Hedefiniz ömrünüzü uzatmak değil, iyi yaşlanmak olsun

Yaş 50’yi geçti mi yaşlanma belirtileri yavaş yavaş kendini gösteriyor, ufak tefek bazı teklemeler başlıyor. Ağrılarınız artıyor, hareket kabiliyetiniz azalıyor. Uykularınız eski tadını kaybediyor.

Haberin Devamı

Daha kolay yorulmaya, daha zor dinlenmeye başlıyorsunuz. 30’lu yaşlardaki bellek gücünüzü ya da cinsel performansınızı özlemeye başlıyorsunuz... Eğer bu özlemlerin hüzün ve kavgalara dönüşmesini istemiyorsanız onları fazla önemsemeyin ve lütfen bu sorunlar nedeniyle yaşlanmayla kavga etmeyin.

EĞER siz de "Neden bazılarının dış görünüşü zamanla değişiyor da bazılarınınki değişmiyor" veya "Kronolojik yaş ile biyolojik yaş arasında ne fark var" gibi karmaşık sorulara yanıt arıyorsanız, bu durumun "genetik ve çevresel faktörler arasındaki karmaşık etkileşimle ilgili bir durum olduğunu" bilmelisiniz. Doğal tıp uzmanı Dr. A. Weil, "Yaşlanmanın bizi yaşamın bir noktasında ansızın yakaladığı görüşüne katılmıyorum" diyor. Haklıdır. Yaşlanmak yavaş yavaş ilerleyen bir süreçtir. Hem de kontrol edilebilen, yavaşlatılabilen keyifli ve huzurlu hale getirilebilen güzel bir süreç!

ÖMÜR SAPLANTISI

Keyifli, sağlıklı ve formda bir yaşlı olmak istiyorsanız ömrü uzatma saplantısından uzak durun. Ömrü uzatan hiçbir özel yiyecek veya içeceğin, vitamin ya da mineralin, ilaç veya şurubun olmadığını unutmayın. Eğer "Sağlıklı bir orta yaşlılık ve yaşlanma sürecim olsun" diyorsanız yapacağınız şeyler çok basit. Yaşlanmaya bağlı hastalıkları engellemek, eğer bu mümkün olmazsa etkilerini en aza indirmek yeterli olabiliyor. Çünkü, bütün araştırmalar yaşlılığın kalitesini azaltan sorunların neredeyse tamamının yaşlanmayla ilgili hastalıklardan kaynaklandığını gösteriyor. Yani yaşlanınca "tadınızı kaçıran", yorgunluğunuzu, halsizliğinizi arttıran, uykunuzu azaltıp eklem ve kaslarınızı ağrıtan, belleğinizi zayıflatıp görme ve işitmenizi güçsüz bırakan olayların neredeyse tamamından bu hastalıklar sorumludur. Eğer bu hastalıklarla mücadelede başarılı olursanız daha güzel yaşlanırsınız. Zarif, formda, keyifli, huzurlu bir yaşlanma yolculuğu yaparsınız.

Sosyal değişmeler ve kültür farklılaşmaları, ne yazık ki yaşlanmanın kötü bir şey olduğu yanılgısını yaratıyor. Son zamanlarda gençlik ve güzellik gereğinden fazla ön plana çıkarılıyor. Bu son derece yanlış bir algıdır. Bu yanlış yaklaşım, yaşlanmayı kabullenmemek, ona direnmek, kavga etmek gibi problemlerin ortaya çıkmasına neden oluyor. Tam tersine yaşlanmak da keyifli, erdemli, sorunları kadar güzellikleri de olan doğal bir süreçtir. Evrenin kanunları, yaşlanmanın varlığını kabul ederek düzenlenmiştir. Evrenin bu değişmez kuralını biz de kabullenmek zorundayız. Doğru olan, yaşlanmayı reddetmek yerine onun olumlu taraflarına odaklanmaktır.

PROBLEMİ GÖRMEK

İstemediğimiz ve korktuğumuz şey yaşlanmanın kendisinden çok getireceği problemlerdir. Görme, işitme, bellek ve cinsellikte güç kaybı, birkaç merdiven çıkınca yoruluvermek ya da güne eskisinden daha bitkin başlamaktan hiçbirimiz hoşlanmayız. Ama ne var ki, yaşlı insanların tecrübelerini, birikimlerini bir yana bırakırsanız dünyayı yönetecek doğru dürüst bir deneyim de kalmaz. Yani yaşlanmanın faydaları ve iyi tarafları sorunlarından fazladır ve o faydalar daha genç bir toplumun geleceğinin tecrübeli mimarlarıdır.

YAŞLILIKTA GÖRÜLÜR

Hipertansiyon Damar sertliği Kanserler Alzheimer Hastalığı Osteoartrit Şeker Hastalığı

Haberin Devamı

RUHUNA  İYİ BAK!

Eğer beden ve ruhunuza iyi bakarsanız yaşlanınca başınıza gelmesi muhtemel çoğu şeyi önlemeniz mümkündür. Bunun için her şeyden önce sağlıklı bir çevrede yaşamaya, doğru davranışlarda bulunmaya ve yaşlanma ile ilişkili hastalıklardan korunmaya özen göstermek gerekiyor.

DR. WEIL’E KULAK VERİN

Yaşlanmanın hayatımıza zenginlik, olgunluk ve zarafet katabileceğini, sivriliklerimizi törpüleyip hafifletebileceğini bilmemiz gerekiyor. Yaşlanmak yalınlaştırıp hafifletiyor. Yaşlanmakla itişip kakışmak ve ondan korkmak yerine onunla keyifli bir beraberliği sürdürmenin yollarını aramalıyız. Dr. A. Weil’e göre "Hedefimiz, yaşlanmanın getirdiği değişikliklere uyum sağlamak, yaşlılığa en az hasar ve rahatsızlıkla ulaşmak ve hasta olma halini azaltmak olmalıdır. Yaşamın sonraki yıllarında da hayatın tadını çıkarabilmek, yaşlanmanın verdiği ödüllerin keyfini sürmek ve paylaşmak gerekiyor. Bedeniniz anne-babanızdan aldığınız genetik talimatlarla büyüyüp gelişiyor. Araştırmalar, çevrenin genler ve onların ifade ettikleri bedensel-ruhsal gösteriler üzerinde büyük etkisi olduğunu gösteriyor. Doğa size, bazıları iyi bazıları kötü olan, belli bir el kağıt veriyor, bu kağıtlarla nasıl oynayacağınızı siz belirliyorsunuz."

BİR BİLGİ

İYİ YAŞLANMAK, YÖNETİLEBİLİR BİR SÜREÇ


Yaşlanmayla ilişkili hastalıkların başında kanserler, hipertansiyon, şeker hastalığı, bellek kaybına yol açan problemler, damar sertliği ve buna bağlı sorunların en önemlileri olan koroner kalp hastalıkları ve beyin-damar hastalıkları, Alzheimer hastalıkları, romatizmal sorunlar, kilo problemleri gösteriliyor. Bu listeyi daha da uzatmak, cinsel güç kaybını, prostat irileşmesi ve Parkinson hastalığını, kemik kırılganlığı artışını, daha birçok şeyi eklemek mümkün. Bu sorunları yönetirken sadece sağlığa dikkat etmek de yetmiyor. Belirli aralıklarla sağlık riski analizleri yaptırmak, düzgün bir sağlık-takip dosyası oluşturmak, bazı belirtileri gecikmeden doktorlara aktarmak, önerilen yaşam tarzı değişimlerini ısrarla uygulayıp reçete edilen ilaçları özenle kullanmak da işin önemli bir parçası olarak gösteriliyor. İyi yaşlanmanın yönetilebilir bir süreç olduğunu lütfen unutmayın.

Yazarın Tüm Yazıları