Paylaş
Kronik yorgunluğunuzun ve ne kadar uyursanız uyuyun hemen her güne yorgun ve bitkin başlamanızın arkasında gizli bir “uykuda solunum durması sendromu” yani “uyku apnesi” meselesi olabilir.
Özellikle fazla kilolu olanlarda ya da burun ve boğaz yollarındaki hava akımını etkileyen durumlarda görülen bu sendromun belli başlı belirtisi uykunun solunum durmaları ile bölünmesi ve horlamadır.
Yanınızdakini uyutmayacak bir desibelde horluyor ve her güne dayak yemiş gibi başlıyorsanız en kısa zamanda bir uyku kliniğine başvurmanızı öneriyorum.
Yetersiz ve kalitesiz uyku yorgunluğun en önemli nedenidir. Kaliteli uykunun sırlarını keşfetmek, yorgunluk hastalığını yenmek için elzem adımdır. Uyku öncesi ağır bir yemek yemenin, yoğun egzersiz, fazla çay ya da kahve tüketmenin, kafein içeren ilaçlar almanın uykunuzu kaçırdığını ve ertesi güne yorgun başlamanıza neden olduğunu unutmayın.
Horlamanın, uykuda solunum durmasının –özellikle fazla kilolu olanlarda, burun boğaz sorunu yaşayanlarda– önemli bir yorgunluk kaynağı olduğu da unutulmamalıdır.
Ve son bir uyarı daha: Uzun süreli sabah yorgunlukları gözden kaçmış gizli ve sinsi bir hipotiroidinin, hipogliseminin ve/veya depresyon halinin de işareti olabiliyor.
İlaçsız olmaz mı?
Ve size ilaç kullanmanızı öneren doktorunuza şu soruyu lütfen hiç çekinmeden sorun: “Sorunumu ilaçlar olmadan çözmem mümkün mü? Beslenme düzenimi değiştirsem, biraz kilo verip uykuma özen göstersem, egzersiz yapsam, stresten kaçınsam işe yarar mı?”
Özellikle son yıllarda ardı ardına patlayan ilaç skandalları ve yapılan yüzlerce, binlerce araştırma eskiden gayet güvenli olduğunu düşündüğümüz birçok ilacın ciddi yan etkileri olduğunu ortaya çıkardı. Hatta sizlere “Hayatın boyunca bu ilacı kullanacaksın” diyerek önerdiğimiz, faydalarını öve öve bitiremediğimiz bazı ilaçların faydadan çok zarar verdiğini öğrendik.
Bu anlı şanlı ilaçların bazıları neredeyse 20-30 yıldır piyasadalar. Zamanında bazı şöhretli hocalar, kongrelerde, bilimsel dergilerde ve sempozyumlarda bu ilaçlara methiyeler düzdüler. Onlarca yıldan sonra ise aslında pek de işe yaramadıkları, hatta daha da kötüsü çok ciddi yan etkileri olduğu anlaşılarak gözden düşüverdiler.
Bilinçsiz ilaç içmek sizi daha hızlı yaşlandırabilir
Çok ilaç kullanmak, uzun süre ya da bilinçsiz ilaç almak yaşlanmanıza neden olabilir. Herhangi bir ilacı doktor tavsiyesi olmadan kullanmayın, sürekli kullandığınız ilacı kesmeden önce mutlaka doktorunuza danışın.
Sonuçta ilaçların, vücudunuz için yabancı ve kimyasal bir madde olduğunu unutmayın.
Bedenimiz, genlerimiz, organ ve hücrelerimiz bu maddeleri tanımaz ve çoğu zaman bunlara tepki gösterirler. Yani ilaçlar iki ucu keskin bıçak gibidir! Bu nedenle gereksiz yere ağrı kesici, ateş düşürücü, gaz giderici, asit azaltıcı gibi ilaçlar kullanmayın.
Doktorunuz ilaç kullanmanızı önerdiğinde sorununuzu ilaçsız çözmenin mümkün olup olmadığını mutlaka öğrenin.
Baş döndüren nedenler neler?
- Baş dönmesinin nedeni kansızlık da olabilir. Demir eksikliği ya da B12 vitaminine bağlı kansızlığın semptomlarından biri baş dönmesidir.
- D vitamini eksikliği de başınızı döndürebilir.
- Baş dönmesinin nedeni kalp yetmezliği, kalp krizi ve kalp ritim bozuklukları olabilir.
- Tansiyon oynamaları da baş dönmesine yol açar.
- Sorunun kaynağı tiroit bezindeki problemler olabilir.
- Bazen baş dönmesinin nedeni yaşlılığın bizzat kendisidir.
- Sorun hızlı ve aşırı su kaybı olabilir.
- Gebelik döneminde de baş dönmesi görülebilir.
- Uykusuzluk, stres ve alkol baş dönmesine yol açabilir.
- Sorunun arkasında eklem ve kas hastalıkları yatıyor olabilir.
- Ateşli hastalıklar da baş dönmesine neden olur.
- Nedeni bir türlü anlaşılamayan baş dönmelerinin arkasında depresyon, panik atak gibi psikolojik sorunlar çıkabilir.
Mikropsuz sistite dikkat!
Sistit her zaman mikroplarla meydana gelmez! Özellikle orta yaş ve sonrası kadınlarda sık görülen ve mikroplarla ilişkili olmayan, interstisyel sistit denen özel bir tipi daha vardır.
Nedeni tam olarak bilinmeyen bu problemin en önemli işareti karnın alt bölgesindeki gerginlik ve ağrıdır. Şikayetler mesane doldukça artarken, boşaltılınca azalır. Mevsimsel alerjilerin, fiziksel veya duygusal streslerin, cinsel ilişkinin bu tip sistiti aktive ettiği biliniyor. Ayrıca bazı vakalarda kahve, çikolata, fazla miktarda meyve yendiğinde de belirtiler tekrarlıyor ya da şiddetleniyor.
Bir süre sonra mesane ufalıyor, küçülüyor, idrara sık çıkma bir zorunluluk haline geliyor. Kesin tanı için bir üroloji uzmanına başvurmanızı öneriyorum.
Paylaş