Paylaş
HİPERTANSİYON en yaygın sağlık sorunlarından biri. İstatistikler ortalama her dört yetişkinden birinin kan basıncının yüksek olduğunu gösteriyor. Kan basıncı aslında yaşamsal bir fonksiyon. Kan dolaşımının devam edebilmesi için hepimizin belirli düzeyde kan basıncına ihtiyacı var. Ama bu ihtiyacın sağlıklı sınırlar içinde kalması, gereğinden düşük (hipotansiyon) ya da yüksek (hipertansiyon) olmaması gerekiyor.
Yüksek kan basıncı (hipertansiyon) atardamarlardaki kan basıncının makul miktarların üzerine çıkması anlamına geliyor. Atardamarın iç basıncı yükseldikçe de risk artıyor. Kan basıncındaki yükselme normale düşürülemez ise bundan en çok kalp, beyin, göz ve böbrekler zarar görüyor. Kalp hasarı çok ama çok önemli. Tansiyon yükselince kalp sürekli olarak daha yüksek düzeyde bir basınca karşı kan pompalamak zorunda kalıyor.
ERKEN TEŞHİS ÖNEMLİ
Bu da kalbin gerekenden çok çalışması, çok yük altında kalıp fazla yorulması anlamına geliyor. Ayrıca yüksek kan basıncı atardamarların iç duvarlarının tahrip olmasına yol açan ve damar sertliği olarak bilinen süreçleri de hızlandırıyor. Damarların iç kılıflarında mikroskopik çatlaklar meydana geliyor ve bu çatlaklarda zamanla aterosklerotik plaklar oluşabiliyor. Kan basıncı yüksekliğinin yol açtığı problemlerden biri de böbrek hasarır. Hipertansiyonun yol açtığı bir dizi problem böbreğin damarsal yapılarına da zarar veriyor. Ayrıca beyin de kan basıncı yüksekliğinden hoşlanmıyor! Yüksek kan basıncı uzun dönemde beyin damarlarının da sertleşip bozulmasına, hatta yırtılmasına yol açabiliyor. Hipertansiyon beslenme bozuklukları ve yol açabildiği kanamalar nedeniyle felçlere, beyinde koma ve ölümle sonuçlanabilen problemlere sebep olabiliyor. Hipertansiyonun gözlerde yaptığı tahribatlar da çok önemli.
Kısacası hipertansiyon en azından uzun vadeli sonuçları nedeniyle mücadele edilmesi gereken önemli bir problem. Erken dönemde teşhisi ve sürekli tedavisi şart. Daha da önemlisi birkaç istisnai durum dışında önlenebilir bir sağlık problemi. Genetik eğilim, böbrek hastalıkları, hormonal ve metabolik bozukluklar ve daha pek çok şey hipertansiyona yol açabiliyor ve bunlar önlenemiyor belki ama hipertansiyonluların neredeyse dörtte üçü problemi bilerek ya da bilmeyerek kendileri davet ediyorlar!
İşte hipertansiyonla savaş yöntemleri
KİLO ALMAYIN: Hipertansiyona davetiye çıkaran yaşam tarzı yanlışları aslında üçü, beşi geçmez ama ne var ki bunların çoğu ısrarla tekrarlanan yanlışlar oluyor. Örneğin genetik eğilimi olan birinin kilo alması yapılabilecek en önemli yanlışlardan biri. Kilo almak özellikle göbek bağlamak hipertansiyona yakalanma olasılığını arttırıyor. Bu olasılık bel çevreniz genişleyip göbeğiniz büyüdükçe daha bir belirgin hale geliyor. Zaten bu nedenle de insülin direnci olan ve metabolik sendroma yakalananların çoğunda hipertansiyon da saptanıyor.
TUZU AZALTIN
Hipertansiyona davet eden yanlışlardan biri de tuz kullanımını abartmak oluyor. Eğer genetik olarak hipertansiyona eğilimli biriyseniz ve bir an önce hipertansiyonlu biri olmak için can atıyorsanız (!)tuz tüketiminizi abartmanız yeterli. Son yıllarda yaşanan hipertansiyon fırtınasının temel nedenlerinden biri olarak da zaten aşırı tuz tüketimi gösteriliyor. Günlük tuz tüketiminin 5 gr.ı geçmemesi gerekirken çoğumuz bu rakamı üçe, dörde katlamış durumdayız.
AKTİF OLUN: Aktivite azlığı da hipertansiyonu davet eden yanlışlardan biri. Hem aktivitesi az, hem de kilolu biriyseniz bu durum bedeniniz tarafından adeta hipertansiyona çıkarılmış bir davetiye olarak algılanıyor. Diğer taraftan kilolu biri değilseniz bile düzenli egzersiz yapmak kan basıncınızı düşürebiliyor. Haftada 3-5 kez yapılan 40-45 dakikalık yürüyüşler hipertansiyonu önlemenin en etkin yollarından biri olarak kabul ediliyor.
ALKOLE DİKKAT: Genetik olarak hipertansiyona eğilimli bir aileden geliyorsanız aşırı alkol tüketmemeye de özen göstermeniz lazım. Alkol özellikle genç ve orta yaşlı erkeklerde hipertansiyon olasılığını daha erken yaşlara çekebiliyor. İçilen alkolün miktarı arttıkça risk yükseliyor. Çoğu insanda sigaranın da alkole benzer bir etkisi var. Özellikle nikotine duyarlı kişilerde sigara içmek de hipertansiyona yakalanma ihtimalini yükseltiyor. Stres de en az sigara ve alkol kadar etkili bir risk faktörü. Zaten bu nedenle de yeni tespit edilen hafif ya da orta derecede hipertansiyonlu kişilere yoga, tai-chi, biofeedback gibi bazı gevşeme tekniklerinden ya da stresi azaltabilecek diğer yöntemlerden faydalanmaları tavsiye ediliyor.
NASIL ÖNLEYECEĞİZ?
HİPERTANSİYON sadece ilaçla kontrol edilebilir bir sağlık problemi değil önlenebilir bir sağlık sorunudur da. Çoğumuz doğru şeyler yiyip içmediğimiz, yanlış beslendiğimiz, aşırı kilo aldığımız, özellikle de göbek bağladığımız, aşırı tuz tükettiğimiz, gereğinden çok alkol kullandığımız, sigara içtiğimiz ve stres yönetimini başaramadığımız için hipertansiyona davetiye çıkarıyor, yol açtığı çeşitli sağlık sorunları ile karşı karşıya kalıyoruz. Eğer hipertansiyonu önlemek istiyorsak önce sol taraftaki kutuda da saydığım bu yanlışlardan uzak durmalı ve doktorumuzun önerdiği ilaçları düzenli olarak kullanmalıyız
AKLINIZDA OLSUN
HİPERTANSİYONUN TİPİK BİR BELİRTİSİ VAR MI?
KAN basıncı yüksekliğinin tipik bir belirtisi yoktur. Kan basıncınız oldukça yüksek seviyelere ulaşmasına rağmen herhangi bir belirti hissetmeyebilirsiniz. Yüksek tansiyon için tipik olduğu sanılan “çarpıntı, baş dönmesi, halsizlik, nefes darlığı, baş ağrısı, boyun ve ensede basınç hissi” gibi belirtilerin güvenilir işaretler olmadıkları bilinmektedir. Kısacası kan basıncı yüksekliğinin güvenilir bir işareti yoktur. Burun kanamalarının, gözde dışarıdan bile fark edilebilen kanamaların yüksek kan basıncı ile ilişkili olması mümkündür ama bu iki belirti kan basıncı tamamen normal olanlarda da ortaya çıkabilmektedir.
BİR BİLGİ
NE ZAMAN HİPERTANSİYON HASTASIYIM?
KAN basıncının kısa süreli yükselmeleri değil uzun süreli ve kalıcı artışları önemlidir. Stresli, endişeli durumlarda, ani bedensel çabalarda ortaya çıkan geçici kan basıncı yükselmeleri eğer süreklilik arz etmiyorsa hipertansiyon olarak kabul edilmemelidir. Örneğin, endişeli ve kızgın olduğunuzda kan basıncınız geçici olarak yükselecektir. Ayrıca idrar torbanız çok doluysa, çok üşümüş veya uzun süre soğukta kalmışsanız, korkmuş, endişelenmiş ya da aşırı telaşlanıp heyecanlandıysanız kan basıncınız bir süre yüksek kalabilir. Uykusuzluğun, aşırı kafein ve nikotinin, fazla alkol tüketiminin de kan basıncında geçici yükselmelere yol açabileceği biliniyor. Nikotine duyarlı bazı kişilerde birkaç sigaranın bile kan basıncı ve nabızda ciddi yükselmeler yapabileceği belirtiliyor. Fazla miktarda alkol tüketimi özellikle erkeklerde kan basıncı yüksekliğini tetikliyor.
Paylaş