta beyin olmak üzere organlarınız enerji kaynağı şekerden mahrum kaldıklarından problem çıkarmaya başlıyor. Hipoglisemi karşısında gelişen bedensel mızmızlanmalar ilk önce beyinde başlıyor. Vücut ağırlığınızın sadece yüzde 2’sini oluşturan bu yaşamsal organ, enerji tüketiminin yüzde 25’ini kullanıyor ve beynin sadece bir enerji kaynağı var: Kanınızda dolaşan "şeker"! Diğer organlarınız kanda mevcut yağ asitlerinden enerji kaynağı alırken, beyin şeker bulamazsa önce sistemi yavaşlatıp dinlenmeye alıyor, sonra da eğer sorun giderilmezse- sigortalarını indirip şartellerini kapatıyor.

Hipoglisemi gizli şekere işaret edebiliyor

Hipoglisemi sorunu yaşayan hastaların çoğunun gizli şeker hastaları oldukları bilinmektedir. Eğer hipoglisemi erken fark edilmez ise kilo alma ve şişmanlama, kısa bir süre sonra da erişkin tipi şeker hastalığına yakalanma olasılığı vardır. Genetik olanların dışında, şişman hastaların yüzde 80’inde "reaktif hipoglisemi" saptanmaktadır. Bu önemli metabolik bozukluk bilinmeden, fark edilmeden ve dikkate alınmadan uygulanan hipokalorik diyetler (kalorisi azaltılmış beslenme planları) uygulamak tehlikeli ve faydasızdır.

Kilo sorunu ve obezite hastalığı olan birine temelde yatan metabolik problemi bilmeden açlık diyeti uygulayan diyet uzmanları ve zayıflama merkezlerinin başarısızlıkları ve yanlışlarının da nedeni bundan kaynaklanmaktadır: Eğer depresyon veya kilo sorununuzu çözmek ve sağlıklı kiloya ulaşıp onu sürdürmek arzusunda iseniz bu sorunun altında hipoglisemi probleminizin yatıp yatmadığını, metabolik bir sorununuzun olup olmadığını mutlaka öğrenmelisiniz. Temel metabolik sorunu çözmeden ne açlığınızı terbiye edebilir ne de kilo sorununuzu çözebilirsiniz.

"Reaktif" hipoglisemiye dikkat

Hipoglisemiler arasında "reaktif hipoglisemi" olarak tanımlanan durumun özel bir yeri vardır. Eğer genetik mirasında şeker hastalığı bulunan biriyseniz, kısa sürede aldığınız fazla kilolardan ya da şişmanlık sorunundan şikáyetçiyseniz, hipoglisemi sorununuz "tip2 diyabet"in erken dönemine işaret edebilir. Hipoglisemi belirtilerine "hipertansiyon, kolesterol-trigliserit seviyesinde düzensizlikler, ürik asit düzeyinde artışlar" da eşlik ediyorsa bu kuşku daha da artmalıdır. Bu son belirtiler karın çevresinde biriken yağların yol açtığı bir ensülin direncine işaret edebilir.

ehattat@yasasinhayat.org


Alkole bağlı hipoglisemiler çok tehlikelidir

Şeker hastası olmanız alkolü tamamen bırakmanızı gerektirmez. Fakat fazla miktarda alkol alırsanız veya aç karnına alkol içerseniz, hipoglisemi geçirme olasılığınız artar. Çünkü alkol kan şeker seviyesi düşmeye başladığında karaciğerden şeker salınımını azaltır. Bu da doğal olarak kan şeker seviyesinin normale dönmesini durdurur.

Alkol içerken öğünleri kaçırmamak ve düzenli olarak beslenmek önemlidir. Bir diğer sorun da hipoglisemi belirtilerinin sarhoşluğa benzemesi ve bu iki durumun çoğu kez ayırt edilememesidir. Bu durum alkol kullandığınızda çevrenizdeki diğer kişilerin kan şekerinizdeki düşmeyi anlamalarını zorlaştıracaktır. Bir gece önce çok fazla alkol aldıysanız, ertesi sabah kan şeker düzeyinizi düşük bulabilirsiniz. Sabah kahvaltısını mutlaka yapmalısınız.

taltan@yasasinhayat.org

Alıngan biri misiniz

Kan şekerinde sık sık düşmeler yaşayan insanların çoğunda depresyon, sinirlilik, alınganlık gibi psikolojik sorunların bulunması ilginçtir. Hipoglisemili hastaların önemli bir kısmı tanı konulmadan önce psikologlara veya psikiyatri uzmanlarına gitmişlerdir. Bir o kadarının da yakınmalarını "psikolojik" veya "sinirsel" olarak tanımlayan iç hastalıkları veya aile hekimlerinin gözünden kaçmış olması muhtemeldir. Özellikle depresyonlu hastalarda durum tam bir karmaşadır. Depresyonlu hastalarda kan şekeri düşüklüğünün daha sık görülmesi, kan şekeri düşük olanlarda depresyonu düşündüren belirtilerin yoğun oluşu bu karmaşanın nedenidir. n Klinik psikolog Dilek Doğu

Normalde çok dengeli beslenmeme rağmen adet dönemleri öncesi 1 hafta boyunca hem stresli hem de karşı konulamaz şekilde karbonhidrat ihtiyacı duyuyorum. Bu dönemlerde ortalama 1-2 kilo alıp sonra ayın kalan 2 haftası (adet bittikten sonra) bu kiloları vermek için çalışıyorum ancak bir sonraki ay yine aynı şekilde kendimi tutamıyorum. Adet dönemi öncesi yaşanan bu duruma karşı önerebileceğiniz bir metot var mı?

Adet dönemi: Tatlı krizi

Adet döneminde birçok bayanın yaşadığı problem aşırı karbonhidrat ihtiyacı, özellikle hamurlu, çikolatalı tatlılara karşı yoğun istek, halsizlik, gerginlik, şişkinlik ve tabi ki kilo artışıdır. Adet döneminde hormonal değişimler sonucu vücutta su oranının artması ile 1-2 kg artış olması normal karşılanır.

Bu dönemde günlük kaloriyi çok fazla etkilemeyecek şekilde tatlı ilávesi ile biraz kendinizi rahatlatabilirsiniz. 3 -4 gün öncesi, 5-6 gün adet dönemi ve sonrası derken her ayın 2 haftasını 2 kg fazla, kalan 2 haftasını kendi kilonuzda geçiriyor olabilirsiniz. Meyve bu dönemde sizi rahatlatmıyorsa, puding veya dondurma yemenizi tavsiye ederim. Hamurlu tatlılara yönelmektense, sütlü bir tatlıyı tercih edin. Ve mutlaka yürüyüş yapın (özellikle adet dönemi sonrasında). 2 hafta boyunca 3 -4 tatlıyı geçmeyin. Ekmek grubuna (pilav, makarna) yüklendiğiniz gün olursa, aynı gün tatlı yemeyin. Adet dönemi sonunda eski kilonuza geri dönebiliyorsanız sorun yok demektir. Ayrıca bu dönemde su atımını sağlayacak bitkilerden yararlanabilirsiniz. Sıvı miktarının artışı, fiziksel aktivitenin artışı ve düzenli yeme ile iştahınızı dengelemeye çalışın.

gunes@yasasinhayat.org

20 günde 3 kilo verdim. Düzenli spor yapıyorum. Daha fazla vermem gerekmez miydi? Yediklerime çok dikkat ediyorum. Ekmeği azalttım. Özellikle nelere dikkat etmeliyim?

Haftada bir kilo en sağlıklısı

20 günde verdiğiniz toplam kilo çok ideal görünüyor. Dünya sağlık örgütünün önerisi "haftada yarım kilo ile bir kilo arası" ağırlık kaybıdır. Bunun üzerindeki kayıplar büyük oranda sudur ve ertesi haftalarda yerine konacaktır. Bunun yanı sıra hızlı kilo verme girişimleri sonunda kas dokunuza vereceğiniz sayısız zararlar bir dahaki kilo verme girişiminizi daha da zorlaştıracak "Eskiden daha kolay kilo veriyordum, bu diyet bana yaramadı" sözlerini siz de söylemeye başlayacaksınız.

Bu nedenle kilo kaybı hedeflerinizi gözünüzde büyütmekten kaçının. Kilo verme sürecinde egzersizin varlığı kaybolan yağ dokunuzun altında kalan kas dokunuza hareket kazandırmak için muhteşem bir fırsat. Bu dönemde kas direncinizdeki artışlar başarılı bir kilo koruma döneminin temelini atacaktır. Unutmayın! Sağlıklı bir beslenme planında ekmek ve ekmek grubu yiyecekler diyetinizin ömrünü uzatır. Bu gruptaki yiyecekleri terk etmek B grubu vitaminleri almanızı engelleyerek diyetinizi hızla terk etmenize neden olacaktır. Porsiyon kontrolü kişiye göre ayarlanmış bu yiyecek grubu öğün sonralarında artan iştahınızı kesmenin en kolay yoludur.
Yazarın Tüm Yazıları